| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 29 |
| Tarih: | 19.01.2016 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, maalesef, dördüncü torbayla birlikteyiz. Sayın Bakan kendisi de yukarıda bir kısmına katılmıştı, gayet iyi hatırlayacaktır söylediklerimizi ama bizim "Söylemekle dilimizde tüy bitti." diye Anadolu'da bir tabir var, vallahi, siz getirmekten usanmadınız.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Çalışıyoruz Başkanım.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bakma Sayın Turan, senin de teklifin var içinde onun için; hatta ve hatta çok bölgesel, yöresel, çok az bir kesime taahhütte bulunduğun için bizatihi isminin, imzanın olduğu bir kanun teklifi de var.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Haklı bir teklif ama. Destek olun, beraber yapalım.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Şimdi onlar değil. Söyleyeceklerimi eğer dinlerseniz, söylediğimin içerikle ilgili olmadığını... Gerçi içerikle ilgili olan kısmında da eleştirilerimiz var ama o ayrı bir konu.
Şimdi benim haklı tekliflere itirazım yok da gerçekten hem Bakanlar Kurulunun hem Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun nasıl çalıştığına aklım ermiyor. Sayın Turan oradan söylüyor, Sayın Bakan da burada, Sayın Bakanın birisi daha geldi; şimdi hepsine soruyorum: Bu kanun tasarıları Bakanlar Kurulunda görüşülüyor mu, görüşülmüyor mu sayın bakanlar?
OKTAY VURAL (İzmir) - Daha önemli işleri var onların.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani Bakanlar Kurulunda görüşüyor musunuz, görüşmüyor musunuz? Yoksa bunlar elden doldurulup...
Ki teklifin ekindekiler, zaten, sittin senedir aynı fotokopiler çekilip altına konuluyor, biz görüyoruz. Daha önce burada imza rezaletlerini de hep birlikte yaşadık, önceki dönemlerde. Maalesef böyle sıkıntılarımız var.
Şimdi diyecekler ki: "Olur mu öyle şey kardeşim? Biz hepsini imzalarken bakıyoruz, tartışıyoruz."
Şimdi, değerli arkadaşlar, burada külliyet hâlinde ikiye ayrılmış vaziyette önergeler -arkadaşlar ayırt ediyorlar komisyonda- var. Şunlar reddedilen önergelerimiz, malum, muhalefet partilerinin vermiş olduğu önergeler -yani şöyle gösteriyorum, Sayın Turan'a da, Sayın Bakana da, orada- bunlar da kabul edilen önergeler.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Çok sataştın Sayın Başkan.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bunların içerisinde 1-2 tane -hani, utangaçlıktan dolayı- bizim söylediğimiz, hakikaten de görüntüde yanlış olan, yanlış sonuca yol açacak olanlar var. Şöyle yapayım: Tekrar arkadaşlar da, siz de görün kaç tane olduğunu yani.
Yahu, şimdi, bu kanunun gelişine bakıyoruz... Sayın bakanlar ben öyle söyleyince bakıyorlar hiçbir şey görmemiş gibi, defalarca bunları tartıştık.
Değerli arkadaşlar, kanun teklifi bize geldi 11 diye 13'ünde gündem yaptık. Hemen gelen şeye bakıyorum: Sayın Davutoğlu Başbakan, 6'ya 1; bize gelişi 7'ye 1. Aradan bir hafta geçmeden nasıl oluyor da bu yaptığınız yanlışları bir haftada hemen görüyorsunuz, böyle nereden geliyor; ben anlamıyorum yani bir hafta önce Bakanlar Kurulunda görüşülmüşse bu önergeleri kim hazırlıyor? Yani bürokrasi getirip sokuşturuyor, siz de getirip imzalıyor musunuz? Yani ironik bir durum var gerçekten. Hem diyorsunuz ki: "Efendim acil, lazım." 1, 2, 3, 4 acil yani 4 tane ayrı ayrı kanun teklifi, tasarısı. Tam tersine, 4 diyoruz biz ama her tasarının sonuna yetiştirilemediği için eklenen bir de uydurmadan "Hükûmet teklifi" -tırnak içinde- artık literatüre geçirdik yani torbadaki kanunu, torbadaki hukuku yazdık ama bir de "Hükûmet teklifi" artık literatüre geçti. "2 tane unuttuğumuz madde var." diyorlar; Hükûmet tasarısını aynen kopyalıyorlar, yanına 2 tane madde ekliyorlar o da oluyor teklif yani Hükûmet teklifi. Ee, şimdi arkadaşlar, bu şekliyle bu kanunları çıkarırsak bunların tamamı eksik oluyor, yeniden yeniden bir daha getiriyoruz. Bakın "Acil." dediniz tamam dedik; bir daha "Acil." dediniz, bir daha tamam dedik. Ya, bunları birbirine dercedemiyor musunuz yani Bakanlar Kurulunda madem görüşülüyorsa?
Ha, tabii ki şimdi siz ne kadar onu söylerseniz söyleyin Bakanlar Kurulunda görüşülmediği gibi bu kurumlardan, ilgili kurumlardan maalesef görüş alınmıyor; bu ortaya çıkıyor. Biz orada hatırlatıyoruz, o kurumlar görüyorlar; o yanlışları düzeltmek için bürokratlar apar topar getiriyor "Efendim, orası yanlış oldu, düzeltelim." İşte, bu kabul ettiğiniz maddeler hazırlarken tamamen alelacele hazırladığınız için eksik olan... Ki içeriğine yine itiraz ediyoruz onlar ayrı, muhalefet şerhimiz de var, burada arkadaşlarımız konuşacak, maddelerle ilgili önergelerimiz var ama böyle ciddiyetsiz bir kanun yapma süreci maalesef olamaz. Yani bir ayda 4 torba kanun olur mu arkadaşlar? Yani bir ayda 4 torba kanun görüşüyoruz. Yani diyoruz ki: Peki, bunu böyle getirdiniz, güzel; ilgili tali komisyonlar var bunlardan niye görüş almıyorsunuz? "Efendim, görüşemeyeceklerine dair sabahleyin saatin köründe bize yazı gönderdiler." Sayın Atıcı yukarıda söylüyordu, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri olarak annelikle ilgili, çocuğun süt izniyle ilgili, sağlık durumuyla ilgili bizim nereden bilgimiz olsun? Ee, diyoruz ki: Gelin bunların hepsini toparlayalım, bir alt komisyon kuralım, arkadaşlar gelsin teknik bilgi versinler. O da yok. Peki, bu nasıl bir kanun yapma süreci daha çıkarmadan bu kadarını değiştiriyoruz? Acaba ne olacak derken şimdi arkadaşlarla yukarıda tartışırken baktık yine 5'inci maddenin içinde de kapsam farklılığı olmuş, önergeyle düzelteceğiz; siz de gördüğünüz zaman hak vereceksiniz, aceleyle çıkan şeyde fıkranın biri unutulmuş. Yani aşağıda koyduk, o da bizim uyarılarımızla "evlat edinenler"i de birine koyduk, orada koyduk ama o önceden geçtiği için 5'inci maddedeki kalmış. Neden? İlgili kurumlardan görüş alınmadığından kaynaklı.
Ee, peki ne diyor Mevzuat Hazırlama Yönetmeliği? Yani o zamanki hâliyle Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve Hazineden yani Kalkınma Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından bunlarla ilgili görüş alınırdı, bununla ilgili bir kanun varsa. Eğer Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını ilgilendiren bir şey varsa bunlardan da görüş alın ki çok farklı kanunlarla ilgili düzenlemeler var.
Değerli arkadaşlar, şimdi, hakikaten, bu şekliyle baktığımız zaman bu kanunda aceleye gelmiş birçok husus var. Evet, içerik olarak verilen taahhütler var, bizim de verdiklerimiz var, hepsi tutuyor, tutmuyor; 1'inci maddeden itibaren farklı düşündüklerimiz var. Hükûmet kendi bütçe imkânları nispetinde "Biz bunu yaptık." diyor. Daha önce asgari ücrette olduğu gibi yine burada bazı indirimler, muafiyetler, istisnalar var. Evet, biz genç girişimcilerimizi teşvik edelim, esnafın yeni iş yeri açanlarından beş sene vergi almayalım dedik. Daha fazlasını da istiyoruz ama bu şekliyle arka arkaya geliyor, yine eksik geliyor. Bakın, bunu böyle yapmayalım. Burada bazı kısımlarla ilgili, izinlerle ilgili, aylıksız izinlerle ilgili düzenlemeler var ama geri kalanlardaki haksızlıklar kalıyor. "Efendim, uzman erbaşlarla ilgili yapıyoruz, jandarmalarla ilgili..." Yapalım. "Emniyet hizmetleri sınıfı var." Yapalım. "Eğitim hizmetleri sınıfı var." Peki, ne olacak? Yani bunların... "Eşit işe eşit ücret" diye bir garabet çıkardık, ondan sonra da kalktınız, onu 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle daha da içinden çıkılmaz hâle getirdiniz. Şimdi bunları düzelteceğiz diye birer birer uğraşıyoruz. Bunu defalarca burada sizlerle tartıştık.
Değerli arkadaşlar, bakın, buradaki konuşmalarımızda da, daha önce de sizlerle bu hususları tartıştığımızda öneri getirdik, dedik ki gelin, bunlarla ilgili bir komisyon kurun, çıkması gereken kanunlar neyse, düzenlemeler neyse biz de yapıcı, yol gösterici, uzlaşmacı muhalefet anlayışı içerisinde memleketin meselesini çözelim, bunları da çözelim. Hani nasıl? Koalisyon görüşmeleri sırasında çıkardınız, ortak beyannamelerde neler var, sonra yine kayboldu. Peki, gelin o zaman, sizin söylediğiniz ile bizim söylediğimizde ortak yol neyse, bunların içerisinde bütçe imkânları neyse bunları hep birlikte çıkaralım dedik. Maalesef hâlâ bu şeyle ilgili bir sonuç yok.
Bir de en büyük sıkıntılarımızdan birisi... Sayın Başkan "Alt komisyon kurmayalım." dedi. Alt komisyon gibi komisyonu çalıştıralım ama bakıyoruz, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıyla ilgili bir sürü madde var -Ne yapalım?- Sayın Fikri Işık geliyor. Yani o da bizim gibi, bürokratlar ne diyorsa ancak onu biliyor. Yani öbür taraftan bakıyoruz, tamam, Çalışma Bakanlığıyla ilgili kısımlar var, güzel, Maliye Bakanlığıyla ilgili kısım var, Maliye bürokratlarına soruyoruz. Şimdi, acil bir şey de yapılsa en azından, torba kanunun, bunların bir gruplandırılması yapılıp ayrı ayrı şekilde görüşülebilmesi bu konuların, kanun yapma sürecinin sağlıklı olması açısından önemli bir husustur. Maalesef bunlara da dikkat edilmiyor.
Bu ihtisas komisyonlarının çalıştırılması lazım değerli arkadaşlar, Anayasa bunu emrediyor, İç Tüzük bunu emrediyor. Artık öyle bir noktaya geldik ki bakınız, bir taraftan geçici bütçeyi tartışmıştık, şimdi, yarın genel bütçeyle ilgili, 2016 bütçesini tartışacağız. Biz bir taraftan oraya koşturuyoruz. Sayın Başkan "Mehmet Günal nerede?" diye arıyor. Mehmet Günal önergelerle uğraşıyor. Muhalefet şerhini bugün verecektik, arkadaşlarımız bugüne sıkıştıralım demiş, dün gece havaalanında muhalefet şerhi yetiştireceğiz diye uğraştık. Şimdi, böyle bir kanun yapma süreci olur mu? Yani, ya diğer ihtisas komisyonlarını kapatacağız, sadece Plan ve Bütçe çalışacak, bunun sayısını da artıracağız, başka türlü olmaz veya zaten bizim dediğimizi dinlemiyorsanız da Plan ve Bütçe Komisyonu sadece iktidardan oluşur deyin bari. Anayasa zaten yüzde 60'ını size vermiş yani. "İktidar kimse 25 tanesi ondan oluşur." diyor. Eğer gerçekten bizim eleştirilerimizden faydalanmayacaksanız, bizim görüş ve önerilerimizi dikkate almayacaksanız, gerekçeleriyle sizlere sunduğumuz değişiklik önergelerini -çok bariz bir şekilde sizin hatanızı göstermiyorsa- esas itibarıyla dikkate almayacaksanız yani bizim Komisyon üyeliği yapmamızın bir anlamı kalmıyor. Nasıl ki bürokrasiden bu görüşleri almadığınızda eksik olduğu gibi... Orada söylüyoruz, arkadaşlarımız "Tamam." diyor, sonra -ne oluyorsa- iktidar taassubu içerisinde eller kalkıyor, bir de bakıyoruz oylamada yine bizim önerge reddedilmiş. Böyle kanun yapamayız değerli arkadaşlar. Burada gerçekten öyle bir hâle geliyor ki...
Şimdi, ilgili bakan olmayınca yaşadığımız komedinin birini söyleyeyim. Sayın Bakana bakıyoruz -nöbetçi bakan gelmiş- siyasi bir şey soruyoruz, Sayın Bakan konuyu bilmediği için cevap veremiyor; bakan yardımcısı var, ona bakıyoruz -isim vermeyelim şimdi, ayıp olmasın- o da dönüyor ilgili genel müdüre soruyor. Şimdi, genel müdürün söyleyeceği teknik bilgi. Oysa orada siyasi bir konu var ve siyasi birisinin cevap vermesi lazım. Bu sefer, Komisyon üyesi arkadaşlarımız kendilerini cevap verme modunda görüyorlar.
Şimdi, burada Sayın Bakan oturuyor, yanında da haklı bir şekilde Sayın Hamza Dağ oturuyor yani kanuna en fazla katkıyı sağlayan kişi Hamza Dağ'dır arkadaşlar, tebrik edebilirsiniz. Burada laf olsun diye söylemiyorum, Bakanlar Kurulundan falan çok daha becerikli bir arkadaş. "Niye?" derseniz. Şimdi, kabul edilen önergeleri şöyle göstereyim size: Hamza Dağ, Hamza Dağ, Hamza Dağ... Siz de bakın yani hepsinde tek imza var. "Değiştirilen..." Hamza Dağ, Hamza Dağ... Devam ediyor yani önergelerin yüzde 90'ı Hamza Bey tarafından verildi. Ne önergesi? Hükûmetin tasarıda eksik veya yanlış yaptığı şeyleri düzeltme önergesi.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) - İlleri sayın.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani, şimdi, böyle bir şey var ki değerli arkadaşlar, şunu söylüyoruz: Ya, tamam, usulün öyle olduğunu biliyoruz da işin ironisi açısından öyle söylüyorum. Dedim ki yani Hamza Bey'e helal olsun. Biz, bu kadar, Komisyonun yerine şey yapamıyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Çalışıyor...
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Çalışıyor, bakanların akıl edemediğini, bürokratların akıl edemediğini, hepsinin düzeltmelerini, helal olsun, yaptı, getirdi. Dedim, bir plaket verelim arkadaşa. Eğer, şimdi, bu söylenen doğruysa, bunun tamamını Hamza Bey kendi yaptıysa o zaman Bakanlar Kurulunun tasarısını, Bülent Turan'ın teklifini çöpe atmamız lazım. Yani, onun için...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bence bakan yapsınlar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Atma, atma...
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yok, bak, okumadın sen, Hamza hepsini değiştirdi senin, bir senin madde kaldı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Şimdi yenisi geliyor, o yüzden.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Onu da yani aslında yanlış yaptılar da içeriğini hafif böyle, eğitim süresi, bilmem ne, Bakanlar Kurulu, işte, Turizm Bakanlığı...
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) - İyi takip etmemişsin, onu da değiştirdik.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Efendim, "Biz rehberlerle ilgili şey yapmayacağız, eğitim çıkaracağız, süresini uzatacağız, alan kılavuzlarını biraz daha eğiteceğiz." dedi de onun üstüne orayı ellemedi, Hamza yoksa onu da değiştiriyordu yani.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAMZA DAĞ (İzmir) - Onda da var önergem.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Şimdi, esastan çok değişmedi canım o kadar, Bülent Bey'e kıyamadın herhâlde. Onun için, o teklifte olduğu için fazla gelmedi.
İşin esprisi bir tarafa, hakikaten de burada, değerli arkadaşlar, çok ciddi hususlar var. Esas itibarıyla, demin Sayın Turan'ın dediği gibi, içeriğinde haklı olan şeyler olabilir ama bunun kanunlaşma süreci, kanun yapılması süreci, hem teklifin hem tasarının geçmesi, kabul edilmesi... Meclis Başkanlığının bunları kabul etmemesi gerekiyor. Bakın, ciddi anlamda bir Anayasa Mahkemesi çalışıyor olsa sadece usulden, İç Tüzük'e aykırılıktan, mevzuata aykırılıktan, Mevzuat Hazırlama Yönetmeliği'ne aykırılıktan, 5018'e aykırılıktan esasa bakmadan bozar, net söylüyorum. Çıkardığımız kanunların hiçbirisi usul şartlarını yerine getirerek tekemmül etmiyor. Dolayısıyla, o zaman ne olur? Hukukçuların tabiriyle keenlemyekûn sayılır. Çünkü, usule uygun tekemmül etmediği zaman o kanunun içeriğine bakmadan Anayasa Mahkemesinin iptal etmesi gerekir.
Şimdi, burada birçok konuda düzenleme yapılıyor ama esas itibarıyla, gelir vergisindeki başlığına koymuş olmamıza rağmen, Gelir Vergisi Kanunu'nun yanı sıra, memurlarla, çalışanlarla ilgili bazı düzenlemeler işin esasını teşkil ediyor. Değerli arkadaşlar, gelir vergisiyle ilgili, diğer vergilerler ilgili, KDV'yle ilgili birtakım düzenlemeler var ama hâlen daha biz yamama şeklinde istisnalarla devam ediyoruz.
Bakın, Hükûmetin kendi eylem planlarında yer alan hususlar var. Önceki Hükûmet döneminde "Aralığa kadar bitirilecek." denen -Sayın Maliye Bakanı olsaydı, arkadaşlarımız, Maliye bürokratları burada- hususlar var. Onlardan bir tanesi "Aralık 2015 itibarıyla tamamlanacak." denen madde şunu söylüyor: "İstisna, muafiyet ve indirimlerle ilgili bir envanter çıkarılacak." Sayın Bakan, soruyorum: 2016'nın Ocağının ortasına geldik. Yani "Önce bir bakacağız, yeniden bunları çıkaracağız." dedik. Gelir Vergisi Kanunu Plan ve Bütçe Komisyonuna geldi, alt komisyon kuruldu, kadük kaldı, araya başka kanunlar girdi. Dolayısıyla, bütün bunların köklü bir şekilde bir vergi reformuyla gelir idaresini de, vergi idarelerini de, denetim sistemini de kapsayacak şekilde elden geçirilmesi gerekiyor. Bu yamamalarla bir yere kadar varırız, ondan sonra tıkanırız. Yani, köklü reform gerekiyor, onun için de burada, gelin, bunları yapalım diyoruz.
Diğer köklü reform gereken ve bu kanunda en fazla düzenlemenin yapıldığı husus da memurla ve İş Kanunu'na tabi çalışanlarla ilgili birtakım düzenlemelerdir.
Değerli arkadaşlar, doğrudan mali konularla ilgili bu hususlar çok fazla değil, bazıları mali konularla ilgili ama bunlarla ilgili de Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunun oturup bir düzenlemelere bakması gerekiyordu, maalesef onlar da yapılamadı. Diyoruz ki: Bakın, onun da ötesinde, bütün bu çalışmalarla ilgili, ücret sistemiyle ilgili kamu personel rejiminin yeniden gözden geçirilmesi lazım. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim devlet ve yönetim reformu projemiz var. Burada bir akıllı devlet öneriyoruz, hadim devlet öneriyoruz. Öncelikle de devletin yapacağı işlerin, hizmetlerin bir tasnifi yapılıp buna göre bütün unvanların belirlenmesi, kadroların buna göre belirlenmesi, sonrasında da çalışmaların buna göre yapılması, özlük haklarıyla ilgili de diğer düzenlemelerle ilgili de çalışmaların bu çerçevede yapılması gerekiyor. Biz her seferinde bir yerden 3 madde, bir yerden 2 madde, bir yerden 1 madde alıyoruz, maalesef, böyle ne yaptığımızı bilmez vaziyette, o andaki acil ihtiyaçtan gelen, bürokrasiden, siyasilerden gelen, ilgili sektörlerden gelen talepleri böylece karşılamaya çalışıyoruz. Onun için, bu hâliyle baktığımız zaman, maalesef, eksik bilgilerle Komisyona bu maddeler getiriliyor, sonrasında da alelacele çıkıyor. Şu anda da bazı örnekler var. Bunların bir kısmını biz yine önergelerimizde düzeltmeye çalışacağız tabii ki kabul ederseniz, etmezseniz onlar da eksik veya yanlış şekilde çıkmak zorunda kalacak. Ne zaman buna inanırsanız buraya gideceksiniz.
Şimdi, Sayın Turan demin "Ben güzel hazırladım, Hamza Bey ellemedi." dedi ama o soruyu da sormuş olayım madem biliyorlar. Diyorum ki: Bu alan kılavuzlarının içinde -örnek- kamu çalışanları var mı?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Var.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - İşçiler var mı?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Var.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - E, şimdi, peki nasıl olacak buradaki düzenlemede? Garip garip işler yapıyorsunuz. Şimdi, daha önceden kalmış 690 kişi, içinde 20-30 tanesi o köyde çalışıyor. Peki, o yönetmeliğin amacına bakarsanız Sayın Turan, diyor ki: "Yörenin tarihinin, kültürünün anlatılması." E, alan kılavuzlarının aldığı eğitim belli.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Eksik mi?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Öbür tarafta, turizm bölümlerinden mezun onlarca rehberlik mezunu olup iş bekleyenler var. Dolayısıyla bunların hepsi cevaplanmadan bizden kanun geçirilmesi bekleniyor. Aynı şekilde sorduk, bir kısmını cevapladılar, bir kısmını cevaplayamadılar. "Kaç tanesi memurdur, kaç tanesi çalışıyor? Bunlara ihtiyaç ne kadardır? Mevcutlar karşılayacak mı? Olmadığı zaman bu eğitim yeterli olacak mı?" gibi konular maalesef havada kalıyor. O nedenle bu tasarının içerisinde esas itibarıyla desteklediğimiz birçok husus, hatta yetersiz bulduğumuz hususlar olmakla beraber kanun yapma süreci ve tekniği açısından acemi bir şekilde hazırlandığını... Bundan sonra artık son olsun. Ta, geçen dönemde Sayın Arınç, Sayın Başbakan "Son bulacak torba kanun." demişti. Bir daha kitap yazmak zorunda kalmayalım diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)