GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Toplumsal barışı tehdit eden artan terör olaylarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin (10/3) ön görüşmesi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:8
Tarih:29.07.2015

HDP GRUBU ADINA OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi şansım ve grubum adına saygıyla, sevgiyle, hürmetle selamlıyorum.

Bu olağanüstü birleşimde, olağanüstü toplantıda ülkemizde derdest olan olağanüstü zaman diliminin, ülkemizin dört bir yanına sıçrama ve ülkemizin dört bir yanını yakma potansiyeline sahip olan şiddet sarmalından bir an önce çıkarılması çabasına büyük bir katkı sunulması temennisiyle sözlerime başlamak istiyorum.

Öncelikle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, 8 Haziran sabahından itibaren, Türkiye toplumunun tüm farklılıklarının cumhuriyet tarihi boyunca en yüksek temsiliyet oranına sahip olduğundan duyduğum memnuniyeti de ifade etmek istiyorum. Hakikaten, 8 Haziran tarihinden itibaren, sabahından itibaren Türkiye özü itibarıyla yepyeni bir güne, yepyeni bir döneme uyandı. Ama maalesef, maalesef, Türkiye halklarının, Türkiye farklılıklarının, Türkiye çeşitliliklerinin, Türkiye toplumunun bir bütün olarak parlamenterlere, milletvekillerine, siyaset mekanizmasına emretmiş olduğu "Barışın, uzlaşın, ortak paydalarda buluşun ve yetmiş yıllık, seksen yıllık ret ve inkâr politikalarını nihai bir barışla taçlandırın." mesajı ya alınmadı ya da bu mesajın gereğinin yerine getirilmemesi çabasında hâlen ısrar ediliyor.

Saygıdeğer milletvekilleri, Sayın Başkan; her şeyden önce, Suruç'ta insanlık ailesine karşı suç işleyen barbarlık örgütünün, IŞİD organizasyonunun Kobani'de gerçekleştirmiş olduğu katliamın, katliamların yarasını sarmak üzere, Türkiye'nin dört bir yanından Türklerin, Kürtlerin, bütün halklarımızın barış içerisinde, kardeşçe yaşamasını sürdürebileceğinin umudu olan pırıl pırıl gençler Suruç'ta katliama maruz kaldılar. Çok açık ve net söylüyorum; o gün, akşamına kadar, Suruç'a ve Antep'e ulaşıncaya kadar âdeta bu toplumu oluşturan nüfusun neredeyse yüzde 90'ının "Ya Rabbim, bu bizim son acımız olsun, bu son saldırı olsun!" duaları her evden yükseldi. Ama maalesef, toplumda var olan barış feraseti, toplumda var olan barış arzusu henüz siyasi partilerimizin ortak bir tezahürü, ortak bir çabası olmamıştır.

İşte bugün, bu toplantıda, bu tarihî buluşmada tarihî bir kararlaşmaya hep beraber gelin katkı sunalım. Her şeyden önce, Suruç ve Suruç katliamının devamında, Ceylanpınar, Adıyaman ve ülkenin dört bir sathımailine yayılmış olan ateşin yaktığı her yüreğin acısını yüreğimizin derinliğinden hissediyoruz ve bugüne kadar, bu dakikaya kadar yaşamış olduğumuz acının, acıların son acımız olmasının temennisinde, çabasında bulunuyoruz.

HDP olarak bugün bu toplantıya dâhiliyetimiz, Halkların Demokratik Partisi olarak bugünden sonraki de bütün duruşumuz bir daha asla ve kata bu ülke coğrafyası içerisinde, tek bir insanımızın hayatını çatışma ortamı içerisinde yitirmemesinin pratiği, çabası ve aktivitesi olacaktır.

Bir kez daha hepinizin huzurunda, bir kez daha hepinizin vicdanına çağrıda bulunmak istiyorum. Sadece ve sadece yaptıklarımızdan değil, yapma imkânına sahip olup yapmaktan imtina ettiklerimizden de mesulüz, bir gün hesaba çekileceğiz. Eğer bu Meclis, eğer bu Parlamento -AKP'siyle, CHP'siyle, MHP'siyle, HDP'siyle- gerçekten tek bir yurttaş evladımızın, tek bir kardeşimizin hayatını yitirmesini istemiyorsa irade burasıdır, Türkiye Büyük Millet Meclisidir ve eğer egemenlik kayıtsız, koşulsuz milletinse milletin iradesi de işte burada tecelli etmiştir, burada vücut bulmuştur. Gelin, o hâlde, her birimiz bulunduğumuz zeminde, insani sorumluluğumuzun gereği olarak, ahlaki sorumluluğumuzun gereği olarak, vicdani sorumluluğumuzun gereği olarak bu çatışma pratiğine, bu savaş pratiğine, bu darbe pratiğine "Dur!" diyelim ve emin olun ki 2013 yılından neredeyse seçim sathımailine kadar devam eden çatışmasızlık ortamının kıymetinin ne kadar değerli olduğunu herhâlde bugün hep beraber daha iyi idrak edebiliyoruz. O hâlde yapmamız gereken tek şey, aciliyetle, ivedilikle, bir daha toprağa tek bir canımızın düşmeyeceği bir ortak idareyi bugün burada yaşama geçirebilmektir. Müsaadeniz olursa bugün ve bugünü tarihî bir güne dönüştürmenin arifesindeyken, çabasındayken gelin neden bu sarmal, neden bu şiddet dalgası tekrar başladı, tekrar başlatıldı bunu masaya yatıralım.

Değerli kardeşlerim, cumhuriyet tarihimiz boyunca yaşamış olduğumuz en büyük siyasi gelişme, pozitif manadaki en büyük siyasi gelişme, elbette ki 2013 "Nevroz"uyla, Sayın Öcalan'ın barış manifestosuyla, deklarasyonuyla başlayan süreçtir. Ve o sürecin, ta ki Ağrı'da seçim sathımailinde seçim atmosferini zehirlemeye çalışan provokasyona kadarki devam etmiş olan sürecin içerisinde eğer ki AKP iktidarı barışı etkin bir şekilde yönetebilmiş olsaydı, gereklerini yerine getirebilmiş olsaydı, bugüne kadar bir kez değil onlarca kez şiddet ve şiddetin bütün argümanları devre dışı kalacaktı ama maalesef, AKP Hükûmeti, barış sürecinin, çözüm sürecinin, Türkiye'nin batı yakasına asker, polis, sivil cenazesinin, Türkiye'nin doğu yakasına da gerilla, korucu cenazesinin gitmemesinden kaynaklı toplumun gerçekleri sorgulaması, toplumun iktidardan, iktidarlardan, siyasetten, siyasetçiden hesap sorma pratiğinden kaynaklı ve on üç yıllık iktidar olmanın âdeta doğal sonucu olan iktidarın kirletilmesinin hesap sormasından dolayı büyük bir kan kaybetti. Yurttaş, tercihini ortaya koyarken hesap sorabilir bir iradeye, bir pozisyona geldi. Tam da bu noktada açık ve net ifade etmek gerekirse, Hükûmet bir kez daha 1993'lerin, 1990'ların, hatta ve hatta 2000'li yılların ve hatta ve hatta cumhuriyet tarihindeki diğer hükûmetlerin refleksine, devlet refleksine geri döndü ve o geri dönüş, bir kez daha şiddeti toplumsal yaşamımızın bir parçası hâline dönüştürmek, Türkiye'nin batı yakasına asker ve polis cenazesi getirmek, Türkiye'nin doğu yakasına da, Kürt coğrafyasına da gerilla cenazesini götürmek suretiyle âdeta bir milliyetçi dalga yaratarak HDP'nin baraj altında bırakılması politikasını devreye koydu. Eğer bu politika tutmuş olsaydı, belki de bugün Parlamento aritmetiği, iradesi bu şekilde tecelli etmemiş olacaktı. Sayın Cumhurbaşkanının seçim arifesinde "Eğer ki tek başına hükûmet kuramazsak b ve c planlarımız var." demişlerdi. İşte o c ve b planları 8 Haziran sabahından itibaren hayata konuldu, 8 Haziran sabahından itibaren piyasaya sunuldu.

Değerli kardeşlerim, Saygıdeğer Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; her şeyden önce iktidar olma uğruna, tek başına iktidar olma uğruna bugün Türkiye'nin dört bir yanına cenazelerin bir kez daha gitme tehlikesiyle karşı karşıyayız, bir kez daha. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RECEP ÖZEL (Isparta) - Ne biçim laf bu ya?

PERVİN BULDAN (İstanbul) - Sayın Başkan, uğultuyu keser misiniz lütfen.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Bu minvalde yapılması gereken şey, bir kez daha...

SALİH KOCA (Eskişehir) - Türkiye'nin her bir coğrafyası Türk coğrafyasıdır.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - ...barış zeminine geri dönüş duruşundan başka bir çaremiz yoktur.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Hadi PKK'ya "terörist" de de...

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Bugün itibarıyla ortaya koymuş olduğumuz tablo, Ağrı'da, Mersin'de, Adana'da ve Diyarbakır'da yaşatılan saldırılar...

SALİH ÇETİNKAYA (Kırşehir) - Şov yapıyorsun, şov!

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - ...partimize yöneltilen saldırılar, 200'e yakın saldırı ve ama aynı zamanda Diyarbakır'daki katliam girişimi... Eğer bunlar etkin bir şekilde soruşturulsa ve üzerine gidilmiş olsaydı, failler bütün teferruatıyla açığa çıkarılmış olsaydı, emin olun ki Suruç'taki katliamı Türkiye toplumu yaşamamış olacaktı. Tam da bu noktada bir darbe mekaniğiyle maalesef karşı karşıyayız.

AHMET GÜNDOĞDU (Ankara) - PKK'yla aranıza mesafe koyun, konuşalım.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Benim bugün buradaki amacım, burada grubumun ve şahsımın amacı, bir kez daha söylüyorum, reste, savaş isteyenlerin restine restle karşılık vermek değildir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bir kez daha söylüyorum, şu andaki ateşe benzin dökmek değildir, tam tersine ülkenin tümünü saracak olan...

SALİH ÇETİNKAYA (Kırşehir) - PKK'yı terörist olarak ilan ediyor musunuz?

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - ...savaşa su verebilmek bu savaşı söndürme çabasıdır.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Sizin elinizde.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Bu şekilde ele almak gerekiyor.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Sizin elinizde.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Ama şüphesiz ki bu tek başına seçimle de izah edilmeyecek bir tabloydu.

Bir diğer tablo da çözüm ve müzakere sürecinin yok sayılması, Sayın Cumhurbaşkanının Dolmabahçe Deklarasyonu'nu tanımaması. Ama aynı zamanda müzakere heyetinin çalışmaları ve çabalarında gözlemci heyetin oluşumunu özellikle engellemesi ve şüphesiz ki Orta Doğu siyasetinde Türkiye-Suriye politikası ve özellikle de Türkiye-Suriye politikasında Rojava statüsüne, Kürtlerin statüsüne net bir şekilde "kırmızı çizgimdir" diye karşı çıkması yani Suriye'de barbarlığa karşı mücadele eden kardeşlerimizin komşuluğumuz olarak tercih edilmemesi barış sürecini, müzakere sürecini de kesintiye uğratan en önemli politik argümanlardan, nedenlerden bir tanesi olmuştur.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Esed'in çekildiği yerlere kimler geliyor, bir bakın bakalım.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Bu itibarla -bir kez daha söylüyorum- bizim açımızdan Suruç'ta katledilen kardeşlerimizin yaşam hakkı nasıl kutsalsa, Ceylânpınar'da uykudayken cinayete maruz kalan, katledilenler de aynı şekilde yaşam hakkına sahiptir ve kardeşlerimizdir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Niye rahatsız oluyorsunuz?

VURAL KAVUNCU (Kütahya) - Niye kalleşçe vurdunuz o zaman?

KEMAL TEKDEN (Kayseri) - Kürtlere hizmet eden ambulansı niye yaktınız?

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Değerli kardeşlerim, her bir saldırı, her bir cinayet mutlak suretle bir arka plana sahiptir. İşte, bahsetmiş olduğum b planı, 8 Haziran sabahından itibaren derdest edilen plan tek başına iktidar olunmadığı için ülke bir savaş sathımailine çekiliyor. Bir kez daha -ya Rab- tek başına iktidar olma uğruna fidanlar, canlar toprağa gömülüyor, defnediliyor. (HDP sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar) Her birinizin iktidarı, her birimizin iktidarı, isterseniz kardeşliğime inanın, isterseniz kardeşliğime inanmayın, Rabb'im şahittir ki, beni de sizi de yaratan Rabb'im şahittir ki bütün dünya iktidarları, benim ve arkadaşlarımın vekilliği bin kere bir askerin, bir polisin, bir gerillanın yaşam hakkına, bir sivilin yaşam hakkına binlerce kez kurban olsun, binlerce kez kurban olsun. (HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Gerilla neyin gerillası?

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Kardeşlerim, bizim yapmamız gereken... Kinle, öfkeyle, misliyle yanıt vermekle hiçbir sorunu çözemeyeceğiz zira otuz yıllık pratiğimiz de zaten bu pratikti. Türk'üyle, Kürt'üyle bu pratikten yeteri miktarda çektiğimiz için, yeteri miktarda bu coğrafyada bu toprağa bedenler, canlar düştüğü için 2013'te müzakere masasını kurduk ve müzakere masası kurulunca... Kurulma aşamasına kadar kabul ediyorum ki onlarca fedakârlık örneği vardır, gelin o fedakârlık örneğine bir kez daha geri dönelim, gelin el ele vererek bir kez daha bu toplumun tek bir ferdinin hayatını yitirmeyeceği bir zemini, bir geleceği birlikte inşa edelim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Omuzda keleşle yapılmaz, onu çıkartacaksın! Onu çıkartacaksın!

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - İşte bunun için de Sayın Cumhurbaşkanının Çin'e gitmeden önce yapmış olduğu konuşma ve bugün Sayın Davutoğlu'nun yapmış olduğu konuşma, bir kez daha söylüyorum, bugün içerisinde bulunduğumuz pratiğin de kendisi, barışa suikast girişimidir, birlikte yaşama arzumuza suikast girişimidir. (HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Gelin HDP olarak şiddet kimden gelirse gelsin, savaş kimden gelirse gelsin -a'dan, b'den, c'den, d'den- hiçbir farkı olmaksızın hep birlikte sizin savaş yapmanıza izin vermeyeceğiz diyelim. (HDP sıralarından alkışlar)

SALİH ÇETİNKAYA (Kırşehir) - Kandil'deki ağababalarınıza sormadan karar alamıyorsunuz!

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Hep beraber savaşa karşı bir barış cephesi içerisinde buluşmayı başaralım.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Sayın Başbakanımızın deklarasyonuna imza atın önce.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Kardeşlerim, biliyorum ki bizler birbirimizden farklı siyasi düşüncelere, birbirimizden farklı siyasi fikirlere ve yaşam tarzına sahip insanlarınız.

SALİH ÇETİNKAYA (Kırşehir) - Grubuna söyle, grubuna!

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Yahu, bir dinle be!

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Benim buradaki hitabım daha çok sizlerin, vicdan sahibi olan siz saygıdeğer vekillerin vicdanınadır.

SALİH ÇETİNKAYA (Kırşehir) - Grubuna söyle, grubuna; bak orada, onlara söyle.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Eğer ki biz sorumluluğumuzun gereğini yapmazsak, her bir vekil olarak savaş cephesine karşı, darbe girişimine karşı net bir duruş sahibi olmazsak toprağa düşecek her bir candan bizler de hem halk nazarında hem de Hak nazarında mesul olacağız. (HDP sıralarından alkışlar)

SALİH ÇETİNKAYA (Kırşehir) - Sen sorumlusun, hepsinden sen sorumlusun.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Gelin yürek yüreğe verelim, gelin el ele verelim.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Kalleşçe vuruyorsunuz, kalleşçe!

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Ve gelin bir kez daha hiçbir kimseden hiçbir kimseye kalleşliğin olmaması için biz bariyer oluşturalım, biz bariyer oluşturalım.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Siz yapıyorsunuz onu, kalleşliği.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Gelin hep birlikte bir kez daha tarihin "background"unu inceleyelim.

SALİH ÇETİNKAYA (Kırşehir) - Tarih sizi hiç affetmeyecek.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Bu coğrafya, Mezopotamya ve Anadolu coğrafyası bin yıldır ittifaklarla ayaktaydı. Artık, Orta Doğu coğrafyasındaki kardeş halklarımız olan Arap halkı, kardeş halkımız olan Türk halkı, kardeş halkımız olan Fars halkı burada Kürt halkının da yaşadığı eşitlik hukuku çerçevesinde, özgürlük hukuku çerçevesinde bir arada yaşam hukuku çerçevesinde barış elini uzattığı, birlikte yaşam elini uzattığı gerçeğini yok saymayalım, bu eli havada bırakmayalım.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Siz silahı bırakın, silahı!

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) - Keleşleri bırakırsanız olur.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Eğer biz bunu başarabilirsek ve bugün bu Meclis "evet" derse, bugün başta AKP Grubu olmak üzere bu Meclis "evet" derse, vallahi billahi tallahi bu savaş kırk sekiz saat içerisinde durur. Kırk sekiz saat içerisinde tek bir insanımızın hayatını yitirmeyeceği bir zemini yaratırız biz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bunun yolu da çok açık ve nettir.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) - Silahları bırakmak.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - İki yıl boyunca... Aha burada grup başkan vekillerimiz, İmralı heyeti burada duruyor. Neden 8 Haziran sabahından itibaren bu grubun bir kez daha İmralı adasına gitmesine izin vermiyorsunuz? Bir kez daha Türkiye'nin bu şiddet sarmalından, bu çılgınlıktan, bu vicdansızlıktan behemahâl çıkmasının, kalıcı, onurlu bir barışın inşasının önüne neden bariyer oluşturuyorsunuz? Dolayısıyla, çözüm çok açık ve nettir. Behemahâl bu Meclis...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) - Çözüm silahları bırakmaktır.

BAŞKAN - İki dakika ek sürenizi veriyorum Sayın Baydemir.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - İki dakikam mı var?

Bu Meclis behemahâl çözüm endeksli bir tabloyu önüne koymalıdır. Benim hepinize, hepinizin vicdanına bu manada çağrım var.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - O tarafa söyle, o tarafa!

PERVİN BULDAN (İstanbul) - Sana söyleyecek, sana!

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Kardeşlerim, gelin, Ağrı, gelin Manisa...

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Sana söylesin, vicdansızsınız siz. (HDP sıralarından gürültüler)

PERVİN BULDAN (İstanbul) - Sen bir sus be! Sus! Çok ayıp bir şey, çok ayıp. Vır vır vır, sabahtan beri. Kadınlığından utan biraz.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Arkadaşlar, bir saniye... Ben meramımı anlatıyorum, siz rahat olun.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, çok rica ediyorum. Bu ülke sizin egonuzdan çok daha değerlidir. Birbirimize karşı sabırlı... (CHP ve HDP sıralarından alkışlar) Çok rica ediyorum, birbirimize karşı sabırlı, tahammüllü olmak zorundayız. Lütfen, egolarımızı terbiye edelim. Lütfen... Çok rica ediyorum. Olağanüstü bir oturumda bir araya geldik. Çok çok rica ediyorum... Lütfen... Sizleri sükûnete davet ediyorum.

Sayın Baydemir, devam edebilirsiniz.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Sayın Başkan, süremi de ekleyeceksiniz sanırım.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın Başkan, olur mu böyle şey! Milletvekillerine hakaret ediyor.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Gelin, bu Mecliste öncelikli olarak Ağrı'dan başlayıp, Adana, Mersin, Diyarbakır, Suruç ve Ceylanpınar dâhil olmak üzere, bu sürecin akamete uğramasını, çatışma zemininin tekrar başlamasını sağlayan bu ve buna benzer bütün saldırıların arka planını açığa çıkaracak bir Meclis araştırma komisyonunu kuralım.

İkinci adım olarak, hiç zaman kaybetmeksizin, bir kez daha 2013-2014 ruhuna, çözüm süreci perspektifine geri dönüş için İmralı'ya uygulanan tecridi ortadan kaldıralım.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Geçti, geçti, geçti.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Değerli kardeşlerim, bizler HDP olarak, bütün Türkiye toplumu bilsin ki Türk'üyle, Kürt'yle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Arap'ıyla bütün Türkiye halkı bilsin ki, 78 milyonun barış içerisinde, eşitlik içerisinde, özgürlük içerisinde bir arada yaşaması için asla ve kata zalime, zalimin zulmüne teslim olmayacağız. (HDP sıralarından alkışlar)

SALİH KOCA (Eskişehir) - Silahı ne zaman bırakacaksınız, silahı?

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Asla ve kata savaşa, kaosa...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - ...teslim olmayacağız. Ahdımız olsun ki, burada kaldığımız son saniyeye kadar, geçmişteki...

Sayın Başkan, süremi ekliyorsunuz değil mi, kesintiye uğradı.

BAŞKAN - Buyurun.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Bugüne kadar onlarca siyasi parti kapatıldı, o gelenekten geliyoruz. Bugüne kadar... Aha şimdi aramızda, Leyla Abla'mız aramızda, cezaevine konulan, yaka paça cezaevine götürülen vekillerimiz burada, o gelenekten geliyoruz. Rabb'im şahit olsun ki asla bu restlere teslim olmayacağız ama Rabb'im şahit olsun ki asla ve kata savaşa da kaosa da teslim olmayacağız; bu ülkede savaşın, kaosun hüküm sürmemesi için burada kalacağımız son saniyeye kadar duruşumuz özgürlükçü bir duruş olacak. Çabamız -bir kez daha söylüyorum- birlikte yaşam çabası olacak ve dilimiz de barışın dili olacak.

Bu minvalde, gelin sizler de bu şiddet çılgınlığından, gelin bu, ülkeyi karanlığa sevk edecek politikalardan bir kez daha vazgeçilmek üzere Hükûmetin iradesini oluşturmanın çabası içerisine girelim. (HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler ve sıra kapaklarına vurmalar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Kardeşlerim, şu an itibarıyla...

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Terörü bırak, terörü!

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - ...öyle bir atmosferde bulunuyoruz ki, bugün burada sizler benim kafamı kırabilirsiniz...

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Bunu tasvip etmeyin Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Baydemir...

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - ...ama benim kafam kırılsın, Türkiye toplumundan hiçbir insanın kafası kırılmasın, hiçbir insan toprağa düşmesin, hiçbir insan yaşamını yitirmesin.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Terörü bırak, terörü!

BAŞKAN - Sayın Baydemir, süreniz dolmuştur.

Teşekkür ediyoruz.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) -Sizler isteseniz de istemeseniz de bir gün mutlaka bu sorun müzakere masasında çözülecektir.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)