| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 23.12.2015 |
AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, 1'inci madde, sanayi sicil belgesini haiz işletmelerin imalat sanayisinde kullanmak üzere alınan makine ve teçhizat finansmanının, özellikle kullanılacak olan kredilerinin vergiden muaf tutulmasını öngörüyor. Bu, oldukça anlamlı. Özellikle küçük, orta ölçekli müteşebbislerin desteklenmesi açısından bunu önemli bulduğumuzu ifade etmek isteriz. Ama memleketteki giderilmesi gereken en önemli ekonomik problemlerden biri bu değildir, memleketin en önemli ekonomik sıkıntısı da bu değildir. Özellikle daha dar gelirli ve belki de hiç geliri olmayan yüz binlerle ifade edilen hanelerin bulunduğu bu ülkedeki giderilmesi gereken çok önemli bir iki hususa dikkat çekeceğim.
Bunlardan birincisi, tasarının tümü üzerine konuşan, Adalet ve Kalkınma Partisi adına konuşan İbrahim Hoca, İbrahim Turhan, özellikle kişi başına düşen millî gelirden söz ederek önümüzdeki dönemde kişi başına düşen millî geliri 25 bin dolara çıkaracaklarını ifade etmişti. Şimdi, bir defa, yüce Meclisin bilmesi gereken husus şu ki: Adı "ülkede kişi başına düşen millî gelir" olarak adlandırılan gelir düzeltilmelidir. Bu, kişi başına düşmeyen gelirdir çünkü siz alıp ülkedeki toplam geliri nüfusa bölüp buradan sanki herkes bu ortalamadan istifade ediyormuş gibi bir sonuca varamazsınız. Bugün 10 bin dolar olarak ifade edilen "kişi başına düşmeyen millî gelir" 25 bine de çıksa, 30 bine de çıksa, 50 bine de çıksa, üstteki yüzde 1-2'lik dilimin giderek gelirinin arttığı, alttakinin ise, yoksulların ise varsıllar karşısında gelirinin artmadığı bir sistemde buna biz "kişi başına düşen millî gelir" değil, "kişi başına düşmeyen millî gelir" diyebiliriz. Ülkenin geliri artıyor ama varsıllar bundan en üst düzeyde istifade ediyor, yoksulların ise bundan istifade etme oranını belirtemiyoruz.
İkinci hususu hazır Sayın Kalkınma Bakanımız buradayken ifade edeyim. Sayın Bakan, daha önce bürokratlığını da yapmış olduğunuz gerek Devlet Planlama Teşkilatı gerekse Kalkınma Bakanlığında ve Bakan olarak çalıştığınız dönemde 2011'de ülkeyi 6 ayrı bölgeye ayıran bir 2011 Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi'ni belirlediniz ve sizin de benim de seçim bölgelerimiz olan illerimiz -geçen hafta da ifade ettim, burada yoktunuz- ülkenin son 15 ili 6'ncı bölgede; Diyarbakır'dan başlar, Muş'ta biter. Son 15 ilin tamamının Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde olması... 2012'de de bunu açıklama nedeniniz yeni teşvik sistemindeki bölgeleri belirlemek idi. Yaptığınız bu çalışmalar neticesinde bölgeler arası eşitsizlikteki makası kapatacak hangi sonuç alındı? Bize göre 1'inci bölgedekilerin daha fazla artan indeks yeri ve 6'ncı bölgedekilerin ise daha fazla irtifa kaybettiği bir indeks yeriyle karşı karşıya kaldık. Örneğin, 67'de Diyarbakır'la başlayan, Kars, Iğdır, Batman, Ardahan, Bingöl, Urfa, Mardin, Van, Bitlis, Siirt, Şırnak, Ağrı, Hakkâri ve 81'inci sırada Muş var. Bu yeni teşvik sistemi bölgelerinden sonra Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki illerde nasıl bir kalkınma sağlandı? Buradan hareketle, 1'inci ile 6'ncı bölge arasındaki makasın bu sisteme göre kapanmasına hizmet etme amacı taşıyan bu SEGE endeksinde makasın açılmış olmasını acaba nasıl izah edersiniz? Bundan sonra açıklanabilecek yeni bir endekste bunun sonuçlarını da çok net göreceğimiz üzere... Örneğin, size söyleyeyim, o endeks açıklandıktan sonra Muş'ta -burada Muş Vekilimiz de var- TEKEL kapatıldı, Süt Fabrikası satıldı, Devlet Üretme Çiftliği satıldı, 81'inci ildeki yoksulluk katmerle arttı, elde bir tek Şeker Fabrikası kaldı, o da özelleştirme kapsamında. Arz olunur.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)