| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 23.12.2015 |
MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.
Çok değerli milletvekilleri, Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 1'inci maddesine ilişkin Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşünü sunmak üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Öncelikle, bu maddeye Milliyetçi Hareket Partisi olarak olumlu oy kullanacağımızı hemen sözlerime başlarken ifade etmek istiyorum. Bu, Milliyetçi Hareket Partisinin seçim beyannamesinin 127'nci sayfasında var olan bir husustur. Biz de bunu çok önemli buluyoruz ve o yüzden olumlu oy kullanacağız. Ancak, tabii, bunu yapmak yeterli değil. Geçen hafta geçici bütçe kanunu tasarısı görüşülürken Türkiye'nin temel ekonomik sorunlarına yönelik bir analiz yapmıştım. Orada Türkiye'de imalat sanayisinin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payının yüzde 14'lerde olduğunu ve bu oranın çok düşük olduğunu ifade etmiştim. Emsal ülkelerde bu oranın yani bizde yüzde 14 olan oranın gelişmekte olan ülkelerde ortalama olarak 8-10 puan bizim üzerimizde olduğunu o analizimde ifade etmiştim. Tabii, bu düşük olunca Türkiye üretemiyor, Türkiye büyüyemiyor. Diğer taraftan da ülkenin kaynakları imalat sanayisinden üretken olmayan alanlara kaydırılıyor. Maalesef buna kamu da göz yumuyor, hatta kamu bunu teşvik ediyor, devlet bunu teşvik ediyor. Çünkü bunlara ilave kaynak gözüyle bakılması buradaki en temel yanlışlık olarak ortaya çıktı, bu üretken olmayan alanlara kaydırılan kaynak için.
Şimdi, burada neyi ifade etmek istiyorum, bunu biraz daha açmak istiyorum. Özel sektörün makine teçhizat yatırımlarına şöyle bir baktığımızda, son on altı çeyrekte yani son kırk sekiz ayda veya son dört yılda sadece dört çeyrekte özel sektör makine teçhizat yatırımları pozitif, diğerlerinde negatif; on iki çeyrek negatif, dört çeyrek pozitif bunların içerisinde. 2015 yılının en son millî gelir datası olarak da 2015 yılının üçüncü çeyreğinde de özel sektörün makine teçhizat yatırımları yüzde 1,9 oranında azaldı. 2015'ten on altı çeyrek geriye gittiğimizde yani 2011'in üçüncü çeyreğiyle 2015'in üçüncü çeyreğini mukayese ettiğimizde de o günkü değerin yüzde 8,3'ü kadar daha az bir özel sektör imalat sanayisi yatırımı var, elimizdeki son millî gelir serisinde. Yani 2011 yılının üçüncü çeyreğine 100 dersek sabit fiyatlarla, 2015'in üçüncü çeyreğinde bu 100 olan özel sektör makine teçhizat yatırımı 91,7'ye düşmüş. Bu, tabii, Türkiye açısından çok vahim bir durum.
Yani makine teçhizata yatırım yapmayan bir ekonominin, buraya yatırım yapmayıp, gidip bütün kaynaklarını betona yatıran bir ekonominin büyüme imkânı yoktur. O yüzden Türkiye ekonomisi son üç dört yılda çok düşük oranlarda büyüyor. Bunun düzeltilmesi lazım. Nihayet bu düzeltiliyor, bu düzeltiliyor derken bu yönde küçük bir adım atılıyor. Ben bunu kişisel olarak da...
Bu makine teçhizat yatırımlarında kredi kullanımında -belki o madde çok iyi açıklanmadı- yapılan şey şu: Siz diyelim ki Ankara'nın herhangi bir yerinde lüks bir konut alıyorsunuz, bir kredi kullanacaksınız, kredi kullandığınızda sizden banka sigorta muameleleri vergisi alınmıyor, lüks konut dahi alsanız. "2 milyon liralık konut alıp o kadar kredi kullanayım." deseniz sizden banka sigorta muameleleri vergisi alınmıyor ama Ostim'de bir sanayiciyseniz, işinizi büyütmek istiyorsanız, daha rekabetçi şekilde bir üretim yapmak istiyorsanız ve bunun için makinenizi yenileyecekseniz kredi kullanıyorsunuz, yüzde 5 BSMV alıyor devlet. Böyle garip bir durum vardı ve bu garabet on üç yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerinde sürdürüldü arkadaşlar, teknisyen olarak da bütün ikazlarımıza rağmen. Nihayet bu garabete son veriliyor, bu güzel bir aşama. Hükûmet, bununla ilgili bir mali portre önümüze getirmedi.
Daha sonra diğer maddelerde de konuşacağız yani böyle mali portresiz bir şeyi konuşmanın da anlamı yok. Burada siz birazdan bir şeyi oylayacaksınız. Bunun etkisi ne kadar olacaktır, bunun için tahminî birtakım çalışmalar yapılması lazım. Mesela, biz, Milliyetçi Hareket Partisinin seçim beyannamesinde taahhütlerimizi sıralarken -az önce ifade ettim, bir tanesi de buydu, bugünkü görüştüğümüz maddeydi- bunu 580 milyon lira bir maliyet olarak kendi hesaplarımıza almıştık. Yani, Hükûmetin yapmadığı şeyi, biz muhalefette, bir muhalefet partisi olarak çok net, şeffaf bir şekilde hesabımızı kitabımızı ortaya koyup, buradan devletin 580 milyon TL vergi kaybının olacağını hesap edip onun da kaynağını ayırmıştık. Bunu da burada ifade etmek istiyorum.
Şimdi, sanayi üretimini de, tarımsal üretimi de bu ülkede artırmak durumundayız arkadaşlar ve buna ilişkin adımların da ivedilikle atılması lazım. Sürekli "Şu reformu yapıyoruz, bu reformu yapıyoruz..." Geçen hafta konuştuk. Yani, kalkınma planını hazırlarken ta bu çalışmalarda -yani kalkınma planı 2013'ün Haziranında çıktı, çalışmalar 2011'de başladı- 2011'den itibaren, 2012'den itibaren işte reformlardan bahsedildi, konuşuldu edildi. Plan çıktı, iki buçuk yıl geçti, planın iki yılı bitti, hâlâ "Reform yapacağız." diye konuşuluyor. Bugün de Maliye Bakanımız yine burada "Reform yapacağız." veya Adalet ve Kalkınma Partisinin temsilcileri "Reform yapacağız." diyor. Beyler, Türkiye'nin reform ihtiyacı son on yılda had safhaya çıktı. Türkiye reform yapamadığı için, 2008 yılında yakaladığı 10 bin dolar kişi başına gelir bu yıl 9 bin dolara düşüyor, gelecek yıl da 9 bin doların altına düşecek. Bu Hükûmetin ortaya koyduğu orta vadeli programda açık olmasa da -orada bir hile yapmaya çalıştılar ama yalancının mumu çabuk söndü- ortaya çıkmış bir durumdur. Yani, 10 bin doları, 10.400 doları 2008'de yakalayacaksınız. 2018 hedefi dahi 10 bin doların altındadır Hükûmetin, on yılı kaybediyor bu ülke. O yüzden bu adımları hızlandırmamız lazım, hızlı adım atmamız lazım.
Mesela, ben birkaç tane husus söyleyeceğim bunlarla ilgili, hem de muhalefet olarak yapıcı muhalefet anlayışı çerçevesinde. Burada, şimdi, sadece makine teçhizat yatırımlarını aslında bir miktar teşvik ediyoruz; onun dışında, ülkenin makine üretme kapasitesini de artırmamız lazım. Yani, burada, şimdi makine teçhizatı teşvik ediyoruz, burada ithal makineyi de teşvik edecek. Olsun, ithal de olsa bu ülkeye makine kurulmalı, daha modern makinelerle bu ülke üretmeli; bu birincisi. Ama esas yapılması gereken şey, bu ülkenin makine teçhizat üretme kapasitesinin artırılması lazım. 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin içerisinde 100 milyar dolar makine teçhizat ihracatı da var, o hedefin çok çok gerisinde maalesef Türkiye. Bunun için yapılması gereken ilk şey, tabii, yerli ve yabancı yatırımların önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor. Hukuk normlarında, vergilemede ve bürokratik işlemlerde yatırım için her bakımdan öngörülebilir, istikrarlı ve güvenilir bir ortam oluşturulmalı, hukuk devleti tesis edilerek yabancı yatırımcı için de bütünüyle kurumsal hâle gelmiş bir yatırım ortamı teşekkül ettirilmelidir. Kişiye özel, subjektif, keyfî yönetim sona erdirilmelidir. Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu en büyük sıkıntı budur. Firmaya özel, kişiye özel uygulamalar yapılıyor, bunun bir an evvel sona erdirilmesi lazım. Bütün firmalara, bütün yatırımcılara aynı mesafede, aynı yakınlıkta olan bir devlet kamu yönetimi anlayışının olması gerekiyor. Değilse, biz yabancıyı çekelim derken yerliler bugün yurt dışına kaçıyor, yurt dışında yatırım yapıyor. Ödemeler dengesi istatistiklerinde bunlar çok net bir şekilde ortada görünüyor.
Yeni bir teşvik sistemi getirilmelidir. Bir defa teşvik sisteminde dar bölge sistemine geçmek durumundayız. İl bazındaki, bölge bazındaki teşvik sistemi maalesef çalışmıyor. İller arasında, illerin ilçeleri arasında ciddi gelişmişlik farkları var. Bu anlamda veri altyapısı bir an evvel tamamlanarak -bu yapılabilecek nitelikte bir şeydir, ben teknisyen kökenli birisiyim ama bunun için siyasi kararlılık gerekir; siyaset bu kararı verecek, bürokrat çalışacak, bu işi yapacak- dar bölge teşvik sistemine geçilmesi gerekiyor. Bu bölgesel teşviklerden ziyade, bundan sonra önümüzdeki dönemde en fazla etkiyi yapacak stratejik sektör ve işletmeler üzerinde yoğunlaşacak bir teşvik sistemini kurmak durumundayız.
Yoğun olarak ithal edilen mallar için... Arkadaşlar, bazı malların çok net bir şekilde aşırı bir ithalatı var. Bu malların üretimine yönelik yatırımların ülkede yapılmasını sağlamak amacıyla ilave bir kısım tedbirler almamız gerekiyor. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim seçim beyannamemizde var olan önemli bir husus vardı, Merkez Bankasının bunlara reeskont kredisi vermesi tedbiri vardır. Bu yolun denenmesi lazım. Bu yatırımcıların finansmanı kolaylaştırılarak ama bunlara çok seçici bir şekilde davranılmalı ve burada tabii objektif olunmalı, bu imkânlar sağlanmalı. Uluslararası rekabet gücüne sahip yüksek katma değerli mal ve hizmet üretme yolundaki adımlar da atılmalıdır.
İleri teknoloji transferini mutlaka gerçekleştirmek durumundayız. İleri teknolojili ürünlere ilişkin yatırımlara da özel teşvik ve öncelik getirmek durumundadır Türkiye Cumhuriyeti devleti.
Burada, tarım sektöründe de üretimi artırmaya yönelik tedbirler alınmalıdır. Bizim "Mazottan ÖTV almayacağız." dememizin altındaki temel unsur budur. Bugün çiftçi, üretiminde rekabetçi fiyatlardan üretememektedir, çok pahalı girdi kullanılmaktadır. Mazotta ve diğer girdilerde de vergi indirimlerini gerçekleştirip üretimi artırmak durumundayız.
Bir de şunu ifade etmek istiyorum: Maalesef bu politika dokümanlarında, bu eylem planlarında öneriler somut değil. Somut olmayan öneriler de hayata geçirilemiyor ve bunun takibi de yapılamıyor. Bugün konuştuğumuz öneri çok somut bir öneriydi. Biz bu öneriyi somut olarak yazdığımızda da bürokrat olarak, bir miktar da "Bu kadar somut olmasaydı." diye sayın bakanlardan serzenişte bulunulmuştu. Somut öneriler hayata geçiriliyor. Hükûmeti de buradan uyarmak istiyorum, daha somut öneriler yazmakta fayda var.
Ben yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum, çok teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)