| Konu: | Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 13.01.2016 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ben söylemeye devam edeceğim. Çünkü yine bir torba kanun görüşüyoruz, şu anda da Komisyonda başka bir torba kanunu sizin için mutfakta pişirmeye çalışıyoruz. Aynı anda yukarı çıkıp aşağı iniyoruz ve saat yine yediyi geçti, kanuna başladık. Bazı arkadaşlar böyle bakıyor işte, yukarıda da söylediler "Siz engelliyorsunuz, ondan oluyor." diye. Bir saatlik tartışmanın boşa giden kısmının niye gittiğini burada olan arkadaşlarımız gördüler. Yani, bu, kanun yapma yöntemi olarak sağlıklı bir yöntem değil, baştan bir daha söyleyelim. Bir taraftan "Torba yapmayacağız." deyip arkasından dördüncü torbayı bir ay içerisinde görüşmeye devam ediyoruz. Yani bir kere bundan vazgeçmemiz lazım.
Ve enteresan olan da her kanun, içerisine de bir iki tane mutlaka Anayasa Mahkemesinden dönen, Danıştaydan dönen birtakım şeylerin getirilip sokuşturulmasıyla oluşuyor; hepsinin içine illa ki bir iki tane haramı karıştırmak gerekiyor. Yani gerekli olan, bütün partilerin söz verdikleri, beyannamelerinde söyledikleri konular da var ama arasına illa ki yine birtakım şeyler giriyor. Bunlardan vazgeçmek lazım. Köklü bir şekilde yapısal önlemler almamız gerekiyor. Aksi takdirde hep böyle torbaları yapmaya, hepsine de yama yapmaya devam ederiz. Öncelikle bu tespiti yapmamız lazım. Ki sayın bakanlar burada, partinin mensupları burada, grup başkan vekilleri burada; bunları inşallah bir an önce sonlandırırsınız diyoruz ama arka arkaya geldiği için de tekraren paylaşmak zorundayız.
Bir de şöyle bir garabet var: Daha biri gelmeden, başka bir tasarı veya teklif geliyor. O tasarı veya teklif beklerken bir ek teklif daha geliyor, ki artık literatürde buna "Hükûmet teklifi" diyoruz arkadaşlar çünkü Hükûmet hazırlıyor, yetişmediği için birkaç tane arkadaşımıza daha 2 madde ilave ettirip teklif olarak birleştirilmek üzere havale ettiriyor.
Arkadaşlara ben söylüyorum ama herhâlde hiç ilgilenmiyorlar bu konularla, öyle görünüyor, sohbet, muhabbet devam ediyor.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Sizi dikkatle dinliyoruz Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yapıcı bir şekilde eleştirilerde bulunuyorum ki bunlar devam etmesin diye.
COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Sayın devrem, sizi dikkatle dinliyoruz.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Şimdi, bir tane örnek vereyim, belki o zaman dikkatlerini çeker: Bu kanunun 1'inci maddesinde askerlikle ilgili...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Kitap yazmıştınız.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bir kitap daha yazacağız, öyle görünüyor Osman, yani...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Kitap yazdın onun için. Biliyorum, okudum kitabı.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Var yani bir tane daha yazacağız bu gidişle, 4 kanun oldu.
Şimdi, birincisi, Osman Bey de bir yıl Dışişleri Komisyonundan... Askerlikle ilgili getirmiş arkadaşlarımız, tasarıda olan ile Komisyondan size gelen hâlinin hiç alakası yok. Şöyle yok: Başlık doğru, askerlikle ilgili, bedelli askerlikle ilgili ama değerli arkadaşlar, geliş amacından isterseniz şöyle bir tanesini okuyayım, bakın. Yani "Hakikaten hoca ne diyor?" diye arada dinleyen, dinlemeyen olabilir. Gelen şeyin amacı: "Türk vatandaşlarından aşağıdaki şartların tümünü taşıyanlar, bağlı bulundukları yurt dışı temsilcilikler aracılığıyla askerlik şubelerine başvurmak suretiyle 1.000 Avro veya karşılığı kadar yönetmelikte belirtilen yabancı ülke parasını başvuru sırasında defaaten ödemeleri kaydıyla askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılırlar." Buradaki şartlar neydi? Gayet masum, orada yaşayan, çifte vatandaşlık almış vatandaşlarımızın -daha doğrusu Türklerin diyelim artık, vatandaşlıktan da çıkıp tekrar giriyorlar, uzun hikâye, onu arkadaşlarımız bahsederler ama gelen masum bir şeydi- vatandaşlığa girişini teşvik etmek, orada yaşadıkları sorunları çözmek amacıyla gelmiş bir maddeydi, sonra bir anda hepsi birden ne oldu? Herkes için, yurt dışında çalışanlar, yurt dışında kalanlar için bedelli askerlik ücretinin bin avroya düşürülmesi oldu. Şimdi soruyoruz, ya, diyoruz ki: Bunu bin euroya düşürüyoruz, güzel; ya, 5 bin yapan kim, 10 bin yapan kim, 6 bin yapan kim, şimdi niye bine düşüyor? Bir kere, bunun bir mantığı olması lazım veya yaparken niye yaptık? Haydi, onu anladık, normal şartlarda, o vatandaşın sorununu çözeceğiz derken yeniden buraya başka bir şey getiriliyor yani herkes için bin avroya düşüyor. Peki, ne oldu onları teşvik etmek? Yani askerlik gibi bir şeyin parayla, miktarlarla tartışılması kadar bence küçük düşürücü bir şey yok. Vatandaşlarımızın vatandaşlığa girmesinin de bu takım şeylerle yapılması doğru değil, o konuda önergemiz geldiğinde arkadaşlarımız da konuşacaklar ama en azından, o insanlardan... Mademki "sorun" diyoruz, teşvik edeceğiz, diğerlerinden bin avro alıyorsak onlardan hiç almayalım o zaman mademki böyle bir sorun var. Artı, sadece askerlik sorununu çözerek vatandaşlarımızın oradaki sorununu çözmüş olmuyoruz. Bunların hepsini ele alacağımız farklı bir yasal düzenleme yapmamız lazım diğer konularda olduğu gibi.
Hemen arkasından 2'nci madde geliyor, garabet devam ediyor. Orada da daha önce parasını yatırmak üzere sözleşme yapan ve parasını yatırana diyor ki: "Bunların fazladan yapmış oldukları ödeme tutarları iade edilmez." Neden? Yani şimdi öncekiler ne diyecek size? 5 bin, 6 bin, 10 bin eurodan askerlik yapanlara adaletsizlik olmayacak mı? Hadi ondan vazgeçtik, şu anda adam yatırmış ama daha gitmemiş, onların da paralarına iade edilmez diye el koyuyoruz; bu biraz adaletsizlik oluyor arkadaşlar. Gerekçe masum ama daha önceden bu ödemeyi yapmış olanlara da o zaman iade etmek lazım. Bunların doğru olmadığını düşünüyoruz.
Onun dışında, burada, birinci bölümdeki maddelerde Maden Kanunu'yla ilgili düzenleme var arkadaşlar. Burada, daha önce torbada ihmal edilen, kamu şirketleriyle ilgili yapılan düzenlemenin aynı şekilde özel sektöre de yapılması öngörülüyor. Tamam, burada bunlarla ilgili destekler maliyet artışlarıyla ilgili verilebilir ama o kanun burada görüşülürken maalesef bunları biz söylediğimiz zaman onlar dikkate alınmamıştı, birtakım tartışmalar... Mademki özel sektörde de bunlar var, evet, oran olarak belki kamudaki yüksek değil ama... O ara siz bunları düşünmek yerine ne düşünüyordunuz hatırlatayım ben size: Bu düzenleme geçtiğinde, 6552 sayılı Kanun'un 13'üncü maddesine bunu eklemek yerine siz neyi eklediniz biliyor musunuz? Meclis olarak burada ne eklendi? Bazı şirketlere Kamu İhale Kanunu'ndan kaynaklanan fiyat farkı ödenemediği için yakıt maliyetleriyle ilgili, şirkete özel, şahsa özel bir düzenlemeyi onun ikinci fıkrası olarak oraya koydunuz. Oysa, o zaman bunların tartışılıp özel sektörün de uğradığı zararların o anda tazmin edilmesi gerekiyordu. Ama arkadaşlarımız o anda bir yerlere söz verdikleri için o maddeyle yine, Osman'ın dediği gibi, kitapta da arada bir bölüm olarak yer alan kamu ihale mevzuatıyla ilgili fiyat farkı düzenlemesini -hani "kanunun genelliği ilkesi" falan diyoruz ama onlar kalmadı zaten- özel bir düzenleme olarak yaptınız, şimdi de bunu getiriyorsunuz. Ya soruyoruz: Peki, bunun maliyeti ne olacak yani etki analizi yaptınız mı, yine yok. 5018 sayılı Kanun duruyor, Mevzuat Hazırlama Yönetmeliği duruyor -sizin döneminizde çıktı- vallahi, hiçbir maddesine uyulmuyor. Yine geldi, yine uyulmuyor.
Arkadaşlar yukarıda getirdiler; geçen, bu kanun gelirken bir madde getirdiler. Evet, yani kendilerine göre haklı gerekçeleri var, Maliyeciler getirip bize önerge söylediler. Bir bakalım, inceleyelim dedik, bir anda okumaya başladı Başkan. İç Tüzük 35'e aykırı. Sayın Şahin orada, eski Meclis Başkanımız bakıyor hem hukuken hem de... Bunları biliyor.
Vallahi eskisini değil, yenisini de dinlemediler Başkanım. Sayın Cemil Çiçek'e verdik. Bir önceki, kitabını yazdığımız torbada tam 48 tane İç Tüzük 87'ye aykırı madde var. İç Tüzük 35'e aykırı yukarıdan geçti, burada da 87'ye aykırı olarak geçti.
Şimdi, bunları böyle yapmamamız lazım. Tabii, arkadaşlar geri çektiler ama o düzenleme ne getiriyor, orada eleştirdiğim şu: Vatandaşı mağdur etmişiz. Burada yetki kanunu çıkarken uzun tartışmalar yaşadık. 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yi çıkarmışız, onun içerisinde de personelle ilgili bir sürü adaletsizlik olmuş. Şimdi vatandaşlarımız, memurlarımız mahkemede bunu kazanmışlar, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruyu kazanmışlar, Danıştaydan davaları lehlerine sonuçlanmaya başlayınca şimdi de arkadaşlar getiriyor: "Yeniden hukuki düzenleme yapalım." Yani, öyle bir şey oldu ki bu Meclis, değerli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesinden, Danıştaydan dönen kararları temyize çıkarma, aklama yeri hâline geldi. Enteresan olan da soruyorum, diyorum ki: Ya, bu Anayasa Mahkemesinin üyeleri -on üç yıldır iktidarsınız- Anayasa Mahkemesiyle ilgili kanun değiştikten sonra, Anayasa Mahkemesi değiştikten sonra olmadı mı? E oldu. "O da işimize gelmiyor, değiştirelim." Bu adaletsizliklere son vermemiz lazım. Bütün bunların düzenlenmesi için de yapısal önlemlerin hepsini birlikte almamız lazım ve bu düzenlemeleri de ilgili komisyonlarda artık yapmamız lazım.
Bu vesileyle, inşallah, bu torba kanun düzenlemesi -yukarıdaki mecbur yapılıyor- son olur, bütçeden sonra bir daha torba kanun -artık galatımeşhur oldu, öyle bir şey yok ama öyle diyoruz biz de- düzenlemesi gelmez diyorum.
Bütün yapısal sorunları hep birlikte çözmek üzere sanal gündemlere, burada az önce olduğu gibi kırıcı birtakım söylemlere, banal siyasete değil, ülkemizin ekonomik, sosyal sorunlarına enerjimizi yönlendirelim diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)