| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı 2'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 47 |
| Tarih: | 28.02.2016 |
AK PARTİ GRUBU ADINA ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Değerli Bakanım, kıymetli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BDDK bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına konuşmak için söz almış bulunmaktayım.
28 Şubat postmodern darbesinin üzerinden tam on dokuz yıl geçti. Askerlerin seçilmiş hükûmeti devirmek için başlattıkları bu süreç devlet ve toplum üzerinde büyük tahribatlara yol açtı. Postmodern bir darbe olmanın yanı sıra hırsızlık düzeni olan 28 Şubatın sorumluları, o zamanların bir kısım siyasileri, "beşli çete" diye andığımız bir grup, diğer kuruluşlar, medya ve askerlerdir. Askerler verdikleri brifinglerle medya, yargı ve sivil toplum örgütü kisvesi altındaki kuruluşları cadı avına hazırlayarak Türkiye tarihinin en karanlık dönemlerinden birini başlatmış oldular. Seçilmiş hükûmet karanlık güçlerin oyunlarıyla düşürüldü. Bunu fırsat bilen Türkiye düşmanları el konulan bankaların aracılığıyla milyar dolarları hortumlayarak ceplerini doldurdular. Bunun ispatı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Darbeleri Araştırma Komisyonunun 28 Şubatın Türkiye ekonomisine maliyetini yaklaşık 148 milyar dolar olarak açıklamasıdır. Sonuç olarak rahmetli Erbakan ile toparlanan ülke ekonomisine büyük bir darbe vuruldu, Anadolu sermayesinin önü kesildi.
Bu vesileyle 54'üncü Hükûmetin Başbakanı, ömrünü davamıza adamış merhum Profesör Doktor Necmettin Erbakan Hocamızı da rahmetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, o dönemlerde bankacılık sektörümüz yıllarca süregelen denetimsizlik, otoritesizlik, siyasi belirsizlik gibi nedenlerle birçok krize maruz kalmıştır. 1999 yılında kurulan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu ancak 2000 yılında faaliyete geçmiştir ve 28 Şubatın hediyesi Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerini bir anda kucağında bulmuştur.
Bakınız, 1997 ile 2002 yılı arasında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na 22 banka devredilmiştir ve bu bankaların devlete maliyeti 30 milyar TL; o günkü faiz, vergiler ve reel sektöre etkisiyle 100 milyar doların üzerinde bir maliyet oluşturmuştur. Düşünebiliyor musunuz, 2003 yılına kadar 30 civarında banka tasfiye ya da iflas şeklinde elden çıkarılırken, 2003 yılından sonra güçlü siyasi iktidarlarla yani güçlü AK PARTİ iktidarlarıyla yabancıların iştahını kabartır bir hâle gelmiştir. 2002 öncesinde kamu bankalarının görev zararlarının zamanında ödenmemesi, yönetimlerindeki zayıflıklar, özel sektörün devleti ve patronlarını fonlaması gibi nedenlerle tüm bankaların mali yapıları bozulmuş durumdaydı. 2001 yılı içerisinde sadece görev zararı nedeniyle kamu bankalarına menkul kıymete bağlı olarak kaynak aktarımı eski parayla 25 katrilyondur. Yine aynı dönemde, batan bankaların yanında sermaye ihtiyacı doğan kamu bankalarına yine nakit dışı kâğıt yoluyla 3 katrilyon -eski parayla- sermaye, nakit yoluyla da 326 trilyon -yine eski parayla- kaynak aktarılmıştır. Bakın, günümüzde bu kamu bankaları artık hazineye para aktarır duruma gelmiştir. Özel sektör bankalarının yabancılar tarafından satın alınmasıyla ülkeye döviz girişi sağlanmış, kamu bankalarının kârları ve halka arzı yoluyla hazineye önemli kârlar aktarılmıştır. Sadece Halkbankın bu süreçte hazineye aktardığı para eski parayla 15 katrilyondur.
Sayın milletvekilleri, size bazı rasyoları da belirtmek istiyorum. 2002 yılında Avrupa Birliği ülkelerinde banka aktiflerinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 259 iken, bizim yüzde 60'tı. Şu an 2015 yılı itibarıyla yüzde 130'un üzerine çıkarak dünyadaki tüm bankaların ilgisini çekmiştir ve en son, dünyanın aktif büyüklükteki en büyük bankası Commercial Bank of China Limited Türkiye'de bir banka satın alarak sektöre girmiştir. Bu da Türkiye'deki bankacılık sektörünün takdire şayan bir durumudur.
Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyor, 2016 yılı bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)