GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:62
Tarih:29.03.2016

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, evet, burada bir yasa tasarısı görüşüyoruz ve amacımız insan haklarını korumak, ihlalleri önlemek, ayrımcılığı önlemek fakat ben meslek hayatım boyunca şunu gördüm: Bizler samimi bir şekilde insan haklarını tesis etmek konusunda çaba sarf etmezsek, bu şekilde, şeklî uygulamalarla, göstermelik, zorunluluktan doğan, işte birtakım ilkelere uymak için, Avrupa Birliğine girmek için, birtakım müktesebata uygun olsun diye yasalar çıkardığımızda bunun insan haklarını korumak için yeterli olmadığını çok açık bir şekilde görüyoruz.

İnsan hakları kavramı, aslında acılar üstüne doğmuş, dünya savaşlarından sonra milyonlarca insanın kaybedilmesi, acılar yaşamasından sonra doğmuş bir kavramdır ve özellikle tabii, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin doğuşu, uluslararası mahkemelerin doğuşu bundan kaynaklanmaktadır ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bir kararında da, daha sonra da birçok kararında da belirttiği üzere, insan hakları kavramı, insan hakları metinleri canlı belgelerdir ve gün geçtikçe, her gün yeniden, yeniden yazılır ve daha geniş bir şekilde halk lehine yorumlanır. Elbette ki insan hakları, bireyi devlete karşı korur ve devletin insan haklarıyla ilgili öncelikli yükümlülüğü negatif yükümlülüktür yani hakları ihlal etmemektir. Eğer ihlal edilmişse, ikinci olarak da pozitif yükümlülüğü devreye girer yani bu kurulun oluşturulmasındaki amaç gibi, ihlal edilen hakların takibini sağlamak, önlemek, gerekli yaptırımları, soruşturmaları, kovuşturmaları hayata geçirmek ve etkili bir şekilde soruşturma yaparak cezalandırmaktır. Peki, ülkemizde durum ne? Ben bir avukat olarak size çok açık bir şekilde söyleyebilirim ki, örneğin, özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili olarak bizim kanunlarımızdaki metinleri aldığınızda, uluslararası sözleşmelerdeki metinlerle karşılaştırdığınızda çok açık bir şekilde daha ileri olduğunu söyleyebilirim ama uygulamaya geldiğimizde maalesef tam tersini görüyoruz.

Şimdi, bizler kolluk kuvvetini eğitirken yirmi dört saat gözaltı süresini bir hak değil de bunu bir üst sınır olarak öğretmezsek hiçbir zaman özgürlük ve güvenlik hakkını bu ülkede tesis edemeyiz. Örneğin, tutuklamayla ilgili o katalog suçlarını hâkimlere staj döneminde eğitim verirken bunun sadece bir karine olduğunu, aksi dava sürecinde veya soruşturma sürecinde ispatlandığında tutuklamamanın asıl olduğunu öğretmezsek hiçbir zaman bunun önüne geçemeyiz. Şimdi biz bu kurulu oluşturarak da, hani çok ciddi eleştiriler var, bağımsız değil, çoğulcu değil, efendim Barolar Birliği yok, işte tabipler yok ve işte Hükûmet tarafından atanıyor, Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor, evet, kimi kime şikâyet edeceğiz haklarımız ihlal edildiğinde? Ama, bunları yapsak dahi biz içselleştirmezsek insan haklarını hiçbir şekilde bu ülkede insan hakları konusunda istenen noktaya gelemeyiz.

Bu yasa tasarısına genel olarak baktığımızda ayrımcılık tanımının eksik olduğunu çok açık bir şekilde görüyoruz. Bu hâliyle Paris İlkelerine uygun olmayacağını bu yasanın ve akreditasyonun sağlanamayacağı komisyon görüşmeleri sırasında da zaten Hükûmet yetkililerince de açık bir şekilde söylenmiştir.

Şimdi, bakın, mesela bu kurulun mahkeme kararlarını inceleme, etkili bir şekilde yaptırım uygulama gibi bir yetkisi yok. Gerçekten, etkili sonuç doğuracak mı bu kurulun yaptıkları? Maalesef burada da kafamızda kuşkular oluşuyor. Bu oluşmayacaksa demek ki yine eski tas, eski hamam, işte, efendim, neymiş "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gideriz, neyse parası öderiz." mantığı işlemeye devam eder. Bunun önüne geçmek için -diğer yasalarda da yapılmadı, bunda da yapılmıyor- sivil toplum kuruluşlarının, gerçekten bu konuda mücadele vermiş, samimi, birikimli birçok kuruluşun, kanaat önderlerinin görüşlerini göz önünde bulundurmak ve samimiyeti ortaya koymak gerekiyor. Öncelikle, örneğin, istisnalar konusundaki cinsel yönelimleri göz önünde bulundurmak -biraz önce konuşan arkadaşlarımız bahsettiler- kurulun bağımsız ve çoğulcu olmasını sağlayacak tedbirleri almak gerekiyor ki, bu tasarıyla istenilen amaca ulaşılabilsin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Aksi hâlde aynı şeyler devam edecektir diyorum. Bu hâliyle karşı çıktığımızı belirtmek istiyorum.

Hepinize saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)