GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:18
Tarih:23.12.2015

MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın milletvekilleri, sizleri ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Maalesef, ben söylediğimde arkadaşların hepsi itiraz ediyor ama kayıkçı kavgasıyla saati 19.00 ettik. Şu an itibarıyla kanuna yeni başlıyoruz. Genel Kurulumuz 14.00'te açıldı. Arkadaşlarımızın bu kavgayla falan pek alakası yok, arkada sayın milletvekilleri hâlâ muhabbete devam ediyor. Ne gündemle alakamız var...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda bir uğultu var, sayın hatibi dinleyelim lütfen.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Milletvekilliği yoklama yapmaktan ibaret değil arkadaşlar. Şu anda saat 19.00'a geliyor ve gecikmiş olan, "Yıl sonuna kadar yetişecek." dediğiniz, vergi kanunlarıyla ilgili süre uzatım düzenlemesini konuşacağız. Bu kadar önemli diyorsunuz, şaşırıyorum yani her lafa cevap yetiştiren kadrolu arkadaşlar var. Bunu baştan söyleyeceğim çünkü sonra yine dikkat etmeyeceksiniz. Burada bak, bakıyor bir tanesi. Hem laf yetiştiriyorlar, bu sefer grup başkan vekillerini de tahrik ediyorlar, tekrar tekrar sataşmadan söz almak durumunda kalınıyor.

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Ya, sen konuşmanı yapsan...

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Mehmet ağabey, sadede gel ya.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - O biliyor, size söylemiyorum, kendisi biliyor, bakıyor.

Arkadaşlar, burada önemli bir toplantı yapacağız, dediniz ki: "Yetişecek işler var." Yukarıda apar topar...

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Konuşmaya devam edersen bir şey yok.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bir sakin ol, sakin ol. Ben devam ederim, konuşmada bir şey yok, sıkıntımız olmaz.

Yani şimdi ne yaptın? Neye sataştın? Ne dedim ki ben daha sana?

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Bir şey yok, bir şey yok ki.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Mehmet ağabey, tamam ya.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Seninle alakası yok, dur bakalım; o biliyor, kendisi bakıyor.

Şimdi arkadaşlar, önemli kanunlar var.

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Tamam, konuşun.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Uyaracağım ki bir daha...

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Olan sizin iki dakikaya oldu.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - İki dakika önemli değil, beş saat yediniz, beş, beş; benim iki dakikadan ne olacak yani beş saati yediniz.

Burada bu kanunu arkadaşlarımız yukarı getirdiler, Değerli Komisyon Başkanımız burada, bürokratları getirdi, bir tasarı hâlinde Bakanlar Kurulundan buraya geldi. Neler var? Geçici maddeler var, bir sürü süre uzatımı yapıyoruz. Şimdi, bunun süresini güzel, uzatıyoruz ama ne zamandan beri uzatıyoruz? 2015 demişiz, şimdi yeniden 2020'ye uzatalım. Ya, bunlar, adı üstünde, geçici madde -sayın bakanlar buraya gelip gidiyor, Komisyonda defalarca konuşuyoruz- bunların tamamı kökten çözülmesi gereken maddeler. Dolayısıyla, biz bunu söylediğimiz zaman sıkıntı oluyor ve birtakım sataşmalarda bulunuyor arkadaşlarımız ama "Bunların geçmesi lazım." diyorsunuz. Bunların birçoğu şu anda eylem planında, geçen seneki eylem planında, ondan önceki beş yıllık planda, onun altındaki öncelikli dönüşüm planlarının tamamında yer alan hususlar. Yaptık, yapacağız, yapıyoruz ama netice itibarıyla yine geldik, yine burada maalesef geçici süreleri bir daha kalıcı şekilde uzatıyoruz.

Arkadaşlar, belki Sayın Başbakanın söylediği -burada sataşıyorlar bana ama- 64'üncü Hükûmetin eylem planına bakarsanız onun içerisinde var. Ben sizinkinden bahsediyorum, sataşacak bir şey yok. Burada yazıyor; vergi beyannameleri, mükelleflerle ilgili, vergi düzenlemeleriyle ilgili... Bunları ben kendim söylemiyorum, Hükûmetin burada açıklamış olduğu eylem planında var. Yani gelir kalitesinin artırılmasıyla ilgili, bir önceki eylem planınızda, 24'üncü Dönemde açıklananda var. Peki, diyoruz ki: Buna baktığımız zaman...

Değerli arkadaşlar, vergi kanunlarıyla ilgili, bizim Komisyonumuzda bekleyen bir Gelir Vergisi Kanunu var. Sayın Akçay alt komisyon üyemizdi, o grup başkan vekili oldu, Komisyondan ayrıldı, bizim kanun kadük oldu. Bakanımız burada, Komisyon Başkanımız burada. Gelmiş, Maliye Bakanımız gelince daha rahat söyleyebiliyoruz, Kalkınma Bakanının o kadar dahli yok. Gelir Vergisi Kanunu bekliyordu, gitti. Şimdi, eylem planının içerisinde var, diyor ki: "2015 Aralık ayına kadar gelirle ilgili istisna, muafiyet ve indirimlerin bir envanterini çıkaracağız." Yukarıda sorduk Sayın Bakana "Bunları çıkardınız mı?" Yok. Ama 2015 Aralık diye tarih koymuşuz. Bir taraftan bu işleri yapalım diye söylüyorum arkadaşlara. Gereksiz şeylerle ne burayı ne orayı ne bakanlıkları yeniden yeniden yormayalım. Yapılması gereken işlerimiz var. Birçok yapısal önlem söylüyorsunuz, memleketin meseleleri burada bekliyor. Peki, ne olacak? Bunlar yapılacak. Ne zaman geldi? Aralık ayında geldi.

Şimdi, başka bir yanlışlık daha var. Az önce Sayın Komisyon Başkanımızla görüştük, grup başkan vekilleri görüştü, yeniden bir teklif daha var, bir tasarı daha var. Bunların bir kısmının da yine 31/12'ye kadar çıkması gerekiyormuş. Ben anlamıyorum, Erhan Bey Komisyonda söyleyince, "Bakanlar Kurulu kararı elden gezdiriliyor." deyince Sayın Bakan kızıyordu. Madem elden gezdirmediniz diğer kanun maddeleri lazım değil miydi? Niye onları da bu teklifin içine arkadaşlarla birleştirip dercetmediniz? Şimdi hem bir tasarı geliyor -önceki gelen tasarı- bir de teklif geliyor, hepsinde 31/12'ye yetişecek iş var. Yani biz de diyoruz ki bunların hepsini oturup ne lazımsa...

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - İdare et Başkanım, Mehmet Başkan.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ama araya haramları sokuşturmadan yani helal olanları getirin, vatandaşla ilgili olan ne varsa, sosyal desteklerle ilgili olan ne varsa, hakikaten yapılması gereken şey varsa bizim görevimiz kanun çıkarmak. Evet geçici olmuş, evet çıkaramamışsınız, koydunuz, o zaman ocaktan itibaren bunları da gelin çıkaralım diyoruz. Ama araya böyle gereksiz yere birtakım tartışmalar, onlar onu dedi bunlar bunu dedi, derken perde arkasında da görüşmeler devam ediyor, sonra burası bir çatışma arenası gibi herkes karşılıklı bir şey söylüyor. Hem diyoruz ki yarın da görüşeceğiz, öbürünü de görüşeceğiz hem yeni maddeler var veya yeni teklifler var, bunları ne yapalım derken yasama kalitesi açısından çok da iyi bir sınav verdiğimizi maalesef söylemek mümkün değil. Bu kapsamda bu konularda daha yapıcı olmamız lazım, önceden bunların hazırlığının yapılması lazım. Bakanlar Kuruluna da... İşte, kurumlardan görüş alınmış olsaydı onlar bu arada eksik olanları söylerdi. Alelacele çıkarsa tasarı veya teklifler dikkate alınmadan hazırlanırsa maalesef böyle sorunları görmemiz mümkün oluyor.

Peki, bunun dışında defalarca söyledik, bununla ilgili ne kadar vergiden vazgeçeceğiz, uzatıyoruz, yıllık buradan vazgeçeceğimiz vergi nedir? Yani bir etki analizi yaptınız mı? O da yok. Daha önceki 5018'de var, Mevzuat Hazırlama Yönetmeliği'nde var, defalarca burada konuştuk ama hâlen daha hiçbir kanunun ekinde biz bir etki analizi göremedik. "Kalkınma Bakanlığının yani eski DPT'nin ve Hazine Müsteşarlığının görüşleri ekine eklenir." Göremedik, öyle bir şey yok. Ne var? Her seferinde araya "Aman bunu da unutmuşuz, onu da yetiştirelim, sıkıştıralım." denilen kanunlar geliyor.

Bu kanunun içerisinde vergi düzenlemeleri var ama gelir vergisiyle ilgili, kurumlar vergisiyle ilgili, KDV'yle ilgili, maalesef bütün bu geçici maddeler kalıcı hâle gelmiş durumda. Bir taraftan dahilde işleme rejimiyle ilgili düzenleme var, onunla ilgili vergi düzenlemesi var, yine "beş yıl" diyoruz. Ama öbür taraftan eylem planına bakıyoruz, tasarruflarla ilgili, cari açıkla ilgili bir çok şey var. "Dahilde işleme rejimini de yeniden gözden geçireceğiz." demişiz ama burada beş yıllık süre istiyoruz. "Yani, bunu bir yıl yapalım, bu sene çözelim o zaman." diyoruz. Hepsi için geçerli. Bu yapısal önlemlerle çözülmesi gereken... Eğer rejimin kökten değişmesi gerekiyorsa, suistimalleri önleyecek şekilde, gerçekten dahilde işleme rejimi olarak üretimi, ihracatla ilgili kolaylığı alıp iç piyasaya vermeyi engelleyecek düzenlemeler yapacaksak bunun bu şekliyle beş sene uzatılmaması lazım örneğin. Alıp yapısal olarak bu sorunu çözmemiz lazım, gerçekten de bir amacına ulaşan teşvik olması lazım, maalesef bunları da yapamıyoruz. Yani, 64'üncü Hükûmet Programı'nda var, 24'üncü Dönemdekinde var dedik, yine burada da var. Yeniden beş yıllık uzatmaları bir esas itibarıyla doğru bulmuyoruz.

Değerli arkadaşlar, bunun dışında, burada bir madde var ceza ve infazla ilgili. Maalesef, burada da yine İç Tüzük ihlal ediliyor. "Niye?" diyeceksiniz. Çünkü bunun bizimle, Plan ve Bütçe Komisyonuyla bir alakası yok. "Efendim, lazım." Lazımsa bu arada Adalet Komisyonunu da çalıştıralım, ayrı bir şey yapalım. Yani gerekli olan ne varsa onun için söylüyorum. Tasarının içerisine bu şekliyle konuluyor. Yani komisyonların görevleri belli. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun. Bu iş Adalet Komisyonunun işi, bizim işimiz değil ama bu da ihtiyaçtan, sahibinden torbanın içerisine dercedilmiş. Bunlar kanun yapma tekniği açısından, İç Tüzük'e aykırılık açısından önemli hususlar, bunlara dikkat edilmesi lazım. Bu şekliyle eleştirilerimizi getirdik ancak hazırlanmış tasarı bu hâliyle burada görüşülüyor.

Değerli arkadaşlar, bunların ötesinde, burada birçok konu var. Bu çalışmalarla ilgili, Sayın Bakan, özellikle vazgeçmelerle ilgili, bunun etkisiyle ilgili -yukarıda da söyledik- bu kanun çıkmadan bize doyurucu bilgi verebilirlerse bu kapsamda memnun oluruz. Çünkü, hâlen daha bu maddelerle ilgili ne kadar bir şeyden vazgeçeceğiz, yıllık olarak bunun tahmini nedir; öbür tarafta, bütçede gelir tahmininin olmaması gibi burada da vazgeçeceğimiz unsurlarla ilgili tahminleri göremiyoruz. Bunların hepsi, değerli arkadaşlar, bütçe disiplinini bozan şeylerdir. Onun için bunlara dikkat etmemiz gerekiyor.

Tabii, "bütçe disiplini" deyince -biz uyarıyoruz yine arada gümbürtüye gidiyor- geçen dönem burada olan arkadaşlar biliyor, 2'nci dönemden, 3'üncü dönemden devam eden birtakım kanunlar var. Onların burada görüşüldüğünü eski milletvekili arkadaşlarımız biliyor. Yani, ne güzel eylem planına yazmışız, işte "Kamu mali disiplininden taviz vermeyeceğiz." Sadece bütçe açıklarıyla ilgili rakamlardan ibaret değil.

Bakın, burada elimde bir tane kanun tasarısı var. Başkanlığa arzı 12/5/2010 tarihinde kararlaştırılan Mali Kural Kanun Tasarısı. Yani, Mayıs 2010. Yukarıda biz -Sayın Bilgiç hatırlar- gece sabaha kadar çalıştırılıp apar topar Genel Kurula indirmiştik, bir anda geri çekildi. Neden? "Ya, seçim öncesi harcama işimizi sıkıntıya sokmayalım. Bu kuralı koyarsak bu katı olur, biz de bütçede o kadar esnek davranamayız." Gitti.

Aynı şekilde, yine -siz de biliyorsunuz- geçtiğimiz seçim öncesi şeffaflıkla ilgili paket geldi. Sayın Başbakan, G20 gündeminde de yer alan şeffaflık, hesap verebilirlik çerçevesinde bir paket hazırlandığını kamuoyuna duyurdu. Maddeleriyle şimdi vaktinizi almayacağım ama bunun içerisinde milletvekilleriyle ilgili, dokunulmazlıklarla, mal beyanıyla ilgili, siyasi partilerle ilgili, onların mensuplarının mal beyanlarıyla, hesap verebilirliğiyle ilgili birçok şey vardı. Bir anda, iyi niyetli bir şekilde Sayın Başbakan Davutoğlu'nun getirdiği şey Sayın Cumhurbaşkanının attığı fırçayla geri gitti. "Ya bu seçim arifesinde şimdi zamanı mı bunun?" dendi, şeffaflık paketi de geri gitti.

Şimdi bakıyoruz, Eylem Planı'nda "Şeffaflık önemli unsurlardan birisi." diyor ama her seferinde işimize geldiği zaman yapıp sonrasında bunu kaldırmaya çalışırsak, bu düzenlemeler, sürekli geçici olanlar kalıcı hâle gelir. Ne dedi Sayın Cumhurbaşkanı? Hafızanızı tazeleyeyim. "Bu kanun böyle çıkarsa ilçe başkanlığı, il başkanlığı yapacak kişi bulamayız." dedi Sayın Davutoğlu'na. Gelin, bunlardan vazgeçelim, popülizm yapmayalım. Ülkemizin ihtiyaçları belli.

Değerli arkadaşlar, bunlarla ilgili yapılması gereken çok şey var. Bizim yapmamız gereken çalışmalar var. Bu düzenlemeleri Hükûmetin de Hükûmet programında ve Eylem Planı'nda açıkladığı yapısal önlemleri burada hep birlikte almamız gerekiyor. Aksi takdirde, biz, sürekli olarak burada geçici maddeleri kalıcı hâle getiren... İnanın seneye bu vakitler, yine aralık ayı gelsin... Bütçenin ertesinde normal bütçe yapacağımız için, bu ayın bu zamanında kalıcı bütçemizi, yani 2017 bütçemizi Genel Kurulda muhtemelen görüşüyor veya tamamlamış olacağız. Yine, bakın, bu kafayla gidersek, buna benzer maddeleri yine yeniden uzatalım diye önümüzdeki aralıkta da getirecekler. Gelin, bu yapısal önlemleri hep birlikte alalım diyoruz.

Biz Milliyetçi Hareket partisi olarak yapıcı, yol gösterici, uzlaşmacı bir muhalefet anlayışından yanayız. Hangi konuda? Hangi konuda? Memleketin ekonomik, sosyal meseleleriyle ilgili çözüm bulma konusunda. Ama Sayın Bostancı demin -biz sataşma işi çok uzadığı için söz almadık, sayın grup başkan vekilimiz de- "MHP üye vermedi soruşturma komisyonuna." diyordu. Ya, biz, o işe zaten baştan karşıyız. Habur'unuza da karşıydık, Oslo'suna da karşıydık, efendim Dolmabahçe'sine de karşıyız. Zaten bizim baştan karşı olduğumuz bir şey. Ona bizi karıştırmadan, kendi aranızda, siz, yine, o kayıkçı kavgasına devam edin. Ama gelin, bu meselelerle bu milletin zamanını, bu milletin Meclisinin zamanını almayalım. Eğer bir araya gelip konuşursak bunu çözebilme şansımız var.

Az önce burada Antalya milletvekili arkadaşlarım vardı. Sayın Enç burada. Cumhuriyet Halk Partisinden arkadaşlarım da var. Biz bunun örneğini, geçen hafta Antalya'da... Rusya krizinin etkileriyle ilgili yapılması gerekenlere ilişkin, Antalya Tarım Konseyinin davetiyle, Antalya'nın ve Türkiye'nin bu meselesini çözmek için alınması gereken önlemleri, bütün oda başkanlarımızın, milletvekillerimizin -bütün partilerden- valimizin katılımıyla hep birlikte oturduk tartıştık. Hatta devamı da gelecek. Bir komisyon kuruldu. Arkadaşlarımız tartışıyorlar. Niye? Bu ülkemizin sorunu, bu Antalya'mızın sorunu. Bütün arkadaşlarımız, hangi partiden olursa olsun, aynı görüşleri orada serdettiler. Yeniden toplanacağız. Cuma günü Sayın Tarım Bakanı orada olacak. Onunla da arkadaşlarımız görüşecekler. Birer temsilci belirledik.

Gelin bırakın bu işleri -ben onun için kayıkçı kavgası diyorum, tırnak içinde- bir sürü yapılacak işimiz var. MHP olarak hep söyledik: Gelin, bir tane Anayasa komisyonu diyorsunuz, soruşturma komisyonu diyorsunuz, bir de ekonomik önlemlerle ilgili yapısal aciliyeti olan şeyleri alalım, Plan ve Bütçe Komisyonuna getirsinler, Hükûmet otursun... Yani sürekli eylem planı yayınlamakla bu iş olmuyor. Onların hangisinin öncelikli olduğunu getirsin. Yazmış ama üç aylıkta bir şey yok, bir tanesi var ekonomik finansla ilgili. Vergilerle ilgili şey üç aylıkta yok. Altı ayın içerisinde olanlarda var. O da zaten hazirana kadar sıraya girdi girdi, girmedi kalır. Bunları alıp yapmamız lazım.

Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, burada, gelirler politikasını, bugün konuştuğumuz vergilerle ilgili gelirler politikasını bir bütün olarak ele alıyoruz ve burada, verimlilikle ilişkili bir şekilde ileriye dönük bir gelirler politikası uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. Harcamalarda israf ve verimsizliğin önüne geçerken bir taraftan da basit, açık, uygun, düşük oranlı, eşit ve adil vergi uygulamalarıyla vergi tabanının da genişletilmesi suretiyle vergi gelirlerinin artırılmasını savunuyoruz. E, aşağı yukarı bunu bütün partiler prensip olarak savunduğuna göre acaba neden kaldı bizim Gelir Vergisi Kanunu diye sormak lazım değil mi? Yani alt komisyona gideli kaç sene oldu, orada bekliyor.

Değerli arkadaşlar, söylemeye çalıştığım şey bu. Burada bekliyor ama neden bekledi? Geçen gün söyledim, tam otuz yedi gün bir torba kanun görüştüğümüz için bekledi. Bakın, tam otuz yedi gün sadece Komisyonda görüştük. O arada, biz, hem Gelir Vergisi Kanunu'nu çıkarabilirdik hem diğer yapısal kanunları çıkarabilirdik. Nitekim, bizim de desteklediğimiz hususlar bu kanun içerisinde Komisyonda iki ayrı önergeyle eklendi, dercedildi.

Birisi, sanayi siciline tescil edilmiş şirketlerin makine teçhizat yatırımlarıyla ilgili banka ve sigortacılık muameleleri vergisinin alınmaması ki Milliyetçi Hareket Partisinin seçim beyannamesinde var.

İkincisi, emeklilerle ilgili aylık 100 lira ödeme ki bizim önerimiz daha farklıydı. Bunlarla ilgili bir asgari ücret tutarında mart ayında, bir asgari ücret tutarında da eylül ayında olmak üzere defaten iki ödeme demiştik ama yetmez ama evet, buna da olumlu baktığımızı söyledik ve o maddeler eklendi.

Şimdi, yine gelenler var, zaruri olduğunu söyledi arkadaşlarımız. Bazıları esastan karşı olduğumuz maddeler. Yine, teklifte ve tasarıda yer alan bazı maddelerin eklenmesiyle ilgili teklifler oldu. Onları grup başkan vekillerimiz de tartışıyor, bizler de bakacağız, somut hâle önergeler geldiği zaman tartışacağız. Neden? Hakikaten acelesi varsa ve gecikmiş bir düzenlemeyse burada onu yapacağız.

Ama şunu da söylememiz lazım: Bunları bir an önce bütçe görüşmeleri biter bitmez veya öncesinde yetişecek kısımlarını ve arkasından da diğer yapısal önlemleri hep birlikte alalım ki her seferinde böyle bir yama yaparak böyle bir düzenleme yapmayalım.

Gelin bu dönemde Bütçe Komisyonunu düzgün çalıştıralım. İç Tüzük'e uygun bir şekilde, Plan ve Bütçe Komisyonunun işi olmayanları ilgili komisyonlarda görüşerek geçirelim. Plan ve Bütçe Komisyonu da bu yapısal önlemlerin alınmasıyla ilgili gerekli çalışmaları yapsın ve milletimizin lehine olan şeyleri iktidarıyla muhalefetiyle yapalım. Ama bu şekliyle, "O onu dedi, bu bunu dedi. Şunu yaparız, bunu yapmayız." diye karşılıklı şeylerle geçirirseniz maalesef milletimizin hayrına olmayacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak tekrar söylüyoruz: Milletimizin lehine olan düzenlemelerde arkanızda olacağımızı, yanlış olanlarda da her zaman doğruyu söylemeye, sizleri uyarmaya devam edeceğimizi söylüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)