| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 13.04.2016 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, grup önerisinde, İran'da yapılan operasyon sonucunda "fesat fil arz" tabir ettikleri yani "yeryüzünde fesat çıkarmak" olarak tabir ettikleri suçla mahkûm edilen, idama mahkûm edilen Babek Zencani'nin Türkiye'deki işlerle ilgili söylediği şeyler üzerine bir komisyon kurulmasını talep etmiş arkadaşlarımız. Ama tabii bunun burada çok fazla tartışılmasının nedeni, şu anda yine onlarla bağlantılı olan ve geçmişte, geçen dönem burada hem araştırma komisyonu kurulması için hem de gensorularla ilgili vermiş olduğumuz birçok önerge vardı. Bunlar tartışılırken de defalarca siz bunları akladınız, soruşturulmasını da engellediniz.
Şimdi, buradaki rakam çok büyük, az önce Sayın Çıray da bahsetti, araştırma önergesinde de var, 8,5 milyarlık bir şeyden bahsediliyor. İran kendisinin 2,8 milyarını çaldığını söylüyor. Ama, ben sizin dikkatinizi birkaç şeye çekmek istiyorum bu vesileyle. Babek Zencani'nin tutuklandığı tarih 30 Aralık, suçlandığı tarih aralığın sonu, 2013. Size bir şey hatırlatıyor mu? 17-25 Aralık 2013... 17-25 Aralıkta... Bugün Reza Zarrab'ın tutuklanması için işlemleri yapan Amerikan Hazine Bakanlığının bu finansal işlerle ilgili Bakan Yardımcısı David Cohen İstanbul'daydı 17 Aralıkta. Yani, aynı anda hem Türkiye'de hem orada birtakım şeyler demek ki yapılıyormuş. Tabii, burada, bakanlarla ilgili şey konuşulduğunda arkadaşlarımız çok farklı görüşler ileri sürdüler, hatta Sayın Davutoğlu kendisi kendilerinin Yüce Divana gitmesi gerektiğini söyledi, hatta Peygamberimize referansla -kendisini de rahmet, minnetle anıyoruz, Kutlu Doğum Haftası var- "Kızım Fatıma da olsa elini keserim!" dediğini söyleyerek burada soruşturulması gerektiğini söylemişti, nedense burada arkadaşlarımız bunları akladılar ve gitti.
Bakın, şimdi, bu sistem, tamam, İran'a bir ambargo uygulanmış, onun için de kendileri gelmişler, birtakım şeyleri delmek için bazı yollar denemişler. Ama, mesele orada bitmiyor, bu kadar masum, İran'a ambargonun delinmesiyle bitmiyor. Bu sistemin içerisinde -sizler hatırlıyorsunuz- yine Sayın Zafer Çağlayan'la ilgili buradaki Meclis soruşturması açılmasına ilişkin talebimizi tartışırken -geçen dönem olan arkadaşlarımız biliyor- burada gördüğüm bir rüyadan bahsetmiştim. Çok "Zihni Sinir" projelerle yeni şeyler geliştirmişler. Önce altın ihracatı; altınla ilgili konu yasaklanınca, örneğin yükte hafif pahada ağır olan gıda ve ilaç ihracatı, birtakım şeyler yapmışlar. Bunların hiçbirisini soruşturmadık bakın. Nasıl yapılmış? Örnek söyledik, bunların hiçbiri ciddiye alınmadı. Geminin tamamı 5 bin ton alıyor, arkadaşlar 150 bin tonluk konşimento düzenlemişler. Yani giden para da tam olarak gitmiyor, hayalî ihracat yapılıyor gibi gösterilip paranın karşılığında altın giriyor, para giriyor, dolaştırılıyor belli ülkelerden, sonuç olarak oraya bir aktarma yapılıyor. İşte bu kişiler de o aktarma, döndürme işlerinde nüfuzlarını kullanarak, edindikleri dostlukları kullanarak veya rüşvet yoluyla bu işlemi kolaylaştırıyorlar. Yani bizim merak ettiğimiz...
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Gemiler kimin?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Gemiler zaten önceden alınıyor, hava yolu şirketleri alınıyor, ayrıntısına girmeyeyim; Reza Zarrab'ın üzerindekiler, Babek Zencani'nin üzerindekiler, hepsini zaten ilgili şeyler yazmış, İran'daki soruşturma sırasında bunların bir kısmı kayıtlara girmiş, Türkiye'de çok gündeme gelmiyor. Şimdi, Amerika'daki soruşturmayla ilgili de ilgili şirketlerin hepsi yayınlandı biliyorsunuz. Ama ben işin nasıl döndürüldüğünü söylüyorum. Şimdi, 5 bin tonluk gemiye 150 bin tonluk fatura kesiliyor. Bunun mucidi de "saf çocuk" diye sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından o zaman nitelenen Süleyman Aslan'mış. Yani yeni bir yöntem buluyorlar, Amerika Halk Bankasını uyarıp altın ihracatıyla ilgili de petrole de ambargo koyunca bu sefer farklı yollar denenmiş.
Şimdi, bunların doğruluğu yanlışlığı araştırılması gereken şeyler. Bundan niye ürktünüz ben anlamıyorum. O zaman sayın bakanlarla ilgili de dedik, onlar töhmet altında kaldılar çünkü onlar istifa ettirildiler ve şu anda Mecliste yoklar. Eğer masumsalar onlara da yazık oldu, eğer suçluysalar milletin paralarına yazık oldu ve adalet tecelli etmemiş oldu. Onun için, gelin, burada, gönderelim Yüce Divana aklayalım demiştik. Şimdi, bizi ilgilendiren kısmı, yeniden büyük bir rüşvetten bahsediliyor ve bunun Türkiye'de dağıtıldığı söyleniyor. Şimdi, adamlar oradan kendileri kaynağını araştırıyor biz burada hiçbir şey olmamış gibi davranıyoruz.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Mehmet Bey, milletin parası nerede?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ben sonra anlatırım, ayrıntısı var da.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Milletin parası nerede?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ben anlatırım birazdan, nereye gittiğini göreceğiz şimdi.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Haydi anlat.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Şimdi, biraz daha başka rakamlar da vereceğim. O zaman o kadar korkmuyorsunuz da...
Reza Zarrab, Sayın Genel Başkanımız kendisine şarlatan dediğinde bir dava açmıştı, seçim gezileri sırasında "Ne idiği belirsiz." diye... İyi dedik. Bir de tazminat davası açmış, partimizin avukatları "İran'dan dosyayı, müştemilatını getirin." dediği zaman anında o davadan vazgeçti. Neden? Çünkü dosyanın içinde, soruşturmada bir sürü bilgi, belge var. Bakın, bunları biz yaşadık. Sayın Bahçeli, kendisine "ne idüğü belirsiz", "şarlatan" dediği için dava açtı; sonrasında da bizim avukatlar "Bunlar İran'dan gelsin, ne varmış görelim." deyince bir anda davadan vazgeçti. Şimdi, demek ki burada bir şeyler oluyor. Eğer üstü kapatılırsa -her seferinde söylüyoruz- bunlar gider, eğer soruşturursanız en azından ne olupbittiğini anlamış oluruz. Burada örnek söylüyorum: "Ben Meclise bilgi veririm." diyor. Kim diyor?
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Bak, beni buradan duymuyorsun, buraya geldim.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Duyarsın, benim sesim iyidir.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Benimkini duymuyorsun.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Reza Zarrab'ın şoförlüğünü yapan kişi, avukatıyla konuşan, "tape"lerinin bir kısmı yayınlanan, daha önce adı Adem Gelgeç olan, sonra korkusundan soyadını değiştirmiş, diyor ki: "Beni Meclis çağırsın, ben ifade vereyim."
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Mehmet Bey, Allah'ını seversen şu milletin parasını söyle.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Biz de diyoruz ki: Şurada kuralım bu komisyonu. Çağıralım, mademki -mahkeme- tarafsızlık, güvensizlik bir şeyler varsa çağıralım, burada biz rapor hazırlayalım, mahkemeye biz sunalım arkadaşlar. Adam "Ben gelir konuşurum." diyor, "Ben konuştum." diyor. "Kimlere ne verdiğini tek tek biliyorum." diye anlatmış. Ben şimdi girmiyorum ayrıntısına da, sonra onların fotokopisini veririm size, benim zamanım az.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Bir şey söylüyorum: Milletin parası nerede? David Cohen milletin parası için mi geldi? David Cohen niye geldi?
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Diyalog değil bu, diyalog. Sen dinle, birazdan sen konuş.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Şimdi, bu adamın niye geldiği önemli değil. Ben o şekliyle gelmiyorum.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Milletin parası için mi geldi? Niye geldi?
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Ya, provokasyon yapmayın. Akrabası mısın Rıza'nın?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Milletin parası değil, İran'ın parasını bir taraftan oraya getirip kara para aklamak için gelmiş. Şimdi, bizim derdimiz, burada ne varsa soruşturun. İşte, milletin parasının ne kadarını almış?
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Bir soru sordum, sen de cevap vermiyorsun. Daha söylemiyorum, gidiyorum.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Sen de şunu diyorsun: "Hazineden çalmadıysa rüşvet değildir." diyorsun, anladık. Onu Sayın Recep Tayyip Erdoğan da söylüyordu "Bu, rüşvet sayılmaz, kasadan almamış." diye.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Biraz daha döndür. Döndürüyorsun, döndürüyorsun.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bir işin kolaylaştırılması için bahşiş alıyorsanız -tırnak içinde söylüyorum- bu zaten milletin kesesinden alınmış olur.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Milletin parasına gel.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Size bahşiş geldi diye, İran'dan geldi diye bunu rüşvet saymıyor musun? Rüşvet saymıyor musun İran'dan geldi diye?
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, hatibe müdahale ettirmeyin yani.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - David Cohen niye geldi?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Onun için ben size ayrıntılarını açıklarım, ben de daha çok var.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen hatibi dinleyelim.
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Milletvekilleri değil, bir tane milletvekili.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bakın, bunun üzerine Ziraat Bankasının New York şubesi kaç ay kilitlendi kaldı, Amerika denetim yaptı. Halk Bankasına uyarılar geldi. Daha onunla ilgili çok dosya var, ben oraya girmiyorum, onu başka konuşmalarda söyleriz.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - David Cohen niye geldi?
BAŞKAN - Sayın Yaşar, lütfen, rica ediyoruz, lütfen.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Burada diyalog yapmıyoruz, hatip konuşuyor; dinliyoruz, sonra cevap veriyoruz.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bu işin, değerli arkadaşlar, soruşturulması gerekiyor; ortadaki para az buz para değil. Amerika sadece bize değil, Avrupa'nın birçok bankasına bu işlemlere aracılık ettiği için ağır cezalar kesti ve anlaşarak ödediler. New York şubemiz de -Ziraat Bankasının web sitesinde var- Amerikan Merkez Bankası ile denetimi yapan kuruluş da bu şartlara uyacağına dair anlaşma yaptı ve neleri yaptı, ne yaptı bilmiyoruz. Oraya kim para aktardı? Oradan hangi şirketlere, Türkiye'ye para geldi? Bu adı geçen, Zarrab'ın üzerine olan şirketlerin bir kısmı tasfiye ediliyor, bir kısmı ortak değiştiriyor, bir şeyler oluyor aynı anda Türkiye'de. Bunların aydınlatılması lazım, bundan korkmamak lazım ama böyle yaptıkça da bu sefer, biz demek ki bir şeyler varmış ki bu işlerin üzeri örtülüyor demeye başlıyoruz. Bu nedenle...
Bir cümle daha hatırlatayım, arkadaşım soruyor, madem öyle diyorsunuz...
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - David Cohen niye geldi?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ceza yazılmış arkadaşlar -Sayın Canikli'ye burada sordum, Komisyonda da sordum- Reza Zarrab'ın uçağı gelmiş, ceza yazılmış. Ceza neyle ilgili -suç tespiti- yanlış beyanla ilgili, içerisindeki altınla ilgili; cezayı yazmış, tahsil etmiş gümrük. Ona rağmen diyor ki: "Kardeşim, ben soruşturma izni vermiyorum." Kime? "Gümrük görevlisine." Suçun üstünü kapatmayalım, araştıralım diyoruz.
Önergeyi desteklediğimizi bildiriyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)