| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 10.02.2016 |
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; siyaset fikrî takip ve tutarlılık ister, devlet adamlığı da ciddiyet ister. On dört yıldır bu ülkede Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı var. Şu andaki kayıkçı kavgasına baktığımızda ne siyasi fikrî tutarlılığı ne de devlet adamı ciddiyetini görmek mümkün değil.
İktidara geldikten sonra bu ülkede Genelkurmay Başkanından albaylara, generallere kadar askerler içeriye alınırken diyordunuz ki: "Allah bizi bu askerlerle savaşa sokmamış, çok şükür." Aradan belli bir süre geçti, "Askerlere kumpas kuruldu." dediniz. Yine, on iki yıl boyunca Fethullah Gülen Hareketi'yle kol kola Adalet ve Kalkınma Partisi olarak yürüdünüz. Hatta bu ülkenin Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı "Ne istediler de vermedik?" diyen en tepedeki kişidir. "Hasretine dayanamıyorum, gel artık." diyen de bu ülkenin Başbakanıdır ama on iki yıl sonra "Ya, biz tanımamışız, bunlar paralelmiş, bunlar Amerika'nın adamıymış, bunlar devleti ele geçiriyormuş." dediniz. HSYK'yla ilgili değişiklik yapıldı, Savcı Zekeriya Öz'ü içinizdeki milletvekilleri dahi tavanlara çıkardınız, "Heykelleri dikilecek." dediniz, "İşte, cumhuriyetin savcısı budur." dediniz, bu ülkenin Başbakanı altına zırhlı aracı verdi, sonra "Vatan haini savcı." dediniz. Esad'a "Kardeşim Esad." diyerek Bodrum'da tatil yaptı bu ülkenin Başbakanı ama sonra "Kardeşim Esad" "Kalleş Esad" hâline geldi.
Şimdi gelelim konumuza: 1 Kasımdan beri, 1 Hazirandan beri, 22 Temmuzdan beri 300 asker, polis vatan evladı şehit oluyor. Her gün vatan evlatları şehit oluyor. "Baldıran zehri içerim." diyenleri arıyorum. "Bu ülkenin dağlarında çiçek açacak." diyenleri kürsüye davet ediyorum. "Çaylarında balık tutulacak." diyenleri kürsüye davet ediyorum. Evet, "baldıran zehri içeriz." diyenler baldıran zehri içmediler ama bu ülkenin fakir fukara vatan sevdalısı genç evlatları şehadet şerbetini içti, içmeye devam ediyor.
Ben iyi hatırlıyorum, 2005 yılında burada Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekilleri, grup başkan vekilleri... Şimdi, HDP'yle kayıkçı kavgası yapıyorsunuz, birbirinize laflar söylüyorsunuz. Biz, bugün sizin söylediklerinizin birçoğunu söylerken bu kürsüden, sizin söylediklerinizi, bakın, AKP Grubu grup başkan vekilleri, oradan bize diyordunuz ki: "Sizi gidi morg bekçileri, şehit gelmiyor diye rahatsız oluyorsunuz." diye laflar atıyordunuz. Bunların hepsi bu Meclis tutanaklarında var. Şimdi, oluk oluk şehit kanı akıyor. Altı ay içerisinde bu vatanın 300 evladı şehit oldu. Bunun sorumlusu PKK terör örgütüdür, buna yol açan AKP Hükûmetidir; bu kadar net ifade ediyorum. Çünkü bu uyarıları yaptık değerli arkadaşlar, burada teker teker saydık.
Şimdi süreci bir değerlendirelim Allah rızası için. PKK terör örgütü nedir? PKK terör örgütü 1978 yılında Diyarbakır'ın Lice ilçesinde kurulduğunda kuruluş amacında ne diyordu? "Marksist, Leninist kürdistan devleti kurmak." 1978'den bugüne kadar bu hedefinden asla şaşmadı. 1990'lı yıllarda PKK terör örgütü yine Türkiye'de eylemlerini azdırmıştı. Ama o zamanın Hükûmeti, askeri, polisi, Özel Harekâtı PKK terör örgütüyle etkin bir mücadeleye girdi. 1999 yılına gelindiğinde PKK terör örgütünün beli kırılmıştır. PKK terör örgütü artık Türkiye'de eylem yapamayacak noktaya gelmiştir. Kandil Dağı'nda, oraya sığınmış, sınırlardan geçerek nokta olarak yapabildiği eylemler vardır. Ama 2005 yılında bu ülkenin Başbakanı nereden kulağına üflendiyse "Kürt açılımı" diye, "Kürt sorunu" diye bir sorun çıkardı. 2005 yılından sonra uyguladığınız politikalar ortadadır değerli arkadaşlar ve bu grup, Adalet ve Kalkınma Partisinin grubu bunları savunmuştur.
Şimdi, bu ülkede bir arkadaşımızın, bir kardeşimizin, bir vatandaşımızın bırakın şehit olmasını, hangi etnik kökenden gelirse gelsin, burnunun kanamasına dahi rıza göstermeyiz her birimiz. Ama "Barış getireceğiz." dediniz, "Analar ağlamasın." dediniz. Ağlamasın, barış gelsin. Kim buna karşı? Ama kim sizin muhatabınız? 35-40 bin kişinin katlinden sorumlu bebek katili Abdullah Öcalan'ı muhatap aldınız, siyasi aktör hâline getirdiniz. Hatta o zamanın gazete manşetlerine bakın: "Abdullah Öcalan beş vakit namaz kılıyormuş." Abdullah Öcalan, bebek katilidir, terör örgütünün lideridir, nokta. Bu gerçeği değiştiremezsiniz. Ama siz ne yaptınız? Bütün Kürt kökenli vatandaşların yegâne temsilcisi gibi PKK terör örgütünü ve onun elebaşı, çete başını siyasi muhatap hâline getirdiniz. O bölgede PKK terör örgütüne taraf olmayan, onların fikriyatına karşı çıkan, devletin birliğinden yana yer alan birçok vatandaşımızı PKK terör örgütünün kucağına ittiniz, evet, siz ittiniz. Açıkça söylüyorum. Çünkü muhatap olarak PKK terör örgütünü aldınız siz. Orada yaşayan Kürt kökenli vatandaşımız Hakkâri'de, Şırnak'ta, Cizre'de oturduğu yerde dedi ki: "Demek ki PKK terör örgütü haklıymış ki devlet, AKP Hükûmeti, tüm, hepimizin muhatabı olarak PKK terör örgütünü muhatap alıyor."
Siz, bu görüşmeleri yaptınız, Dolmabahçe'de mutabakata vardınız. Koştura koştura bebek katilinin ayağına, İmralı'ya heyetler gönderdiniz, Oslo'da pazarlık yaptınız, Büyükşehir Yasası'nı Oslo'da PKK'lılarla yaptığınız görüşmeler neticesinde getirdiniz. "Aman, barış sürecine bir şey gelmesin." dediniz, "Aman, bir şey gelmesin." dediniz. Dediniz mi? Dediniz. Burada onlarca konuşmanız var, inkâr edemezsiniz. Biz bu kürsüden ne dedik? Dedik ki: "Yanlış yoldasınız, yanlış gidiyorsunuz. Bir katil terör örgütüyle pazarlık yapamazsınız, bunların nihai hedefi Türkiye'yi bölmek, ayrıştırmaktır, terörle masaya oturulmaz, katille masaya oturulmaz, suçlularla masaya oturulmaz." Bunu söylediğimizde hiçbiriniz ciddiye almadınız. Bu süreç içerisinde bugün Başbakan, Cumhurbaşkanı itiraf ediyor. Diyor ki: "Biz bu çözüm sürecini yürütürken silahlar yığılmış. Çözüm sürecini PKK terör örgütü bir güçlenme mekanizması hâline getirmiş." Ya, kusura bakmayın, siz bu ülkenin Başbakanısınız, siz bu ülkenin Cumhurbaşkanısınız, siz köylü Mehmet ağa değilsiniz, bu ülkeyi yönetme sorumluluğunu bu aziz millet size vermiş, gereğini yapmak zorundasınız. Siz bu görüşmeleri yaparken PKK terör örgütü orada silahlandı, yığınaklar yaptı, birçok genci dağ kadrosuna kattı. Dağdaki teröristlerin birçoğunu şehirlere indirdi. Bugün Şırnak'ta, Cizre'de, Hakkâri'de yaşananlar onlardır. Dağdaki terörü şehirlere indirdiniz, şehirlerin tamamı kuşatıldı. Peki, ben size soruyorum: Ey AKP Grubu, ey Hükûmet; bu hendekler kazılırken, bu yolların altına mayınlar döşenirken, bu uzun namlulu silahlar PKK'lı teröristlerin eline geçerken, roketatarlar PKK'lının eline geçerken, Şırnak'ta, Cizre'de şehirlerin merkezinde bunları yaparken bu Hükûmet neredeydi Allah rızası için? Ne yapıyordu? Asker 980 tane operasyon izni istiyor, valilere verdiniz ve valilere talimat verdiniz, "Aman dokunmayın, PKK terör örgütü mensupları yol kessin, sırtlarındaki silahlarla gezsin, aman dokunmayın." Bunları bu Hükûmet söyledi değerli arkadaşlar, sizin Hükûmetiniz söyledi. Bugün uyguladığınız politikalar neticesinde altı ay içerisinde 300 vatan evladı şehadet şerbetini içti. Geçen hafta evlerindeydim o şehitlerin -buradan duygu sömürüsü falan yapmayacağım- hepsi gariban Anadolu çocukları. Birileri beş yıldızlı otellerde, saraylarında sefa sürerken bu vatanın evlatları şehit şerbetini içtiler. Şimdi, Sur'da seksen gündür... 1 milyonluk güvenlik kuvvetine sahip Türk askeri ve polisi Sur'a giremiyor diye propaganda yapılıyor ve Türk askeri, polisi katliamcı olarak her gün burada anılıyor. Türk askeri ve polisi katliamcı olsaydı bırakın seksen günü altı saat içerisinde Sur'un tamamına hâkim olurdu. Ama iğneyle kuyu kazar gibi oradaki vatandaşlarla teröristi ayıracak şekilde kahraman askerimiz ve kahraman polisimiz orada mücadele ediyor.
HDP'ye de bir çift lafım var: Artık, PKK terör örgütüyle aranıza mesafe koyun. Bin yıldır bu ülkede kardeşçe yaşıyoruz. Bu ülkeyi kurarken yüzbinlerce şehit verdik. Bu ülkeyi de hiç kimseye ayrıştırmayacağız, buna hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Türk milleti, Türk devleti ilelebet bir ve beraber yaşayacaktır.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)