GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sporda ayrımcılık ve fair play konusuna ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:1
Birleşim:40
Tarih:17.02.2016

AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sporun ortaya çıkış felsefesi beden ve ruh sağlığı ile barış, kardeşlik ve mutluluk üzerine kuruludur. Tarihsel kesit içerisinde sporun müsabakalı dönemi bile rekabetin minimize edildiği bir dönemdir. Ancak, sınıflı toplumla birlikte bu ruh bozulmuş...

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, çok fazla uğultu var ve bir düzen yok.

BAŞKAN - Bir saniye Sayın Yıldırım...

Sayın milletvekilleri, Genel Kurul salonunda bir uğultu var, hatibi sakin bir şekilde dinleme imkânı olmadığını görüyorum. Lütfen -herkes yerine oturursa- sayın hatibi dikkatli bir şekilde dinleyelim efendim.

Buyurunuz Sayın Yıldırım.

AHMET YILDIRIM (Devamla) - Süremizi yeniden...

BAŞKAN - Sürenizi bir dakika artıracağım, merak etmeyin.

AHMET YILDIRIM (Devamla) - Sınıflı toplumla birlikte spordaki barış, kardeşlik ve mutluluğa dayalı olan ruh bozulmuş, vahşi kapitalizm döneminde ise spor ruhu ve felsefesi tümüyle bağlamından koparılarak artık spor endüstrisi, futbol endüstrisi gibi kavramlarla anılmaya başlanmış, burada akıl almaz meblağlarla sporcu transfer edildiği bir çağa doğru gelinmiştir. Zaten, özellikle milyon eurolar ve milyon dolarlarla ifade edilen transfer ücretlerinin işin içine karıştığı spor bu saatten sonra spor olmaktan çıkmıştır. Burada ifade etmek isterim ki Türkiye'de özellikle Batılılaşan bu spor anlayışına dönük ciddi bir eğilim gelişmiş, burada Türkiye'de başta Futbol Federasyonu olmak üzere spor kulüpleri siyasallaşmış, milliyetçiliğin bir argümanı hâline dönüştürülmüştür.

Son haftalarda, Diyarbakır merkezli bir spor kulübü olarak Amedspor, kırk yıllık tarihinden aldığı misyonla birlikte farklı adlar içerisinde anılmış olsa bile -son iki yıldır "Amedspor" adıyla faaliyet yürüten kulübümüz- ciddi bir ırkçılık ve milliyetçilik dalgasıyla saldırı altına alınmış, Futbol Federasyonu ise bunları görmezden gelerek Amedspor'un sporun çıkış felsefesi ve ruhu olan barış, kardeşlik ve fair playe sahip çıkan kimliğine dönük akıl almaz müeyyideler uygulamaya başlamıştır. Burada, Amedspor, bilinmelidir ki 1.500'ün üzerinde lisanslı sporcusu ve kadın futbolundan engelli basketboluna, briçten bütün amatör branşlara kadar 1.500 lisanslı sporcusuyla Fenerbahçe'den sonra en fazla lisanslı sporcuya sahip olan ve sporun amatör ruhunu korumaya çalışan bir kulüptür. Dört yıldır İkinci Lig'de mücadele eden Amedspor'un futbol takımı gittiği deplasmanlarda da, ev sahipliği yaptığı bütün kulüplere de ev sahipliğinin kardeşliğinden, kadirşinaslığından asla taviz vermemiştir. Amedspor öz yeterlilik anlayışı içerisinde tesisleşmeye ve alt yapıya önem vermiş, kendi klasmanındaki en mütevazı bütçeyle sportif başarılarını da sürekli yükselterek bu yıl Ziraat Türkiye Kupası'nda ülkemizin ilk 8 takımından biri olmuştur. Tamamı Süper Lig içerisinde olan bu 8 takımdan PTT Birinci Lig'ten hiçbir kulüp bulunmamakta, İkinci Lig'in tek takımı ise Amedspor olmuştur.

Amedspor, alt yapıya verdiği önem, çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğine dönük yaptığı bu yatırımla, deyim yerindeyse sporun bağlamından koparıldığı bu atmosferde çölde bir vaha gibi durmuştur. Gördüğü baskılar, deplasmanlarda uğramış olduğu ırkçılıklara göz yuman Futbol Federasyonu, Amedspor'un barış ve kardeşlik çığlığına ve çıkışlarına ise akıl almaz idari para cezaları, bunun yanı sıra saha kapatma, seyircisiz oynama ve oyuncularını cezalandırma gibi bir süreci işletmiştir. Düşünün, sosyal medyada toplumsal barışı öven ve "Yaşasın barış." diyen bir sporcusu Türkiye futbol tarihinin en yüksek cezasına çarptırılmış ve 12 resmî müsabakadan men edilmiştir. Aynı şekilde, dün, Futbol Federasyonu Profesyonel Disiplin Kurulu, Türkiye Kupası çeyrek finalinde Fenerbahçe maçına "Çocuklar ölmesin, maça gelsin." pankartıyla çıktığı için yine ceza vermekten imtina etmemiştir. Futbol Federasyonu bir akıl tutulması yaşamaktadır. Futbol Federasyonu devasa tesisleşme, altyapı sorunları orta yerde dururken, sporda şiddet, doping, şike davaları orta yerde dururken maalesef, işini gücünü bırakmış, öz yeterlilik üzerinden bir çıkış ve toplumsal spor anlayışını esas almaya çalışan Amedspor'u cezalandırmaya devam etmektedir. En son, çeyrek final öncesinde, asla Bursa kentini temsil etmeyen ve maçtan önce Bursa'daki belli bir ırkçı güruhun üç gün boyunca sosyal medyadan örgütlediği ırkçılığa göz yummuştur. Maçın başından sonuna kadar, bütün ırkçı ve milliyetçi sloganları atan belli bir çevreyi ise görmezden gelmiştir. Bu temelde, Futbol Federasyonu bu yaklaşımlarıyla artık, eline kına yakabilir. Sanırsınız ki...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, sürenizi yeniden başlatmıştım, o uğultu nedeniyle sizden kesilen süreyi ama sürenizi artıracağım, dediğim için, kendi sözüme uyuyorum, mikrofonunuzu açıyorum.

Buyurun, sözlerinizi tamamlayınız.

AHMET YILDIRIM (Devamla) - Teşekkür ederim.

Söz konusu ırkçılık ve milliyetçilikle karşılaşan Amedspor, Bursaspor maçına ülkemizin dört bir yanından Konyalı, Antalyalı, Düzceli, İstanbul, Ankara, Batman, Diyarbakır, Mardin doğumlu oyuncularla maça çıkarken, ilk 11'de Türkiye'nin tamamından sporcular bulunurken; Bursaspor, sadece 2 Türkiye kökenli oyuncuyla, Afrika, Avrupa ve Güney Amerika'dan oyuncularla çıkmış, bunun üzerinden Amedspor'a karşı bir Türkiyelilik geliştirme üstünlüğü taslamıştır. Dünyanın neresinden olursa olsun bütün sporcuların bütün ülkelerde oynayabileceği anlayışına sahip çıkma saikiyle hareket eden Amedspor'un bu barış çığlığına, bu rol model olan kulüp anlayışına özellikle kulak verilmeli ve güç, destek sunulmalıdır. Amedspor hangi müeyyidelerle karşılaşırsa karşılaşsın...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET YILDIRIM (Devamla) - ...daha önce yöneticiliğini yaptığım için...

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.

AHMET YILDIRIM (Devamla) - Ben teşekkür ederim.

Saygılarımla. (HDP sıralarından alkışlar)