GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:63
Tarih:30.03.2016

ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı'nın 4'üncü maddesi üzerine, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Hak, hukuk düzeni tarafından korunan menfaattir. Hak, içinde adaleti, doğruyu, gerçeği ve en önemlisi, eşitliği barındırmaktadır. Hak yoksa eşitlikten bahsetmek anlamsız olacaktır, hak yoksa adaletten bahsetmek de anlamsız olacaktır, çünkü adalet için olmazsa olmaz öncelik, insan hakları olmalıdır. Hak, adalet ve eşitlik ancak bir arada olduğu sürece anlam ifade etmektedir.

İdeal bir dünyada insan haklarının yanı sıra kadın haklarını, çocuk haklarını ve bu gibi hakları ayrı başlıklar altında konuşmaya gerek duyulmamaktadır, çünkü insan hakları, erkek ya da kadın, çocuk ya da yetişkin, herkes için geçerlidir. Oysa böyle bir ideal dünyada yaşamadığımızı her gün gündemimize gelen olaylarla açık bir şekilde görmekteyiz.

Temel hak ve hürriyetlerin korunması, geliştirilmesi ile bunlardan yararlanma bakımından hiç kimsenin ayrımcılığa maruz kalmaması, eşit muamele görmesi gerekçesiyle hazırlanmış bir tasarıyı görüşmekteyiz. Anayasa'mızın 3'üncü maddesi "Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür." hükmünü millî birlik ve beraberliği hem beşerî unsur hem de fiziki unsur bakımından ifade etmektedir ve millî birliğimiz, devletimizin varlığı ve devamı için zorunludur. Eşitlik bireyler açısından temel bir haktır. Bu nedenle, milletimiz bu ilkeye dayanarak eşit işlem görme veya ayrıma maruz kalmamayı isteme hakkına sahiptir. Ancak, hepimizin de bildiği gibi, kadınlarımız çok uzun bir süre ve çoğu yerde hâlâ insan haklarından eşit bir şekilde yararlanmamaktadırlar.

Tasarıda ayrımcılık yasağının ileri sürülemeyeceği hâller ve istisnalar da kaleme alınmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler ayrımcılık yasağının istisnalarını düzenleyen bu maddede böyle bir kullanıma gerek olmadığını düşünmekteyiz.

Tasarıda kurumun raporlarının bilirkişi raporu olarak kabul edilebileceği belirtilmektedir. İleri derecede teknik ve mali işlemler için bilirkişi tutulması yetkisinin tanınması kurumun bir yargı organı gibi faaliyet göstermesine neden olmaktadır. Böyle bir uygulama kişilerin yargıya başvurmalarında gecikmeye sebebiyet vermektedir. Bu da tasarının gerekçesi olarak görülen uluslararası insan hakları hukukunun amaçlarına uygun değildir ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'yle getirilen sisteme aykırıdır. Dolayısıyla, kurum yaptırım uygulamamaktadır. İhlallere uğrayan kişilerin yargıya başvuru sürecinin takibine destek verilmelidir.

Söz konusu kurul 11 üyeden oluşacaktır. Kurulun 8 üyesi Bakanlar Kurulu, 3 üyesi Cumhurbaşkanı tarafından seçilecektir. Görev ve yetkilerini kendi sorumluluğu altında yerine getirmek ve kullanmakla yükümlü olan bu kurul tarafsız ve bağımsız olmak zorundadır, ilke budur. Lakin, bu ilkenin yerine getirilip getirilemeyeceğine dair endişelerimiz bulunmaktadır. Üyeleri sadece Cumhurbaşkanı ve Hükûmet tarafından atanacak olan kurul ne kadar tarafsız ve bağımsız olabilir? Yoksa, bugüne kadar alıştığımız iktidarın emir ve talimatlarına uygun hareket etme kuralı mı geçerli olacak, merak etmekteyim.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler, insan onurunu temel alan, milletimizin eşit muamele görme hakkını güvence altına alan, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada ayrımcılığın önlenmesini sağlayan her türlü çalışmaya destek verdik, vermeye de devam edeceğiz. İnsan haklarının korunmasına, geliştirilmesine, ayrımcılığın önlenmesine ve hak ihlallerinin giderilmesine yönelik çalışmaların yapılması ülkemiz ve milletimiz açısından büyük önem teşkil etmektedir. Ancak mevcut Anayasa ve uluslararası hukuk ihlallerinin önüne geçebilmek için daha detaylı bir çalışma yapılması gerektiğini belirtir, yüce Kurulu saygılarımla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)