GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sokağa çıkma yasaklarına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:1
Birleşim:12
Tarih:09.12.2015

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili gündem dışı söz almış bulunmaktayım.

Sayın milletvekilleri, son yedi ay içerisinde kürdistanda Sur, Nusaybin, Derik başta olmak üzere toplam 18 merkezde cari ulusal ve uluslararası hukuk kurallarına uyulmadan, tamamen kanun dışı ve saraydan emirlerle kaymakam ve valiler aracılığıyla sokağa çıkma yasakları uygulanmaktadır. Son yedi ayda 18 merkezde toplamda yüz elli gün sokağa çıkma yasağı uygulanmıştır. Bu yasak boyunca burada yaşayan insanların en temel ihtiyaçlarını karşılamak bir yana, hareket eden her türlü canlı keskin nişancılar marifetiyle infaz edilmiştir. 1990'lı yılların katil JİTEM'cilerinin günümüz versiyonu olan IŞİD zihniyetli esedullah tim mensuplarınca bugüne kadar çocuk demeden, kadın demeden, genç demeden, yaşlı demeden 301 sivil insanımız katledilmiştir. Bu esedullah timi paramiliter çeteler sokakları dakikalarca bombaatarlarla, havanlarla, hatta toplarla dövmektedirler; sadece insanları değil, hayvanları bile telef etmektedirler. Eş Genel Başkanımız ve halkımızın temsilcileri vekillerimiz birçok defa bu paramiliter çetelerce öldürücü saldırılara maruz bırakılmıştır. AKP iktidarı "sokağa çıkma yasakları" adı altında devlet terörü estirmektedir. Sokaklarda devletin paramiliter çeteleri halkı korumak bir yana, halkın evlerini boşaltmalarını, aksi takdirde mal ve can güvenliklerinin sağlanamayacağını anonslarla duyurmaktadırlar. Devlet, yasak ilan ettiği ilçelerde halkı göçe zorlamakta ve bölgeyi insansızlaştırmaya çalışmaktadır. Kürdistanda devletin uyguladığı şiddet, sadece bölge halkına değil bu halkın kültürel ve kentsel dokusuna karşı da yürütülmektedir. Sadece Kürtlerin, Ermenilerin, Süryanilerin, Yahudilerin, Türklerin, Arapların değil tüm halkların ve dinlerin ortak mirası olan ve gelecek nesillerin de görmeye, dokunmaya hakkı olduğu Diyarbakır Kalesi içindeki binlerce yıllık tarihî eserler, helikopterlerden atılan bombalarla umursamazca tahrip ediliyor. Bu tarihî eserlerin dostu ve koruyucusu Sevgili Tahir Elçi gibi siviller maalesef katlediliyor.

Sur'da beş yüz yıllık geçmişi olan Kurşunlu Camisi, Paşa Hamamı, Dört Ayaklı Minare; Ermeni, Keldani ve Surp Giragos Kiliselerine verilen tahribatlar uluslararası hukuka göre kültürel bir soykırımdır; İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa Kentsel Şartı'nı hiçe saymaktır ve savaş suçudur. Bu yapılanlar IŞİD çetelerinin Palmira'da yaptığı Vandalizmden farklı değildir. Bunu yapanlar, Yugoslavya iç savaşında Mostar Köprüsü'nü yıkanlar ve başkaca katliamlar nedeniyle Lahey'de yargılanan Sırp katil Miloseviç gibi uluslararası mahkemelerde yargılanmaktan kurtulamayacaklardır.

Devlet güçlerinin halka karşı düşmanca davranışları ve uyguladıkları yoğun şiddet, ülkemizde şiddetin gündelik bir yaşam pratiğine dönüşmesini sağlamakta, diyalog, uzlaşı ve adalet duygusunu yok ederek müzakere yollarının tamamen kapandığını toplumsal bir algıya dönüştürmeyi hedeflemektedir. Bu şiddetin en önemli nedeninin Kobane ve Rojava devrimi olduğunu biliyoruz. Orada kırılamayan irade... Hendekler bahane edilerek bu halkın, yüz yıllık ulus devlet zulmünden kurtulmak ve kendisini yönetmek üzere oluşturduğu öz yönetimler üzerinden iradeleri kırılmak istenmektedir.

Şunu açıkça ifade etmek gerekir ki hendekler bir neden değil uyguladığınız şiddetin bir sonucudur ve biz Kürtler hiçbir şekilde şiddetinize boyun eğmeyecek, sonuna kadar direneceğiz. Şiddetiniz direnişimizi büyütecek ve tüm kürdistana yayılmasına neden olacaktır. Bunun böyle bilinmesi gerekir. Şiddet sonuç getirmeyecektir.

Kürt sorununun tek çözümü demokratik müzakere ve toplumsal bir barış projesinin hayata geçirilmesidir. Savaşı, tasfiyeyi ve çatışmayı esas alan tekçi ve iktidarcı anlayışın başlattığı bu çatışma ve şiddet ortamının halklarımıza ve bu toprakların geleceğine hiçbir faydası yoktur. Kürt sorununun demokratik ve adil çözümü için taraflar yeniden müzakere masasına oturmalı ve Kürt şehirlerindeki polis, asker ve devlete bağlı paramiliter çetelerin ablukasına derhâl son verilmelidir.

Değerli arkadaşlar, bunlar, tarafınızdan yaratılan tablonun örnekleridirler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - İnsanlar çocuklarını, yaralılarını beyaz bayraklarla hastanelere taşıtmaktadır. Tarihî eserler bu şekilde yakılmaktadır. Bunlar eserlerinizdir, övünebilirsiniz.

Saygılarımla. (HDP sıralarından alkışlar)