| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 20.01.2016 |
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5'inci maddeyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Bu tasarı, öğlen saatlerinde bize geldi ve kısaca inceleme fırsatı bulabildik. Tasarıyı incelediğimde, gerçekten ne yapılmaya çalışıldığını anlayamadım. Yani kadınlarla ilgili iyi bir şeyler mi yapılıyor, yoksa tam tersine, kadınlar eve mi kapatılmaya çalışılıyor? Büyük bir kuşku oluştu kafamda. Yasa tasarısını genel olarak incelediğimizde çelişkilerle dolu olduğunu ve vatandaşlarımızın beklentilerini karşılamadığını açıkça görebiliyoruz. Örneğin, kadınlarımızın, çalışan kadınlarımızın büyük bir sorunu var. Diyorlar ki: "Sigortalı olduktan sonra, daha önce yapılmış doğumlar için doğum borçlanmasından yararlanmak istiyoruz." Şimdi, bunu neden düzenlemiyoruz?
Örneğin, Genel Sağlık Sigortası'yla ilgili bir düzenleme var ve 20 yaşına kadar lise mezunları, 25 yaşına kadar üniversite mezunları prim ödemeyecek ama gençlerimizin bizden beklentisi şu: Öncelikle, birikmiş olan borçların silinmesini istiyorlar ve tabii ki bu "Genel Sağlık Sigortası" adı altında işsizliğin cezalandırılmasının bir nevi, kaldırılmasını istiyorlar.
Gelelim üzerinde konuştuğumuz maddeye. İlk okuyuşta iyi niyetli ve doğum yapan memurların sosyal haklarını koruyormuş gibi görünse de tasarının diğer maddeleriyle birlikte değerlendirildiğinde niyetin bambaşka olduğu açıkça ortaya çıkıyor. 5'inci maddeye göre, doğumdan sonra analık izni de bittikten sonra aylıksız izin kullananların bu süreleri kademe ilerlemesi ve derece yükselmesinde değerlendiriliyor. İyi, güzel. Peki, tasarının 10'uncu maddesine bakalım. 10'uncu maddesinde ne diyor? Bununla ilgili olarak yarım zamanlı çalışma düzenlenmiş ve aynen şöyle diyor: "Derece yükselmesiyle kademe ilerlemesi için aranan süreler açısından bu şekilde çalışılan dönemde hizmet süreleri yarım olarak dikkate alınır."
Şimdi, soruyorum Allah aşkına: Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Şimdi, bakın, yarım zamanlı çalışanların süresini yarım kabul ediyorsunuz ama hiç çalışılmadığı zaman bunu tam kabul ediyorsunuz. Burada bir adalet, bir denge var mı? Yani ben bunu memurlarımızın vicdanına bırakıyorum. Eğer gerçekten bir şey yapmak istiyorsanız tasarıyı bir bütün hâlinde değerlendirip maddelerdeki bu çelişkileri giderin öncelikle. Ha, bir de şu var: Sağlık Bakanlığı, devlet hastanelerine başhekim ve başhekim yardımcılarını sözleşmeli olarak atıyor ve orada, yapılan sözleşmelerde örneğin ücretsiz, aylıksız izin düzenlenmemiş ve bu şekilde yaşanan mağduriyetler var, bunların da tabii, giderilmesi gerekiyor eğer anlayışınız buysa.
Şimdi, yasanın mevcut hâlinde analık izninden sonra altı aylık bir süt izni var, günde üç saat, kadın bunu istediği şekilde kullanabiliyor. Bu tasarıda ne yapıyorsunuz? Bu altı aylık süt iznini kaldırıp yerine ilk doğumda iki aylık bir yarım zamanlı çalışma getiriyorsunuz. Şimdi, bu, kadının lehine mi, aleyhine mi? Ya, tekrar bunu düşünelim, altı ayı iki aya indirmiş oluyorsunuz. Yani yarım zamanlı çalışma dediğiniz nedir? Üç saati kadın istediği gibi kullanabiliyor üstelik altı aylık süt izninde.
Şimdi, gelelim memurlarımızın asıl sorunlarına. Sizler yasa yaparken bunların muhataplarına sormuyorsunuz tabii ama bizler soruyoruz. Memurlarımız diyorlar ki: "Büyük bir kaygı içerisindeyiz; Hükûmet performansa dayalı sistem getirmek istiyor. Biz burada yandaşlık esasının gözetileceği kaygısını taşıyoruz ve yapılan uygulamalar da bunu gösteriyor." Bakın, sizin liyakatle ilgili mağdurlarınızdan biri benim. Tam 3 kez hâkimlik-savcılık mülakatlarında elenmiş bir insanım, sırf sizden olmadığım için. Bakın, liyakatsizlikte o kadar ileri gittiniz ki 1.709 şube müdürlüğüne sözlü sınavla atama yaptınız ve Danıştay, bu işlemin objektif kriterlere dayanmadığını belirterek iptal etti fakat sizler, bu mahkeme kararını, yasal süreleri de dolmuş olmasına rağmen uygulamadınız, hâlâ hukuksuz bir şekilde 1.709 şube müdürünüz görevine devam ediyor ve bu anlamda da bir sürü mağdur her gün bize şikâyetlerini iletiyor. Ve diyorum ki maalesef, sizler kendi ayakları üzerinde duran bir toplumu değil, Beştepe'ye muhtaç, size bağlılığını bildiren ve körleşmiş, sünepe bir toplum yetiştirmek istiyorsunuz. Kanunlarınızla da bunu getirmeye çalışıyorsunuz.
HAMZA DAĞ (İzmir) - Sadece siz değilsiniz elenen, başkaları da var merak etmeyin. Biz de elendik, biz de.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)