| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japonya Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyetinde Nükleer Güç Santrallerinin ve Nükleer Güç Sanayisinin Geliştirilmesi Alanında İşbirliğine İlişkin Anlaşma ile Türkiye Cumhuriyetinde Nükleer Güç Santrallerinin ve Nükleer Güç Sanayisinin Geliştirilmesine Dair İşbirliği Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 26.03.2015 |
MHP GRUBU ADINA YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, nükleer enerjiden bahsediyoruz ve bu nükleer enerjinin Çernobil başta olmak üzere Japonya'da bir kaza neticesinde dünyaya sızıntı vermesiyle birlikte çekilen sıkıntıları hepimiz çok yakından biliyoruz. Çernobil'deki patlama sonrasında Türkiye'de kanser sayısının yüzde kaç arttığını da çok iyi biliyorsunuz. Dolayısıyla, böyle bir yakıt için bir girişimde bulunuyoruz bugün. Japonya bile bundan endişe duyuyor ve Avrupa'da, özellikle Fransa ve Almanya'da yavaş yavaş nükleer enerji santralleri kapatılmaya başlanmış durumda. Bunun yerine dönüştürülebilir enerjiler kullanılıyor; güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi gibi. Türkiye bu konularda son derece şanslı bir ülke. Özellikle uranyumdan önce ve bu kadar Japonya'ya bağımlı olmak ve dünyaya bağımlı olmak yerine aslında Türkiye'de bir önemli enerji madeni var. Bunu neden Enerji Bakanlığımız göz ardı eder anlamıyorum. Şu an Almanya'da ve Çin'de bunun santralleri kurulmuş ve çalışır durumda. Öyle ki sadece 30 metreküplük bir reaktör 3 bin megavat enerji üretebilmektedir. Tekrar ediyorum, 30 metreküplük bir alanda bu santral 3 bin megavat enerji üretebilmektedir. Evet, bu maden dünyada Türkiye'nin ikinci sahip olduğu bir ülkedir. Adı: Toryum. Toryum madeni geçmiş dönemlerde çözümlenmesi zor bir element olduğu için bu konularda fazlaca itibar görmeyen bir madendi ama şu sıralarda Hindistan'da 2020 yılına kadar enerjisinin yüzde 30'unu karşılamaya yönelik bir proje devam etmektedir.
Arkadaşlar, toryum madeni atom numarası 9 olan ve atom ağırlığı 232 grammolekül olan, 1.700 santigrat derecede eriyen, kurşun renginde, havada bozulmayan bir element. Değerli arkadaşlar, Türkiye'de toryum madeninin tespit edilmiş şu anki miktarı 880 milyon ton, 880 milyon ton. Öyle ki şöyle söyleyeyim: 1 ton toryum madeni 200 ton uranyuma karşılık gelmektedir. Tekrar ediyorum, 1 ton toryum madeni 200 ton uranyuma karşılık gelmektedir. Türkiye'nin üzerinde oturduğu bu maden değer olarak, işlenmemiş değer olarak şu an 120 trilyon dolar karşılığındadır, 120 trilyon dolar karşılığındadır. 1 ton uranyum ayrıca 3,5 milyon ton kömüre bedeldir. Bu çerçeve içerisinde düşünecek olursak 50 ton uranyumla, 50 ton uranyumla 50 gigavat enerji üretebilecek durumdayız, 50 gigavat enerji üretebilecek durumdayız. Şimdi, böyle bir imkân varken bunlara meyletmek, bununla ilgili gerekli değerlendirmeleri yapmak yerine neden doğrudan doğruya nükleer enerjiye geçilmektedir? Hâlbuki toryum madeni uranyumdan çok daha az plütonyum ve diğer transuranyum elementleri ürettiğinden toryum santralleri en temiz yakıt olarak adlandırılmaktadır ve çevreye en az zarar veren yakıttır. Nitekim, Türkiye Enerji Vakfı'nın raporunda millî toryum teknolojisine sahip olunmasının rezerv açısından dünyada ikinci sırada bulunan Türkiye'ye dört büyük fırsat sunacağı belirtilerek millî bir toryum teknolojisine sahip olunması sayesinde Türkiye yakın gelecekte gerçek bir uluslararası enerji merkezine ve teknoloji ihraç ülkesine dönüşebileceği belirtilmektedir. Bununla enerjide dışa bağımlılık sona erecektir. Düşünün, 30 metreküplük bir alanda 3 bin megavat üretiyorsanız Türkiye'de her şeyi, ısınma da dâhil ucuz enerjiyle sağlayabilecek bir pozisyondasınız. Diğer taraftan, Türkiye, toryum reaktörleri sayesinde elektrik üretiminde dışa bağımlılıktan kurtulabilecek, daha güvenli, temiz, ucuz elektrik üretme imkanına kavuşacak ve böylece yüksek enerji ithalatı faturasını azaltabilecektir. Dolayısıyla, Ankara merkezli ve resmî dili Türkçe olan bir uluslararası toryum ajansının kurulması gerekmektedir. Toryum teknolojisinin ticarileştirilmesiyle yüksek teknoloji ürün ve hizmet ihracından kazanç elde edebilecektir Türkiye. Toryum reaktörlerinin devreye girmesiyle daha çevreci bir elektrik üretim alt yapısına sahip olunabilecek, böylece fosil kaynak kullanımı azaltılabilecektir.
Değerli arkadaşlar, bu konuda Türkiye'ye pek çok firma gelmiştir, herhâlde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına da uğramışlardır bana geldiklerine göre. Kanadalı bir firma geldi, bu konuda ve bununla ilgili Türkiye'de çalışmalar yapmak ve bu konuya el atmak istediğini belirtti, kendisine destek olunmasını istedi. Bunu yaptığımız takdirde sanıyorum ki Türkiye nükleer enerji gibi tehlikeli bir santral sevdasından vazgeçecektir. Kaldı ki kaynaklar tamamen Türkiye'ye ait olduğu için dışarıya bağımlılığımız olmayacaktır çünkü siz nükleer enerji santralleri kurduğunuzda uranyumu dışarıdan almak zorunda kalacaksınız ve bunun için büyük bedeller ödeyeceksiniz. Kendi elimizdeki kaynakları değerlendirdiğimiz takdirde zannediyorum ki Türkiye sadece ısınma değil, elektrikli araçlar dâhil olmak üzere pek çok konuda dışarıya bağımlılıktan, petrole bağımlılıktan kurtulabilecek ve önemli bir ekonomik güç elde edecektir. Bunu tekrardan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına hatırlatıyorum, hepinize saygılar sunuyorum.