GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kuşadası'nda yaşanan toprak kaymasına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:1
Birleşim:32
Tarih:26.01.2016

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; gündem dışı konuşmama başlamadan önce, atalarımızın emaneti ve milletimizin kadim vatanının parçası olan Türkmen Dağı'nın ateş çemberine döndüğü son günlerde, farklı olaylarla haddinden fazla ilgiliyken, Türkmen soydaşlarımızın sorununa duyarsız kalan başta aydınlar olmak üzere, yanlış dış politika uygulamalarıyla onları çaresiz bırakan Hükûmeti ve de Türkmenleri yok sayan bölgeyle alakadar tüm devletleri kınıyorum.

Yüce Meclisimize, vekili olduğum Aydın ilinin Kuşadası ilçesindeki Hacıfeyzullah Mahallesi'nde yer alan Mücella Emgin, Dergâh ve Özgün sitelerinin hemen alt tarafında AVM inşaatı nedeniyle yapılan derin kazı sonrasında yaşanan zemin kayması sonucu, 16 Eylül 2014 tarihinden bu yana yaşanan mağduriyeti anlatmak, bu konu hakkında bilgi vermek için söz almış bulunmaktayım.

İlk olarak, Özgün Sitesi ve Dergâh Sitesi kazı alanına daha yakın olduğu için bu sitelerde başlayan çatlaklar ve daha sonra diğer sitede başlayan çatlaklarla birlikte gerekli müracaatlar yapılmış, 2014 Mayıs ayında Özgün Sitesi, 2014 Haziranında Dergâh Sitesi ve yine 30 Eylül 2014 tarihinde de Mücella Emgin Sitesi tarafından ilgili kurumlara müracaatları yapılmıştır. Yapılan incelemede bazı bloklar arasında 5 santimetre genişliğinde, 50-60 santimetre derinliğinde çatlaklar oluşmuş, geçen zaman içinde bahçe, yol ve binalarda oluşan çatlakların genişliği ve derinliğinde artış gözlenmiştir. Çatlakların büyümeye devam etmesi üzerine Aydın Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü, binaların boşaltılması kanaatinde bulunmuştur. Mücella Emgin Sitesi'nde bulunan 6 bloktan 5 tanesinde toplam 50 daire, Dergâh Sitesi'nde 40 daire, Özgün Sitesi'nde 30 daire olmak üzere 120 daire boşaltıldığı için 120 aile mağdur duruma düşmüştür. Yine, Mustafa Adalıoğlu Camisi'nin lojmanları da bu süreç zarfında boşaltılmış, cami kullanılamaz hâlde durmaktadır.

Kuşadası Belediyesi tarafından tedbir sebebiyle kaya dolgusu yapılmış, şehir suyu ana şebekesine ait boru hattı, yenisiyle değiştirilmiş, tahliye edilen 120 aileden kat maliki olan ve tahliye anında evinde ikamet edenlerden, başka mülkü olmayan ailelere 2015 Mayıs ayından itibaren 500 liralık yardımda bulunulmuştur ve yine 850 liralık da bir taşınma masrafı verilmiştir. Ancak, bazı ailelerin, güvenlik sebebiyle eşyalarını alamadığı, yine bu evlere de hırsızların yağma amacıyla girdiği, bu ailelerin bir şekilde de bu konuyla mağdur olduğunu görmekteyiz. Ayrıca, mağdur olan ailelerin bir kısmı, hâlâ bankadan aldıkları kredileri ödemek zorunda bulunmakta ve yine bazıları da başka evi olmamasına rağmen, farklı sebeplerden dolayı kira yardımı da alamamaktadır.

Mevcut kazının yapıldığı, Kuşadası Belediyesi Meclisinin 2013/320 sayılı kararıyla parsel bazında ticaret alanına dönüştürüldüğü, bahse konu işlem yapılırken imara esas jeolojik etüt yapılmadığı gibi, 2013 yılında yapılan uyarıların da dikkate alınmadığı iddia edilmektedir. Ayrıca ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Geoteknik Ana Bilim Dalı tarafından hazırlanan 27.11.2014 tarihli Aydın ili Kuşadası ilçesi 2013 ada, 26 parsel arkasındaki yamaçtaki zemin hareketleriyle ilgili ara raporda "Yapılan istinat duvarı projesi hatalıdır." tespiti ve sitelerin zemin etüdünde zemin özelliklerinin dikkate alınmamasının stabilite problemleri oluşturacağı şeklindeki açık tespiti de dikkate alınmamıştır.

5.5.2014 tarihinde hiçbir belge yokken 10.5.2014 tarihinde bu proje alelacele mi hazırlanmıştır? 23.5.2014 tarihinde, bu kadar kısa süre içerisinde, uygun olmayan proje kim tarafından hazırlanıp kim tarafından onaylanmıştır. Yine, boşaltılmayan binalarda, bloklarda risk analizi yapılmış mıdır? O zamandan bu yana devam eden dava neden sonuçlanmamıştır? Yine, kat maliki site sakinleri tarafından yapılan tüm müracaatlara rağmen mağduriyetleri neden giderilmemiştir?

9 Eylül Üniversitesine hazırlatılan üç proje -ki Kuşadası Belediyesi tarafından hazırlatılmıştır- 4,5 milyon lira ile 7,5 milyon lira arasında bir maliyete tekabül ettiğinden, belediyenin buna cevap veremeyeceği belirtilmiş, ancak çözüm önerileri de sunulmamış, getirilmemiştir.

Sonuç olarak, mağdur ailelerin tek dileği, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 35'inci maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 1 no.lu Protokolü'nün 1'inci maddesiyle teminat altına alınmış olan mülkiyet haklarını kullanmaktır. Bölgenin kentsel dönüşüme açılması da özellikle istekleridir. Sosyal devlet olma iddiasında bulunan Hükûmetin de, iddiasına uygun olarak soruna çözüm üretmesini beklemekteyiz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.