| Konu: | MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 125 |
| Tarih: | 27.06.2012 |
ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu maddede yapılan değişiklik, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde bulunan 15 kişilik müşavir kadrosunun 40'a çıkarılması. Peki, neden 40? Niçin 40? Bu müşavirler nerede görevlendirilecek? Ne yapacaklar? Bu konuda hiçbir açıklayıcı bilgi yok. Sadece, 15'ten 40'a çıkarılıyor. Peki, niye "evet" diyelim? Yani bunun hiçbir izahı yoksa, hiçbir gerekçesi yoksa buna "evet" demenin de bir anlamı yok. Onun için, şunu söylüyoruz: Sayın Bakan lütfen çıkıp izah etsin, bu 40 kişilik müşavir kadrosu ne yapacak, nerede görevlendirilecek, hangi hizmetler için böyle bir ihtiyaç hasıl oldu? Bunu bilmek Türkiye Büyük Millet Meclisinin hakkı.
Şimdi, Diyanetin bu yeni bir uygulaması değil. Bundan önce de biliyorsunuz, yine benzer kadro tahsisleri oldu. Bu kadro tahsisleri ile ilgili hiçbir bilgilendirmede bulunulmadı. Bu, doğu ve güneydoğu illerinde görevlendirilecek bin mele, yani tarihî Kürt medreselerinden mezun olmuş ama elinde imam-hatip okulu veya yüksek İslam enstitüsü, ilahiyat fakültesi diploması olmayan ama dinî eğitimi özel kurumlarda almış, bu konuda yeterliliği olan insanların tayin edileceğiyle ilgili bir düzenlemeydi. Bununla ilgili, ben, şahsen birkaç tane soru önergesi verdim. Bu bin kadro niçin alınacak? Ne zaman alınacak? Nasıl alınacak? Nerede görevlendirilecek? Bunlarla ilgili hiçbir tatminkâr bilgi gelmedi. En son bununla ilgili bir imtihan oldu. Bana gelen, bu verdiğim soru önergesine gelen cevapta şu söyleniyor: "Bu personel otuz yedi ilde görevlendirilecek ve otuz yedi ilden yapılacak müracaatlara göre de atamalar yapılacak?" Şimdi bakınız, başta doğu ve güneydoğu illeri deniliyordu, şu an Sakarya'dan, Kocaeli'den bile müracaatlar var. Peki, kimler müracaat etti? Hangi kriterlere göre müracaat etti? Hani siz başka bir şey yapacaktınız, ne oldu, nereye gidiyorsunuz? Yine, yazılı soru önergesi ile bile sormamıza rağmen tatminkâr hiçbir cevap yok. Şahsen ben, bu konuyla ilgili bu kadar uğraşmama ve sormama rağmen, şu ana kadar tatminkâr bir cevap alabilmiş değilim. İşte, aynı durum, şu anki bu 15 müşavir kadrosunun 40'a çıkarılması ile de ilgili.
Yine, Diyanet İşleri Başkanlığının ne yaptığı, Diyanet Vakfının ne yaptığı da belli değil yani bu konuda hiçbir kontrol, hiçbir sorgu, hiçbir sual yok. Sorduğunuz sorulara gelen cevaplar da sizinle dalga geçen cevaplar. Şimdi, bunlardan birisi, Diyanet Vakfının çıkardığı İslam Ansiklopedisi var. Bu ansiklopedinin içerisinde, arkadaşlar, okuyanlar vardır.
NEBİ BOZKURT (Mersin) - Yazan da var, yazan burada.
ALTAN TAN (Devamla) - Merak edin tekrar bakın, burada, Araplar, Türkler, Farslar maddesi var, Kürtler maddesi yok. Peki, niye yok? Neye göre yok? Yine aynı şekilde, Süryaniler, Rumlar maddesi var, Ermeniler maddesi yok, bu da yok. Ben, yine yazılı soru önergesiyle sordum, yine gelen cevap, işte, sade suya tirit, ben diyorum Şişhane, sen diyorsun Gümüşhane misali, hiç alakası olmayan başka bir şey.
Sevgili arkadaşlar, Diyanet deyip geçmeyelim. Bugün Diyanet, Türkiye'nin en büyük kurumu ve bugün yapılması gereken, böyle Diyanetle ilgili kırık kırpık düzenlemeler değil, yalan yanlış düzenlemeler değil, önce dini devletin emrinden ve tasallutundan kurtarmak lazım. Bu konuyla ilgili, hatırlıyorsunuz, bütçe döneminde uzun bir konuşma yapmıştım, bütün bir İslam tarihi, Hristiyanlık tarihi ve Yahudi tarihini anlatmıştım sizlere. Dinin devletin emrine girmesi cinayet çünkü böyle bir şey olamaz, devlet dini kontrol edemez İslam fıkhına göre. Laikliğe göre de demiyorum yani bizatihi İslam fıkhına göre, İmamı Azam Ebu Hanife'ye göre, dinin devletin emrine girmesi haram. Gelin, önce bunu düzenleyelim, Diyanet İşlerini anayasal bir kurum olmaktan çıkaralım, A'dan Z'ye neyse, özerk bir kurum olarak veya tamamen bu din işlerini, inancı sivil topluma bırakarak yeniden düzenleyelim. Yoksa bu düzenlemelerin tamamı hizmet yerine zulmet olacak.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tan.