GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:38
Tarih:11.02.2016

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve Genel Kurulun sevgili emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında sözlerime başlamadan önce, biraz önce CHP'li hatibin -sanırım bölgeye gitmişti, Ali Özcan- burada dile getirdiği tüm ifadelere katıldığımızı, altına imza attığımı ifade etmek isterim.

Değerli arkadaşlar, AR-GE ve tasarım faaliyetlerinden bahsediyoruz. Bu AR-GE ve tasarım faaliyetlerinin bilimsel ölçüm ve değerlendirmelerini yapan kurumlarımız var. Bunların başında TÜBİTAK geliyor, TÜBA geliyor. Dün TÜBİTAK'ın ne hâlde olduğunu ifade etmeye çalıştım, bugün TÜBA hakkında, TÜBA'nın ne yaptığını, TÜBA'nın ne olduğunu anlatmaya çalışacağım, AKP döneminde TÜBA ne hâle geldi bunu ifade etmeye çalışacağım.

Değerli milletvekilleri, bilimsel kurullar ülkelerin prestijli yapılarıdır. Bu prestiji de başta özerk olmalarıyla, gerektiğinde devleti ve hükûmeti eleştirerek ilerlemeye ve yanlışları düzeltmek için sağlayacakları katkıyla bunu sağlarlar. Bu kurullardaki bilim insanlarının yetkinlikleri eğer doğru tespit edilirse tartışmaya kapalı olur, farklı ekollerden de olsalar kendi alanlarında bilime yol açan, bilime katkı yapan akademisyenlerden oluşmuş olurlar.

TÜBA, tabii ki dünyada benzerleri esas alınarak oluşturulmaya çalışılmış bir kurum, ancak AKP'nin yaptığı değişikle TÜBA, özerk bir yapıyı bırakın neredeyse atamayla işletilen bir devlet dairesine dönüştürülmüştür. Bugün TÜBA'daki üyelerin üçte 1'ini Hükûmet, üçte 1'ini YÖK ve kalanını da asli üyeler seçiyor. Aslında toplamda değerlendirdiğinizde, Hükûmetin bir arka bahçesi anlamına geliyor. Başkanı da üçlü kararnameyle Başbakan, Cumhurbaşkanı ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı tarafından atanıyor. Bu yönüyle devlet dairesi olmaktan başka aslında TÜBA'nın bir özelliği de kalmıyor. Bu atamaları protesto eden onlarca, yüzlerce akademisyen maalesef TÜBA üyeliğinden istifa etmek durumunda kalmışlardır.

Özerk olmayan bir kurumun akademisyenlere öğrenim destekleri ve kurumun yapısından ötürü de vereceği hizmet sorgulamaya açık hâle gelecektir. Atamayla yükselen bilim insanlarının bilimsel bilgiye değil liyakate dayalı bir sistemi benimsemesi seçim kriterinde de benzeri bir eğilim göstermelerine sebep olacaktır.

Değerli arkadaşlar, maalesef bilimsel kurumlar AKP iktidarı döneminde tamamen birer kadrolaşma alanı olarak seçilmiştir.

Bir diğer önemli şey, maalesef, TÜBA oluşturulurken de tekçi bir yapıyla oluşturulmuştur. TÜBA'nın görevleri arasında Türkçeyi bilim dili olarak geliştirmek önerilmiştir. Hâlbuki ülkemiz çok dilli, çok kültürlü, çok farklı inançta bir ülkedir. Dolayısıyla bu coğrafyadaki farklı dillerin de farklı kültürlerin de inceleme alanına dâhil edilmesi gerekiyor. Oysa TÜBA sadece Türkçeyle ve Türkçeyi geliştirmekle ilgilendiği için, maalesef, örneğin ülkemizin nereden bakarsanız bakın yüzde 30-40'ının konuştuğu Kürtçenin bilim dili olarak geliştirilmesini görevleri arasında görmüyor.

Şimdi, öyle bir şey ki, akademik ortamda örneğin Kürtçeyle eğitim yapılamadığı gibi, zaman zaman, AKP'li sözcüler, işte, "Ana dilinde eğitim hakkı verdik." gibi aslında gerçeği ifade etmeyen birtakım ifadeler kullanmaktadır. Özel eğitim kurumları kurduğunu söylüyorlar Kürtçe eğitim veren. Bir tane saysınlar değerli arkadaşlar. Özel eğitim kurumlarını maalesef devletin yapılarına rağmen bizler kendimiz kurduk, kendimiz oluşturduk ve devlet de her şeyiyle şu anda o kurumları kapatmak için elinden geleni yapıyor. Böyle kurumların mutlak bir şekilde Kürtçeyle eğitim yapan bir üniversiteyi de önüne koymak görevi olmalıdır. Çünkü Kürt vatandaşlarımız da vergi veriyorlar ve kendi ana dilinde eğitim hakkı almak istiyorlar. Dolayısıyla bu ülkenin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - ...kurumları da bu ihtiyacı karşılayacak çabaların içerisinde olmalıdır. En kısa zamanda ana dilinde eğitim yapan bir üniversiteye bu ülkede ihtiyaç olduğunu belirtiyorum.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)