| Konu: | AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 29.12.2015 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, klasik Danışma Kurulu önerilerinden biriyle yine beraberiz. Yani, evet, yılın sonu geldi, herkes program yapmak istiyor, tatile gitmek istiyor ama böyle vardiya da şimdi...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Perşembe akşamı da buradayız inşallah.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Şeytan azapta gerek.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani akşamüstü pazar yerinde mal satılmadığı zaman "Hadi bir dostluk kaldı." diye böyle indirime girerler. Biz de akşamüstü simit satarken böyle bakarız; kâr yaptıysak elimizde kalanı yarı fiyatına, 10 tane kaldıysa 5'ini verir giderdik. Şimdi, burada böyle "Hadi bir temel kanun yapalım, şunu da bitiriverelim." Yani bunu bir yol yaptığımız zaman değerli arkadaşlar, çıkarıyorsunuz tutanaktan, sonra gelip diyorsunuz ki -Sayın Başkan da çok yapardı grup başkan vekiliyken, ona da sataşmış olayım ki belki söz alır.- "Efendim, şurada demiştik, şurada yapmıştık." Ya, tamam, orada, iyi niyetli gelmişsin, sene bitiyor, bu gelmiş, yapmışsın, yine söylemişiz. Peki, o tutanakta -yapılırken- biz ne demişiz, hangimiz eleştirmişiz, hangimiz lehinde olmuşuz, hangimiz aleyhinde olmuşuz, yok. Yani, insaf, bu şekilde burada bakıyoruz şimdi.
Birinci bölüm 6 madde, ikinci bölüm 6 madde, tamamı 12 madde.
ENGİN ALTAY (İstanbul)- Ayıp, ayıp! Vallahi ayıp!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Şimdi, tamam, anladık da... Bunu geçen hafta, görüşelim diye biz söyledik. "Prensip olarak da arkadaşlarla görüştük. Kabul etmeyen gruplar var." İyi, güzel, onlar da hakkını kullanıyor.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) - Aciliyeti var.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Aciliyeti var, güzel.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) - Süreli, biliyorsun, yıl sonunda olacak şeyler var.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Sayın Kubat, süreli de şimdi oraya girersek daha ağır konuşacağım. Hükûmet yok yani henüz kanuna geçemediğimiz için...
Hükûmetin bir tasarısı geldi değerli arkadaşlar, geçen hafta görüştük. Hükûmet tasarısıydı ve süre yetişecek şeylerdi. Ben şimdi anlamıyorum. O gün de söyledim, herhâlde Sayın Kubat yoktu, Sayın Ağbal buradaydı. Yukarıda Komisyonda görüştüğümüz için... Dedik ki: "Bu -Bakanlar Kurulu- kanun tasarıları elden gezdiriliyor, imzalanıyor." "Yok canım, öyle şey mi olur?" E, öyle olmuyorsa o zaman niye bunları eklemediniz? Hangi bakanlıktan geliyor bunlar?
Yani, 20 maddelik teklif geldi şimdi, içerisinde bir sürü madde, oradan ekledik, buradan koyduk. Netice itibarıyla yalapşap bir kanun yapıyoruz. Böylece de genel bir yanlışa, galatımeşhura doğru gidiyoruz.
Bakın, bunları çok konuştuk. Ben size defalarca söylüyorum "Kitabını yazdırdınız." diye, dinlemiyorsunuz. Yani, torba kanun yaptık, adı "temel kanun" oldu; içinde tam 48 tane Meclis Başkanının söylediği, 7-8 tane de benim tespit ettiğim madde İç Tüzük'e aykırıydı. Yani, gelen orijinal kanun teklif ve tasarılarıyla alakası olmayan maddeler içeriyordu, burada kanunlaştırdık.
E, geçen haftaki kanun görüşülürken maddenin içerisindeki kanun maddesi olmasına rağmen, bizim seçim beyannamemizde söylediğimiz hususları içermesine rağmen aynı kanunun maddesini koyarken 2'nci maddede arkadaşlarıma bir önerge verdim, hemen koşa koşa geldiler Kanunlar Kararlardan: "Efendim, bu olmaz." Niye? "Orijinalinde yok." Ya, kardeşim, 48 taneyi koyarken, Kanunlar Kararlar Başkanlığı bunu yazarken -bu kitabın içinde, "Torbadaki Hukuk", yazdığım kitabın içinde bölüm olmuş- Meclis Başkanının yazısına rağmen...
Şimdi Recai Bey yok ama Sayın Bilgiç varsa bilmiyorum.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Buradayım Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Sayın Berber'in yazısıyla "Efendim, biz doğru yaptık." diyerek...
Sayın Bilgiç buradaymış.
Yani, 48 tane maddeyi, Meclis Başkanının tutanakla göndermesine rağmen çıkarıyoruz, oluyor bir temel kanun bize, görüşüyoruz. Hadi, orada yine "Sayısı çoktu, maddesi çoktu." dediniz. Şimdi, burada 12 madde var arkadaşlar. Eğri oturalım, doğru konuşalım. Evet, "Aciliyet varsa biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman gerekli olan yapısal önlemleri çıkaralım." diyoruz ama burada kayıkçı kavgasıyla vakit geçirip, bir kayıkçı kavgası yüzünden gruplar arasında tartışma çıkarıp, sonra da gelip burada bunu "temel kanun" diye koyarsak...
Ben gerçekten şaşırıyorum. Sayın Başkanın kendisi de grup başkan vekilliği yaptı. Ben yaşananı -arkadaşlarımız arkanızda oturuyorlar- daha geçen hafta olduğu için söylüyorum. Önergede o bölümün üzerini çizdik, parafe ettik, sadece normal kısmı kaldı, ki o kanun maddesi, orada o kanun düzenlemesi vardı. Bakın, "Aynı madde değil." diye kabul etmedi arkadaşlarımız. Peki, şimdi, bunu nasıl kabul edeceksiniz? İç Tüzük'ün 91'inci maddesi çok net, burada söylüyor, neyin temel kanun olabileceğini de söylüyor. Allah rızası için, her seferinde okuyorlar bize de, bunu nasıl yapacağız?
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Okumamışlar bir kere açıp, okusalar yapmazlar.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - O kitaptan bize de hediye edin.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Parayla alabilirsin kardeş, piyasada var, İnternet'te de var, ucuza geliyor ama ziyaret edersen sana söz, imzalayıp vereceğim.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Bana da vermedi arkadaşlar.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yeni arkadaşlar serbest, eskilere vermeyeceğim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Eskiler okudukça utanır zaten, okudukça utanırlar eskiler.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Şimdi, şunun için söylüyorum: Biz bunu yaşadık ama şimdi, yeniden, yeni bir yanlışa giriyoruz. Arkadaşlar, bu işin şeyi bir tarafa, gerçekten işin...
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sıranızı bilin, bana da hediye etmedi daha.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O kitabı eskiler yazdı zaten, AKP'nin eskileri yazdı o kitabı.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Süreyya Bey'e hediye ettiniz mi?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Yok, bana da etmedi.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Süreyya Bey'in ihtiyacı yok, o, hepsini biliyor, zaten dayatmaları o getiriyor, bu kitabı da onun sayesinde yazdık, yani hakkını teslim etmek lazım.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - O kitapta bile AK PARTİ'nin emeği var yani, helal olsun.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Özgür hatırlıyor, gece yarısı o gün kavgalı bir oturum yapmıştık. Geldik, her şeyi kapattık, bir brifing alıp kapatacaktık. Sayın Bilgiç geldi, alakasız bir madde -aynen geçen hafta ceza infaz ertelemelerinde olduğu gibi- "CMK 153'te bir değişiklik yapacağız." diye. Zaten de bitmiş, torbanın ağzını büzmüşüz. Yeni arkadaşlar merak ediyordur, tam otuz yedi gün cumartesi-pazar sahura kadar, bazen sahur dahi yaptırmadan, bunların vicdansızlığı... Gülüyor şimdi de...
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sahuru aşağıda yaptırdım, insafsızlık etme.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bakın, sahur saatinde bazı arkadaşlarımız gidip sahurunu yaptı, diğerleri geldiler, nöbetleşe bir şekilde sahurdan sonra da devam ettik.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Kayda girsin, sahuru her zaman yaptık, sahuru hep yaptık, aşağıda.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Tutanak, çalışma saatlerini çıkarsın. Sahur yaptık da, nöbetleşe olarak sahur yaptığımız günler oldu çünkü o anda bir madde daha geçirmeye çalışıyorlardı, biz de direniyorduk.
Dolayısıyla, kitabın yazılmasında Sayın Bilgiç'in katkısını yadsımamamız lazım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Çok katkısı var, çok!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Burada bir ironi var, bakın diyorum ki: "Temel kanun" dediğimiz şeyin çivisini çıkarırsak burada el âleme kendimizi güldürürüz, burada söylediğimiz budur. Meclis Başkanlığı tarafından 48 tane ayrı maddesi İç Tüzük'e aykırı olduğu tespit edilmiş bir kanunu biz burada "temel kanun" diye görüştük.
Şimdi ne diyor? 91'inci madde burada, çok açık, iki saat okumaya gerek yok, vaktimiz yok. Temel kanun olması için gerekli şartları saymış. Buraya baktığınız zaman birkaç tane hüküm var arkadaşlar. Yeni başlayan arkadaşlar meraklı bir şekilde soruyor ama bunun içinde var. Bakın, şimdi, bunun hangisini karşılıyor bu kanun, elinize bir alın -sıra sayısı varsa- konulara bir bakın: "Bir hukuk dalını sistematik olarak bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştirecek biçimde genel ilkeleri içermesi..." Yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Örneğin, Ceza Usul Kanunu, Vergi Usul Kanunu.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Medeni Kanun, Borçlar Kanunu gibi.
"...kişisel veya toplumsal yaşamın büyük bir bölümünü ilgilendirmesi..." Bunların bir tanesi değil; bakın, bunlar, tek tek, hepsi birden olması gereken şartlar. "...kendi alanındaki özel kanunların dayandığı temel kavramları göstermesi..." O da yok. "...özel kanunlar arasında uygulamada ahenk sağlaması..." desek her biri ayrı ayrı maddeler var. Sayılarını söylüyor, "Otuz maddeyi geçmemek üzere" diyor. Bu, ne demek? "40-50 maddeyi geçerse birisini 25 madde yani yirmibeşerden iki bölüm yapabilirsin." diyor -makul olan- zaten 12 madde bir bölüm yapmıyor. Kanunun yazdığına bakarsak, İç Tüzük'ün yazdığına bakarsak böyle.
Dolayısıyla, şimdi, burada "Evet, bunu geçirelim, tamam." diyorsunuz ama bu tartışma niye çıkıyor arkadaşlar? Normal şartlarda, geçen hafta grup başkan vekilleri burada istişare ettiler, bizler de beraberdik; evet, bazı şeyler varsa yetişecek, yapalım dedik. İçeriğine itirazımız yok. Bakın, bazı şeylerin yetişmesi gerekebilir, süre şartı vardır. Bundan daha doğal bir şey olmaz. Esasa ilişkin, zaten biz onlar çıkarken de itirazımızı yapıp muhalefet şerhimizi koymuşuzdur, yanlışlıklarını söylemişizdir, yine söyleriz, yetiştirilir ama Bakanlar Kurulundan çıkıp imzadan geçtikten sonra buraya gelip yeni bir tasarı, yeni bir teklifle "Şunu da unuttuk." dersek o kanunu Meclis çıkarmamış olur; o kanunu bürokratlar getirir, bakanlar da bakmadan imzalar. Kusura bakmasınlar, eğer baktıysalar niye eklemediler diye de sormak bizim hakkımız olur. Bu şekliyle kanun çıkarmayı doğru bulmuyoruz.
Tekraren söylüyorum: Evet, yapısal önlemler gerekiyorsa -bunları geçici ötelemelerle değil- bunların birçoğu zaten Hükûmetin eylem planında var, birçoğu da bizim seçim beyannamelerimizde vaat olarak var. Diyorum ki gereksiz, bölücülüğe yol açacak, milletin birliğini, bütünlüğünü tehlikeye düşürecek pazarlıklardan, onlardan, bunlardan, düzenlemelerden vazgeçin. Ülkemiz için yapılması gereken düzenleme neyse buraya getirin, Plan ve Bütçe Komisyonuna getirin, Adalet Komisyonuna; olmadı, oturalım, bir ortak komisyon kuralım diyorum, acil olanları tespit edelim, onları tak, tak, tak çıkaralım. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak buna varız ama bizi burada kayıkçı kavgasıyla, "O onu dedi.", "Bu bunu dedi."; "Görüştüydük.", "Görüşmediydik."; "Dolmabahçe vardı.", "Orası yoktu."; "Kabul ettik.", "Etmedik."; birisi "Görüşelim." diyor, öbürü "Çay içelim.", diğeri "Kahve içelim.", bir çay, kahve kavgasından bu sefer başka bir şeye giriyoruz. Bunlara vakit ayırmayalım, milletin sorunlarını çözmek üzere vakit ayıralım diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)