GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:23
Tarih:05.01.2016

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, AKP Hükûmetinin politikalarıyla birlikte, çeşitli valilikler tarafından hukuka aykırı bir biçimde ilan edilen sokağa çıkma yasakları boyunca yapılan operasyonlarda öldürülen sivillerin araştırılması amacıyla bir komisyon kurulması önerisinin aleyhine söz almış bulunuyorum. Başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere, sivil veya resmi ayrımı yapmadan tüm insanların ölümüyle yüreği yanan milletvekillerini de saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, güneydoğuda son zamanlarda öldürülen insanların araştırılması; niçin öldürüldüklerinin, bunların kim olduğunun, nasıl öldürüldüklerinin araştırılması amacıyla verilen bu öneri aleyhinde acaba niye söz aldım? Bu aleyhte söz alınacak bir konu mudur? Hangi pencereden baktığınıza bağlı.

Aleyhte söz aldım çünkü bu ölümleri araştırmak için,

1) Cesaret gerekir.

2) Yürek gerekir.

3) Her şeyden önce yüreğinde insanlık kırıntılarının kalmış olması gerekir.

Peki, bu öneriye "evet" oyu vermek için ne gerekir? Özgür iradesiyle oy kullanan milletvekillerinin çoğunlukta olması gerekir.

Şimdi, ben özgür iradeyle oy kullanan milletvekillerinin çoğunlukta olması gerekir diyorum. AKP sıralarına bakıyorum, demin saydım, 30, 31 civarında milletvekili, giren çıkanlar. Yani halkın seçtiği "Git, benim derdimi çöz. Git, bana yardımcı ol. Ben ölüyorum, beni kurtar." dediği milletvekillerinin sadece yüzde 10'u burada. Bunu halkımın bilmesi gerekiyor.

Allah aşkına Türkiye'de çocuklar ölürken, Allah aşkına Türkiye'de kadınlar ölürken, daha önemli ne işiniz olabilir? Şu sıralar niye boş? İş mi takip ediyorsunuz? Çay mı içiyorsunuz? Allah aşkına ne yapıyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından "Sana ne!" sesi)

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Çok ayıp! Çok ayıp!

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Düzgün konuşmuyorsunuz.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Burada ölümleri konuşurken AKP sıralarının sadece yüzde 10'unun dolu olmasını ibretle, ibretle seyrediyorum ve sizleri kınıyorum.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - 200 kişi var!

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sen kendi grubuna bak!

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Evet, ben az önce söylediğim cesurluktan, özgür iradeyle oy kullanan milletvekilliğinden, yiğitlikten ümidimi kaybettiğim için bu komisyonun kurulmasına gerek yoktur diyorum.

Eğer benim gibi düşünmüyorsanız, lütfen, beni utandırın. Gelin bu öneriye "evet" deyin, ben de diyeyim ki sizi yanlış tanımışım, çıkayım bu kürsüden özür dileyeyim. Ama eğer "hayır" oyu verir iseniz sizi ne kadar doğru tanıdığımı ve birazdan oylama sırasında içeri giren ve hiçbir şeyden haberi olmayan, ne konuşulduğunu hiç bilmeyen milletvekillerini hep birlikte göreceğiz. (AK PARTİ sıralarından "Boş konuşmalar da ondan!" sesi)

Burada bana sataşan arkadaşlarım, sataşmak bir sanattır, adap gerektirir ve karşıdaki adamın da düzenini bozmayı gerektirir. "Boş konuşmaları dinlemek zorunda değiliz." diyor arkadaşım. Biz burada kadınların ve çocukların ölümünden konuşuyoruz. Bu sizin için boş olabilir ama biz bunun için buradayız, bunun için de burada olmaya devam edeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)

Sizin "Boş konuşuyorsunuz, boş şeyler söylüyorsunuz." dediğiniz konuyu, bakın, bu gazetenin manşetinde bulabilirsiniz. Türkiye'nin durumu her şeyiyle bu gazetenin birinci sayfasına taşınmış: "25 kadın öldü, onlarcası yaralı." Bu mu boş konuşma?

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Kim öldürmüş onları, onu da söyle.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Bakın: "44 çocuk öldü, 52 çocuk yaralı." Bu mu boş konuşma?

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Kim öldürmüş? (HDP sıralarından "Araştıralım." sesleri)

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Bana sataşıyorlar, diyorlar ki: "Kim öldürdü bunları?"

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Kim öldürdü onları?

AYTUĞ ATICI (Devamla) - "Kim öldürdü bunları?" diye sataşıyorlar. Onların sesi televizyona gitmediği için, ben size tercüman olayım. Kimin öldürdüğünün elbette bir önemi var ama esas önemli olan bu çocukların ve kadınların öldürülmesi.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - "Ama"yı bırak, açık açık söyle.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Esas önemli olan bu. Bu araştırma önergelerinin de verilme sebebi bu. Gelin, araştıralım diyoruz.

Bakın arkadaşlar, burada sadece kadınların ve çocukların ölümünden bahsetmiyor. Burada, manşette diyor ki: "Sur'da 2 asker, 1 polis şehit edildi?" Kim bunları öldürdü, kim bunları şehit etti? İşte gelin, bunları araştıralım diyoruz. Neredesiniz ey AKP'liler, neredesiniz?

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Buradayız, burada.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Yüzde 10'unuz burada. Birazdan yüzde 70'iniz girecek ve bizlerin ne konuştuğunu bilmeden "Hayır, bunlar boş konuştular, biz bunların önergelerini reddediyoruz." diyecek.

ORHAN KARASAYAR (Hatay) - Sizin ne konuşacağınızı biz iyi biliyoruz. Sizi dinleme ihtiyacı hissetmiyoruz.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - İşte, bakın, daha dün Melek Alpaydın, 3 çocuk annesi, Sur'da öldürüldü. Neyle öldürüldü biliyor musunuz? Top mermisiyle öldürüldü. "Sizi dinlemeye ihtiyaç duymuyoruz." diyor bir AKP'li vekil. İşte sizin hâliniz bu, işte sizin vicdanınız bu; bu kadar kurumuşsunuz. Biz burada partizanlık değil, insanlık yapmaya çalışıyoruz ama eğer siz bundan nasibinizi almamışsanız, bu şekilde sataşmaya devam edebilirsiniz. Sadece, ülkeyi ne hâle getirdiğinizin farkında olun diye bunları söylüyorum. Niye bu hâle geldi bu ülke? Niçin bu kadar ölüm var? Oy uğruna, başkanlık uğruna, saltanat uğruna. Allah rızası için, değer mi bu yaptıklarınız, bunlar için değer mi?

Bakın, bu ülke milyonlarca şehit verdi savaşlarında. Hiç kimse onlar için oturup da ağıtlar yakmadı. Çünkü, ülkenin kurtulması gerekiyordu. Şimdi siz "Ülkeyi teröristlerden kurtaracağız." derken oradaki sivil halkı yok ediyorsunuz. Bu şekilde bir yere varamazsınız. Orada bir insan öldürdüğünüz zaman binlerce terörist yarattığınızın farkında değil misiniz Allah aşkına? Allah aşkına, bunların hiç farkında değil misiniz? Babası öldürülen bir çocuk, evladı öldürülen bir baba terörist olmayıp ne yapsın? Evladı şehit edilen bir baba, babası şehit edilen bir çocuk, acaba nasıl herkesi sevgiyle saracak? Ya, ne yaptığınızın, ne olur, Allah için farkına varın.

Güneydoğuda ölümler sadece silahla, çatışmadan olmuyor, açlıktan ve hastalıktan da oluyor. Çünkü, sokağa çıkma yasağı ilan ettiniz. O kadar âcizsiniz ki teröristleri bulup temizleyemiyorsunuz; topyekûn, toptancı bir anlayışla bütün halkı cezalandırıyorsunuz, orada ölenler arasında da ayrım yapıyorsunuz, kime yiyecek vereceğinize siz karar veriyorsunuz.

Bakın, ben orada yaşamıyorum ama orada yaşayan dostlarım var, sık sık da o bölgeye giderim. 2 ibretlik resim göstereceğim; bakın, neler yapmışsınız: Yiyecek dağıttınız insanlar... Bakın, güvenlik güçleri belli şahısların evine zırhlı araçlarla yiyecek götürüyor arkadaşlar. İbret alın bu resimlerden, ibret alın Allah aşkına! Sadece topla tüfekle değil, insanları açlıkla da öldürüyorsunuz. Burada ayrımcılık yapıyorsunuz.

ADNAN GÜNNAR (Trabzon) - Teröristlere de söylesenize oradan. Hadi bakalım, hadi!

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Eğer siz sokağa çıkma yasağı ilan edecek kadar âcizseniz bari oradaki halkın beslenmesi konusunda hiçbir şekilde ayrımcılık yapmayın, herkesin evine yiyecek götürün. Bunu bile siz bir ayrım içerisinde yapıyorsunuz. Bu da yetmezmiş gibi, insanlara yardım etmeye çalışan sağlık çalışanlarını hedef gösteriyorsunuz, sağlık çalışanları hedef hâline geliyor sayenizde. Diyorsunuz ki: "Hastanelerde ayrımcılık yapılıyor, teröristler güzel karşılanıyor, güvenlik güçleri ölüme terk ediliyor." Bugün yandaş bir gazetenize bunları yazdırdınız.

ADNAN GÜNNAR (Trabzon) - "Yandaş" deyince HDP sizinle gurur duyuyor, HDP!

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Yapmayın Allah aşkına! Bir gazete kalkıp da AKP'nin yöneticisinin ağzıyla bunları yazarsa orada sağlıkçılar ölür.

Ben bu kürsüde -o zaman Başbakandı- Recep Tayyip Erdoğan'a bile bir şey olsa ben gider yardım ederim, ben doktorum demiştim, aynı şeyleri söylüyoruz.

Sağlık Bakanı, lütfen, görevine, oradaki hastanelere ve oradaki sağlıkçılara sahip çık! O sağlıkçılar yarın size de lazım olacaklar.

Ey AKP Hükûmeti, ülkeyi iyi yönetemiyorsun. Dökülen kan sadece eline, yüzüne değil, tüm bedenine, hatta ruhuna bulaştı. Artık bunu gör, bunun farkına lütfen var. Ülkeyi terörle, kanla meşgul ederken yapılan yolsuzlukları ve hukuksuzlukları gizlemeye çalışıyorsunuz. Yapmayın, kanla bunları örtemezsiniz, kanla bunların üzerine gitmeyin.

Ülkeyi on üç yıldır beceriksiz bir şekilde yönetirken suçluyu hep kendi dışınızda aradınız. Suçlu ya paralel oldu, suçlu ya PKK oldu, suçlu ya Suriye oldu ya Rusya oldu ya muhalefet partileri oldu.

Ey yüce halkımız, siz de -sizlerin oyuyla- başa getirdiğiniz bu insanların neler yaptığını artık görün, görün bunların neler yaptığını! Benim görevim bunları size anlatmak.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)