GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:63
Tarih:30.03.2016

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 149 sıra sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı'nın 3'üncü maddesiyle ilgili olarak grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli vekiller, gündeme aldığımız kanun tasarısına baktığımızda, "etnik kimlik" söylemini diğer kanunlarda olduğu gibi, bu kanunda da görüyoruz. Milletler bölünerek değil, birliğini koruyarak güçlü olurlar. İnsanlar, birlikten kuvvet doğacağını çok erken tarihte fark etmişlerdir. Fertler bir araya gelerek toplum içinde dayanışma birimleri oluşturarak güçlerini artırırlar, milletleri oluştururlar. Maalesef bunu fark eden insanların bir kısmı da, bir araya gelerek bin yıllık kardeşliği tarihe yazan bir millete verecekleri en büyük zararın o milletin ayrışması, kutuplaşması olacağını da bilmektedirler.

Siyaset, toplumun birlik oluşumundaki en belirleyici olgudur. Bunu, en üst seviyede toplumsal örgütlenme biçimi olan devlet temsil eder. Devlet, siyasi bir örgütlenme biçimidir. Bu örgütsel kimliğin söylem ve kararları, millî birlik üzerinde yapıcı veya yıkıcı etkiler yapar. Siyasi kimlik güç kaybeder ve gelecek de vadetmezse diğer alt ve üst kimlikler öne çıkmaya başlar, milletin birliği zedelenmeye başlar.

Etnisite üzerinden siyaset yapmak doğru değildir. Ne yazık ki devletimizi yöneten siyasi gücün etnik kimlik tavır ve söylemleriyle, millî birliği zayıflatmaya yönelik davranışlar, söylemler içerisinde olduğunu görmekteyiz.

Değerli vekiller, milletimiz ayrıştırılıyor, kutuplaştırılıyor. Ki bunun örneğini, bunun izahını yapılan anketlerde görüyoruz. Anketlere göre öyle bir noktaya geldik ki daha önceden olmadığı şekilde, komşu olmak istemeyenler, "Karşı gruba kız vermek istemiyorum." diyenler, "Birlikte iş yapmak istemiyorum." diyen bireyler yetişiyor toplumda. Bunun oranlarını maalesef anketlerde görüyoruz. Bu, bizim milletimiz için de tehlike çanlarının çalmasına sebep oluyor.

Bir yandan Türk milletinin her türlü millî değer ve sembolüne karşı çıkıp Türklüğe, milliyetçiliğe zarar verirken, daha fazla oy alabilmek için de "tek vatan, tek millet, tek bayrak" gibi pankartlar astırıp milliyetçiliğe sığınıyorsunuz, sonra milliyetçiliği gene unutuyor, "Türk milleti demek olmaz." diyor, "Türkiyelilik" diye bir kavram oluşturmaya çalışıyorsunuz, Anayasa'dan "Türk milleti" kavramını silmenin maalesef hesaplarını yapıyorsunuz.

"Türk" isminden rahatsız oluyorsunuz ki bu kürsüye çıkan hatipleriniz "Türk milleti" bile diyemiyor, "bu millet" diye başlayan cümleler kurmaya başlıyor. Türk milletini 36 etnik kimliğe ayırmak kimin fikri, nereden alınmış bir fikir bilemiyorum ama bu, bizim millî birliğimizi zedeleyecek bir söylemdir. İşin kötüsü, bu fikre kendinizi o kadar kaptırıyorsunuz ki -daha önceden de size hatırlatmıştım- bu çatı altında aranızda hangimiz daha millî, hangimiz daha yerli tartışmalarına bile girebiliyorsunuz, bunun örneğini de yaşadık.

Değerli vekiller, yinelenen sözcükler, kavramlar zihinlere ekilmiş tohumlar gibidir. Bu fikirler ileride tutumlara, tutumlar ise eylemlere dönüşür. Tutumlarımız belki çok küçük yaşlardan itibaren ailemiz, çevremiz tarafından oluşturuluyor ama bunun oluşarak o dönemde kaldığını düşünmeyin, bunların gelişmeye, değişmeye veya kalıplaşmaya, şemalar oluşturmaya devam ettiğini de size hatırlatmak istiyorum.

Tutumların ömür boyu gelişebilir, değişebilir ya da kalıplaşabilir olduğunu düşünürsek bu yüce Meclisin, Türk milleti içinde etnik ayrım tohumlarının ekildiği bir yer değil de millî birlik ve beraberliği güçlendiren kavramların, söylemlerin dile getirildiği bir kurum olması gerektiğini hatırlatıyorum çünkü burası Gazi Meclistir. Bugüne kadar zaten etnik kimlik ayrımcılığı milletimizin vicdanında ve kanun karşısında yapılmamıştır. Kanunlar önünde milletimizin her ferdi eşittir. Ana, babasının, atasının aidiyeti, rengi, ırkı nedeniyle vatandaşlık hakkından yararlanamayan olmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan her birey en üst makamlarda yer alma fırsatı bulmuş ve ufku açık olmuştur.

Bu maddedeki ve diğer maddelerdeki etnik köken ayrımcılığının veya söylemlerinizde ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını diliyor, sizlere saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)