GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:16
Tarih:17.12.2015

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, bugün 17 Aralık. Az önce değerli arkadaşlarımın belirttiği gibi Mevlâna'nın vuslatının yıl dönümü. Yine, kendisini rahmetle anıyoruz ama onun sadece Anadolu topraklarında değil dünyada hoşgörüye ilişkin bıraktığı miras maalesef bugün hercümerce uğramış durumda. Tartıştığımız konulara bakınca, hiçbir esamesinin kalmadığını hep birlikte üzülerek görüyoruz.

Tabii, diğer bir şey, bundan tam iki yıl önce yine bir 17 Aralık sabahı Türkiye, Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk iddialarıyla çalkalanarak uyandı. Sabaha karşı yapılan operasyonlarla -flaş flaş- altüst olan, bugün Türkiye'de yaşanan altüst olmanın da arkasında yatan olaylar yine bir 17 Aralık sabahı oldu. Biz bu kapsamda Milliyetçi Hareket Partisi olarak, seçim beyannamelerimizde de ifade ettiğimiz gibi, bu olayın önemine dikkat çekmek için bundan böyle her yıl 17-25 Aralık haftasını "rüşvet ve yolsuzlukla mücadele haftası" olarak etkinliklerle anacağımızı söylemiştik. Bugün de milletvekillerimizle birlikte, sayın grup başkan vekillerimizle birlikte Meclis toplantı salonunda kamuoyunun ve sizlerin dikkatine yeniden bu hususları sunduk.

Değerli arkadaşlar, ben de şaşırdım, biz etkinlikleri başlatmadan AKP Hükûmeti de aslında etkinliklere katılmış. Bir baktık haberlere, hemen, bu konuda yayın hazırlayan Sayın Can Dündar yine 17 Aralık günü adliyeye çağrılmış yani demek ki onlar da unutturmak istemiyor. "Biz unutturmayacağız." diyoruz ama onlar da unutturmak istemiyorlar. Bir de baktık, bu operasyonu yapan emniyet mensuplarına da yine soruşturma kapsamında yakalama kararı çıkarılmış. Galiba 9 Aralıkta tekrar bırakılmışlardı, yeniden onlar da... Biz size teşekkür ediyoruz, 17 Aralığı bizlerle beraber etkinliklerle andığınız için sizlere teşekkür ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'de siyasete "sıfır" kelimesini ilk önce bugünkü Sayın Başbakan Davutoğlu "sıfır sorun" diyerek sokmuştu hatırlarsanız, sırf sorun hâline geldik. Sonra, sıfırda 2 tane şey var, bir tanesini dün konuştuk. "Sıfırlama" terimi de çok güncel bir terim oldu. Tabii, dünkü konuştuğumuz sıfırlama vergi cezalarının uzlaşılmasıyla ilgiliydi. Yandaş, hani, bu yolsuzluk kapsamında da hepimizin malumu olan, hepimize söven, milletin tamamına söven bir müteahhidin söylediği gibi, onun şirketinin paralarını sıfırlama yani kesilen cezanın tamamını sıfıra düşürme; bu sıfırlama.

Bir de sıfırlayamama var yani kaç saat uğraşıp, akşama kadar paraları sıfırlayamamış, birkaç milyon eurocuk kalmış, onu da başka şeylere...

Şimdi, bunları biz söyleyeceğiz. Eğer varsa, Meclis Başkanının söylediği doğruysa, zaten kürsüden söylediklerimize de dava açılabilir, bunda bir şey yok. Bir o kaldı zaten yapmadığınız AKP Hükûmeti olarak.

Değerli arkadaşlar, burada, bunu söylüyorsunuz ama ben hakikaten merak ediyorum. Geçen sene, yine bu vakitler burada bütçe görüşmelerini yaparken de söylemiştim, bir rüya gördüğümü hatırlatarak bazı şeyler söyledim. Ben size soruyorum: Hepiniz az veya çok -yeni olanlar belki çok görüşmemiş olabilir ama- Sayın Recep Tayyip Erdoğan'la mutlaka bir şekilde konuşmadıysanız da konuşmasını dinlemişsinizdir yani dinlemeyen yoktur herhâlde Adalet ve Kalkınma Partisinde.

HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Büyük bir şerefle.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Evet.

Peki, hayatınızda hiçbir şekilde, Recep Tayyip Erdoğan'ın siyaset arenasına çıkmadan önceki hayatı dâhil fısıldayarak bir konuşma yaptığını duydunuz mu? (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Çok.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Kime? Nerede duydunuz?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Ben çok defa konuştum.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Kaç tane yapmıştır mesela?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Ben avukatıyım, çok defa konuştum, defalarca.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Şimdi, böyle bir konuşmanın montajlanabilmesi için...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Fısıltıyla da konuştum, gür sesle de konuştum.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - O zaman sorayım şimdi size, dinleyenlere sorayım: Böyle bir montajlamanın yapılabilmesi için teknik olarak acaba kaç tane konuşmadan kırpılıp gündeme getirilmesi gerekir? Ben anlayamadım yani.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - O konuşmanın adli tıp raporunda sahte ve montaj olduğu belli. Ben takip ettim bunu.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Biz bunları söyleyeceğiz, durun acele etmeyin...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Hepsi montaj. İsterseniz getireyim.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Birazdan arkadaşlar konuşacak. Aleyhinde konuşacaklar. "Efendim, montajdı, yok efendim paralel yaptı." Ya, biriniz de çıkıp deyin ki: "Bunlar zinhar olmadı. Böyle bir konuşma yoktur." "Bunların tamamı montaj." demek başka bir şey "Bunlar tamamen hayal ürünüdür, böyle hiçbir şey olmamıştır." demek başka bir şey. Yani biz bunları iddia edeceğiz, siz de konuşacaksınız, bunları savunacağız.

Bakın, bunları ben itiraf etmedim. Bir daha soru sorayım, çok biliyorsunuz, siz çok biliyorsunuz, bir daha sorayım.

Peki, o zaman Sayın Başbakan, şimdi Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan diyor ki: "Bunlar benim kriptolu telefonumu dinlemiş, hain bunlar."

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Doğru.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ne diyor? "Vallahi, biz kriptolu telefonlar dinlenmiyor diye biliyorduk, birini oğlana verdik, birini kendimiz aldık."

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde dava devam ediyor.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ee, evin kenarına geçmiş mutfakta veya şeyde fısır fısır konuşuyor, Emine Hanım da sufle veriyor, arkadan ses geliyor, "Biz, vallahi, telefonu güvenli bildiğimiz için böcekçilerden korkumuza fısır fısır konuşuyorduk." diyor. Ben söylemiyorum, kendisi "vallahi" diyor, hem de nasıl... En ağır hakareti, hatırlarsanız arkadaşlar, kriptolu telefonları...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Dava devam ediyor 2. Ağır Cezada, git müdahil ol.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Davaya biz müdahil olamayız, biz iddiaları söyleyeceğiz, bunun üstünü kapattırmayacağız.

Peki, o zaman, madem yoktu...

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sayın Günal, neredeyse Meclisin dışına yaklaşıyorsunuz yavaş yavaş.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Tamam, hepsi yoktu madem Sayın Çavuşoğlu, bu 4 bakanın suçu ne? Niye istifa ettirdiniz? 4 bakanın suçu neydi? Vekil bile...

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Şu anda vekiller mi?

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Evet, işte, şu anda vekil değiller, cezayı çektiler. Az önce sayın konuşmacı burada söylerken, bunlarla ilgili konuyu söylerken buraya değindi.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Gidin şikâyet edin, mahkemeler var. Dokunulmazlıkları yok, istediğinizi yapabilirsiniz.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlar, bu 4 bakan gitti. Sayın Başbakan Davutoğlu aynen şunu söyledi, Peygamber Efendimiz'in (SAV) sözüne bağlantı kurarak "Kızım Fatıma da olsa hırsızlık yapanın elini keserim." dedi.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Doğru.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Oradan da bir celallendiniz, buraya geldi, biz de hakikaten bir komisyon kurulacak ve bu iş soruşturulacak diye baktık, umut ettik ama bir anda eller yine kalktı, hepsi birden aklandılar. Ya, gitseydi, Yüce Divanda aklansaydı da hiç olmazsa deseydik ki: "Ya, göstermelik de olsa bir soruşturma oldu, arkadaşlarımız da aklandı." Ee, peki...

Şimdi, değerli arkadaşlar, biz size sadece 17-25 Aralıkla ilgili olanı söyledik ama sizin dosya sadece bundan ibaret değil ki, öyle bir şey var ki burada, tamamen rant, rüşvet, yolsuzluk; öyle bir hâle geldi ki, burada özelleştirmedeki usulsüzlüklerin üstünü örtmek, kamu ihaleleriyle ilgili belli kişilere yapılan kıyakları kapatmak üzere, adrese teslim bazı ihaleler yapmak üzere otuz yedi gün komisyonu, iki haftaya yakın da Genel Kurulu... Bir "Soma kanunu" diyerek başladık, bütün yandaşlarla ilgili şeyleri soktunuz ve en son gün getirdiğiniz CMK 153 de yine bu 17-25 Aralık soruşturmasının üstünü örtmek üzere almış olduğunuz insanların dosyaya erişebilmesine engel koymak için gizlilik kararı gelmişti...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Terör örgütüyle ilgili suçlarda gizlilik gerekir.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - ...ve nihayetinde, bakın, kitabını dahi yazdırdınız bize.

Yani tamamen kanun eliyle hukuku katlederek bizi bu hâle getirdiniz.

HAMZA DAĞ (İzmir) - Ya, iki yıldır dinliyoruz.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Daha dinleyeceksiniz, daha çok var bunlarla ilgili de...

Bu, sadece burada olmadı arkadaşlar; özelleştirmeler var, arkasından onlarca konu var. Özelleştirmelerle beraber... Ya, şimdi, daha önce giden Orman Bakanımız var, öteki var, birçok bakan belli şeylerden dolayı... Kimse Kemal Unakıtan'ı anmıyor. Hani "Babalar gibi satarım." demişti bir zamanlar, hatırladınız mı? Babalar gibi satan bakanları gördük.

Deniz Feneri'ni de daha unutmadık, siz unutturduk zannediyorsunuz ama hâlen daha bunların failleri belli şekilde korunmuş, geziyorlar.

İhale yolsuzlukları, Kamu İhale Kanunu'nda yapılan değişikliklerle kimlere neyin peşkeş çekildiğini burada konuştuk; Genel Kurulda da, komisyonda da yazdık, konuştuk.

Bunlarla beraber havuz medyası satın almaları, bu fezlekenin içerisinde yer alan, bize küfreden müteahhitlere hangi kıyakların geçildiğini söyledik.

Daha dün akşam -şirket isimleri vermedim- Sayın Maliye Bakanı cevaplayamadı, çünkü kendisi de o işin göbeğindedir.

Dolayısıyla, nasıl uzlaşma yapıldığını sizin dikkatinize sundum vergi denetim kurulu raporlarıyla. Bin liranın sadece 50 lirasını tahsil ederseniz, 950 liradan neden, nasıl vazgeçtiniz, "Rüşvet mi aldınız, yoksa adamı siyaseten caydırmak için mi yazdınız?" dedim, söyleyemedi.

Ben size isimlerini tekrar söyleyebilirim, bunların hepsi yandaştı, demin söylediğimiz bize söven müteahhitlerdi veya yandaş yazarların bulunduğu medya kuruluşlarıydı. Onun için, bu sorulara cevap vermeden bu iş bitmez.

Biz her ne kadar siz uğraşsanız da bunları unutmayacağız, unutmadık, unutturmayacağız; her 17 Aralıkta da bir hafta boyunca etkinliklerle bunları sizlere hatırlatacağız.

Saygılar sunuyorum.