| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 7'nci tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 04.03.2016 |
CHP GRUBU ADINA OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sevgili bakanlar; bugün, Tarım Bakanlığı bütçesinden bahsedeceğiz.
Şöyle başlamak istiyorum: Tarımı üretemeyen, çiftçisi borç batağında olan mutsuz bir ülke arıyorsanız o da Türkiye'dir.
Dünyada her ülke tarımını desteklemektedir çünkü insanların besin maddesi ihtiyacını garanti altına almak ülkelerin temel görevlerinden ve önemli konulardan biridir. Günümüzde çok gelişmiş ülkeler dahi tarımını desteklemekte, destekleme bütçelerini sürekli artırmaktadır. Devlet, çeşitli şekillerde üretime, tarıma, çiftçiye müdahale etmektedir. Ülkelerde gıda maddeleri yetersiz olsa bile, bu ihtiyaçlar dönemsel olarak ithalatla karşılanabilir ancak bu, dövizin gitmesine ve ülkenin de dışa bağımlılığına neden olabilir.
Örneğin, Türkiye, bitkisel yağlarda net ithalatçı bir ülkedir ve bu ithalatı gün geçtikçe artmaktadır. 2005 yılında 1,3 milyar dolar olan ithalatımız, bugün 4,5 milyar dolarlara yaklaşmıştır.
Bir ülkenin ithalatçı olması şu açıdan sakıncalıdır: Bakın, paranız olabilir ancak yurt dışında bazen çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalabilirsiniz. Bir örnek vermek istiyorum, 2008 yılında yaşadığımız bir örnek: Türkiye'nin ciddi anlamda parası var, dışarıdan fonlar geliyor, sıcak parayla ithalatımızı çeviriyoruz; iyi, güzel ama bitkisel yağlarda Bulgaristan ve Moldova gibi ülkelere bağımlı kalmışız, onlardaki üretimin tamamını almışız, yetmemiş, Arjantin pazarına yönelmişiz ama Arjantin'de iç karışıklık çıkmış. Bunu önceden öngörebiliyor musunuz? Hayır. Ukrayna'ya yönelmişsiniz, Ukrayna'da da bitkisel yağlara makine yağı karışmış, bunu öngörebiliyor musunuz? Hayır. Peki, ham yağın tonu ne olmuş? 900 dolardan 2.700 dolara çıkmış. Yani paranızla ürün bulamamışsınız, paranızla rezil olmuşsunuz. Dolayısıyla, ithalatçı politikalarla bir yere kadar gidebilirsiniz.
Bir ülke üretmeli, önce kendine yeterli olmalı. Öngöremediğimiz başka politika: Rus uçağının düşürüleceğini öngörüyor muydunuz? İhracat pazarlarının daralacağını öngörüyor muydunuz? Ne oldu? Üç gün önce İstanbul yaş meyve sebze halini dolaştım, içler acısı; armutlar çürüyor, marullar çürüyor, salatalıklar çürüyor. Ee, peki, bu ne? İhracatta Rus pazarı durduğu için sıkıntı var. Peki, bir önleminiz var mı, bunu öngörebiliyor musunuz? Hayır. Demek ki, nitelikli bir tarım politikası uygulamak gerekir. Bunu öngöremediğiniz için diyorsunuz ki: "Biz bazı ürünlerde kendimize yeterliyiz." Örneğin, sütte kendimize yeterliyiz de ne oluyor? Süt fiyatı yerlerde. 90 kuruşa kimse almıyor, diyorlar ki: "50 kilogramla 150 kilogram arasındaki sütü alırız." Ee, peki, üreticinin 10 tane ineği varsa, inek başına 20 litre süt veriyor bu hayvanlar, 200 litre süt nereye satılacak? Bunları görmek zorundayız.
Fındıkta ihracatçıyız da ne oluyor? Dün gittik, Düzce'deydik, fındık 8 liraya düştü, piyasalarda sıkıntı var mı? Var. Maliyetler 10 liranın üzerinde. Peki, üretici? Üretici kan ağlıyor. Ne yapsın? Onlarda mı İstanbul'a gelsin, zaten 16 milyon olmuş İstanbul; onlar da mı Ankara'ya gelsin, zaten 6 milyon olmuş Ankara.
Peki, bunların çözümü nedir? Bunların çözümü çok basittir: Okul sütü vereceksiniz, okul fındığı vereceksiniz, yoksullara yardım yapacaksınız, arzı siz düzenleyeceksiniz. Bunu kim yapacak? Tarım Bakanlığı. Bakanımız burada, geçen gün Plan ve Bütçe Komisyonunda da söyledim, Bakanın A takımında, üst düzeyinde 1 tane ziraat mühendisi, 1 tane veteriner yok. Tarım Bakanlığı kapatılsa inanın çiftçinin haberi olmaz, çiftçiyle bağı kopmuş, Türk tarımı Allah'a emanet. Peki, Tarım Komisyonumuz nerede? Tarım Komisyonumuz var -altı aydan beri üyesiyim- Tarım Komisyonu toplandı mı? Evet, bir defa toplandı, fotoğraf çektirdik. Onun dışında bir şey yaptık mı? Hayır. Peki, bu süre içerisinde Meclisten tarımla ilgili yasalar geçti mi? Evet. Ne geçti? Çok önemli bir yasayı burada kabul ettik, KDV'yi indirdik yemde ve gübrede. Peki, Komisyona soruldu mu "Nasıl yapalım, yöntem nasıl olsun? Üreticiye bu KDV indirimi nasıl yansısın?" diye? Bunu sormadınız, sormadığınız gibi üreticiye yansımadı, bu para aracıların cebine gitti. Yüzde 8 yemdeki KDV tamamen çiftçiye gitmedi, aracıların cebine gitti. Örnek veriyorum: Kepek fiyatı 500 liraydı şimdi 600 lira oldu. Kim kazandı? Çiftçi her zamanki gibi kaybetti.
Peki, Tarım Bakanlığının başka kuruluşları var mı? Var tabii ki ama çoğunu ne yaptınız? Özelleştirdiniz ya da işlevini yitirttiniz. Örneğin TEKEL vardı, TEKEL'i stoklarındaki üzümle yok pahasına sattınız. Toprak Mahsulleri Ofisi kurumu çok güzel bir kurum, çiftçinin kara gün dostu ama "kara gün" yazısını bile aldınız, "Toprak Mahsulleri Ofisi çiftçinin dostudur." diyorsunuz; müdahale edecek gücü yok, parası yok, müdahaleleri hep geç yapıyor.
Peki, şeker pancarı üretimi yerine nişasta bazlı şekerin Türkiye'de kotasını sürekli artırıyorsunuz. Onun dışında, tarım satış kooperatifleri birlikleri. Kim bunlar? FİSKOBİRLİK, TRAKYABİRLİK, KARADENİZBİRLİK, TARİŞ; bunların piyasadaki gücünü azalttınız. Tarım kredi kooperatifleri, inanın tefeciden farksız bir şekilde yüksek faizlerle çiftçinin kanını emiyor. ÇAYKUR'da ne yaptığınızı bilmiyoruz, bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz. Bakliyatlarda en önemli gıda maddeleri nohut, fasulye, mercimek; inanın Kanada olmasa şu an kuru fasulye yiyemezsiniz, nohut yiyemezsiniz, mercimek yiyemezsiniz. Bu kadar dışa bağımlılık, bu kadar tedbirsizlik olur mu? Tedbirler alınıyor, örneğin yüzde 225 olan kırmızı etteki gümrük vergisini sıfıra çektiniz, ne oldu? Yine et 40 lira, yine ithalatı konuşuyoruz. Dolayısıyla, bu böyle olmaz arkadaşlar. Bunun olması için nitelikli, bilimsel temele dayalı ama içinde çiftçi olan, içinde üretim olan, içinde para olan -yani çiftçiyi destekleyeceksiniz- üreten bir ülke...
Merak etmeyin, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında köylü yeniden milletin efendisi olacak. Biz çaya da sahip çıkacağız, süte de sahip çıkacağız, fındığa da sahip çıkacağız, mısıra da sahip çıkacağız, tarıma da, Türkiye'ye de sahip çıkacağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)