GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı 6'ncı tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:51
Tarih:03.03.2016

CHP GRUBU ADINA TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Su Enstitüsü bütçesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce Mardin Dargeçit'te hain bir saldırı sonucu hayatını kaybeden askerlerimize Allah'tan rahmet, acılı ailelerine ve tüm ulusumuza başsağlığı diliyorum.

Ayrıca, geçmişimizde 3 Mart tarihi milletimiz için önemli gelişmeleri beraberinde getirmiştir, o zamanın Meclisini buradan kutluyorum. Halifeliğin kaldırılması, Şeriye ve Evkaf Vekâletinin kaldırılması, Erkân-ı Harbiye Vekaletinin kaldırılması ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun çıkarılması...

Değerli dostlar, Sayın Bakan Tarım Komisyonuna bir kahvaltı vermişti ve bu kahvaltıda da yapılan işlemleri gösterdi bize. Ben o yapılan işlemleri gördükçe "Acaba biz Türkiye'de mi yaşıyoruz, yoksa Sayın Bakan başka bir ülkeden mi bahsediyor?" diye endişeye kapılmıştım ve kendisine o zaman da sormuştum. Trakya'da Ergene Nehri var. Ergene Nehri Trakya'yı ikiye böler ve bir uçtan bir uca yaklaşık 250 kilometredir. "Bu nehir şu anda zehir saçıyor ama sizin bize gösterdiğiniz hiç de öyle değil." dedim.

Ben size göstereyim arkadaşlar, işte Ergene'nin bugünkü durumu.

Manavgat Çayı'ndan daha fazla debisi vardır, fakat bu debi tamamen zehir akıtıyor, hem Trakya'nın en mümbit topraklarına hem de demin konuşan hatibin de söylediği gibi, Erdin arkadaşımızın söylediği gibi Körfez'e akıyor, Körfez'i zehirliyor.

Değerli arkadaşlar, su hayattır, hayat verir; bitkiye hayat verir, bütün canlılara hayat verir. Biz bu suyun kıymetini biliyor muyuz, bu suyu en sağlıklı, en iyi bir şekilde koruyor ve kolluyor muyuz, bu konuda ciddi endişelerimiz var. Su yerin altından önceden 30 metreden çekiliyordu bugün 300 metreden, 400 metreden çıkarılıyor benim bölgemde. Bu suyu çıkarıp kirlettikten sonra hazindir ki tekrar yerin dibine salan işletmeler var. Bunların büyük bir kısmı bu suyu Ergene Nehri'ne boşaltıyorlar. Ergene Nehri sadece Ege Denizi'ni kirletmiyor, sadece Saros Körfezi'ni kirletmiyor, Ergene Nehri'nin geçtiği, yatağının bulunduğu yerin altını da kirletiyor çünkü o yataktan sızan sular, o yataktan emilen sular yerin altındaki suları da zehirliyor.

Değerli dostlar, Trakya'nın bildiğiniz gibi bir tarafında Trakya Ovası, Ergene Nehri, bir tarafında da Istranca Dağları vardır, İstanbul'dan başlayıp Bulgaristan sınırına kadar yaklaşık 200 kilometrelik bir orman bölgesidir. Bu bölgede son zamanlarda özellikle yandaşlara verilen taş ocakları sayesinde bu bölgenin yapısı değişmiştir, toprak yapısı değişmiştir, toprağın emme özelliği kalmamıştır. Ondan dolayı da yağan yağmurlar aşağıya emilerek yer altı sularını değil beslemek, seller hâlinde ortalığı kasıp kavuruyor.

Bir örnek vereyim size. Trakya'nın en büyük su kaynağı olan Kaynarca kaynağının yaklaşık on dört yıldan bu yana debisi yüzde 50 düşmüştür. En büyük ve çok da tatlı bir su kaynağıdır. Bu su kaynağı sayesinde pancar ve çeltik ekimi yapılıyordu, bugün ne çeltik ekimi kalmıştır ne de pancar ekimi kalmıştır. Buradaki taş ocaklarından elde edilen taşlar dinamit patlatılarak elde ediliyor. Dinamitle elde edilen taşlar o sarsıntı sonucu yer altındaki jeolojik yapıyı bozuyor, çatlaklar oluşturuyor. Bu çatlaklara giden su şimdiki mevcut yatağını kaybetmiş durumdadır ve bu, sadece Trakya'ya, sadece Istranca Dağları'na ait de değildir; bu, Türkiye'nin her yerinde yapılıyor. Azgın ve kârdan başka bir şey düşünmeyen işletmeler, maalesef, bunu ülkenin başına bela ettiler.

Değerli dostlar, Ege Bölgesi'nde de, İç Anadolu Bölgesi'nde de su yerin altında 2 kattır. Bu 2 katın altındaki katlar tatlı sudur. Bu tatlı suyu alıp tarlalarımızı suluyoruz. Tarlaları sürekli suladığımız zaman su buharlaşıyor yerin üzerinden. Buharlaşan su yerinde tuz bırakır ve bu tuz zamanla da çölleşmeye sebebiyet verecektir. Onun için, yerin altındaki suyu değil, yerin üstündeki suyu en iyi bir şekilde kullanmamız gerekir. Dünyada bütün gelişmiş ülkeler yer altından bir gram dahi su çekmiyorlar. O suyu en iyi bir şekilde yerin altında muhafaza ediyorlar ki kaynakları tekrar eski hâliyle devam etsin diye. Biz yerin altını çekiyoruz, yerin üstündeki suyu da kollamayarak sellere sebebiyet veriyoruz.

Biz bu suları, özellikle Ergene Nehri'nin suyunu temizleyip, yatağına bırakıp çiftçilerin sulama imkânına kavuşturulmasını sağlayacağımız yerde, biz bunları Marmara Denizi'ne ve Ege Denizi'ne kolektörlerle boşaltmaya çalışıyoruz. Ergene'yi, Trakya havzasını kirlettiğiniz yetmiyor, şimdi de Marmara Denizi'yle Ege Denizi'ni kirletiyoruz. Yarın Ege Denizi'ni kirlettiğimizde Yunanistan "Benim suyumu kirletiyorsun." diye uluslararası kurumlara başvuracak ve buradan ceza alacağız arkadaşlar. Onun için, şimdiden uyarıyorum: Bunu kolektör vasıtasıyla değil, temizleyerek, arıtarak yatağına salmak en sağlıklı yöntemdir. Bunu yapmalarını salık veriyoruz.

Ayrıca, derelerin üzerinde HES'ler yapılıyor arkadaşlar. Bu HES'lere ne diyeceğimizi şaşırıyorum ben.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TÜRABİ KAYAN (Devamla) - Dilimden maskaralık demek geliyor ama terbiyem müsaade etmiyor, onu da söyleyemiyorum.

Değerli arkadaşlar, Ergene'den başka örnekler göstereceğim size. Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar) Ağzı ve burnu kapanmış insanlar, çünkü bu kokuya tahammül edemiyorlar.

Sayın Bakan, gülüyorsunuz.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Dalgıç o, dalgıç!

TÜRABİ KAYAN (Devamla) - Evet, aynı şekilde...

BAŞKAN - Sayın Kayan, süreniz dolmuştur.

TÜRABİ KAYAN (Devamla) - Görüyorsunuz, burada, değerli milletvekilleri, Ergene'de kaybolan bir insanımızı dalgıçlar girip de arayamıyorlar.

Sayın Bakan, bunu da bilgilerinize arz ediyorum.

Hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)