GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 4'üncü tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:49
Tarih:01.03.2016

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. KOP İdaresi üzerine konuşacaktım ama kıyamet koptuğu için BOP ve etkileri üzerine konuşmayı tercih ediyorum.

Değerli arkadaşlar, ülkemiz, bizzat Abdullah Gül Bey'in de söylediği gibi cumhuriyet tarihinin en kritik sürecini yaşıyor. Bana göre, çok yaşamsal sorunlarımız var. Başta, dış politikamız çökmüş durumda. Doksan iki yıllık cumhuriyet tarihinde ilk defa hem Amerika'yla, hem Rusya'yla, hem Avrupa Birliğiyle, hem İran'la, Irak'la, Suriye'yle ve Yunanistan'la ciddi sorunlar yaşayan, bölgede ve dünyada çok haklı olduğumuz konuları bile anlatma durumumuz kalmayan, dostsuz, yalnız bir ülke durumundayız. Dış politikada çok ciddi sorun yaşıyoruz. Çok ciddi bir iç barış sorunumuz var arkadaşlar. Dokuz aylık milletvekilliği süremizde yaptığımız en istikrarlı iş her gün şehit cenazelerine koşturmak. 300'ün üzerinde şehidimiz var, 300'ün üzerinde kayıtlı sivil ölüm var, 44 çocuk hayatını kaybetti ve biz, bu Mecliste az önce birbirimize girdik. Bu halka nasıl bir manzara verdiğimize lütfen dikkat edelim. Ne sizler Recep Tayyip Erdoğan'ın ya da Ahmet Davutoğlu'nun vekillerisiniz ne biz Kılıçdaroğlu'nun vekilleriyiz ne siz Bahçeli'nin ne siz Demirtaş'ın vekillerisiniz.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Hakaret etmenizi gerektirmez. Kimsenin kimseye hakaret etme özgürlüğü yok.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Bu milletin vekilleriyiz, bu milletin. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİM TUNÇ (Uşak) - Bu milletin vekiliyiz biz. Biz bu milletin vekiliyiz.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Bu milletin vekilleriyiz, kendimize geleceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)

OKTAY ÇANAK (Ordu) - Hakaret etmeyi gerektirmez o.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Bu ülkenin iç barışını tesis etmek bu Meclisin görevidir.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Hakaret etmeyi gerektirmez.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Ben, buradan Meclis Başkanına çağrı yapıyorum.

OKTAY ÇANAK (Ordu) - Milletin vekili olunca hakaret edemiyorsun.

RECEP UNCUOĞLU (Sakarya) - Bu millet Cumhurbaşkanına hakaret ettirmez, milletin vekili de ettirmez.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Birilerinin hayal dünyasını tatmin etmek için yapay komisyonları bırakın, bir an önce bir barış komisyonu kuralım, bu ülkedeki kanı durduralım. (CHP sıralarından alkışlar)

Sevgili arkadaşlar, ciddi bir yönetim sorunumuz var; çok ciddi, çok ciddi bir yönetim sorunumuz var.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Sorununuz var, doğru!

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Siz ikiniz kurun. Vatandaşa da bu iş böyle deyin.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Bakın "Ben seçildim, öyleyse artık bu ülkenin isteseniz de istemeseniz de yönetim şekli değişmiştir." demek, mevcut, meri, geçerli Anayasa'yı yok saymak demektir.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Ne alakası var?

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Bu, meşruiyet kaybıdır, kendinizi yok saymak demektir. Bunu asla doğru bulmayın sevgili arkadaşlar. Bu, ciddi bir sorun. Anayasa Mahkemesini tanımamak, mahkemelere talimat vermek, o güvendiğiniz ve ona göre burada görev yaptığınız Anayasa'yı yok saymak doğru değil.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Çarpıtmayın, çarpıtıyorsun.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Çarpıtıyorsun.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Ve kardeşlerim, sevgili milletvekilleri, ciddi bir liderlik sorunumuz var.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Sizin var, doğru!

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Bakın, buradan Sayın Davutoğlu Sayın Kılıçdaroğlu'na liderlik dersi verirken hepiniz alkışladınız.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Liderlik dersini Deniz Bey'den alın.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Dedi ki: "Ben grubuma hâkimim, sen değilsin."

ALİM TUNÇ (Uşak) - Deniz Baykal'dan alın.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Dün akşam Sayın Baykal'ı dinlemedin herhâlde.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Şimdi, Sayın Davutoğlu, ben buradan söyleyeyim değerli hemşehrim; arkadaşlar...

ALİM TUNÇ (Uşak) - Liderlik dersini Deniz Bey'den alın.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın Başkan, bu tacize ne kadar seyirci kalacaksınız?

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Ben buradan söyleyeyim...

ALİM TUNÇ (Uşak) - Devlet adamlığını da Deniz Bey'den...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, hatibi dinleyelim.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Lider olmak belli sayıda insana lafını dinletmek değildir, o kadarını askerde çavuş da yapıyor. (CHP sıralarından alkışlar)

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Dün akşam Sayın Baykal'ı dinledin mi?

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Lider olmak, sözünü dünyaya dinletebilmektir.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Evet, bak, o doğru.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Sen konuştuğun zaman karşına Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Sözcüsünün muhatap olmaması demektir. Sen konuştuğun zaman birilerinin elinde beyzbol sopasıyla sana ayar vermemesi demektir. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİM TUNÇ (Uşak) - O geçmişte kaldı.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Sen konuştuğun zaman bir değeri olmak demektir. Lider olmak, devlet adamı olmak demektir.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Sizin eski liderlerinizin özelliği o.

HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Sizde lider var mı?

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Sevgili kardeşlerim, İsmail Müştak Mayakon, 1927'de, Ankara'da Ahmet Rasim'le karşılaşır. Ahmet Rasim bildiğinizdir. "Hayrola üstat, ne arıyorsun Ankara'da" der. Der ki: "Fırıncılar ekmeği dört köşe yapmıyor da onun için Ankara'dayım." Anlamaz, "Hayrola." der. "Yahu, İstanbul'da, Beşiktaş'ta bir ekmek aldım, Akaretler Yokuşu'ndan inerken kolumun altından kaydı, düştü, yakalayayım diye koşarken buralara geldim." Vedalaşıp ayrılırlar. Akşam Çankaya'da Mustafa Kemal Atatürk'e anlatır. Atatürk hiddetlenir, kalkar, "Ya siz ne yaptınız beyefendi?" der. "Ne yapacağım efendim, bir şey anlamadım." "Nasıl anlamazsın." der. "Bu memleketin kültürüne, bu memleketin edebiyatına yarım asır hizmet etmiş bir muhterem zat, bir büyük insan belli ki yoksulluğa düşmüş, ekmek parası peşinde. Neden elinden tutup getirmezsin?" Döner yaverine, der ki: "Ahmet Rasim Bey'i bulun, lütfen, buraya davet ettiğimi söyleyin." Yaver gider, bir otel odasında Ahmet Rasim'i bulur. Sevgili kardeşlerim, Ahmet Rasim geldiği zaman Mustafa Kemal ayağa kalkar, "Hoş geldiniz üstat." der, masada yanına alır, izzet, ikram eder ve kalkarken "Üstat, lütfeder misiniz acaba, boş bulunan İstanbul Milletvekilliğini kabul buyurur musunuz?" der. O saate kadar... Döner Ahmet Rasim, İsmail Müştak'la göz göze gelirler, gözlerinden yaşlar süzülür, Mustafa Kemal'in eline sarılmaya kalkar, Mustafa Kemal izin vermez, der ki: "Paşam, anladım şimdi, ekmek gerçekten aslanın ağzındaymış."

Ben bu anekdotu ne zaman okusam De Gaulle gelir aklıma. Fransa'yı Cezayir'deki tutumu nedeniyle kınayan Jean-Paul Sartre'ı "Mahkemeye verelim, yargılayalım." diyenlere De Gaulle diyor ki: "Beyler, beyler; kendinize gelin. Sartre Fransa'dır, Fransa'yı yargılamak kimin haddine?"

ALİM TUNÇ (Uşak) - Doğru.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Sevgili kardeşlerim, devlet adamı, lider, ülkesinin kültürüne, dünya kültürüne hizmet etmiş adamlara saygı gösteren, onlara "kudurmuşlar" demeyendir. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Siz de Cumhurbaşkanına saygı göstereceksiniz bundan sonra.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ne diyorsun ya? Konuşuyor adam. Mecbur mu saygı göstermeye?

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Biz mecbur muyuz size saygı göstermeye?

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Saygı görmek istiyorsan saygı da duyacaksın.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Devamla) - Her milletvekili, her bakan, her başbakan, her cumhurbaşkanı devlet adamı da olduğu zaman değer kazanır.

Ben yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Bu millete Allah devlet adamı olmayı da nasip eden liderler nasip etsin diyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)