GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:71
Tarih:12.04.2016

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yaş çay üretiminin sorunlarının araştırılması, politika ve tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına yönelik CHP grup önerisi üzerine MHP Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Geçen hafta mübarek üç aylara girdik. Cenab-ı Allah'tan recep ve şaban aylarını bize mübarek kılmasını ve bizi ramazana ulaştırmasını niyaz ediyorum.

Bu hafta içerisinde Kutlu Doğum Haftası başlıyor. Kâinatın efendisine binlerce salatüselam olsun. Onun hatırına Cenab-ı Allah milletimizi korusun.

Yine, şehitlerimiz ve yaralılarımız var maalesef. Diyarbakır Hani'de dün gece kahpece bir saldırı sonucu 3 şehit ve 38'i asker 46 yaralı var. Şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.

Şimdi, ben, çaya geçmeden önce, çok kısa bir şekilde, ülkemizin genelinde tarımsal üretime yönelik birkaç sorunu ve konuyu sizinle paylaşmak istiyorum.

Bir defa, tarımın genelinde verimliliğin çok düşük olduğunu biliyoruz. Bunun temelinde de işletmelerde ölçeğin düşük olması, sermaye kullanımının ve makinezasyonun düşük olması, bilinçsiz gübre kullanımı, sulama imkânlarının yetersizliği bunların başında gelmektedir. Bunların sonucunda da tarımda düşük bir büyüme vardır. Aslında yıllardır ülkemiz tarımda fazla verirken, dış ticarette fazla verirken son yıllarda dış ticarette, tarımsal üretim dış ticaretinde açık vermeye başladık. Maalesef, bu da tarımdaki yapısal sorunların üzerine gidilecek kararların alınmamasından kaynaklanmaktadır.

Şimdi, çay üretimi deyince tabii, Doğu Karadeniz akla geliyor. Özellikle, 5 tane ilimiz var burada, tabii, önemli ölçüde Rize baskın olmakla birlikte Artvin, Giresun, Trabzon ve Ordu'da çay üretimi yapılmaktadır.

Şimdi, önce, genel olarak Karadeniz'in nüfus yapısı ve üretim yapısı nasıl gelişiyor, ona ilişkin birkaç göstergeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Artvin'de en son, 2015 yılında nüfus binde 7,7 gerilemiş yani Artvin'in nüfusu azalıyor arkadaşlar. Yine, Giresun'un nüfusu aynı oranda, binde 7,7 gerilemiş. Türkiye genelinde nüfus binde 13,4 oranında artarken, bakın, Artvin'de, Giresun'da binde 7,7 oranında nüfus geriliyor. Rize'de nüfus binde 2,4 oranında geriliyor. Trabzon ve Ordu'da ise Türkiye ortalamasının çok altında bir miktar pozitif artış var.

Göç açısından baktığımızda, Doğu Karadeniz göç veriyor. Peki, "Karadeniz'in Türkiye üretimi içerisindeki payı nasıl gelişmiştir?" diye baktığımızda -çok teknik detaylara boğmayacağım sizi ama- 2007-2011 verilerine bakıyorum, burada, toplamda, bütün üretimde örneğin, Doğu Karadeniz'in payı 2007 yılında yüzde 2,6 iken, bu oran birkaç yıl sabit gidiyor, 2011 yılında yüzde 2,4'e düşüyor; yeni veri açıklanmadı, büyük ihtimal, bu biraz daha aşağıya geldi çünkü Karadeniz ürünlerinde fiyatlarda gerileme var.

Tarım katma değeri açısından baktığımızda, bakın, beş yılda yüzde 4,5'ten yüzde 3,4'e geriliyor. Yani, Doğu Karadeniz'in Türkiye üretimi içerisinde hem toplam olarak yani tarım sanayisi hizmetleri olarak hem de özelde tarım olarak payının düştüğünü görüyoruz, üretimin Doğu Karadeniz'de azaldığını görüyoruz.

Şimdi, çay üretimine ilişkin bilgileri arkadaşlar da paylaştılar. 770 bin dekar alanda çay üretimi yapıyoruz. 1,3 milyon ton bizim çay üretimimiz var, yaş çay üretimimiz. Türkiye'nin aslında çay tüketimi 300 bin ton civarında, çay üretimi de 262 bin ton civarında. Yaklaşık 2 milyarın üzerinde bir çay satış hasılatından bahsediyoruz. 210 bin aile, 1 milyona yakın nüfus da çayla geçimini sağlamakta. Fakat baktığımızda, aslında, bu kadar önemli bir kitleyi ilgilendirmesine rağmen çay alım fiyatlarının istikrarsız olduğunu, özellikle, özel sektörde çok düşük fiyatla çay alımlarının yapıldığını görüyoruz. Örgütlü olmayan çay üreticisi de çay işletmecileri karşısında güçsüz kalmıştır. Çayın getirisi önemli oranda azaldığı için -azalmıştır- üretici hem ürününü satmakta zorlanmakta hem de parasını tahsil etmekte zorlanmaktadır. Stoklar gereğinden fazladır, tanıtım ve ihracat yetersizdir, sanayici önünü görememekte, karamsar ve moralsiz bir hâldedir, üretici de büyük mağduriyet yaşamaktadır.

Ama çayda en önemli alan, en önemli sorun kaçakçılıktır. Aslında, Türkiye'ye çok ciddi miktarda kaçak çay gelmektedir. Özellikle İran üzerinden geldiği ifade edilmektedir ve kalitesizdir, hijyen koşulları açısından son derece sorunludur bu kaçak çaylar ve bu kaçak çaylar sonucunda, aslında, Türk çiftçisi ve Türk sanayicisi de mağdur olmaktadır. Dolayısıyla, bu kaçağa ilişkin -birazdan benim önerilerim olacak- ciddi ölçüde tedbir alınması gerekmektedir.

Şimdi, çayın biraz daha detaylarına geleceğiz ama Karadeniz açısından önemli olan diğer bir ürün fındık. Fındığı daha önce burada konuştuk, biliyorsunuz, maalesef, fındık üreticisi Türkiye'de iki tane yabancı şirketin insafına terk edilmiştir ve fındık üreticisi de mağdur edilmektedir. Şimdi, çayda mağduriyet var, fındıkta mağduriyet var, alternatif ürün politikası maalesef yeterince çalıştırılamamış, sonuç alınamamıştır, Karadeniz'in turizm potansiyeli harekete geçirilememiştir; tam tersine, doğayı tahrip edecek yatırımlara müsaade edilmektedir, sanayi zaten Karadeniz'de yoktur; peki, Karadeniz halkı ne yapacaktır, Karadeniz halkı nasıl geçinecektir? Bunlara karşı, Karadeniz için hassas olan ürünlerde özellikle, madem sanayiyi geliştiremiyoruz, turizmle ilgili yeteri kadar bir şeyler yapamıyoruz, hiç olmazsa var olan ürünlerle ilgili, üretimi artıracak, üretimin kalitesini artıracak tedbirlerin alınması gerekmektedir.

Benim bu bağlamda, çayla ilgili olarak birkaç önerim olacak, onları sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir defa, çayda -biliyorsunuz- alıcı yarı yarıya, yarısını ÇAYKUR alıyor, yarısını da özel sektör firmaları alıyor. Dolayısıyla, burada, bir defa, özel-kamu ayrımı yapılmaksızın çay sektörüne bir bütün olarak bakılmalı, sorunlara getirilen çözüm önerileri de bu bakış açısıyla ortaya konulmalıdır.

Kalitenin değerini bulduğu bir sistem oluşturulmalıdır yani kalitenin değerini bulduğu ve kalitenin de tabii ki artırıldığı. Alıcı ile satıcının bir araya geldiği, kaliteli ürünün fiyat olarak karşılığını bulduğu, hem müstahsil hem sanayici hem de devletin memnun kaldığı bir çay borsası sistemi kurulmalıdır. Üreticilerimizin refah payını da dikkate alan bir fiyat belirlenmelidir. Çay alımlarının, ürün kalite kaybına uğramadan ve üreticiler mağdur edilmeden yapılması büyük önem arz etmektedir.

Çayda uygulanmakta olan kota miktarı ile ÇAYKUR'un işleme kapasitesi artırılmalıdır.

Yaşlanmış çay bahçeleri bir program dâhilinde üstün verim ve kaliteye sahip çeşitlerle vakit geçirilmeden yenilenmelidir.

Organik çay üretimine gereken önem verilmelidir. Kimyasal gübrenin terk edilerek yerine organik veya yarı organik gübreye geçilmelidir.

Çay kanunu çalışmalarında tüm tarafların görüşleri alınmalı, fikir birliği sağlanmalıdır.

Çay üreticisinin güvencesi de ÇAYKUR'dur. Bu nedenle, ÇAYKUR daha verimli çalıştırılmalı, siyasi etkilerin dışında tutulmalıdır.

Çay kalitesini artırıcı önlemler alınmalıdır, devlet AR-GE için bu alanda para harcamalıdır, çayda verimlilik artırılmalıdır, ürün çeşitliliğinin de artırılması gerekmektedir. Siyah çayın yanı sıra yeşil çay, altın çay, beyaz çay, çay pudrası, çay kremi gibi birçok ürünün üretilerek farklı ürün yelpazesiyle pazarda yer edinilmesi büyük önem taşımaktadır.

Çay millî bir üründür esasında. Millî ürün konumundaki bu çaya diğer çay ülkelerinde olduğu gibi yüksek miktarda destek sağlanması gerekmektedir, sektöre de bu anlamda rekabet gücü kazandırılması mümkün olabilecektir.

Çayda katma değer vergisi oranının diğer tarımsal sanayi ürünlerinde olduğu gibi yüzde 1'e düşürülmesi mutlaka gerçekleştirilmelidir çünkü fiyatları içeride bir miktar daha rahatlatacak önemli bir tedbir olacağını düşünüyoruz bunun.

Kaçak çayın önemli bir sorun olduğunu söylemiştik. Bunun önlenmesi gerekmektedir. Özellikle çay kaçakçılığı organize suç kapsamına alınmalıdır. Çay kaçakçılarına caydırıcı cezalar verilmesi gerekmektedir.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde 30'un üzerinde paketleme tesisi olduğu bilinmektedir. Çay kaçakçılığı da yoğun olarak bu bölgeden bu şekilde gelmektedir, İran üzerinden gelmektedir. Çay kaçakçılığının yoğun olduğu bu bölgelerdeki paketleme tesislerinin de daha sıkı denetlenmesi gerekmektedir.

İthal çay nakliyesinde kullanılan belgelerin süreli olması gerekmektedir. Orman ürünlerinde olduğu gibi burada da süre sınırı getirilmesi kaçakçılık açısından önemli bir unsur olarak görülmektedir. Kaçak zaten başlı başına bir sorun olmakla birlikte hem hijyen koşulları açısından hem de kalite açısından sorunludur. O yüzden yakalanan kaçak çaylar mutlaka imha edilmeli, kesinlikle piyasaya sürülmemelidir, evrak bulup getirmesi de beklenmemelidir. Çay kaçakçılığıyla mücadele eden güvenlik birimleri de mutlaka ödüllendirilmelidir. Kaçak çayın önemli bir kısmı İran'dan gelmektedir, bu konuda İran resmî makamlarıyla temasa geçilmelidir. Dolayısıyla Karadeniz için çok önemli bir ürün olan çayın sorunlarının araştırılması ve çayla ilgili tedbirlerin alınması halkımız açısından büyük önem taşımaktadır.

Ben sözlerime son verirken Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Hepinize çok teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)