GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:64
Tarih:31.03.2016

ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) - Teşekkürler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 149 sıra sayılı Kanun Tasarısı, İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanun Tasarısı olarak geçmesine rağmen ne yazık ki ne insan haklarına ne de eşitlik ilkesine uygun hazırlanmamıştır. Bu yüzden, bu kanun tasarısında yapılacak değişikliklerde muhalefetin önerileri de dikkate alınmamıştır.

Bu kanun tasarısında en önemli ayrımcılığın kadınlara yönelik yapılan ayrımcılık olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Sayın Bakan kanun tasarısıyla oluşacak kurumda "1 kadın olabilir." dedi, sonra buna ilişkin de ifadelerini dile getirdi ama biz bunun takipçisi olacağız. Sayın Bakana, özelde, bunun garantiye alınması için 10'uncu maddeye en az yarısından fazlasının kadın olması gerektiği eklenmelidir diye önerimizi sunduk. Çünkü, birçok kurum kurulduğunda ne yazık ki içerisinde ya 1, ya 2 kadın yer alıyor ya da yer almıyor. Onun için, bunun eğer eşitlik ilkesine uygun hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorsak, insan haklarına uyumlu bir kurum olacağını düşünüyorsak en az yarısının kadınlardan oluşması gerektiğini bir kez daha öneriyoruz ve bu kanun tasarısı içerisinde de bir ek madde olarak yer alması gerektiğini düşünüyoruz.

İkincisi: Bu kurum içerisinde yer alacak istihdama ilişkin de yine, çalışacak, orada işe alınacak insanların en az yarısının kadın olması gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz. Çünkü, en fazla ayrımcılığa uğrayanlar, en fazla insan hakları ihlallerinden nasibini alanlar kadınlardır. Bu yüzden, siz bu ayrımcılığı bu kanun tasarısında da uygularsanız o zaman bunun insan hakları ve kadın-erkek eşitliği adına kurulmuş bir kurum olduğunu hiçbir şeklide ifade edemezsiniz.

Şimdi, şunu da çok net ifade edelim ki bu kanun tasarısında 7 bölgeden oluşacak büroların gerçekleşmesi söz konusu ama kim tarafından? Başbakan ya da onun görevlendireceği bir bakan eğer ihtiyaç duyarsa bürolar kurulacaktır ya da kurulmuş büroların kaldırılmasına bile sadece onlar karar verecektir. Ama bunun neresi eşitlik ilkesine uygun bir durumdur bunu sormak gerekiyor. Çünkü, bu kurum insan haklarını savunan bir kurum hâline gelmekten öte; direkt sivil toplumdan uzak, muhalefetin içinde yer almadığı, halkın içine dâhil olmadığı bir kurumdan, direkt Hükûmetin sorumluluk aldığı ve Hükûmete bağımlı olarak yürütülen bir kurum hâline dönüşmüş. Bunun tamamen Hükûmete bağımlı olarak hareket eden bir kurumdan farkı olmadığını bir kez daha ifade etmek istiyoruz. İşte bu, ayrımcılığın tam da kendisidir. İşte bu, insan haklarına uyumun tam da önüne geçilen en büyük eksikliğidir.

Üçüncüsü, bu kanun tasarısında yer alması gereken ve bunun maddelerinde yer alması gereken bir diğer önerimiz de yine eğitimde. Bütün kurum üyeleri ve çalışacak, istihdam edilecek personelin hepsine insan haklarıyla ilgili, kadına yönelik şiddetle mücadeleyle ilgili, eşitlik ilkesine ilişkin ve toplumsal cinsiyete ilişkin eğitimin mutlaka müfredatlarda ve eğitim müfredatının bu kanun tasarısı içerisinde kanunlaşmasında yer alması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bu, eğitim müfredatında yer almadığı sürece, kanun tasarısında yer almadığı sürece eğitimin yenilenmesi ve toplumsal cinsiyet eğitimlerinin gerçekleşmesinde büyük bir eksiklik yaşanacaktır. O yüzden bu kuruma eğitim konusunun, istihdam konusunun da bir kez daha ele alınması gerektiğini düşünüyoruz ve bu kurumun insan hakları alanında çalışan bütün sivil toplum örgütlerinin de içinde yer alacağı ve karar mekanizmasında yer alması gerektiğini bir kez daha öneriyoruz.

Bu tasarının bu şekliyle kanunlaşmasıyla birlikte, aslında, Türkiye'de insan hakları ihlallerinin bir kez daha yaşanmış olacağını gözlerimizle göreceğiz. Çünkü bir formaliteden öteye geçmeyecektir. Çünkü kendisi zaten insan haklarına, eşitlik ilkesine aykırıdır. Tamamen ayrımcılığı içeren bir kanun tasarısı hâlinde yürürlüğe girecektir diyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)