| Konu: | Meclis Başkanının, 17-25 Aralık süreciyle ilgili verdikleri bir Meclis araştırması önergesinin gerekçesinde yer alan hususları Anayasa'nın 138'inci ve Meclis İçtüzüğü'nün 67'nci maddeleri uyarınca "kaba ve yaralayıcı sözler" olarak değerlendirip iade etmesinin yanlış bir uygulama olduğuna ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 24.12.2015 |
OKTAY VURAL (İzmir) - Geçen hafta 17-25 Aralık süreciyle ilgili verdiğimiz bir araştırma önergesinin gerekçesinde yer alan hususları, Meclis Başkanı, Anayasa'nın 138'inci ve Meclis İçtüzüğü'nün 67'nci maddeleri uyarınca "kaba ve yaralayıcı sözler" olarak değerlendirip iade etmişti ve bu konuda, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda bununla ilgili itirazlarımızı ifade etmiştik.
Ben burada Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerinin yolsuzluğa saplandığına ilişkin bir iddiada bulunabilirim, bu benim iddiamdır. Bununla ilgili benim kullanacağım hiçbir aracı, ne soruyu ne araştırma önergesini ne Meclis soruşturmasını Meclis Başkanının sansürcü olarak değerlendirip hüküm vermesi mümkün değildir. Bununla ilgili bütün bunlara rağmen o önergenin görüşülmesi için yeni bir önerge verip görüşmeleri temin ettik. Bu defa yine aynı şekilde bir başka önerge daha verdik. Bu önergede yine "Gerekçe" kısmında "AKP hükûmetlerinin rüşvet ve yolsuzluk batağına saplandığı, dönemin Başbakanı ve bakanının çocuklarının da karıştığı ses kayıtlı, fotoğraflı, maddi ve teknik delilin bir şekilde kamuoyuna yayılması, rüşvet ve yolsuzluğun toplumun her alanında âdeta normalleşmesinin önünü açmış." şeklindeki ifadeleri kaba ve yaralayıcı bulmuş. Şimdi ben bunu nasıl araştıracağım? Ya, böyle bir rezalet olabilir mi? Şimdi Meclis Başkanı bizim dadımız değil, mürebbiye değil. Ben önergemi veririm, değerli milletvekilleri ifade eder yolsuzluk batağına saplanan kim? Evet, AKP hükûmetlerinin bu konuda yolsuzluk batağına saplandığına ilişkin iddialar var. Bu iddialar ya araştırma konusu olur ya Meclis soruşturması olur. E, şimdi, önergemizi iade ediyor tekrar. Şimdi, bu durumda, biz, Ahmet Davutoğlu'ndan önceki dönemi yok mu sayacağız? Dönemin Başbakanı. Niye? Dönemin Başbakanı.
Danışma Kurulu vardı, arkadaşımı gönderdim, "Efendim, burada bir hüküm cümlesi var, olmaz..." Ya, ne demek olmaz? Evet, benim iradem bu. Diyor ki burada: "Darbe incelemesi..." Beyefendi bakın: "Madde 38.- Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılmaz." Ben yargı değilim ki ya! Ben suçlamıyorum ki! "Bu hüküm cümleleridir." diyor. Ben hüküm mü veriyorum burada? Ben, Meclisin denetim organlarının çalışmasını istiyorum.
Şimdi, Meclis Başkanı, bu şekilde, bizim her önergemizle ilgili... Yani "yolsuzluk" dedik, "Aman olur mu ya, AKP'ye kaba ve yaralayıcı sözdür." deyip alınmasına gerek yok ki. Burada değerli milletvekilleri de bu konuda görüşlerini ifade edecektir. Biz de bunları söyleyeceğiz. Yolsuzluk ve rüşvet toplumsal bir hastalıktır. Dolayısıyla, yolsuzluk ve rüşveti yapanlarla ilgili birtakım hususların belirtilmesini kaba ve yaralayıcı olarak görüp araştırılmasını engellemek bizzat rüşvet ve yolsuzluğa yol açmak demektir. O bakımdan, bu iade de yanlış. Yani gerçekten, Sayın Meclis Başkanı, bu ifadelerle ilgili, kaba ve yaralayıcı olarak gördüğünü ifade ediyor. Çocuklarının adı karışmış. Karışmadı mı? Karışmadı mı yani? Yok mu? Arkadaşlar, yok mu? (AK PARTİ sıralarından "Yok... Yok..." sesleri)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Yok kardeşim! Soruşturma komisyonu kuruldu.
OKTAY VURAL (İzmir) - Yokmuş! Muammer Güler'in oğlu yok! Bilal yok! Ayakkabı kutusu yok! Ben var diyorum, sen "Yok." de! Muaviye de Hazreti Ali'ye dişi deveyi erkek deve yapmıştı sizin gibi! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)