GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:63
Tarih:30.03.2016

NURETTİN DEMİR (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 30 Mart. Bizim gençliğimizin, devrimci ruhun devrimci liderlerinden Mahir Çayan'ı ben de buradan saygı ve sevgiyle anıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, bugün görüşmüş olduğumuz yasa gerçekten çok önemli. İnsan hakları açısından baktığımızda, daha ileri, daha kapsamlı ve insan hakları ihlalini, ortaya çıkan bu insan hakları ihlallerini ortadan kaldıracak, önleyecek bir kapsamda olması gerekirdi ama maalesef -gördüğümüz kadarıyla- AKP iktidarının, 2012 yılında çıkarmış olduğu Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu'nun içeriğinden ve onun etkinliğinden daha geri bir yasa çıkardığını görüyoruz. Paris Sözleşmesi'ne uygun olarak çıkarılmış olan 2012'deki Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu'nun, bugün, maalesef, Paris Sözleşmesi'nden uzaklaştığını görmekteyiz; dolayısıyla bugün eşitlikten, ayrımcılıktan daha çok uzaklaştığını görebilmekteyiz ve özellikle işkence ve ayrımcılığı önleyici özellikleri maalesef yok.

28'inci maddede kaldırılacak olan Türkiye İnsan Hakları Kurumu idari ve mali bakımdan daha özerkti, bireysel başvuru yapılabiliyordu, bazı olayların üzerine gidebiliyordu. Özellikle Muğla'daki, Muğla Cezaevindeki bir taciz olayının ortaya çıkarılmasında yapmış oldukları çalışmalarıyla Türkiye İnsan Hakları Kurumu gerçekten önemli hizmetler yapmıştı ama gelecek olan bu yasayla birlikte tamamen iktidarın kontrolü altında olan bir kurum geliyor maalesef.

İnsan hakları ihlalleri kimi zaman belli gruplara, kimi zaman belli topluluklara yönelik olmaktadır. Bu yüzden, siz ihlalleri sadece belli kişilerle sınırlı tutamazsınız; eğer sınırlı tutarsanız insan haklarını korumuş, geliştirmiş olmazsınız, aksine, kaldırmış olursunuz.

5'inci maddede ayrımcılığın kapsamı sadece engelli grupların ihtiyacıyla sınırlı tutulmuştur. Bu sebeple, 5'inci maddenin (1)'inci fıkrasında ayrımcılığın siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel veya kamusal yaşamın her alanında yasaklandığı belirtilmektedir. Yasağın kapsamı sadece maddede sayılan alanlarla sınırlı bırakılmamalı, içeriği genişletilmelidir, belediye hizmetleri ile bankacılık, sigortacılık, ticaret gibi tüm alanları da kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Ayrımcılık kapsamı sadece kişi aleyhine değil, kişi ve gruplar aleyhine olarak genişletilmelidir.

(2)'nci fıkra ise ciddi eksiklikler barındırmaktadır. Farklılıkların salt engellilerle sınırlı tutulması düzenlemenin kendisini de ayrımcı kılmaktadır. Engelliler dışında, belli özellikleri ve koşulları nedeniyle farklı ihtiyaçları ortaya çıkan Müslüman olmayan cemaatler, Kürtler, Aleviler, Romanlar, kadınlar, eş cinseller, çocuklar gibi birey ve grupların ihtiyaçlarının dikkate alınmasında ihmalkâr davranılabilir. Özellikle kadınların neredeyse her gün şiddete uğradığı, çocukların istismar edildiği, eş cinselliğin hastalık olarak görüldüğü, Müslüman olmayanların nefret söylemlerinin hedefi hâline getirildiği bir ortamda ne demek istediğim daha da netleşecektir. Bu nedenle, bu düzenleme acilen kimi özellikleri nedeniyle farklı ihtiyaçları olan birey ve birey grupları da eklenerek genişletilmelidir ve dolayısıyla, özellikle son yıllarda, baktığımızda, ayrımcılığın çok fazla, toplumun her kesimine, bir karpuz gibi, maalesef yayıldığını görüyoruz. Bugün bir çöpçü dahi işe girecek olsa AKP'li olup olmadığı, kaydının yapılıp yapılmadığı, partiye kaydının yapılıp yapılmadığı soruşturulmakta ve bu ayrımcılık derinleşmektedir. Bu yasa, maalesef, bu ayrımcılığı engelleyemeyecektir. Dolayısıyla, bu yasanın insan hakları açısından daha güçlü bir şekilde çıkması beklentimizdir.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)