GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Arasında GTÖ Orta Asya Alt Bölge Ofisine Dair Anlaşmaya Yönelik GTÖ Orta Asya Alt Bölge Ofisinin Güçlendirilmesi Konulu Tamamlayıcı Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:58
Tarih:10.03.2016

CHP GRUBU ADINA KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

148 sıra sayılı Tasarı'nın üzerine söz aldım. Özellikle bu tasarının komisyonda da geçmesi noktasında grubumuz olumlu oy vermiştir. Tabii bu çerçevede de görüşlerimi ve düşüncelerimi sizlere aktaracağım.

Bu anlaşmayı Meclisimiz onaylamaya çalışırken gerek Başbakanımız gerekse Cumhurbaşkanımız özellikle Birleşmiş Milletlerle olan ilişkilerimize karşı sert söylemlerle gerginleştirmeye ve ağır eleştiriler yapmaya da devam etmektedirler. Bu nedenle bunun ülkemiz açısından olumsuz bir tavır olduğunu belirtmek istiyorum.

Türkiye Orta Doğu'daki ağırlığını kaybetmiştir. AKP'nin dış politikası gerçekten sınıfta kalmıştır, komşularımızla ilişkilerimiz çok fazlasıyla bozulmuştur, tarım ürünü ve sanayi ürünü ihracatımızdaki azalmalara da neden olmuştur.

Birleşmiş Milletler ile gıda ve tarım alanında anlaşmayı imzalarken yerli üreticimizi ne hâle getirdiğimizi de hiçbir zaman unutmayalım. Kendi kendine yeten bir ülke konumunda iken, özellikle tarımda, artık, tarım ürünü ithal eden ve buğdayından, samanından, etine kadar her türlü tarım ürününü ithal eden bir ülke konumuna geldik. Tarım büyümede en istikrarsız sektör konumuna geldi ve 2002 ile 2016 arasında müthiş bir daralma da yaşadı. Nedeni ise, ülkemizin ulusal bir tarım politikasının olmaması ve bizim temel üretim maddemiz olan, tüketim maddemiz olan buğday gibi, arpa gibi, mısır gibi, pamuk gibi, tütün gibi ürünlerin gerçek anlamda desteklenmemesi ve bu nedenle de plansız bir tarım üretiminin yapılmış olması nedeniyle de yetersiz bir konuma gelmiş durumdayız.

Ülkemizde pamuk bitmek üzere. Bir tekstil sanayicisi olarak ülkemizin pamuk ihtiyacının 2002'de yüzde 60'ını karşılarken bugün yüzde 40'larını ancak karşılayabiliyoruz. Hâlbuki pamuk tekstilde en temel ürün olan ve tekstilin ham maddesi olan bir üründür. Aslında bu ürünün stratejik bir ürün olarak kabul edilip gerçek anlamda desteklerin yapılması suretiyle... Menderes Ovası'nda dünyanın en kaliteli pamuğu yetişmiş olmasına rağmen bugün o arazilerimizde buğday gibi, ay çekirdeği gibi başka ürünlerin ekildiğini görmekteyiz. O nedenle, pamuk gibi, pancar gibi, tütün gibi ürünlerin üzerinde... Çünkü bunlar sanayi üretiminin ham maddesidir. Dolayısıyla kendi sanayimizi desteklemek, daha çok kazanmak, daha iyi ürünler yapmak amacıyla bu ürünleri desteklemek zorunda olduğumuzu belirtmek istiyorum.

Üzümde, fındıkta da aynı şekilde birçok birliğimiz gerçekten gerçek anlamda destek alamadıkları için çiftçilerimize, üreticilerimize de gerçek anlamda destek veremiyorlar ve çiftçimizin pazarı zayıf kalıyor, tüccara mahkûm olmak zorunda kalıyor. O nedenle, fındığın da, üzümün de, incirin de desteklenmesi ve Türkiye'de yetiştirilen bu ürünlerin daha kaliteli, daha çok üretilmesine olanak sağlanması gerekmektedir.

Hayvancılık konusuna da gelince, yine birçok üreticimizin üretimden, hayvancılıktan, sütçülükten ve et hayvancılığından gerçek anlamda gelir elde edemediğini görüyoruz. Bunun da temel sebeplerinden biri gerçekten bütün çiftçilerimizi, bütün üreticilerimizi ilgilendiren maliyetlerle ilgili konumdur; iki, pazar sorunudur. Eğer siz maliyetleri destekleyici tedbirleri almazsanız, bunu takip etmezseniz, dünya maliyetleriyle eş değer konuma getirmezseniz hem rekabet etme imkânınız kalmaz hem de daha fazla üretme imkânını maalesef bulamazsınız. Pazarla ilgili sorunun temelinde... Devlet, bazı ürünleri desteklemek amacıyla alıyor ama gününde parasını ödemiyor. Tüccarlar alıyor, gününde parasını ödemiyor; çek veriyor, çeki karşılıksız kalıyor. Özellikle sizin döneminizde çekin karşılıksız çıkmasının cezasız kalması üreticilerimizin, çiftçilerimizin -güven duydukları- tüccarlara karşı, güveni tamamen kaybettirmiştir. Dolayısıyla, tahsilatta da zorlukları devam etmektedir.

Maliyeti en çok etkileyen mazottur. Eğer mazotun üzerindeki vergileri kaldırmazsak çiftçimizi gerçek anlamda desteklediğimizi söyleyemeyiz. Eğer bugün mevcut iktidar mazotu deniz ulaşımına, gemilere, yatlara, uçaklara vergisiz olarak veriyorsa çiftçimize de vermek zorundadır çünkü sonuçta topraktan en iyi bir şekilde katma değerli ürün alabileceğimiz ve kendi kendimize yetebileceğimiz bir noktaya gelebilmemiz ancak bu şekilde mümkün olacaktır değerli arkadaşlarım.

Değerli arkadaşlar, tarım alanlarında müthiş bir düşme olmuştur. On iki yılda 2,6 milyon hektar tarımda bir azalma vardır. Tarım ürünü ithalatına on iki yılda 121 milyar dolarlık bir ödeme yapmış bulunmaktayız. Bu nedenle tarım ürünü ithal eden bir ülke değil, aslında ihraç eden bir konuma getirmek gerçekten bu milletin, bu devletin, bu iktidarın elindedir diye belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, 2002'de çiftçilerin banka borçları 5,1 milyar dolar iken 2015'te tam 11 kat artarak 61,1 milyar dolara ulaşmıştır. 2002'de bir kilo ekmeğin fiyatı 1 lira 3 kuruşken 2016 başında bir kilo ekmek 3 lira 59 kuruşa yükselmiştir. 2002'de icra dairelerindeki dosya sayısı 8,6 milyonken 2015'te 23,8 milyona çıkmıştır. 2002'de tüketicilerin banka borçları 6,6 milyar iken 2015'te 381,9 milyara yükselmiştir. Demek ki giderek tarımda zayıflayan üreticilerimizin gerçek anlamda desteklenmediğinin göstergesi bu sonuçlar itibarıyla üreten, kazanan, gerçek anlamda çiftçiliği kazanç noktasına getiren bir çiftçi portföyü değil; giderek zayıflayan, giderek borçlanan, giderek sorunları daha fazla artan bir çiftçi kesiminin, bir üretici kesiminin ortaya çıktığını görüyoruz. Onun için, mevcut iktidar, artık, tarım politikasını değiştirerek çiftçimizi, üreticimizi, hayvancılık yapan kardeşlerimizi daha fazla desteklemek suretiyle onların kazanmasına, üretmesine ve ülke ihtiyaçlarını karşılayacak bir üretimin yapılmasına olanak sağlayacak bir çalışmayı zaman geçirmeden mutlaka yapmalıdır. Bunu ne kadar çok yaparsak o kadar çok kendi kendisine yeten bir tarım ülkesi noktasına geliriz ve böylelikle dışarıya para ödemeden kendi ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılamış oluruz diyorum.

Hepinize tekrar saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)