| Konu: | Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 22.03.2016 |
ERKAN HABERAL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı'nın 11'inci maddesi üzerinde verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakanın bu yasa tasarısıyla ilgili konuşmasını büyük bir ciddiyet ve dikkatle dinledim. Sayın Bakan o kadar güzel bir tablo resmetti ki muhalefet olarak bizlerde doğal olarak soru işaretleriyle bir şüphe oluşmasına sebebiyet verdi. Anadolu'da bir laf var, aslında bu bir fıkra: Fare bakmış, delik açık, peynir büyük ama kedi yok. Sayın Bakan burada o kadar güzel tarif etti, o kadar güzel anlattı ki ama Sayın Bakana dönüp sormak isterim:
Sayın Bakanım, kedi yok, bir yerde bir sıkıntı var.
Sayın milletvekilleri, Sayın Bakan konuşmasında "Bu bir fişleme yasası değildir, vatandaşın kişisel ve özel verilerinin korunması yasasıdır." dedi.
Ben de buradan sormak istiyorum: Bireyi koruyamayan veriyi nasıl koruyacak? "Kişisel verileri korumak" ve "özel nitelikli kişisel verileri korumak" diye tasnif edilen maddeler içerisinde Anayasa'ya, insan haklarına ve insanlığa aykırılık teşkil eden ifadeler vardır. Kişilerin ırkından kime ne? Kişilerin etnik kökenleri kimi ilgilendirir? Kişilerin siyasi düşüncesi kimin için değerlidir? Kişilerin dinî inancı, mezhebi kimlerin sorumluluğundadır? Kılık kıyafet kimler için önem arz eder? Hele bir madde var; "kişilerin cinsel hayatı" diye yazılan bir madde, bunun için soracak soru bile bulamadım.
Devlet ciddiyet ister, gayriciddi teşebbüslerle devlet yönetmeye kalkışanlar bozuk düzenin bir parçası olurlar. Bunu ifade etmemdeki gaye, bugüne kadar devletin sevk ve idaresinde gayriciddi işlemler bulunduğu ve kişisel veriler ortalığa saçıldığı içindir. Saçıldı mı? Saçıldı. Buyurun: Anonymous. Ne oldu? Devletin içine giren unsurlar, kurumlar, kuruluşlar devletin içinde bireylere ait özel bilgileri verdiler, kendi kurumlarına verdiler, kendi adamlarına verdiler. Devlete güven tesis etmesi gereken kimdi? Hükûmetti. Biz bunun sorusunu kime soracağız? Devlete soracağız. Bunu ifade etmem özellikle devlet mekanizmasının bir parçası olan insanların devletin sırlarını ortaya saçtıkları içindir, yarın aynı şey başımıza tekrar gelmesin diyedir.
Sayın milletvekilleri, aynı zaman süreci içinde farklı isimlerle radikal sol, radikal sağ, radikal dinci örgüt üyesi olmak gibi akla mantığa sığmayan bir sürü suçlamalarla dinlenmiş, artı özel hayatı, kişisel verileri gazetelere manşet olmuş bir insanım; bütün bu şeyleri, olayları yaşamış birey olarak devletin, güven sağlaması gerekir diyorum; insanın, bireyin devlete güveninin sağlanması gerekir diyorum. Bu güveni tesis etmek ise Hükûmetin ve devleti yönetenlerin mükellefiyetindedir diyorum.
Bütün bu konulara ilaveten devlet nizam ister diyorum, devlet süreklilik ister diyorum, koltuğa oturan yöneticilerin ve siyasetçilerin keyfiyetleriyle devlet idare etmeye kalkışmak paralelleri, simetrileri, teğetleri, kesişenleri, çakışanları ve daha nicelerini doğurur diyorum.
Yasada kişisel veri işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etmek, işlenme amacını öğrenmek, amacına uygun olup olmadığını öğrenmek kişilere bırakılmış.
Bu yüce Meclis kürsüsünden sormak isterim ki: Biz Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir üyesiyken sorduğumuz hangi soruya cevap alabiliyoruz? Sayın bakanlar sorduğumuz yazılı sorulara bile cevap vermeye tenezzül etmezken biz normal vatandaşın böyle bir kurulun kuruluşundan sonra sorduğu sorulara cevap alacağını buradan hesaplıyoruz. Mümkün değil. Önceki yıllarda çıkan Bilgi Edinme Yasası'ndan vatandaşlar ne kadar işlevli faydalanabildi, hangi vatandaşımız yararlandırılabildi, devlet yöneticileri bu kurumlar ve bu yasa çerçevesinde hangi sorulara cevap verdiler diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)