| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 13.01.2016 |
AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, Türkiye'deki yerel yönetimler sürecinin demokrasiyle imtihanının yaşandığı günlerden geçmekteyiz. Giderek yetkileri merkezileştiren... (Gürültüler)
Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, evet, sükûnetle dinleyelim Sayın Yıldırım'ı.
Siz devam edin Sayın Yıldırım.
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Özellikle yerel yönetimlere dair, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinden önce, hatta 30 Mart 2014 yerel seçimlerinden önce AKP'nin seçim beyannamesi ile 64'üncü Hükûmet Programı çerçevesinde yerel yönetimlere dair yazmış olduğu, neşretmiş olduğu bazı cümleleri okumak istiyorum: "Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'yla uyumlu olarak merkezî idare ve yerel yönetimler arasındaki ilişkileri yeniden düzenleyeceğiz. Merkezî ve yerel yönetimleri birbirini tamamlayan ve vatandaşlarımızı yerel yönetimler sürecinde daha etkili şekilde temel unsur olarak konumlandırma sözü veriyoruz. Merkezî yönetim ile yerel yönetimler arasındaki sağlıklı bir iş birliği ve koordinasyonu esas almakta ve yerel nitelikteki her türlü hizmetin sunumunun asıl sorumlusunun yerel yönetimler olması gerektiğini düşünmekteyiz.
Yerel yönetimlerin idari ve mali kapasitelerini geliştirerek vatandaşa en yakın, yerel taleplere en duyarlı hizmet birimleri olarak hızlı, verimli çalışmalarını öngörüyoruz.
Yerel yönetimlerin spor alanındaki, kütüphane, kültür merkezi ve müze gibi kültürel tesislerini yerel yönetimlere devredeceğiz, idarelerini yerel yönetimlere bırakacağız. Bu kapsamda, yerel yönetimleri daha güçlendirmeye yönelik yasal ve kurumsal düzenlemeleri sürdüreceğiz. Sağlık, eğitim, kültür, sosyal yardımlaşma, turizm, çevre, köy hizmetleri, tarım, hayvancılık, imar, ulaşım hizmetlerinde yerel yönetimlerin etkinlikleri artırılacaktır.
Büyükşehirlerde ve ilçe belediyelerinde kaynakların artırılmasına yönelik tedbirler geliştireceğiz, kent konseylerini daha etkin konuma getireceğiz." Daha bir dizi hususu bizzat AKP söylüyor yani dersiniz ki vaatlerinin tam tersini yapmak üzere seçim beyannameleri hazırlamış bu siyasi iktidar. Seçim beyannameleriyle ne kadar tezat husus varsa siyasi iktidar tarafından son iki ayda fazlasıyla duyduk.
Burada, siyasi iktidar, başta Başbakan ve Cumhurbaşkanı olmak üzere, özellikle HDP'li, DBP'li belediyeler üzerinden ve Kürt siyasal hareketinin dile getirdiği söylemlerin ne olduğuna değil, kimler tarafından söylendiği üzerinden değerlendirmeler yapmaktadır. Burada, özellikle son iki ayda, bu süreçte saray ile AKP'nin derin güçlerle kurmuş olduğu kirli ittifak ve geliştirilen savaş katliamlarla sınırlı kalmamıştır. Aynı zamanda, Kürt halkına ve Kürt şehirlerine nefes aldırmamayı hayati bir görev olarak önüne koyan bir anlayış geliştirilmiştir. Siyasi iktidarın, özellikle başka güçlerle girmiş olduğu ittifakla "KCK" adı altında sürdürülen siyasi soykırım operasyonları, bugün, başka kirli ittifaklar üzerinden yakıcı bir savaş ve katliam sürecinde tüm hızıyla devam etmiştir. Yüz binlerce kişinin oylarını alarak seçilen, halkın iradesini temsil eden DBP'li belediye eş başkanları ile meclis üyelerinin büyük çoğunluğu tutuklanmış, görevden alınmıştır. Gözaltındaki tutuklu eş başkan sayısı bugün itibarıyla 18'dir. Görevden alınan belediye eş başkan sayısı 25'tir. Denetimli serbestlik altında olan ve hakkında arama kararı olan eş başkanlarla birlikte bu sayı çok daha yüksek rakamlara ulaşmaktadır.
Son bir aydır Başbakanın ve Cumhurbaşkanının tehditlerle sindirmeye çalıştığı Kürt şehirlerinin yerel yöneticileri, zaten bu tehditleri aylardır bizzat icra edilmek suretiyle görevden alınmakta, tutuklanmaktadır. Dolayısıyla, mevcut yakıcı katliam gündeminin gölgesinde kalsa bile siyasi soykırım operasyonlarının bu topyekûn savaşın bir parçası olduğu ve her ne kadar "KCK" adı altında olduğu adı belli bir operasyon kapsamında olmasa da hâlihazırda önümüzdeki tablo KCK operasyonlarının hiç bitmediğini, kirli ittifaklarla devam ettirdiğini göstermektedir.
Bunun haricinde, somut olarak, AKP'nin seçim vaatleri ve 64'üncü Hükûmet Programı dâhilinde özellikle yukarıda ilgili başlıklar altında vaatlere dair somut sorular sorularak DBP'li belediyeler üzerinden yetki sınırlaması tartışmalarına dair birkaç hususa dikkat çekmek istiyorum. "Mahallî idarelerin yerel gelirlerini artırmaya dönük düzenleme yapacağız." dediler. Bugünkü tehditler Kürt şehirleri ve belediyeleri üzerinde Demokles'in kılıcı gibi sallandırılmaktadır. Hükûmet programında yer alan "Kent konseylerinin toplanma ve çalışma sistemleri gözden geçirilecek, daha fazla yetkinlik ve işlevsellik kazandırılacaktır. Yerel yönetimlerin idari ve mali kapasiteleri geliştirilecek, vatandaşa en yakın ve yerel taleplere en duyarlı hizmet birimleri olarak hızlı ve verimli çalışmaları özellikle artırılacaktır." dendiği bir Hükûmet programından bir ay geçmeden kayyum atamalar, belediye başkanlarının zaten görevden alındığı bir süreçte daha fazla görevden almalar ve cezaevleriyle tehdit edilmektedirler. Eğer yakın geçmiş siyasi tarihten az biraz anlayan ve takip eden herkes bilir ki HDP ve DBP'li siyasetçiler değil tutuklanmayla, değil görevden almayla, ölümle olan imtihanını fersah fersah geçmiştir. Bu tehditleriniz alabildiğine anlamsız, naiftir.
Bu hususta benden önce konuşan, AKP adına konuşan hatip, Mardin Belediyesiyle ilgili olarak olabildiğine yanlış, çarpık bilgiler vermiştir. Mardin Belediyesine dair söyleyeyim: 30 Mart 2014'te görevi devraldığımız Mardin Belediyesinde başkan koltuğu haczedilmiş götürülüyor mahkeme tarafından. Koltuklar AKP'li belediye başkanının oturacağı makam...
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Öyle bir şey yok, mümkün değil. Belediye malları haczedilemiyor, bilmen lazım bunu. Kamu malları haczedilemez.
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Özellikle 150 milyon lira borca boğdurulmuş; maaş ödeyemez, işçi parası ödeyemez, çalışan parası ödeyemez hâle getirilmiştir.
Yine, rakamlar üzerinden çarpıtmalarınıza dönük birkaç hususu belirteyim: Başbakanınız "HDP'li, DBP'li belediyeler örgüte para aktarıyor." diyor, siz ise "Mardin Belediyesinin kasasında 74 milyon para var." diyorsunuz. Siz mi yalan söylüyorsunuz, Başbakan mı yalan söylüyor? (HDP sıralarından alkışlar) Hanginizin lafı doğru? Peki, eğer örgüte para aktarılıyorsa AKP döneminin 150 trilyonluk borcu nasıl kapatıldı? Bu belediye 74 milyon lira nasıl artı paraya geçti? Altyapı hizmetlerinde, üstyapı hizmetlerinde, çevre, park yapımında sizin döneminizi fersah fersah geçerek artırılan hizmetler ve artan para... Yemezseniz, çalmazsanız, yolsuzluk yapmazsanız para böyle artar. Bir belediye borca batmaz, başkanı da makam koltuğunu hacizleterek kaybetmez. Böyle bir realiteyle karşı karşıya olduğumuzu ifade etmek isterim.
Yine, bütün Genel Kurula söylemek isterim: Bakın, her belediyemiz sıklıkla teftişten geçmektedir; bundan zerre rahatsızlık duymuyoruz. Daha fazla denetim, daha fazla teftiş istiyoruz çünkü bu bizim aklanma, onur karnelerimizdir. Bakın, en son teftiş 17 Eylül 2015 günü, Mülkiye Müfettişleri Erhan Karakaya, Süleyman Yıldırım. 68'inci sayfa, teftiş raporunun 68'inci sayfası ve konuşmamdan sonra da size vereyim, inceleyin. Ne diyor? "2014 yılında Mardin Belediyesinde toplam gider içerisindeki personel giderlerinin, personel ücretlerinin oranı sadece yüzde 24."
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Hizmet alımları var mı içinde, hizmet alımları?
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Aynı teftiş raporları söylüyor, bakın, mülkiye müfettişi söylüyor: "2015'in ilk dokuz ayında sadece yüzde 14'lük bir personel gideri var." Bunun içerisinde AKP döneminin kalan borçları da dâhildir. Bugün Mardin Belediyesinde hiçbir çalışanın belediyeden alacağı yoktur. AKP dönemindeki on yıllık personel borçları ödenmiş, belediye 74 milyon lira artıya geçmiş ve sadece yüzde 24 bütçenizin 2015'te de yüzde 14'ünü ödeyerek bunu sağlayabilirsiniz. Bunun tek yolu var, basit bir yoldur; çalmayacaksınız, çırpmayacaksınız, yolsuzluk yapmayacaksınız, ihaleye fesat karıştırmayacaksınız.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)