| Konu: | YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 128 |
| Tarih: | 30.06.2012 |
BAHATTİN ŞEKER (Bilecik) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Adalet sisteminde yaşanan aksamaların ülkemizin gündemine damga vurduğu ve toplumsal bir yara hâline geldiği günümüzde mevcut kanun teklifleriyle ilgili söz almış bulunmaktayım.
Sözlerimin başında, birikmiş sorunların çözümüne katkı sağlamasını beklerken sorunları daha da derinleştiren uygulamalar noktasında Sayın Bakanımıza da büyük sorumluluklar düşmekte olduğunu görmekteyim. Bütün arkadaşlarımız söyledi, 146 ilçenin adliyesinin kapanması ve arkasından 44 adliyenin açılması bizleri ve toplumu rahatsız etmiştir. Bu durum, sebep ve sonuçları açısından şimdiden izaha muhtaçken ve tartışmalı hâldeyken yakın gelecekte ne gibi sorunlara yol açacağı düşünüldüğünde gerçekten vahim bir karar olacaktır. Ayrıca, hangi kıstaslarla bu kararın alındığı konusu da, siyasi kaygılarla alınan kararın iptal edildiği yönündeki şaibeli durum da karar ve uygulamaların izahını muallakta bırakmıştır.
Bilecik ilinin Pazaryeri ilçesi de adı geçen bu ilçeler arasındadır. Nüfus ve iş yoğunluğu açısından ilçemizde, az seviyede bir yoğunluğa sahip olan 20'ye yakın ilçe varken -hangi kıstaslara sahip değilse artık- Pazaryeri Adliyesi de kapanmıştır. Bu durumun vatandaşlarımızı mağduriyete uğratacağını ve yaşanan sorunları daha da derinleştireceğini yüce heyetinizin huzurunda belirterek tarihe not düşmek isterim. Bu durum, Bilecik il merkezine yeni bir adliye binası, yeni bir adliye lojmanı ve Bayırköy beldesine yeni bir açık cezaevi yapılmasını gündeme getirdiğimiz bu yerde Bilecik'te bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Buradan sormak istiyorum: İyileştirmeler ve köklü çözümler beklerken var olan kazanımı ortadan kaldırmak, Allah aşkına hangi sorunu çözecektir?
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Sayın Bakanım, adalet sistemi içerisinde yaşanan sancılar konuşulurken bu vesileyle bilhassa bu konuda bizlerle dertlerini paylaşan, seslerini duyurmaya çalışan infaz koruma memurlarının yaşadıkları mağduriyeti burada hatırlatmak istiyorum. Asker, polis, güvenlik ve asayiş görevlisi olarak görev yapan memurların sahip oldukları özlük haklarına sahip olmadan görev yapan infaz koruma memurlarının bu durumuna da düzenleme yapılması lazımdır. Kadro konuları belirsiz, ücretleri düşük, yıpranma tazminatından yoksun olan infaz koruma memurlarının genel idari sınıfta yer almaları için iyileştirmeler yapılmalıdır. İkramiye, mesai, sosyal hak ve bayram izinleri gibi konuların da birikmiş olan sorunlar arasında olduğu unutulmamalıdır. Sendikal haklardan, dernekleşme ve örgütlenme haklarından mahrum olan bir durumda görev yapmaktadır bu arkadaşlarımız. Hedefte olabilecekleri ve tehdit edilebilecekleri göz önünde bulundurulduğunda, bir servislerinin bile olmadığı gözükmektedir.
Değerli arkadaşlar, çocuklarına kreş, ailelerin huzur içinde yaşayacakları lojmanları ve güvenlikle ilgili hiçbir kontrolleri olmayan bu arkadaşlarımıza sahip çıkmak gerektiğine inanıyorum.
Değerli arkadaşlar, bunlar her zaman "gardiyan" olarak görülmüş, filmlerde ve dizilerde imajları son derece zedelenmiştir. Ama Sayın Bakanın hapishanelerle uğraşırken bu konuları da göz ardı ettiğini düşünmekteyim.
Değerli arkadaşlar, konuşmamın son bölümünde, haksızlığın, hukuksuzluğun ve adaletsizliğin kol gezdiği, sokaklarda asayişin unutulduğu, terörün insanın canına tak ettiği, kadına yönelik şiddet ve cinayetlerle vicdanımızın sızladığı, haklının haksız, zalimin mazlum durumuna getirildiği ülkemize ve milletimize, inşallah, huzurlu, umutlu ve daha güçlü yarınlar diliyorum.
Kanun koyucular olarak ihtiyacımız olan birlik, bütünlük ve kardeşliğin yolunun vicdanlı ve hakkaniyetli bir siyasi iradenin kararlılığından geçtiğini unutmayalım. Hiç kimse, özellikle de siyasi iradeyi temsil edenler, üzerine düşen vebali yok sayamaz. Herkesin bir gün hukukun gücüne ihtiyacı olacağı unutulmamalıdır. Güçlü ve büyük Türkiye'nin temeli, hakkaniyetin ve adaletin tecelli ettiği bir hukuk anlayışına sahip olmaktan geçmektedir.
Saygılarımla. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şeker.