GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Tasarısı Maddelerinin görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:56
Tarih:08.03.2016

MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben de sözlerime başlamadan önce şehitlerimize Allah'tan rahmet, Türk milletine başsağlığı diliyorum.

Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle tüm dünya kadınlarının gününü kutluyor, Türk İslam dünyası kadınları için de hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.

Tabii, kadın sorunu yok, aslında insanlık sorunu var. Yani, önce belki dilimizi düzeltmemiz gerekiyor, "kadına sorun çıkaranların sorunu var." demek, "kadın sorunu" dememek gerekiyor.

Söz aldığım madde değerli milletvekilleri, dengeyle alakalı, gelir ve harcamalar arasındaki parasal bir denge önümüzde. Aslında bu bir sonuç. Bu kanunla, Hükûmete, gayrisafi yurt içi hasılanın yani millî gelirin yaklaşık yüzde 25'inin toplanarak yeniden dağıtılması yetkisini veriyoruz. Verdiğimiz yetki öyle az uz yetki değil; gayrisafi yurt içi hasılanın dörtte 1'inin toplanarak yeniden dağıtılması.

Söylenecek çok şey var ama demin IMF konusuyla ilgili Sayın Bakanın bir değerlendirmesi oldu, 2002'de IMF'nin kapısına gidildiği şeklinde bir ifadesi oldu. Burada daha önce de söyledim, genellikle iktidar partisi sözcülerinin bir 2002 takıntısı var. Nereden geliyor, nasıl geliyor bilmiyorum ama şunu ifade edeyim ki teknokrat olan, bürokrasiden gelen Sayın Bakan, IMF'yle Yakın İzleme Anlaşması -Bakan yerinde, pardon- 1998 yılında yapıldı yani 56'ncı Hükûmet döneminde yapıldı. 57'nci Hükûmet haziran ayında göreve başlamış olduğunda, zaten, Türkiye, IMF'yle görüşmelere bir nevi başlamıştı. O dönemin ekim ayında atanmış olan bir genel müdür olarak Hazinede IMF'yle yapılan görüşmelerin içerisinde kendimi buldum tarım sektörü adına ve o dönemde yapılan görüşmelerde Hazine Müsteşarının söylediği hiçbir zaman aklımdan gitmedi. Şunu söylüyordu: "Siz tarımla ilgili direniyorsunuz, destekler konusunda taviz vermek istemiyorsunuz ama siz belki tarım sektörünü kurtarmak istiyorsunuz, biz Türkiye'yi kurtarmak istiyoruz. Eğer yıl sonuna kadar bir stand-by anlaşması yapılmaz ise Türkiye borçlarını döndüremeyecek hâle gelecek." diyordu. Tarih Ekim 1999, 57'nci Hükûmet göreve geleli daha birkaç ay olmuştu. Eğer IMF'yle bir anlaşmaya mecbur kalınmışsa bu, 57'nci Hükûmetin bir icrasının sonucu değildi.

Sayın Bakan, bunun çok iyi bir şekilde bilinmesi gerekiyor. Hele hele 54'üncü Hükûmet ki o 54'üncü Hükûmetin içerisinde burada birçoğunuz vardı. Özellikle iktidar partisinin geldiği membasına baktığımızda yani şu anda burada bulunan iktidar partisi temsilcileri ya da ağabeylerinin IMF'yle anlaşma yapılması konusuna götüren süreçte dahli vardır, Milliyetçi Hareket Partisinin zerre bir dahli yoktur. Bunu da buradan ifade etmek istiyorum. Bu da bu şekilde doğru ve gerçek bir şekilde bilinmeli.

Değerli milletvekilleri, aslında faiz konusu da çok konuşuluyor. Evet, geçmişte faizi devlet ödüyordu, bütçeden ödeniyordu; doğru. Bütçe giderlerinin önemli bir kısmı faizlerden oluşuyordu. Vergi neredeyse faizi karşılayamayacak durumdaydı. Biraz önce anlattım 1999'un sonuna gelindiğinde Türkiye'nin ne hâle geldiğini ama şunu da hemen ifade edelim ki bugün kamunun borç yükü gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak azalmıştır ama milletin borç yükü artmıştır. Kamunun faiz yükü azalmıştır, düşük faiz ödüyor, evet, geçmişle mukayese ettiğimizde. Peki, milletin faiz yükü ne olmuştur? Milletin faiz yükü de artmıştır.

Bakın kamunun 2002 yılındaki borcu 272 milyar TL iken bugün 721 milyara, özel sektörün 95 milyar TL olan borcu 1 trilyon 819 milyar TL'ye gelmiştir. Yani gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki payına baktığınızda toplam borçlar yüzde 107 iken yüzde 130'lara çıkmıştır.

Değerli milletvekilleri, bu konuyla ilgili belki söylenecek çok şey var ama şunu da kısaca ifade etmek gerekirse: Evet, geçmişte devlet ağırlıklı olarak faizin külfetine katlanıyordu, bugün de millet katlanıyor, hane halkı katlanıyor, reel sektör katlanıyor. Aslında faiz hacmi, faiz piyasası geçmişe oranla çok daha artmıştır. Bankaların aktiflerine bakın. Bankaların kredi portföyü 2002 yılında 40 milyar, 45 milyar civarındayken bugün 1 trilyon 500 milyara çıkmıştır, 36 kat artmıştır. Dolayısıyla bu Hükûmetin yaptığı ekonomi politikaları, izlediği ekonomi politikaları faiz lobisine hizmet etmiştir. Bunun da bu şekilde bilinmesi gerekir eğer gerçekleri söylemek, dinlemek istiyorsak.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz birçok konuda görüş ve düşüncelerimizi açık ve net bir şekilde kamuoyuyla paylaşıyoruz. Bunlardan bir tanesi de özellikle Anayasa değişikliği konusuyla ilgili yapmış olduğumuz açıklamalardır. Milliyetçi Hareket Partisi Anayasa değişikliği konusundaki görüş ve düşüncelerini kamuoyuyla geçmişte de paylaşmıştır, bugün de paylaşıyor. Geçmişteki söylediklerinden farklı bir söylemleri söz konusu değildir. Bazı siyasi parti yetkililerince, özellikle Sayın Genel Başkanımızın son Anayasa değişikliği konusundaki ve Anayasa değişikliğiyle ilgili muhtemel olabilecek bir referandum konusundaki yapmış olduğu açıklamalar çarpıtılmaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi, kesinlikle başkanlık sisteminin karşısındadır. Milliyetçi Hareket Partisi, Anayasa'nın ilk 4 maddesinden kesinlikle taviz vermemektedir. Milliyetçi Hareket Partisinin bu konuyla ilgili görüş ve düşüncelerini farklı şekillerde ifade edenler, gerçekten, ya Milliyetçi Hareket Partisini anlamıyorlar, Milliyetçi Hareket Partisinin ne söylediğinin farkında değiller ya da geçmişteki bazı istikşafi görüşmelerin kendilerinde bırakmış olduğu birtakım eziklikleri ortadan kaldırmanın derdinler. Onun için, Milliyetçi Hareket Partisinin ve Milliyetçi Hareket Partisi Sayın Genel Başkanının bu konulardaki söylemleri çok açıktır, nettir; Anayasa'nın ilk 4 maddesiyle ilgili bir taviz söz konusu değildir, olamaz, olmayacaktır.

Yine, Milliyetçi Hareket Partisinin, referandum konusuyla ilgili söyledikleri de çok nettir, açıktır, bunları çarpıtmanın hiç kimseye siyaseten de bir faydası olmayacaktır.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Referanduma destek verecek misiniz vermeyecek misiniz? Verecek misiniz efendim?

MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - Bu istikşafi flörtlerin...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, destek verecek misiniz? Destek verecek misiniz? Destek verecek misiniz?

MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - ...herhâlde vermiş olduğu bazı eksikliklerin kapatılması olarak biz bunu değerlendiriyoruz ve...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Referanduma destek verecek misiniz vermeyecek misiniz? AKP'yle... Destek verecek misiniz?

MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - Efendim, AKP'yle vesaireyle bizim hiç bir gizli gündemimiz yok.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Geçmiş tecrübeleriniz bize onu gösteriyor, Sayın Başkan.

MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - Milliyetçi Hareket Partisi dün ne dediyse bugün de aynısını söylüyor, söylemeye devam edecektir.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Dün "HDP'yle yan yana gelmeyiz." diyordunuz, bugün...

MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - Dün 4 şartı ortaya koyduk, bugün de arkasındayız. Ama dün hiç 4 şartı olmayanlar, Anayasa masasına geldiklerinde...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Referanduma destek verecek misiniz, vermeyecek misiniz? 14 kişi sizden mi çıkacak, başka yerden mi?

MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - ...parlamenter sistem akıllarına geliyorsa, bunu da bir şekilde düşünmek lazım.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, verecek misiniz vermeyecek misiniz?

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Yanlış takip etmişsiniz, 4 şartımız hep var.

MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - Allah'a emanet ediyorum efendim. (MHP sıralarından alkışlar)