GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Arasında GTÖ Orta Asya Alt Bölge Ofisine Dair Anlaşmaya Yönelik GTÖ Orta Asya Alt Bölge Ofisinin Güçlendirilmesi Konulu Tamamlayıcı Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:58
Tarih:10.03.2016

MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarı üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, tasarı Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilciliğinin Orta Asya Alt Ofisinin güçlendirilmesiyle alakalı. Yani hepinizin bildiği gibi, Gıda ve Tarım Örgütü ya da FAO, 1945 yılında kurulan ve Türkiye'nin 1948 yılında üye olduğu, 1982 yılında da Türkiye Temsilciliğinin açıldığı bir uluslararası örgüt, organizasyon. Temel amacı, dünyada gıda ve tarım faaliyetlerinin organizasyonu, durumunun takibi, özellikle açlıkla mücadele konusunda faaliyetlerin yerine getirilmesi ve benzer konularda faaliyette bulunan önemli bir uluslararası kuruluş.

Tabii, böyle bir uluslararası kuruluşta Orta Asya Ofisinin güçlendirilmesiyle ilgili olarak yapılan bu sözleşmenin önemini de hakikaten iyi anlamak lazım. Ben daha önce, böyle uluslararası kuruluşlarda, yurt dışında görev yaptım. Ki o dönemlerde benzer projelerin benzer ülkeler tarafından yapılmasının sonuçları ve oralardaki yansımalarını da takip etme imkânı buldum. Bu anlamda, bu tür faaliyetlerin gerçekten çok faydalı olacağını başlangıçta ifade etmek istiyorum. 28 projenin yapıldığı ve bu projelerden 12'sinin hâlen devam ettiği ifade ediliyor. Aslında, tabii bir donör ülke olarak burada bir maliyete katlandığımız doğrudur, bir külfeti vardır ama bu külfetlerin karşısında, direkt projelerden olmasa da ülkeye çok ciddi dönüşlerinin, yansımalarının olacağını da ifade etmemiz lazım. İşte, bunların etki analizlerinin de buralarda sunulmasının gerçekten denetim açısından da yerinde olacağını bir kez daha ifade etmek istiyorum. Tabii ki maliyete katlanacağız. Maliyet dediğiniz şey, bir amaca ulaşmak için katlanılan fedakârlıkların parasal ifadesi; katkı ise bunun karşılığında gelecek.

Yalnız, burada ben gıdayla ilgili bir konuya gelmek istiyorum. Gıda tabii ki son derece önemli. Bugün dünya çapında -baktığınızda- yaklaşık 35-40 milyon insanın her yıl açlıktan öldüğünü ama aynı zamanda, 30 milyona yakın insanın da çok yemekten mütevellit bazı hastalıklardan hayatını kaybettiğini görüyoruz. Dolayısıyla, bu noktada, 1 milyar ton civarında bir gıdanın da hiç olduğunu, çöpe gittiğini düşünecek olursak ve bu gıdanın da aç kalan insanların yaklaşık 4 katı bir gıda ihtiyacına denk geldiğini düşünecek olursak bunun çok vahim bir sonuç olduğunu ve bu konularla ilgili yapılacak çalışmaların insanlık adına ciddi katkılar sağlayacağını da ifade etmek istiyorum.

Özellikle, gıda fiyatlarıyla ilgili artışlara baktığımızda, daha doğrusu, fiyat değişmelerine baktığımızda Gıda ve Tarım Örgütünün fiyat endeksi, bize, aslında 2002 yılından sonra fiyatların anormal ölçüde yükseldiğini, 2011 yılından bu yana fiyatların düşmekte olduğunu gösteriyor. Şimdi burada çok ilginç bir durum var. Biraz önce, yine tarımla ilgili, tarımsal ürünlerle ilgili, onların fiyatlarıyla ilgili değerlendirmeler yapıldı. Hakikaten, Türkiye için ciddi bir riskin geldiğini bu uluslararası endeksler de işaret olarak gösteriyor. Bizim tarım ürünleri fiyatlarına, gıda fiyatlarına baktığımızda, örneğin en temel gıda olan et fiyatlarında son zamanlarda ciddi bir artış olduğunu görüyoruz. Süt fiyatlarının üretici fiyatları yönüyle düştüğünü, tüketici fiyatları yönüyle arttığını görüyoruz. Üretici fiyatları son beş yılda yüzde 15-18 arasında artarken tüketici fiyatları yüzde 43-45 civarında bir artış göstermiş. Yine diğer ürünlerde de bunların çok farklı olmadığını görüyoruz. Sütte söyledim, etteki durumu buradan, bu kürsüden defalarca konuştuk yani bu ülkede gıda ve tarımsal ürünler, üreten açısından ucuz, üretimi sürdürebilecek bir seviyede değil ama tüketen açısından da bakıldığında son derece pahalı. Bunun anlamı, aracılar tamamen buradan kazanıyor da değil, onlarla görüştüğünüzde onların da ciddi bir sıkıntı içerisinde olduğunu, onların da ticari maliyetlerinin son derece yüksek olduğunu, finansman maliyetlerinin yüksek olduğunu anlıyorsunuz. Burada asıl yanlışın uygulanan politikalarda olduğunu gerçekten ifade etmeden geçemiyoruz.

Değerli milletvekilleri, bu endeksler üzerinde çok fazla durmayacağım ama bir şeyi de ifade etmek istiyorum ki gerçekten bu endekslerdeki hareketlere baktığımızda dünyadakinin tamamen tersi hareketlerin bir şeylerin işareti olduğunun da lütfen farkına varalım, bunlarla ilgili gerekli tedbirleri alalım. Bakın, geçmişte dünya fiyatları düşüktü ama ona rağmen, örneğin 2002 yılında Dünya Gıda Endeksi 90 değerinde iken yerli üreticiyi korumak gerçekten zordu. O aradaki farkı destekleme olarak vermek, ithalat lobilerinin karşısında durmak kolay bir iş değildi. Bugün bu endeks 150 civarında ama buna rağmen biz eğer yerli üreticiyi koruyamıyorsak burada uyguladığımız politikalarda bir yanlış olduğunu da düşünmek durumundayız. Bu tüm tarımsal ürün fiyatlarında aşağı yukarı aynı şekilde seyir izliyor.

Bakın, Gıda ve Tarım Örgütü, 2016 yılını bakliyat yılı olarak ilan etti. Aslında biz Türkiye olarak bundan on beş yirmi yıl öncesinde bakliyat ihraç eden yani kendi ihtiyacının üzerinde üretim yapan bir ülkeydik ama bugün, yeşil mercimeği ithal etmek zorunda kalıyoruz. Daha önce Toprak Mahsulleri Ofisi bakliyat desteği yapıyordu. Bizim, FAO'nun, Gıda ve Tarım Örgütünün 2016 yılını bakliyat yılı ilan etmesinden bir anlam, bir sonuç çıkarmamız lazım. Bakın, 2008 yılında, 2011 yılında, dünya genelinde yaşanan gıda krizlerine baktığımızda ilk önce tarım ülkesi olan Türkiye'yi vurduğunu da bilelim. Hatırlayın, 2008 yılında pirinç fiyatları çok kısa bir süre içerisinde yüzde 130 arttı. Tabii ki dışarıdaki fiyatlara bakarak bu kadar desteğin fazla olduğunu da söyleyenler olacak ama eğer depolarınızda gıda ürünleriniz, tarım ürünleriniz varsa uluslararası piyasalardan ihtiyacınızı satın alabilirsiniz. Depolarınız boşalmışsa 5 katı, 10 katı fazla fiyatı ödemek zorunda kalırsınız. Tarımı, iş başa düştükten, kriz ortaya çıktıktan sonra değil, çıkmadan önce desteklemek zorundayız. Gerçekten, köylü, üretici tarımını, toprağını, çiftini bırakır hâle gelmiştir, üretim yapamaz duruma düşmüştür. Bu feryada gelin hep birlikte el verelim, ses verelim ve bu desteği yaparak muhtemel gıda krizlerinde sorun yaşamayalım.

Hepinize tekrar çok teşekkür ediyorum.

Yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)