| Konu: | Türkiye'deki tiyatroların durumuna ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 05.04.2016 |
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 5 Nisan, öncelikle bütün meslektaşlarımın gününü kutluyorum.
Maalesef, bu iktidar döneminde hiçbir günü layıkıyla kutlayamadık. Çünkü her avukatlar gününde de avukatların birikmiş yığınlarca sorunu konuşuluyor. Bürosunun kirasını ödeyemeyen avukatlar, mesleğin onurunun ayaklar altına serilmesi, adliye binalarında avukatların yerlerde sürüklenmesi, bellerinin kırılması, sırf savunma hakkını kullandı diye cezalandırılmaları.
Demokrasi ve hukuk konusunda samimi olmadığınızı biliyoruz. Buralarda her gün bize yüzde 49,5'tan bahsediyorsunuz, "İktidarımızı paylaşmayız." diyorsunuz ama barolara gelince, onları ele geçirmek için nispi temsil istiyorsunuz. Ama bir kez daha Molierac'ın sözünü burada söylemek istiyorum: "Avukatlar, tarih boyunca köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı." (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Kuşkunuz olmasın, avukatlar, özgürlüklerinden aldığı bu güçle, sizin hukuksuzluklarınızla, adaleti tesis etmek için, hukukun üstünlüğünü tesis etmek için her zaman sonuna kadar mücadele edeceklerdir.
Bu konuşmamı, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü vesilesiyle istemiştim, bugüne kaldı. Bu nedenle tiyatroların sorunlarına da değinmek istiyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) İktidar partisi ısıtıp ısıtıp TÜSAK yasa tasarısını önümüze getirmeye çalışıyor çünkü tiyatroları kapatmak istiyor. Herhâlde, biz burada dururken tiyatroculara ne gerek var diye düşünüyorsunuz, yoksa kadim bir sanat dalı olan tiyatroları, tiyatrocuları yok etmeye, hüküm altına almaya çalışmazdınız.
Hem özel tiyatroların hem devlet tiyatrolarının fazlasıyla sorunu var. Bakanlık, özel tiyatroların 2015...
Recep Tayyip Erdoğan...
Dikkatinizi çekebildim mi acaba? (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bakanlık, özel tiyatroların 2015-2016 yılı projeleri için bugüne kadar özel tiyatrolara sağlanan en yüksek desteği verdiğini söylüyor. Evet, bu, rakamsal olarak doğru ama içerik olarak baktığımızda bunun bir yandaş tiyatro yaratma politikası olduğunu görüyoruz. Gezi eylemlerine katılan hiçbir tiyatroya destek vermediniz, kendi kurdukları tiyatrolarda mücadele eden, önemli işler başaran, ödüller alan tiyatrolar kiralarını ödeyemez durumda. Bu yardımlar bir nevi "Benden olmayana yardım yok, benim istediğimi yapana yardım çok." şeklinde baskı unsuru olarak kullanılıyor. Yardıma hak kazanan tiyatrolara imzalatılan sözleşmede ise sürekli bu yardımı eğer gerekli görürse Bakanlığın geri alabileceği şeklinde hükümler var; ipleri sürekli elinizde tutmaya çalışıyorsunuz.
Evet, 4,5 milyon yardım önemli, güzel ama dünyadaki karşılaştırmalara baktığımızda örneğin Shakespeare'in ülkesi İngiltere'de 2006-2007'de tiyatroya 120 milyon sterlin destek verilmiş, buna karşılık İngiltere tiyatrosu, ekonomiye 2,6 milyar sterlin katkıda bulunmuş. Yani becerikli, iyi yönetimlerin elinde sanat da ekonomiye büyük katkıda bulunabilir.
Devletin tiyatroya en önemli katkılarından biri de salonlar yapmak olmalıdır ama maalesef, özel tiyatrolar belediyelerin çok amaçlı salonlarına tıkılıp kalmış durumda; salonsuzluk, seyirciye ulaşamama büyük bir sorun.
Oyun yazarlığını desteklemek için ayrı bir bütçe oluşturulmalı ve dünyada tiyatro alanında da söz sahibi olmak için Anadolu'nun kültürüyle harmanlanmış, çağdaş dünya tiyatrosu dilinden anlayan, buna önem veren yazarlar, yönetmenler desteklenmeli.
Eğer bu ülkede tiyatro hâlâ varsa, hâlâ sahneler doluyorsa bunlar sizin değil, cumhuriyetin sağlam temeller üzerine oturttuğu kültür politikalarının neticesidir. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Devlet Tiyatrolarına gelince, Bakanlığa bağlı Ankara, Bursa, İzmir, Adana, Trabzon, Diyarbakır, Van ve Erzurum'da tiyatro sahneleri var. Van'daki, depremde yıkıldı, hâlâ onarılmadı, çadır tiyatrosuyla yetiniyorlar. Erzurum'da geçen gün yangın çıktı; onarılmayacağını, Van'dakinin akıbetine uğrayacağını düşünüyoruz ve Devlet Tiyatrolarında taşeron, geçici işçi statüsüyle çalıştırılan üniversite mezunu tiyatrocular var, bunlar, sadece sezonda bir günde 72 liraya çalıştırılıyorlar. Tiyatrocuların ve teknik personelin, insan onuruna yakışır bir şekilde çalıştırılması için, sanata, sanatçıya değer verilmesi için bunların kadroya alınması gerekiyor.
Bugüne kadar bir tek sahne açmadınız, yeni bir şehre yeni bir devlet tiyatrosu kurmadınız. Ve tarihsel olarak şunu söyleyelim: Hep sanat tartışıldı "Sanat sanat için midir, sanat halk için midir?" Ben de diyorum ki: Sanat sanat için de olabilir, sanat halk için de olabilir ama sanat iktidar için olmaz. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Son söz: Rol çalmayı bırakın çünkü tiyatrolar, iktidar olmak için değil, iktidarların yolunu aydınlatmak için vardır.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)