GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı 8'inci tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:53
Tarih:05.03.2016

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Sayın Başkan, önce Sayın Dışişleri Bakanının cevaplandırdığı bu Avusturya'yla ilgili duruma bir ilave olarak şunu söyleyeyim: Avusturya'da bu yasa tasarısı konuşulmaya başlandığı zaman, biz açtığımız uluslararası imam-hatip okullarına Avusturya vatandaşı da olan öğrenciler alarak, daha sonra o yasada eğer illa Avusturya vatandaşı olma koşulu aranacaksa buralardan mezun olan öğrencilerin orada din görevlisi olarak görevlendirilmeleri için tedbir almıştık ama tabii, uygulamanın yanlışlığını zaten Sayın Dışişleri Bakanımız vurguladı.

Bu engellilere ilişkin okullarımızda zaten bu yasa çıktıktan sonra TSE 9111 ve TSE 12576 standartları uygulanıyor. Buna göre okul girişlerine rampa yapılması, zemin kaplamalarının kaymayan ve tekerlekli sandalye hareketini güçleştirmeyen malzemeyle kaplanması, birden fazla katlı eğitim yapılarında standartlara uygun engelli asansörü yapılması, dersliklerin eşitsiz ve kot farkı olmaksızın tasarlanması yani engelliler için gerekli olan düzenlemeleri yapacak şekilde tip projelerimizi güncelledik, tip projelerimizi ona göre yapıyoruz. Diğer eski okullarımızda da bunların mümkün olanlarını uyguluyoruz.

Şimdi, bu okul müdürlerinin atanmasına ilişkin mahkeme kararlarından söz ediliyor. Ben daha önce burada görüşmeler sırasında Niğde'den ve Balıkesir'den CHP'li milletvekili arkadaşlarımız da kendi yörelerindeki bazı şikâyetleri bana ilettiler. Kendilerine de orada açıkladım ama Genel Kurulun da bilmesinde yarar var. İki şey birbirine karıştırılıyor: Şimdi, bu açılan davalar... Okul müdürlüğü için görevlendirilmek üzere komisyonlar kurulmuş, o komisyonlar mülakat yapmış. Bu mülakatlarda 75 ve üzeri alanlar görevlendirilmiş, altında alanlar görevlendirilmemiş. Mahkemelerde açılan davalar, komisyonların aldığı bu kararlara yönelik davalar. Dolayısıyla, mahkeme bu davalarda şikâyetçiyi haklı bulduğu zaman şunu öngörmüş oluyor mahkeme kararı: "Bu komisyonun kararı geçerli değil, yeni bir komisyon kurun ve daha nesnel kriterlerle bu adayı yeniden değerlendirin." Bütün mahkeme...

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Hepsi öyle değil.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - "Bütün" demeyeyim, birçok mahkeme kararında bu yanlış anlamayı önlemek üzere dava kararında şu da var; "Bu karar, okul müdürlüğüne iadesini gerektirmez." hükmü de orada -kararda- var yani okul müdürlüğünden zaten alınmış, 16 bin öğretmen ve müdür daha önce alınmış, yasayla alınmış; buna karşı yapılan itiraz, Anayasa Mahkemesince reddedilmiş. Dolayısıyla yasal olarak zaten o komisyonlara giren adaylar okul müdürü olarak girmiyorlar, okul müdürü adayı olarak giriyorlar. Komisyonun bir yanlış yaptığına mahkeme karar verirse biz o komisyonları yeniden kuruyoruz. Bugüne kadar da...

Ha, şube müdürlüğüyle ilgili de kısaca bir şey söyleyeyim: Şube müdürlüğü alımı için açılan dava sayısı 620. Bunlardan 280'inde yürütmenin durdurulmasının reddi kararı verilmiş yani 620 davadan 280'i idare lehine -Millî Eğitim Bakanlığı lehine- kararlaştırılmış, 64 yürütmenin durdurulmasının kabulü kararı verilmiş, 104 ret kararı, kesin ret, 217'si iptal kararı. Bu davalar nerede devam ediyor şu anda? İdari Dava Daireleri Kurulu kararı bekleniyor, onun neticesine göre de uygulanıyor. Millî Eğitim Bakanlığının, mahkeme kararlarından, o güne kadar uygulamadığı herhangi bir mahkeme kararı yok.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Ama hepsi öyle değil Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Sadece mahkeme kararının nasıl uygulanacağı konusunda şikâyetçilerin yanlış anlamaları var, o da biraz önce söylediğim gibi, o komisyon kararlarının iptali, doğrudan, tekrar müdürlüğe atanmasını gerektirmiyor.

Nasrettin Hoca kitabı... Şimdi, bu kitap tavsiyesiyle ilgili çok sık böyle şeyler gündeme geliyor. Daha önceden de yine Eskişehir'de Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü'yle ilgili böyle bir tartışma oldu, bu vesileyle onu da açıklamış olayım.

Millî Eğitim Bakanlığı 2004 yılından beri hiçbir şekilde ders kitapları dışında herhangi bir yayını -kitap, dergi vesaire- okullarımıza tavsiye etmiyor. Daha önce Talim ve Terbiye Kurulu tarafından uygulanan tavsiye yönteminin çok suistimallere yol açtığı, birtakım çıkar ilişkilerine de yol açtığı görülmüş, 2004 yılından itibaren Millî Eğitim Bakanlığı herhangi bir kitabın, yayının, derginin Millî Eğitim Bakanlığına Bakanlık tavsiyesi olarak tavsiye edilmesini kaldırmıştır. İl müdürlüklerimiz, ilçe müdürlüklerimiz, şube müdürlüklerimiz de okullara kitap tavsiye etmezler, edemezler. Ha, veliler, okul aile birlikleri, birtakım sivil toplum kuruluşları filan...

DİDEM ENGİN (İstanbul) - Öğretmenler tarafından tavsiye ediliyor Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Şimdi, her sınıftaki öğretmene de "Hiçbir şekilde kitap tavsiye etmeyeceksin." dediğiniz zaman işin... Dolayısıyla, öğretmenlerimizi uyarırız.

DİDEM ENGİN (İstanbul) - Hangi tür kitapları tavsiye etmeyecekler?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Verilen bir başka örnek Ömer Asım Aksoy'un Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü. Bütün okullarda tavsiye edilmiş de olabilir; edebiyat derslerinde, Türkçe derslerinde -edebiyat terimleri, atasözleri- tavsiye edilir öğretmeler tarafından. Dediğim gibi, Millî Eğitim Bakanlığı tavsiye etmiyor 2004'ten beri. Bu kitapta bir Antep atasözü... Zaten Ömer Asım Aksoy Antepli. Tamam, yani bire bir uygulanmaya kalktığı zaman veya bir tavsiye gibi algılandığı zaman yakışıksız bir atasözü ama neticede Türk atasözleri repertuvarında olan bir söz. "On beşinde kız ya erde ya yerde." Yani, ya kocaya gitsin ya ölsün manasına gelen, yakışıksız, uygunsuz bir atasözü ama böyle bir atasözü varmış Antep'te, Ömer Asım Aksoy da bunu almış.

Şimdi, efendim, "Millî Eğitim Bakanlığı, çocuk gelinleri teşvik ediyor." diye yazılı soru önergesi verildi. Şimdi, bakın, biz bu kitabı da tavsiye etmedik; 2004 yılından beri biz kitap tavsiye etmiyoruz. CHP'li bir milletvekili arkadaş beni bu kitap yüzünden çocuk gelinliğini teşvik etmekle suçluyor. Ben kitabı bu vesileyle duydum ve bu atasözünden bu vesileyle haberdar oldum ama şunu size söyleyeyim: Ömer Asım Aksoy kim? Ömer Asım Aksoy, Atatürk zamanında Türk Dil Kurumu Yazmanlığına yani Genel Sekreterliğine atanmış ve 1935'ten 1950'ye kadar da Cumhuriyet Halk Partisi Gaziantep Milletvekili olarak vazife yapmış bir dil bilimci. Şimdi, ne yapalım?

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Buyurun bakalım!

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Diğer sorular...

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Başka bir örnek yok mu Sayın Bakanım?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Başkent Öğretmenevinin ücretleri... Evet, o konuda şikâyetler alıyoruz. Genel olarak, bizim öğretmenevleriyle ilgili yaptığımız çalışmada arkadaşlarımıza iletmeye çalıştığımız şey şudur: Öğretmenevleri kâr edecek müesseseler değildir, buralar ticari işletme değildir, buralar bir sosyal hizmet görmekle mükelleftir, onun için kurulmuştur. Şimdi, her öğretmenevine "Hesabınızı kitabınızı, geçen yıllara bakarak, geçen yıllardaki harcama kalemlerinize bakarak denk getirecek şekilde ücretlerinizi ayarlayın." demişiz. Başkent Öğretmenevinin son rakamlarını bilmiyorum şu anda; bu ayarlamadan sonra veya önce neydi, şu anda ne oldu bilmiyorum ama bu vesileyle bir daha onu hatırlatacağız. Genel olarak, hepsine hatırlatıyoruz zaten. Buralar, öğretmenevleri öğretmenlerimizin kendi bütçelerine uygun fiyatlarla kalabilecekleri yerler olmalı. Zaten buraya insanlar eğlenmeye gelmiyorlar, zaruret icabı, işi olduğu için Ankara'ya geliyor, bir de böyle bir masrafa girmesini biz de doğru bulmuyoruz.

Danışman atamalarında sendika şeyi... Ben burada kriterleri açıkladım. Danışman öğretmenlerimiz, meslekte on yılını tamamlamış, uluslararası veya ulusal projelerde görev almış, sendikal aidiyetine bakılmaksızın... Biz zaten istesek de bakamayız ama şimdi...

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Hiç başka sendika da yok ama.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - ...siz bana derseniz ki "Filan yerde, filan yerde, filan yerde, şu okuldaki bütün danışman öğretmenler sadece şu sendikanın üyesi."

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Her yerde, her yerde.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Evet, mümkündür, o kriterleri karşıladığı için mümkündür, karşılamadan bir sendikal kayırma yapıldığı için de mümkün olabilir. Varsa bunun örnekleri elinizde -yani filanca okulda falanca öğretmen hak etmediği, bu kriterlere sahip olmadığı hâlde sadece sendikal aidiyeti sebebiyle danışman olarak atandı- verin bilgilerini, ben araştırayım, gereğini de yapayım, yapalım Millî Eğitim Bakanlığı olarak.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Tıp fakültesi...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesiyle ilgili YÖK'ten gelen bilgi şu: "Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesinin akademik kadrolarının kullanılmasında herhangi bir sıkıntı yoktur, kadro talepleri YÖK tarafından değerlendirilmektedir."

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Tıp Fakültesi, Niğde tıp fakültesi Hocam...

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Gözaltılarla ilgili bir şey vardı Sayın Bakanım.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Gözaltılarla ilgili, onu da söyleyeyim.

Okullarımızda, özellikle terörle mücadele edilen yerlerdeki okullarımızda öğretmenler, okul idarecileri, terör örgütüne müzahir konuşmalar yapıyorlarsa, öğrencilerini dağa çıkmaya teşvik edecek söylem ve eylemlerin içindelerse biz yasa gereği onlar hakkında soruşturma açıyoruz ve cezalandırıyoruz, cezalandırmaya da devam edeceğiz. Hiçbir öğretmenin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Hiçbir soruşturma öyle bir gerekçe yok, hiçbir soruşturmada öyle bir gerekçe yok.

BAŞKAN - Sayın Bakan, mikrofonunuzu açıyorum, sözlerinizi tamamlayınız efendim.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Yasal prosedürlere uygun olarak, yasada ve yönetmelikte böyle bir konu nasıl soruşturulur, nasıl sonuçlandırılırsa o şekilde soruşturma açılır.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Hiçbir soruşturmada öyle bir gerekçe yok. Ankara katliamını protesto etmek için bir gün işe gitmedikleri için idari soruşturma açıldı.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Varsa böyle, herhangi bir şekilde masum olduğu hâlde cezalandırıldığını düşündüğünüz örnekler varsa onları da verin, onları da araştıralım. Ama terör örgütüne, herhangi bir terör örgütüne -sadece bölgeyle ilgili de söylemiyorum; İstanbul'da da, Ankara'da da, İzmir'de de, herhangi bir terör örgütüne- müzahir konuşmalar, söylemler, okul içinde, sınıfta çocukları terörist faaliyetlere özendirecek, meşrulaştıracak, onların kafasında bunları meşrulaştırmaya yönelik konuşmalar yapan, eylemler yapan öğretmenler ve yöneticiler varsa...

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Basın açıklaması, basın açıklaması...

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Hiçbir öğretmen öyle bir şey yapmaz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - ...bunlarla ilgili yasal işlemleri, Millî Eğitim Temel Kanunu'nda, diğer ilgili yönetmeliklerimizde olan hepsini tereddütsüz uyguladık, uygulamaya da devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - Basın açıklaması yüzünden...

SERKAN TOPAL (Hatay) - Sayın Başkanım, sorduğum sorulara cevap alamadım.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Sizin sorduğunuz soruyu da size iade ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Topal...

SERKAN TOPAL (Hatay) - Sayın Bakanım, bir şey söyleyeceğim.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Öyle magazin şeylerle Meclisin mehabetini zedelemeyin. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

SERKAN TOPAL (Hatay) - Hayır, yani bakın, Sayın Bakan, siz babacan bir insansınız.

BAŞKAN - Sayın Bakan...

SERKAN TOPAL (Hatay) - Sayın Bakan...

BAŞKAN - Bir saniye Sayın Topal, bir saniye efendim.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Ya, dün de aynısını yaptın kardeşim, soruyu sordun cevabını aldın işte.

BAŞKAN - Sayın Topal...

SERKAN TOPAL (Hatay) - Bir şey söyleyebilir miyim? Bir dakika efendim, özür diliyorum.

Siz babacan bir insansınız...

BAŞKAN - Sayın Topal, izin verir misiniz efendim. Sayın Topal, izin verir misiniz. Lütfen, lütfen efendim...

Sayın Bakan, eğer Genel Kurulu uyarmak gerekirse ben uyarırım efendim, sizin ayrıca uyarmanıza gerek yok.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Ben Genel Kurulu uyarmıyorum, ben sayın konuşmacıyı uyarıyorum.

BAŞKAN - Bir saniye efendim, Sayın Bakan, bir saniye.

Sayın Topal, sorular soruldu, sayın bakanlar da bu sorulara cevapları verdiler. Sayın bakanların cevap veremedikleri sorular olabilir. 2 Sayın Bakan, Sayın Çavuşoğlu ve Sayın Sarı bunlara yazılı cevap vereceklerini söylediler. Henüz, Sayın Millî Eğitim Bakanı bu konuda nasıl bir açıklama yapacak bilemiyoruz. Yani, keşke burada uzun bir zaman olsa her sorulan soruya cevap için, sayın bakanlar da cevap verme imkânı bulsa ama İç Tüzük buna izin vermiyor.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Ben 4 tane soru sormuştum, 2'sinin cevabını almak isterim.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Ya, cevabı aldın, iade etti sana soruyu.

BAŞKAN - Bir saniye, bir saniye efendim, bir saniye.

Şunu da söyleyeyim: Hani, sayın bakanların cevap süresi uzadı gibi bana işaretler geldi Genel Kuruldan. Sorulara ilişkin ayırdığım süre on dakikayı geçti, on dört dakikayı buldu. Sevgili arkadaşlar, ona paralel olarak Hükûmete de bir ilave süre verdim. Konu budur. Bundan şikâyetçi değil, memnun olmak gerekir diye düşünüyorum.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Tutanaklara geçmesi amacıyla...

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun efendim, son cümlelerinizi alayım.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Bazı sorulara cevap vermek için vakit yetmedi. Hatırlarsanız, Plan ve Bütçe Komisyonunda da pek çok soruya zamanında cevap verememiştik; daha sonra onlar yazılı olarak sizlere iletildi diye biliyorum, imzaladım ben çünkü, bütün cevaplarımızı sizlere ilettik. Aynı şekilde, bugün burada sorulan, ya benim henüz bilmediğim için veya süre yetmediği için cevaplandıramadığım soruları da yazılı olarak cevaplandırırım.