| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Tasarısı Maddelerinin görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 55 |
| Tarih: | 07.03.2016 |
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı'nın başlığı "Mali kontrole ilişkin hükümler" olan 8'inci maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Madde toplam 7 fıkradan oluşmakta ve bu maddede, geçici hizmet karşılığı ödemelere ilişkin, yine (T) cetvelinde yer alan taşıtların satın alınmasına ilişkin, işçilerin bütçede öngörülen fazla çalışmalarının düzenlenmesine ilişkin, uluslararası kuruluşların üye aidatlarına ilişkin, yine, sosyal tesislerde çalıştırılacak personel istihdamına ilişkin bazı düzenleme ve usuller getirilmektedir. Bu maddede yer alan hususların geçmiş yıllarda da farklı başlıklarda yer aldığını görüyoruz; kimisi geçici işçi çalıştırmayla ilgili, kimisi taşıt alımıyla ilgili başlıklarda yer almış.
Şimdi, buradan anlayacağımız şu ki bu "Mali kontrole ilişkin hükümler" başlığı altında, bütçe büyüklüğü içerisinde belki çok fazla ağırlığı da olmayan, mali kontrolle de alakası bulunmayan, esas itibarıyla harcama yetkisi verilmiş bazı kalemleri görüyoruz.
Yine, gerek eski Muhasebei Umumiye Kanunu'nda gerekse 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nda, aslında bir harcamanın gerçekleştirilebilmesi için ya ilgili kanunda yetki verilmesi ya da taahhüt işlerinde olduğu gibi, ilgili mevzuata istinaden hazırlanmış olan sözleşmelerde yer verilmesi gerekiyordu. Bu uygulamanın öncelikle genel usul ve esaslara aykırı olduğunu ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Yasası'nı çıkardık. Bu yasa, kamu mali yönetimi açısından bakıldığında bir mali reform olarak ifade edildi. Aslında, bu yasanın tasarısı 57'nci Hükûmet döneminde hazırlanmıştı. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, bu yasa tasarısının hazırlanmasında katkı verdik ancak bu yasanın denetim kısmıyla ilgili bazı katılmadığımız yanları da vardı. Fakat, yasa çok hızlı bir şekilde, 2003 yılında gündeme alındı ve yasalaştırıldı. Denetimle ilgili çekincelerimizin de hâlâ olduğunu ifade edebilirim. Ki o dönemlerde, tasarının hazırlandığı dönemlerde biliyorsunuz Amerika Birleşik Devletleri'nde "Enron", "dot-com", "WorldCom" adlarıyla ifade edilen ve dünyanın birçok yerinde yankı uyandıran skandallar olmuştu, bağımsız denetim skandalları olmuştu.
5018 sayılı Yasa'yla birlikte getirilen denetim sistemine baktığımızda, aslında Kıta Avrupası hukuk sistemini kabul etmiş olan Türkiye'de ve denetim yapısı, kamu yönetimi de buna göre şekillenmiş olan ülkemizde, eskiye dayalı kontrol ve teftiş kurullarını esas alan denetim yapısı, Anglosakson hukuk sistemine uygun olarak kamu hukukunun olmadığı bir kamu yönetimi anlayışıyla yöneticiye bağlı iç denetçi ve paraya dayalı dış denetim yapısına dönüştürüldü. Şu anda kamudaki dış denetimin Sayıştay denetimiyle yapıldığını ifade edebiliriz. Ancak geçen ay, ocak ayında yine -bir torba kanun içerisinde- buradan bir yasa geçti. Borsada işlem gören, kamu hissesi yüzde 50'nin altında olan şirketlerde ve bağlı ortaklıklarda bağımsız denetim şirketleri tarafından hazırlanmış olan denetim raporları esas alınarak Sayıştayın denetim raporu hazırlayacağı şeklinde çıkan yasanın dışarıdaki yansıması şöyle: "Sayıştay devre dışı bırakılıyor, dev şirketler denetimden kaçırılıyor." diye kamuoyuna anlatıldı. Amerika Birleşik Devletleri, biraz önceki söylediğim skandallardan sonra denetim yapısını değiştirdi ve ciddi kısıtlamalar getirdi, kamu gözetimini devreye soktu.
Değerli milletvekilleri, 5018 sayılı Yasa'ya baktığımızda, şu anda üzerinde konuştuğum, adı o şekilde belirtilmiş olan yani "mali kontrol" olarak ifade edilen kavramın tanımını görüyoruz: "Kamu kaynaklarının belirlenmiş amaçlar doğrultusunda ilgili mevzuatla belirlenen kurallara uygun, etkili, verimli ve ekonomik bir şekilde kullanılmasını sağlamak için oluşturulan kontrol sistemi ile kurumsal yapı, yöntem ve süreçleri ifade eder." diyor. Ama maddenin içerisine baktığımızda, bu tanımla zerre bir alakasının olmadığını görüyoruz.
Yani mali disiplin, biliyorsunuz, tabii ki önemli. Niye önemli? Makroekonomik istikrar açısından önemli, para politikalarının etkinliğinin sağlanması açısından önemli, kaynak dağılımındaki etkinlik açısından önemli, uluslararası ekonomik çevrelerin bakış açısından önemli. Yani, aslında, tabii, bu, mali disiplinle de doğrudan alakalı. Mali disiplin mali reformla oluyor. Mali reform mali kurallarla mümkün olabiliyor. Bu kurallar da eğer uygulanıyorsa ve bu uygulamalar denetlenebiliyorsa, işte o zaman hayata geçirilebiliyorsa bir anlam ifade ediyor.
Doğru bilginin anlamı ya da doğru bilgi nedir dediğimizde, usulüne uygun, standartlarına uygun, denetlenmiş bilgi demektir. Peki, Hükûmet yıllardır mali reformdan bahsediyor, gören olmadı, getirdiği kurallara da zaten kendisi uymuyor. AKP hükûmetlerinin en karakteristik özellikleri, kontrol ve özellikle de denetimden kaçma özellikleridir. AKP iktidarları, kendilerini denetimsizleştirmek için aslında denetimi iktidarsızlaştırmışlardır. Yasama denetimi işte burada. Soru önergelerine, araştırma önergelerine, gensorulara ne kadar cevap verebiliyorlar, hepimiz birlikte yaşıyoruz. Örneğin, et fiyatlarıyla ilgili bir araştırma önergesi getirdiğimizde, burada, iktidar partisi yetkilileri, sözcüleri, bunları boş iş olarak görmüşler, araştırmaya dahi değer bulmamışlardır. Yargıya bakış ve yargının hâli ortada. Kamu idarelerinin denetiminde Sayıştay devre dışı bırakıldı. 1996 yılından bu yana performans denetimi yapan Sayıştay, özellikle 5018 sayılı Yasa'yla birlikte, performans denetimini sadece yüzeysel olarak yapan bir kurum hâline getirildi. Sayıştay raporlarında artık standartlığı görüyoruz, standart bir şekilde yazılmış, önümüze konulan raporlar üzerinden biz burada bütçe hakkını ve denetim hakkını kullanmaya çalışıyoruz.
Değerli milletvekilleri, tabii, 5018 sayılı Yasa'da çok güzel şeyler var; 62 tane yönetmelik çıkarılmış, esas, usul, rehber birçok şey yayımlanmış, standartlar belirlenmiş -iç denetim standartları- iç denetçi kadroları verilmiş -Maliye Bakanımız da burada- ama verilen iç denetçi kadrolarının, 2 bin küsur kadronun yüzde 47'si kullanılmış, yüzde 53'ü kullanılmamış, iç denetim yapılmıyor. 5018 sayılı Yasa'yla birlikte -"reform" diyoruz ama- yaptığınız tek bir şey var; kamu idarelerini de denetimden uzaklaştırmak oldu.
Yine, çok önemli bir konu: Kamu-özel ortaklığıyla ilgili projelere ilişkin hazine garantisi ve borç üstlenimleriyle ilgili husus da mali disiplini bozma açısından önemli bir sorun olarak karşımıza geliyor. Biliyorsunuz, geçmişte de benzer "finanslama modelleri" adı altında bu tür uygulamalar yapıldı, bu millet bunun bedelini ağır ödedi; hatta daha eskilere gidersek Osmanlı'da da benzer şeyler yapıldı ve Düyun-ı Umumiye'yle sonuçlandı.
Ben hepinizi tekrar saygılarımla selamlıyorum, bu bütçenin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum ancak bu bütçenin bu milletin sorunlarına çözüm olmayacağını da ifade ederek bütçenin karşısında olduğumuzu da ifade etmek istiyorum. (MHP sıralarından alkışlar)