| Konu: | YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 128 |
| Tarih: | 30.06.2012 |
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET AYDIN (Adıyaman) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 278 sıra sayılı Yasa Tasarısı üzerinde Grubumuz adına söz almış bulunuyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, buradaki bütün grupların konuşmalarını özenle ve dikkatle dinledim, takip ettim, bir tarafta da bir haksızlığın olduğunu da gördüm, haklı olan taraflar da muhakkak ki var. Eğer haklı olan taraflar da olmasaydı zaten bu paketi biz şu anda getirmiş olmazdık.
Tabii, davaların uzadığı, yargının yavaş işlediği ve bu sebepten dolayı adaletin geç tecelli etmesinden kaynaklanan sorunların olduğu bir gerçek ve bu sorunların çözümü noktasında da bugüne kadar çok ciddi adımların atıldığı da ortada, bir haksızlık da yapmayalım. Dolayısıyla, yargı hizmetlerinin daha etkin, daha verimli, daha süratli bir şekilde sürdürülebilmesi amacıyla hazırlanan bu paket, aynı zamanda, yargının hızlandırılmasının yanında demokratikleşme adına da çok ciddi esaslar getiriyor değerli arkadaşlar.
Az önceki arkadaşlarımızı hakikaten dinlediğimde, AK PARTİ'nin demokratikleşme noktasında çıtayı nerelere kadar taşıdığını bütün kamuoyu bilmesine rağmen, burada biraz haksızlık, bu manada bir haksızlık sezinledim.
Bu konuda özellikle şunları söylemek istiyorum değerli arkadaşlar: Tabii, insanoğlu biraz da bazı şeyleri hatırladıkça, hatırlatıldıkça hatırlıyor. Hakikaten unutkanız; biz on sene öncesini galiba çok çabuk unutuyoruz, on sene öncesinin Türkiyesi'ni, maalesef çok kısa bir zaman geçmesine rağmen çok çabuk unutuyoruz.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Ahmet Bey, bugün cezaevlerinde yatacak yer yok. Sen daha on yıl öncesini? On yıl önce çocuktun sen ya!
AHMET AYDIN (Devamla) - Talepler bitmez, ihtiyaçlar bitmez.
Değerli arkadaşlar, bakın yerimde oturdum, daha bir şey demedim.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Ama böyle konuşursan bu Meclisin huzurunu bozarsın.
AHMET AYDIN (Devamla) - Dur, bir şey demedim, daha diyeceğim; daha demedim. Bir saniye? Şimdiden provokasyon olmasın ki.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Cezaevlerinde yer olmadığı için çek suçlularına kanun çıkardınız, unutma!
AHMET AYDIN (Devamla) - Dün değerli arkadaşlar, aklımıza hayalimize gelmeyecek, tartışılmasının dahi mümkün olmadığı, konuşulmasının cesaret istediği birçok hususu, dün yine aynı şekilde, biz düzenlemelerle burada bir bir geçirdik, icraata geçirdik bunları.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Ya, parasız eğitim isteyenler hapse atılıyor, sen nasıl konuşuyorsun!
AHMET AYDIN (Devamla) - Bütün tabuları yıktık değerli arkadaşlar, bütün vesayetleri ortadan kaldırdık?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Ya, gerçekten hukuk mezunu musun?
FARUK BAL (Konya) - Yeni vesayet buldunuz.
AHMET AYDIN (Devamla) - ?ve ne yazık ki biz bu tabuları kaldırırken, bu vesayetleri ortadan kaldırırken?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Esnaf yazar kasa atıyordu, şimdi Mecliste kendini asıyor, Mecliste!
AHMET AYDIN (Devamla) - Muhalefet partileri de demokrasinin hız kazanmasından ziyade, yapmış olduğumuz bu açılım süreçlerine maalesef katkı veremediler, vermek de istemediler çünkü değerli arkadaşlar?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Saçılım, saçılım! Açılım değil.
AHMET AYDIN (Devamla) - Bakın, ben bir hususu söyleyeceğim, madem siz beni zorladınız, aslında orayı es geçecektim. Burada, biz, geçtiğimiz 2010 Eylül referandumunda geçirmiş olduğumuz o paket esaslı bir demokratik pakettir.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Çok, çok!
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - O paketin altında kaldınız, ne yapacağınızı şaşırdınız.
AHMET AYDIN (Devamla) - O zaman da "yetmez ama evet" demiştik. Bu paketin görüşmeleri esnasında değerli arkadaşlar, burada üç muhalefet partisinin de söylemleri ortada. Zaten bir grup, burada kendi grubundaki milletvekillerine dahi güvenip perde arkasına gönderemedi, bir grup komple "hayır" dedi, bir grup da boykot etti.
Şimdi, bakın o tartışmalardan birkaç hususa değinmek istiyorum. Sadece, kamuoyu bilsin diyorum çünkü biz bu kadar güzel açılımlar yaparken, halkımızın özgürlükleri noktasında daha ileri adımlar atarken, siz burada aslında bunları az bile bulup bizleri bu konuda kamçılamanız gerekirken yaptıklarımıza, maalesef, ket vurmaya çalışıyorsunuz. Bakın, o paketteki hükümlerden bir tanesi geçici 15'inci maddeydi ve bu madde, biz kaldırdığımız takdirde 12 Eylülcüler, darbeciler yargılanacak demiştik.
Peki, o zaman sizler ne demiştiniz? Bakın, aynen metinden okuyorum, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu: "Geçici 15'inci maddenin kaldırılmasıyla Kenan Evren ve arkadaşları yargılanamaz. Başbakan halka doğruları söylemiyor. Kendi liderleri kendi tabanını kandırıyor. Hesap sordular mı, sorabilirler mi? Hayır." E, peki, ben şimdi size soruyorum: Hesap sorduk mu? Sorabildik mi? Evet. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Neyin hesabını sordunuz? Bırakın şu işleri.
AHMET AYDIN (Devamla) - Yine, değerli arkadaşlar, eski YARSAV Başkanı, aynı zamanda şu anda Cumhuriyet Halk Partisinin Grup Başkan Vekili Sayın Emine Ülker Tarhan: "Keşke yargılansalar ama inanmıyorum. Bu bir illüzyondur. Özgürlük illüzyonları satıyorlar. Bu düzenlemeyle gerçekten yargılanmalarını olanaklı görmüyorum." Yargılandı mı arkadaşlar? Evet yargılanıyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Halkı kandırıyorsunuz, mahkemeye gelmedi.
AHMET AYDIN (Devamla) - Yine, değerli arkadaşlar, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçesi halk oylaması öncesinde şunu diyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bahçeli, Bahçeli! Doğru söyle.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - "Bahçesi" değil Bahçeli.
AHMET AYDIN (Devamla) - Sayın Devlet Bahçeli halk oylaması öncesinde şunları ifade ediyor: "12 Eylül'ü yargılayamazlar. Bu bir kandırmaca. Unutulmamalıdır ki 12 Eylül 1980'de hukukun boğazına yağlı urgan geçiren vicdansızlara 12 Eylül 2010 tarihinde adaletin terazisini kıran bozguncu zihniyetin aynı alanda kümelendiklerini ve benzer hedefler taşıdıklarını bir gün herkes görecek ve mutlaka idrak edecektir." Evet, bugün herkes görüyor, herkes idrak ediyor, herkes kimin doğru yaptığına çok net bir karar veriyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Yargılıyor gibi görünüyorsunuz.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Mahkeme sonuçlarını göreceğiz. Bu söylediklerine utanırsın o zaman.
AHMET AYDIN (Devamla) - Yine, değerli arkadaşlar? Tabii, bunları uzatabilirim ama uzatmayacağım. Bir de BDP'nin boykot bildirisinden kısa bir alıntı yapacağım. Hani o arkadaşlarımız da çok demokrasiden bahsediyorlar ya, özgürlüklerden bahsediyorlar ya, onlar da bu özgürlük paketini boykot etmişlerdi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Her şeyi "mış" gibi yapıyorsunuz.
AHMET AYDIN (Devamla) - BDP şunu ifade ediyor boykot bildirisinde: "AKP'nin 12 Eylülle hesaplaşacağı söylemi yalanların en büyüğüdür."
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Doğru söylüyorlar.
AHMET AYDIN (Devamla) - "AKP bu söylemiyle 12 Eylülün yarattığı mağduriyetleri sömürmekte, burada rant devşirmektedir."
Peki, arkadaşlar, kim rant devşirdi? Kim yalan söyledi? Kim hakikatleri yaptı? Kim dediğinin arkasında durdu? "O gün yargılayacağız." dedik, bugün yargılanıyor. Sizlerin hepsi, üç grup da? Arkadaşlar, sayı bir hayli fazla ama çok detaya girmeyeceğim.
Değerli arkadaşlar, dün "Yargılanamaz." dedikleriniz, dün "Tutuklanamaz, sorgulanamaz." dedikleriniz, bugün adaletin karşısında hepsi hesap veriyor. Kanunlar önünde herkes eşittir. Kim suç işliyorsa bu ülkede, unvanı, görevi, makamı ne olursa olsun, kanun önünde hesap vermek zorundadır ve hesap da vereceğiz, bunun da takipçisi olacağız. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Her gün yolsuzluk yapıyorsunuz, her gün hırsızlık var. Yasayla hırsızlık yapıyorsunuz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Siz, hepiniz suçlusunuz.
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Dinleyelim?
AHMET AYDIN (Devamla) - Yine, değerli arkadaşlar, tabii, bu demokratikleşme noktasında atılan adımları burada bir bir saymayacağım ama paketin içeriğine de girmek istiyorum. Lütfen, dikkatlice dinlerseniz?
Bu pakete itiraz edilmemesi lazım, bu pakete destek olunması lazım. Bu paket insanlarımızın hak ve hürriyetlerini geliştiren bir pakettir, özgürlüklerin önünü açan bir pakettir, engelleri ortadan kaldıran bir pakettir.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Bir daha oku, bir daha oku. Biz okuduk da geldik buraya.
AHMET AYDIN (Devamla) - Dolayısıyla bu paket belki gecikmiş olabilir ama, dünden bugüne kadar 2 tanesini geçirdik, bugün 3'üncü paketi geçiriyoruz.
Ama demokratikleşme noktasında baktığınızda değerli arkadaşlar, ta parti programımızı hazırlarken başlattığımız, 2002 3 Kasımdan itibaren de süregelen çok esaslı değişimler oluyor. Dünya dönüyor, ihtiyaçlar değişiyor, talepler değişiyor, farklılaşıyor. Dün bizim için lüks olan, bugün bizim için zaruret olabiliyor. Dolayısıyla bu talepler karşısında, bu ihtiyaçlar karşısında da mevzuatın da güncellenmesi lazım. Küreselleşen dünyada demokrasinin? Artık Araplar bile Arap Baharı'yla birlikte bu demokrasiye kavuşurken kendi ülke insanımıza bu demokrasiyi lütfen çok görmeyelim arkadaşlar, lütuf da görmeyelim.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) - Ne demokrasisi? Irak'ta demokrasi mi var, Libya'da demokrasi mi var?
AHMET AYDIN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, geçmişten bu yana devletlerin en önemli amaçlarından biri, adalet sistemlerinin etkin biçimde işleyişi olmuştur çünkü toplumsal yaşamın huzur ve güvenlik içinde sürdürülebilmesi ancak bu şekilde mümkün olabilmektedir. Bizlerin bugün için en önemli gayreti ise iyi işleyen bir adalet sisteminin oluşturulmasıdır. İyi işleyen bir adalet sisteminden anladığımız ise vatandaşlarımıza güven vermesidir.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Güven vermiyor şu anda.
AHMET AYDIN (Devamla) - Adalet sisteminin vatandaşlara güven verebilmesi ancak zamanında ve gecikmeksizin tecelli etmesiyle mümkün olacaktır. Yargılamaların makul sürede sonuçlandırılamaması, kişi ve kurumların yargıya güvenini etkileyen unsurların en önemlilerinden bir tanesidir. Bu tasarıyla makul sürede yargılama ilkesiyle yargılamaların gecikmeden ve haksızlığa yol açmadan yerine getirilmesi hedeflenmektedir.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - İşinize gelince bağımsız yargı, işinize gelmeyince kanun değiştiriyorsunuz burada.
AHMET AYDIN (Devamla) - Bu kapsamda da AK PARTİ olarak 2002'den beri esaslı değişiklikler yapıyoruz, yapmaya da devam ediyoruz.
Yaptığımız birtakım değişikliklerin yanı sıra daha geçtiğimiz günlerde burada bir ara buluculuk gibi -özellikle alternatif uyuşmazlık çözüm mekanizmalarını da geliştiriyoruz- yine kamu denetçiliği gibi birtakım kurumları da burada hep birlikte görüşerek geçirdik.
Yine, değerli arkadaşlar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6'ncı maddesi, bizde yargılamaların makul sürede bitmesini emrediyor. Yine, mevcut Anayasa'mızın 141'inci maddesi de mümkün olan en az giderle ve en süratli bir şekilde davaların sonuçlandırılmasını emrediyor.
Bizler şunu biliyoruz, geciken adaletin adalet olmadığını biliyoruz. Evet, adalette gecikmeler oldu, yargı yavaş işledi. Yargıyla ilgili atılan adımlar, yapılan işler ortada. Amacımız, yargının zamanında ve doğru bir şekilde tecelli etmesi. Bütün gayretimiz budur.
Makul sürede yargılama ilkesinin ihlali sebebiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde ülkemiz birçok kereler tazminata da mahkûm kılınmıştır.
Daha önce gerçekleşen ve yürürlüğe giren iki paketle birlikte değerli arkadaşlar, yargı ciddi manada bir hız da kazandı. Bakın, özellikle Yargıtay ve Danıştay Kanunu'ndaki değişikliklerle hem Yargıtayın hem Danıştayın daire sayısının arttırılması hem üye sayısının arttırılması neticesinde, bugün, artık dosyalar daha seri bir şekilde yüksek mahkemelerden çıkıyor çünkü yargıyı en çok uzatan alanlar buralardı. Bugün, Yargıtaydan sonuçlanan dosya sayısı, ilk kez, Yargıtaya gelen yeni dosya sayısına göre çok daha fazla olmaya başladı ve buralarda birikmiş dosyalar erimeye başladı.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Otomatiğe bağlandı, otomatiğe!
AHMET AYDIN (Devamla) - İnşallah -Sayın Bakanımız da baştaki konuşmasında ifade ettiler- hedefimiz, artık yargılamaların on iki ay içerisinde, bir yıl içerisinde kesinkes sonuçlanmasıdır ve ona doğru da inşallah Türkiye gidiyor.
Bu iki paketin yanı sıra işte bu 3'üncü paketle de değerli arkadaşlar, çok ciddi değişiklikler öngörüyoruz. Ceza mevzuatımızda, icra iflas mevzuatımızda ve aynı zamanda idari yargılama mevzuatımızda da çok ciddi, çok esaslı değişiklikler öngörmekteyiz. Ceza mevzuatındaki yeniliklerin neler olduğuna şöyle kısaca bir göz attığınızda, değerli arkadaşlar, adliyelerin yükünü ağırlaştıran çok basit işler, mülki idarelerce hallolması gerekirken ufak tefek bazı işlerin, hep, maalesef savcılara ya da savcılar da yetmez bazılarında adliyelerin görevine, tekeline koymuşuz ve çok esaslı bir şekilde dosyaları yığmışız. Hâlbuki, mesela büyük bir iş yükü getiren ehliyetsiz araç kullanma. Bu standarttır aslında. Bunu, savcılara idari para cezası yetkisi vermişiz ama o kadar çok sayıda dosya var ki savcılar esas görevini bırakıp bu idari işlere bir nevi bakmaktaydı. Bakın, 2010 yılında Kabahatler Bürosuna gelen dosya sayısına baktığınızda, sadece bu meyanda 263.041 tane dosyanın olduğu ortada.
FARUK BAL (Konya) - Kaymakam nasıl yapacak bu işi?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Kaymakamın başka işi yok mu?
AHMET AYDIN (Devamla) - Yani 263.041 adet dosya bir anda silinecek. Bunları mülki idare amirleri çözsün diyoruz; kaymakamlar, valilikler halletsin ve savcılar da asli görevine dönsün diyoruz.
Yine bazı fiiller aynı şekilde suç olmaktan çıkıyor, yani yargıda da olan bazı şeyler, adliyelerde görüşülen bazı şeyler de. Bu sefer onları da suç olmaktan çıkartıp kabahate dönüştürüyoruz. Yurda kaçak girip yakalananlar gibi, sınır dışı edildiği hâlde tekrar yurda girmek isteyenler gibi, belge almadan turist rehberliği gibi nispeten hafif hapis cezası gerektiren birçok şeyi de yargının tekelinden kaldırıyoruz, "Mülki amir tarafından bunlar çözülsün." diyoruz.
Yine, "Vatandaş basit suçlar için hâkim önüne çıkmasın." diyoruz. Bakın, ön ödemenin kapsamını genişletiyoruz; şu anda üç aya kadar üst sınırı olan hapiste ön ödeme var, bunu bir yıla kadar uzatıyoruz, genişletiyoruz. Ön ödemenin kapsamı genişledikçe de yargının iş yükü daha da azalacak.
Kaçak elektrik kullanımı? Bunda da esaslı dosya sayısı var. Bunu da karşılıksız yararlandırma suçuna dönüştürüyoruz.
Yine, arkadaşlar -özellikle burada bahsedildiği için- tutuklamayla ilgili önemli değişiklikler, önemli düzenlemeler getiriyoruz. Tutuklama yerine alternatif tedbirleri genişletiyoruz. Bakın, çok esaslı bir hükümdür, biz hep tartışıyoruz. Bu kadar tutuklama, tutuklamanın uzun sürmesi tartışılan bir konu çünkü biz şunu biliyoruz: Tutuklama bir cezalandırma olmamalı; tutuklama bir tedbirdir, en son başvurulacak bir çaredir. Dolayısıyla adli kontrol yöntemlerini geliştirelim?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Tutuklamayı ceza hâline siz getirdiniz, önceden öyle bir şey yoktu zaten.
AHMET AYDIN (Devamla) - Ve biz bunu şöyle yapıyoruz: Daha önce, biliyorsunuz mevcut düzenlemede üst sınırı üç yıla kadar olanlarda ancak adli kontrol uygulanabiliyor; üst sınırı kaldırıyoruz.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Üç senedir cezaevinde yatıp suçunun ne olduğunu bilmeyenler var bu memlekette.
AHMET AYDIN (Devamla) - Bakın, üst sınırı kaldırıyoruz, bari buna "Tamam." deyin ya doğru bir şey, yaptığımız doğru bir şey, güzel bir şey, çok güzel bir şey, çok üst perdeden gittiğimiz bir şey. Yani tutuklama için, adli kontrol müessesesi için üst sınırı tamamen ortadan kaldırıyoruz ve dolayısıyla adli kontrol müessesesi? Yani tutuklama yerine başka cezalar verilsin. Ne olsun? Yurt dışına çıkışı yasaklansın, kefaletle salıverilsin. Yani tutuklama en son başvurulacak bir çare. Dolayısıyla, bu konuda tabii, takdir hâkimlerindir, bunlar hep dikkate alınacaktır. Tutuklama kararı verilmesi zorlaşacak.
Bakın, değerli arkadaşlar, ben de meslekten gelen, avukatlıktan gelen biriyim. Biz hep şunu gördük: Mahkemeler tutuklamaya karar verirken de, tutuklamanın devamına karar verirken de, maalesef tahliyeye de karar verirken aynı şekilde klişe kelimeler kullanıyor. Nedir? "Suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, toplanan deliller" gibi gidiyor sıralı böyle "?değerlendirildiğinde tutuklanmasına?" diyor ya da yine tahliye ederken bile yine "suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut deliller" deyip "?salıverilmesine?" diyor. Aynı, tutuklama nedenleri de tahliye nedenleri de aynı. Biz burada "Hayır, bu olmaz." diyoruz, "Somut gerekçeler olacak." diyoruz yani "Kuvvetli bir suç şüphesi olacak tutuklayabilmen için, tutuklama nedenleri varlığı olacak, somut bir şekilde bunları tek tek gerekçelendireceksin." diyoruz ve dolayısıyla, bu manada tutuklama biraz daha zor olacak, biraz daha tutuklama tedbiri çok sınırlı sayıda, istisnai durumda başvurulan bir yola gelecek. Yine, aynı şekilde, tutuklama yasağının sınırını iki yıla çıkartıyoruz yani iki yıla kadarki suçlarda tutuklama olmayacak.
Yine, değerli arkadaşlar, tabii, yolsuzlukla daha etkin mücadele sağlayacak çok esaslı düzenlemeler getiriyoruz: Kamu görevlileri yönünden irtikap suçunun kapsamını genişletiyoruz. Rüşvet suçunu GRECO tavsiyeleri doğrultusunda yeniden düzenliyoruz. Nüfus ticareti suçu yeniden düzenleniyor. Yargı görevi yapanı etkileme suçunun unsurları yine yeniden düzenlenmektedir. Yine, soruşturmanın gizliliğinin ihlali suçu yeniden düzenlenmektedir ve burada da özellikle basın ve ifade özgürlüğü çok ciddi manada genişletilmektedir.
Yine, burada bahsedildi, tabii örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyenlerin durumu, Türk Ceza Kanunu 226'ya göre bir kişi, örgüte üye olmadığı hâlde örgüt adına suç işlerse ya da örgüt adına propaganda yaparsa örgüt üyesi olmamasıyla birlikte aynı zamanda örgüt üyeliğinden de ceza alabiliyor şu anda mevcut düzenlemeye kadar, çok esaslı bir ceza. Biz bunun yarı oranında indirilmesini öngörüyoruz. Yine örgüte bilerek ve isteyerek yardım edenler, yani yardım ve yataklık edenlerle alakalı olarak da, değerli arkadaşlar, örgüt üyesi olmasa bile yardım ve yataklık edenler, aynı zamanda örgüt üyeliğinden ceza alıyor, bunu da üçte 1'e kadar indirtecek hükümler getiriyoruz.
Özel yetkili mahkemeler, tabii, çok tartışma konusu oldu, değerli arkadaşlar, devlet güvenlik mahkemelerinin yerine kurulan özel yetkili mahkemeler. DGM'lerde, biliyorsunuz, askerî üye vardı, bunda askerî üye yok. Yine, DGM'leri de, malumunuz, AK PARTİ İktidarı ortadan kaldırdı. İnşallah özel yetkili mahkemeleri de, yine bu grup, yine AK PARTİ İktidarı ortadan kaldıracaktır.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Tabii, size dokunmaya başlayınca kaldırıyorsunuz.
AHMET AYDIN (Devamla) - Bunlar hep tartışılıyor değerli arkadaşlar. Bir taraftan özgürlük ve güvenlik dengesini -çok hassas bir terazi bu- çok ciddi dengeye oturtmak lazım ve dolayısıyla, özel yetkili mahkemeler tabii ihtiyaçtan kaynaklanan mahkemelerdi ve bu süreçte de çok ciddi işlevler de gördü. Ama Türkiye AK PARTİ'yle birlikte demokrasi çıtasını yükseltti. Mevzuatımıza ciddi, esaslı değişiklikler getirdik. Demokratikleşme yolunda ciddi adımlar attık ve bugün çok daha iyi konumdayız. Dolayısıyla bugün itibarıyla da artık özel yetkili mahkemelerin kaldırılması lazım. Özel yetkili mahkemeler kaldırılırken de tabii, mevcut görülmekte olan davaların bundan zarar görmemesi lazım, buna da hassasiyetle eğilmemiz lazım.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) - Evrensel hukuka aykırı bu Ahmet Bey, bunu nasıl söyleyebiliyorsunuz?
AHMET AYDIN (Devamla) - Yine aynı şekilde, özel yetkili mahkemelerin görev alanına giren bir kısım suçları da yine birtakım düzenlemelerle inşallah görüşeceğiz. Bunu da ağır ceza mahkemelerine bırakacağız.
Yine, bu mahkemelerde, malum, savunma hakkıyla ilgili ciddi kısıtlama vardı biliyorsunuz. Yani, soruşturmanın başlamasından davanın açıldığı ana kadar -bir yıl sürer, iki yıl sürer- soruşturmaya gizlilik kararı verdi mi vatandaş neyle suçlanıyor, hangi bilgi, belgeler var, ne yapabilir; dosyadan bilgi, belge alamıyor, neyle suçlandığını bilemiyor. Biz "Bu, savunma hakkına aykırıdır. Savunma hakkı kutsaldır." dedik ve soruşturmanın gizliliği kararını ancak üç ayla sınırlandırabilecekler bu paket çıktıktan sonra. Aynı şekilde, savunma hakkıyla alakalı olarak, esasa ilişkin savunma için süre istediklerinde mahkemeler vermiyor, esasa ilişkin savunma için, artık bundan sonra, süre istendiğinde mahkemeler verebiliyor.
Yine, iki yıla kadar olan basit terör suçlarında, malum, erteleme olmuyordu, paraya çevirme olmuyordu, seçenek yaptırımlar yapılmıyordu. Hükmün açıklanması geri bırakılmıyordu terör suçu olduğu için, ama şimdi, bu düzenlemeyle, iki yıla kadar olan suçlarda da bu tür düzenlemeler olabilecek, iki yıla kadar olanlarda bu seçenek yaptırımlar olabilecek.
Yine, değerli arkadaşlar, İcra İflas Kanunu günümüz şartlarında alacaklı-borçlu dengesi nazara alınarak çok esaslı bir şekilde değiştiriliyor, güzel değişiklikler var. Çünkü çok esaslı dosyalar var, dosya sayısı bir hayli fazla. Elektronik ortamda bunların UYAP aracılığıyla paylaşılması, ihalelerinin daha şeffaf olabilmesi için elektronik ortamda yapılması, icra kâtipliği kadrosunun ihdası, personel sayısının artırılması gibi çok esaslı, güzel düzenlemeler var.
Ev eşyalarının haczedilmezlik kapsamı genişletiliyor. Çünkü vatandaşın biri bir borç nedeniyle sıkıntıya giriyor, hacze gidiliyor. Ama orada onun çoluğu çocuğu var, ailesi var, hanımı var, eşi var. Yani basit ihtiyacını görebileceği ev eşyaları bari haczedilmesin diyoruz. Bu da insani, vicdani bir durumdur, güzel bir düzenlemedir.
Yine, değerli arkadaşlar, icra dairelerinin, mesela, parayla temasının kesilmesi çok esaslı bir düzenleme bence de.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET AYDIN (Devamla) - Aynı şekilde, idari yargı mevzuatında da çok esaslı, çok güzel düzenlemeler var.
FARUK BAL (Konya) - Danıştayı ele geçiriyorsunuz.
AHMET AYDIN (Devamla) - Tabii, sürem burada bitti ama?
Değerli arkadaşlar, emin olun, bu paket hem yargının hız kazanması adına hem demokratikleşmemiz adına çok ciddi, çok esaslı bir pakettir. Bundan dolayı da, katkılarınızdan dolayı da şimdiden çok teşekkür ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Aydın.