GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye Değişiklik Getiren 15 Nolu Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:35
Tarih:29.01.2016

HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Genel Kurulun sevgili emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından "Oradan bağırmadan konuşalım." sesi)

Öncelikle, nasıl konuşacağıma ben karar veririm. Bu benim kararım, benim yaklaşımım, istediğim gibi yaklaşabilirim.

Değerli milletvekilleri... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Arkadaşlar, sizleri laf atma memuru olarak tayin edenlere söyleyin, çıkın burada konuşun, öyle laf atmayın. (HDP sıralarından alkışlar) Laf atmayın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Bizde öyle memur falan yok ama sizde emir aldığınız yerler varsa o başka!

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Sizin gibi değiliz biz.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Bakın, siz görevlendirmişsiniz sanki. Daha ben cümlelerime başlamadım, daha bir şey söylemedim. Ne söyledim?

TUĞBA HEZER ÖZTÜRK (Van) - Saray korosu onlar, saray korosu.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Bu sıradakilerin hepsi milletvekilleri.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, istirham ediyorum, lütfen hatibe müdahale etmeyelim.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Değerli arkadaşlar... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Başkan, susturun lütfen!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

Yalnız, Sayın Hatip, herkes milletin iradesiyle, özgür iradesiyle burada. Kimse memur değil, herkes milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Bravo Başkanım!

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Ama daha başlamadan laf attılar, daha ben bir cümle etmedim ki.

BAŞKAN - Buyurun.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, biz buraya çıktığımızda her zaman diyorlar ki: "Kürtlere biz TRT Şeş'i açtık. Kürtlere haklarını tanıdık."

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Yalan mı?

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Bugün Kürtler hâlâ ana dilinde eğitim yapamıyorlar, kendi dillerinde eğitim yapamıyorlar. Kendi dilleriyle eğitimin önü tıkalı. Biz diyoruz ki: Bu coğrafyada yaşayan hiç kimsenin kendi diliyle eğitim hakkını kesemezsiniz. Eğitim hakkı herkesin hakkıdır. Bu, insanın doğuştan gelen bir hakkıdır; sizlerin, birilerinin bahşetmesi gereken bir hak değil. Nasıl ki Türkçe eğitim yapılabiliyorsa, nasıl ki Türkçeyle her türlü aktivite yapılabiliyorsa Kürtçe de aynı haklara sahip olmalıdır.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Önceden var mıydı?

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Kürtçe de Allah'ın verdiği bir dildir. Bu, yaklaşık -Orta Doğu'da- 40 milyon insanın konuştuğu bir dildir.

Değerli arkadaşlar, diyorlar ki: "Biz Kürtçe enstitü açtık."

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Yalan mı?

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Şu anda o Kürtçe enstitünün müdürü bizim vekilimizdir. O Kürt enstitüsünün adını bile doğru dürüst koymadınız, "Yaşayan Diller" diye koymak zorunda kaldınız. Niye? Çünkü "Kürtçe" demek içinizden gelmiyor, çünkü hâlâ Kürtlerin kendi özellikleriyle var olmasını içinize sindiremiyorsunuz. Peki, ne oldu o Kürt enstitüsüne? Orada yüksek lisans...

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Yalnız oraya bir tane adam bulamadık. Sen çocuğunu gönderip okuttun mu oraya?

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Görevini yapmaya devam et.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Sen yapıyorsun, o da yapıyor o zaman. Senin yaptığın ne?

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Orada yüksek lisans, doktora yapan gençlere Kürtçe öğretmeni olma hakkı verdiniz. Hem de nasıl? Seçmeli öğrenci olacak.

MEHMET DEMİR (Kırıkkale) - Niye öğrenci göndermediniz o zaman?

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Hangi ana dil kendi halkına, o halka seçmeli olarak veriliyor? Bunun başka bir örneğini dünyada gösterebilir misiniz, var mıdır böyle bir örnek?

MEHMET DEMİR (Kırıkkale) - Dershaneleri niye kapattınız, dershaneleri, Kürtçe dershanelerini?

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Kürtler kendi ana dilleriyle eğitim hakkından asla vazgeçmeyecek.

Değerli arkadaşlar, oradan mezun olanlar, maalesef, öğretmen yapılmadı. Şu anda onlar hâlâ sokaklarda geziyorlar ve şu anda Kürtçe öğretmenlerinin ataması yapılmamakta, Kürtçeyle eğitim yapılmamakta. Dolayısıyla, siz "Şu hakkı verdik, bu hakkı verdik." diyorsunuz, sadece kağıt üzerinde birtakım şeyleri, görüntüyü kurtarıyorsunuz. AKP'nin başından beri yaptığı algı yönetimidir. Bu Kürtler için de aynı, Türkiye halklarının diğer sorunları için de aynı...

Bakın, biz bu torba yasayı görüşürken emniyet müdürlerine, bilmem, şuraya buraya artış yapıyordunuz. Artış ne kadar? 40-50 lira, aslında fazla bir şey değil. Ama niye? Bir psikolojik savaş ortamı yaratmak ve onları savaştırmaya zorlamak. Aynı şeyi Kürtçe eğitimle ilgili de yapıyorsunuz. TRT Şeş bugün olmuş AKP'nin borazanı ve sadece ve sadece dinî eğitim yapıyor. (AK PARTİ sıralarından "Rahatsız mı oldun?" sesleri, gürültüler)

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Zoruna mı gitti?

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Başka hiçbir şekilde, ne dilin gelişmesi ne kültürün gelişmesi ne de Kürtlerin kendi özelliklerini yapan bir eğitim değil.

Zorumuza gitmiyor, onu biz söke söke aldık, onu biz sizden almadık.

MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) - Ne söke söke aldınız, AK PARTİ verdi.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Bugün Kürtçe yayın yapan onlarca televizyonunu Kürtler kurdular; size rağmen kurdular; hiç bundan gocunmayın. Biz bugüne kadar ne hak verilmişse sizden almamışız, biz kendimiz onun mücadelesini verip almışız, onun mücadelesini vermeye devam ediyoruz.

Dolayısıyla, biz Kürtler ana dilde eğitim hakkımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Ana dilde eğitim, bir insanın aynen anne sütü gibi, kutsaldır. Onun için, değerli arkadaşlar, siz şu anda eğer Kürtlerle gerçekten samimi ilişkiler kurmak istiyorsanız Kürtlerin taleplerine kulak kabartmak zorundasınız. Onun için de başlayacağınız yer ana dilde eğitim hakkını tanımaktır. Kürtçe eğitimin önünü açmalısınız, aksi takdirde bu mücadeleye biz devam edeceğiz, biz bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Silahla mı devam edeceksin, silahla mı?

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Şimdi, Kürtler şu anda artık eğitim kurumlarını kendileri kuruyorlar sizin yasalarınıza, sizin engellerinize rağmen. Bugün Kürtlerin kendi dilleriyle eğitim yapan okulları var, yapıyorlar; Cizre'de de yapıyorlar, Diyarbakır'da da yapıyorlar, Silopi'de de yapıyorlar size rağmen. Biz, halk olarak artık hiçbir şeyi sizden beklemeyeceğiz, kendimiz fiilî olarak buna başlıyoruz, bunun mücadelesini veriyoruz, bunun mücadelesini vermeye devam ediyoruz.

Şimdi, Kürtler söz konusu olduğu zaman "Nasıl engellerim, algıyı nasıl yönetirim?" ve kendinize yakın birtakım insanlar üzerinden sanıyorsunuz ki Kürtleri temsil ediyorsunuz, etmiyorsunuz değerli arkadaşlar, etmiyorsunuz.

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Ya siz mi ediyorsunuz?

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Bakın, temsil ediyorsanız bugün Silopi'de insan kalmadı. Niye bir vekiliniz gitmiyor oraya? Cizre'de insan kalmadı. Niye bir vekiliniz gitmiyor acaba bu insanlar ne yaşıyor diye? Van'a niye gitmiyorsunuz, Hakkâri'ye niye gitmiyorsunuz? Sizler orayı kendinize ait görmüyor musunuz? Bu Meclis o insanların da temsiliyetini sağlamıyor mu? İlla ki oranın vekilleri olmanız gerekmiyor. Bakın, ben Antep vekiliyim ama ben Cizre'ye de gittim, Şırnak'a da gittim, başka yerlere de gittim; ben halkımın mücadelesinin yanında oldum. Sizler de eğer gerçekten bu halkı kendinizden görüyorsanız lütfen gidin, Silopi'de, Cizre'de bu halk neyle karşılaşıyor, Sur'da neyle karşılaşıyor görün. Keşke burada Diyarbakır vekiliniz olsaydı, size Sur'u anlatsaydı ama maalesef size o halkın yaşadıklarını anlatmıyorlar. Siz o halkın sorunlarının çözüm adresi değilsiniz çünkü kendinize ait görmüyorsunuz ve orada şu anda yaşam hakkı dâhil, seyahat hakkı dâhil, eğitim hakkı dâhil tüm haklar gasbedilirken bu Mecliste oturmuşsunuz ha bire bana laf yetiştirmeye çalışıyorsunuz, görevlendirilmiş memurlar gibi sürekli laf yetiştirmeye çalışıyorsunuz. Eğer çözüm istiyorsanız, burada değil, gelin bir komisyon oluşturalım, gidelim bölgeyi yerinde görelim. Niye bundan kaçınıyorsunuz, beraber gidelim?

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Orada zaten devlet var, Hükûmet var; niye öyle yapalım?

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Siz çünkü temsil etmediğinizi biliyorsunuz. O halkın yüzüne dönüp söyleyeceğiniz bir tek kelimeniz yok ama o halkın acılarını biz yüreğimizde hissediyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Onun için mi koruyorsun terör örgütünü? Onun için mi tuzak kuruyorsun Kürtlere?

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Onun için, biz o halkın yanında olmaya devam edeceğiz. Biz o halkın her zaman yanında olduk, yanında olmaya devam edeceğiz.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Tedavi olunan hastanelere roket atanın, okula bomba atanın adına konuşuyorsun; hangi hakla konuşuyorsun!

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Bombayı kimin attığını sen araştır, sen araştır bombayı kimin attığını. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Neyi araştıracağız ya!

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Şimdi bakın sabahtan beri diyoruz ki: "Cizre'de şöyle bir şey var." Diyorsunuz ki: "Teröristler atıyor."

VURAL KAVUNCU (Kütahya) - Hepsi dışarıdan gelenler bizle alakası yok!

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Ben şunu söylüyorum: Oraya giden her zaman olduğu gibi ambulansa ateş eden resmî üniformalılardır. (AK PARTİ sıralarından "Yalan, yalan!" sesleri, gürültüler)

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Yalan! Yalan! Terörist onlar.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Siz kim diyorsanız odur. Resmî üniformalılar ateş ediyor. Bakın bunun kanıtları var. İllaki de öğrenmek istiyorsanız Başbakanınıza sorun, bakanlarınıza sorun, İçişleri Bakanına sorun, Başbakan yardımcısına sorun. Onlar ne yaşandığını biliyorlar. Biz biliyoruz değerli arkadaşlar. Orayı yönetmiyorsunuz, orayı özel bir gladyoya teslim etmişsiniz. Onların üzerinde sizin de erkiniz yok, biz bunu biliyoruz, AKP Hükûmetinin de bir erki yok. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Orayı yöneten özel bir gladyodur. Oraya sürdüğünüz zaman da muhtemelen bir anlaşma yapmışsınız, "Asla size karışmayacağız." demişsiniz ve bu anlaşma üzerine şu anda lafınızı geçiremiyorsunuz.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Kürtlere eziyet eden sizlersiniz, burada da çıkmış "Ambulans gelmedi." diyorsunuz, yuh size ya!

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Siz görevli memurlar olarak görevinize devam edin, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)