| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Tasarısı Maddelerinin görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 08.03.2016 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kesin Hesap Kanun Tasarısı'nın bu yürütme ve yürürlükten önceki son maddesine gelmiş bulunuyoruz.
Değerli arkadaşlar, uzun bir süreç, önce geçici sonra da 2016 yılı bütçesini hep birlikte önce Plan ve Bütçe Komisyonunda, şimdi burada tartışıyoruz. Tabii, birçok şey konuştuk hem orada ilgili bakanlarımıza sorduk hem de burada, son olarak da Maliye Bakanına gerekli sorularımızı sorduk; bir kısmını cevapladı arkadaşlarımız, bir kısmını cevaplamadı. Sayın Bakan buradayken ben hemen onunla ilgili kısmı söyleyeyim o zaman, sonra Lütfi Bey'e geçeyim.
Sayın Bakan, en başta Sayıştay raporlarını tekraren söylüyorum. Şu anda bu raporların gelmemiş olması denetim eksikliği bakımından, şu anda görüşmekte olduğumuz bu madde dâhil olmak üzere, devlet borçlarıyla ilgili ne önümüzdeki garantilerin miktarını ne şehir hastaneleriyle ilgili yapılacak harcamaları bilmediğimiz için, hele hele Gelir İdaresiyle ilgili sizin söylediğiniz şeyleri biz bilemediğimiz için eksik kalmaktadır. Tekraren Sayıştay raporlarının, "Bu seneyi bir şekilde yine atlattık." diye bakıyorsunuz ama, hiç olmazsa 2015 kesin hesaplarının doğru dürüst bir şekilde gelmesi için gayret sarf etmenizi tekraren söylemiş olalım. Çünkü vergi uzlaşma raporlarıyla ilgili, vergi raporlarıyla ilgili konuşurken Sayın Bakan -sabah bir kısmına değindim, tutanak elimde duruyor- "Onların mevzuata uygun olmadığını kim iddia ediyordu?" diye bir şey söyledi. Ben de sordum ama cevaplarda duymadıysam özür diliyorum. O zaman siz vergi uzlaşma kurulunu aklıyorsunuz, Maliye müfettişlerini şüphe altında bırakıyorsunuz demiştim. Yani onların yaptığı da mevzuata uygundur, denetime gönderiyorsunuz. Ha, siz onu sonra uzlaşma kurulunda yine mevzuata uygun olarak itiraz sonrası yüzde 50'ye, sonra üçte 1'ine düşürebilirsiniz, o ayrı ama orada bir haksızlık yapmamak lazım. Vergi denetim elemanları da gidiyor, usule uygun olarak bulduklarını rapor ediyorlar. Raporları kuşa çevirme kurulu, Sayıştayda olduğu gibi, Maliyede de yapar, o ayrı konu ama vergi denetim elemanlarını töhmet altında bırakmamak lazım demek için sizi tekrar uyardım Sayın Bakanım. Vergi hedefleriyle ilgili de daha gerçekçi olmak gerektiğini buradan söylemiş olayım.
Sizi burada bulmuşken, yine, Millî Piyango idaresindeki çalışanların talepleri var. Ben size TÜRK BÜRO-SEN'in özet olarak gönderdiği notu da takdim edeceğim; hem yükselmeyle ilgili hem atamalarıyla ilgili ortada -özelleştirme kapsamında olduğu için- kaldığını söylüyorlar, onları da kayda geçirmiş olalım. Sonra ekonomik kısımlarını Sayın Elvan'la da devam edebiliriz ama cevap verecekseniz, sorunun sonuna gelecekseniz bilmiyorum.
Tabii, bu kadar şey konuştuk; gelir hedefleriyle ilgili, gider hedefleriyle ilgili eleştirilerimizi yaptık. Eğer bunları doğru yapmazsak gerekli atılımları yapamayız dedik değerli arkadaşlar. Şimdi, bakıyoruz, genel anlamda baktığımız zaman, evet, iktidar bir taraftan yaptıklarını anlatıyor, biz de o yapılanlardaki yanlışları anlatıyoruz ve de yapmamız gerekenleri konuşuyoruz, eksikleri de söylüyoruz. Bundan daha doğal bir şey yok.
Sayın Bakan burada, reformdan sorumlu Başbakan Yardımcımız da geldi. Defalarca hem kendisine, zatıalilerine hem diğer Başbakan yardımcılarımıza, Ekonomi Bakanımıza söyledim; bu sorunların çözümleri belli. Bunların büyük bir kısmı da Sayın Bakanın da çalıştığı, benim de çalıştığım Kalkınma Bakanlığının hazırladığı öncelikli dönüşüm programları içerisinde de var, Hükûmetin eylem planında da var, bir kısmı da 64'üncü Hükûmet Programı'nda da var. O zaman, bu kadar kayıkçı kavgasıyla gündemi belirleyip birtakım siyasi konuları tartışmak yerine bunları çözmemiz gerektiğini söyledim. Yani bunları söylediğimiz zaman sadece sizi eleştirmek için söylemiyoruz.
Şimdi, piyasada bir durgunluk varsa, büyüme sorunumuz varsa, büyümenin yapısında sorun varsa, sanayi stratejimizde eksiklik varsa veya yazdığınız şeyi uygulayamıyorsak, kaç yıldır tartıştığımız şeyde eylem planının başına hâlen daha "ihracatta ithalata bağımlılığın azaltılması, dışarıdaki tüketimin azaltılması, lüks tüketimin azaltılması" yazıyorsak, bir taraftan rant gelirleriyle ilgili "Rant vergisi konulsun." diye tartışıyorsak demek ki bunları hâlâ yapamıyoruz demektir.
E, bakıyoruz şimdi, bizim söylediğimiz şeylere arkadaşlarımız alınıyor ama icra dosyaları sürekli artıyor, vatandaşın borcu artıyor, özel sektörün borcu artıyor; "Üretim yapmadan bunlar nasıl ödenecek?" diyoruz. Sayın Bakan geçen gün söylemiş, tasarruflarla ilgili -Sayın Şimşek burada değil ama- BES'lerle ilgili sıkıntısını söylemiş. Yurt dışından nasıl gelecek? "Tasarruf etmek için gelirin artması lazım." diye defalarca söyledik. Bunun için, e, şimdi, bir taraftan halk borcunu ödeyemiyorsa, bankalardaki borçları birikiyorsa, bunu oranlayarak değil, miktar olarak baktığınızda da belli ölçüde artmaya devam ediyorsa katbekat, burada bir önlem almak gerekir.
Dönüyoruz, enflasyon hiçbir zaman hedeflediğimiz yere gelmiyor, hep fazlası geliyor, çift hanelere yaklaşmış. Beri taraftan, bakıyoruz, işsiz sayısı reel anlamda bakınca 5,5 milyona çıkmış. İşsizliği yüzde 10,5'un altına düşüremiyoruz. Hep söylediğiniz 2002'de yüzde 10,3'tü ki krizden sonraki yıl ve istikrar programı olmasına rağmen. Demek ki yapısal sorunumuz var, bunu düşürmek için ne yapmamız lazım? Yapısal önlem almamız lazım. Bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak söylediğimiz budur.
Bakıyoruz, krizle beraber belirginleşen turizmde ciddi bir sorun var. Seçim bölgemiz olan Antalya'da da bütün kurum başkanları geldi, sayın bakanlar da görüştüler, ilgili bakanlarımızla da biz de görüştük heyetlerle beraber. Sorun ortada. O zaman ne yapmamız lazım? Bunu halının altına süpürmek yerine çaresini bulalım.
Sayın Başbakan açıkladı ama onlar zaten mayısa kadar devam edecek olanlar ama yapısal olarak bekleyen kanunları çıkarmamız lazım. Tasarılar bekliyordu, kadük oldu. Yani Kıyı Kanunu'yla ilgili, Teşvik Kanunu'yla ilgili, istihdam kısmıyla ilgili birçok unsuru içeren bir turizm çerçeve kanunu söylemiştik. Yani bunlar çıkmadan konuşup konuşup "Biz şunu yaptık." demekle olmuyor. Bugün, burada, gelip bunları konuşmak gerekmiyordu aslında, şimdiye kadar bunun büyük bir kısmının yapılmış olması gerekiyordu, bizim yapılandaki eksikleri tartışıyor olmamız lazımdı.
Bir taraftan, her gün, bakıyoruz, yeni yeni turistik tesisler, oteller satışa çıkıyor ödeyemediği için. Yakında, bu konut sektörüne, inşaat sektörüne böyle devam edersek Türk usulü bir "mortgage" krizi çıkar diye Sayın Bakanı da daha önce uyarmıştım. Yani aldığı krediyi vatandaş ödeyemeyince bankalar bu sefer, mecburen, ipotek altına aldığı gayrimenkullere el koymak zorunda kalıyor. Bankanın da onu nakde çevirmesi zorlaşacağı için bir finansal krize yol açma ihtimali olur.
Onun için, biz yol yakınken gelin bu önlemleri hep birlikte alalım. Sayın Bakan da burada, memleketin bu ekonomik, sosyal sorunları varken Meclisi kayıkçı kavgalarıyla oyalamayalım, siyasi kısır çekişmelerle boğmayalım. Plan ve Bütçe Komisyonu burada dedik, eski Başkanımız, eski mesai arkadaşım Sayın Elvan da burada, Sayın Şimşek de katıldı söylediklerimize. Madem öyle yani un var, yağ var, tuz var, şeker var -dediği gibi- helva yapımında sorun var. O zaman, hep birlikte, gelin, bizim katkımız da ne olacaksa biz de bunlara katkıda bulunalım, biraz daha hoşgörülü bir şekilde ama işi popülizme dökmeden yapalım.
Ben dün kısaca söylemiştim, Mevlâna'yla, Hacı Bektaş'la Sayın Başbakanın arkasından konuşmak istiyordum diye ama bugün son madde olduğu için size kısa bir hikâyeyle sözlerime son verip veda etmek istiyorum. Adamın birisi kötü yoldan bir para kazanıp bir, affedersiniz, inek satın almış. Sonra yaptıklarından pişman olup günaha girdiğini düşünmüş ve kendisi bunu Hacı Bektaş Veli'nin dergâhına bağışlamak istemiş. Tabii, aynı zamanda aşevi olarak hizmet verdiği için bu dergâhlar, fakirlere katkıda bulunayım diye iyi niyetli bir şekilde gitmiş. Ama tabii, Hacı Bektaş Veli Hazretleri'ne anlatmış ve bu ineği bağışlamak istediğini söylemiş. Hacı Bektaş Veli kirli işlerden kazanıldığını bildiği bu inek için "Bu helal değil, dolayısıyla biz bunu kabul edemeyiz." demiş. Bunun üzerine adam Mevlâna'nın dergâhına yola koyulmuş, Mevlâna Hazretleri'ne gitmiş, hediyeyi kabul etmiş. Bu sefer adam şaşırmış, yani ikisi de erenler, manevi insanlar, acaba o niye kabul etmedi diye. Mevlâna'ya sebebini sormuş. Hazreti Mevlâna diyor ki: "Eğer biz bir karga isek Hacı Bektaşi Veli bir şahin gibidir, öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir." Adam şaşırmış, kalkmış Hacı Beştaş'ın dergâhına gitmiş, "Ya, sen kabul etmedin, Mevlâna Hazretleri kabul etti, bu nedendir?" demiş. O da dönmüş demiş ki: "Bizim gönlümüz bir su birikintisiyse Mevlâna'nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir."
Dolayısıyla, hepimiz, bu ilişkideki karşılıklı hoşgörüyü ve birbirlerine...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Devamla) - ...karşı yaptıkları güzel nazireleri dikkate alarak burada da onu uygulayalım diyorum, reformları hep beraber yapalım diyorum Sayın Bakanım.
Hayırlı olmasını diliyorum bütçenin. (MHP sıralarından alkışlar)