GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:78
Tarih:22.04.2016

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan, değeli milletvekilleri; öncelikle hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı'nın 17'nci maddesinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Tabii, burada bu görüşmeler yapılırken Adalet Bakanının hazır bulunması ve bizim düşüncelerimizden de faydalanması gerekirken maalesef Adalet Bakanı değil Kalkınma Bakanımız burada, keşke Adalet Bakanımız burada olmuş olsaydı.

Değerli arkadaşlarım, öncelikle, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı yarın kutlayacağız. Hepimize kutlu olsun. Bu bayramı bize armağan eden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü sevgiyle, saygıyla, minnetle anıyorum ve bu Meclisi kuran büyük Atamızın önünde saygıyla eğiliyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu arada güneydoğuda şehit olan 3 askerimize, şehit olması sebebiyle, Allah'tan rahmet diliyorum, yaralı olanlara da acil şifalar diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, yargının bağımsız olmadığı, baskı ve talimatlarla görevini yaptığı, kararlar verdiği bir dönemde bu kanun tasarısını görüşmekteyiz. Tabii, bazı hâkim ve savcılar, -gerçekten kendilerine güvendikleri için, yürekli ve cesaretli hareket ettikleri için- bazı hukuki, kanuni, vicdani kararlar vermiş olmakla birlikte, birçok hâkim ve savcının baskı altında, gerçekten kayıran ve siyasi tarafı tutan ve birçok olayın üzerini örtmeye çalışan kararlar verdiğine hepimiz şahit olmaktayız. Uyum süreci çerçevesinde görüştüğümüz bu tasarıdan önce, yargının hem tarafsız olması hem bağımsız olması, özgürce hem vicdanına hem de kanunlara göre karar vermesi asıldır. İşte, hepimiz bunun için çalışmalıyız, buna gayret etmeliyiz. Türkiye'de gerçek anlamda adil bir yargılamanın olduğu güvencesini ve Türkiye'de hukuk devleti ilkesinin de yerleştiğini hepimiz göstermeliyiz ve ayrıca, Türkiye'nin güvenini uluslararası düzeyde de açıkça ortaya koymalıyız. Çünkü hukuk devleti olmanın sadece Türkiye için değil, dünya ülkeleri için de bizim için de bir prestij olduğunu söylemek istiyorum. Onun için, hukuk herkese lazım, adalet herkese lazım. Bugün ihtiyaç duyanlar yarın duymayabilir, bugün ihtiyaç duymayanlar da yarın adil bir yargılama kararıyla maalesef karşı karşıya kalabilir. Onun için hepimiz hukuk devleti ilkesi çerçevesinde birlikte olmalıyız.

Biliyorsunuz, 17 ve 25 Aralık soruşturmaları yapıldıktan sonra savcılar ve hâkimler değiştirilmek suretiyle üzeri kapatıldı, takipsizlik kararı verildi ve sanki ortada hiçbir suç yokmuşçasına dosyalar kapatıldı. Ama bu işin asli faillerinden olan Rıza Sarraf Amerika'ya gitti, tutuklandı, yetmiş beş yıl kendisi için ceza isteniyor. Demek ki, burada da birlikte çalıştıkları, birlikte oldukları insanların da suçlu olduklarının açıkça ortada olduğu görülmektedir.

Bunun dışında, Deniz Feneri davası vardı. Yine Deniz Feneri davasında da Almanya'da görülen davanın sonucunda bu davanın asli suçlularının Türkiye'de olduğu söylendi ama sonuçta davalar açıldı, savcı ve hâkim değiştirilmek suretiyle o davanın sonucunda beraat ettirildi. O davayı açan ve o davayı gören hâkim hakkında da takibat yapılmaya başlandı hatta haklarında dava açıldı.

Değerli arkadaşlarım, böyle bir hukuk sistemi içinde, böyle bir yargı sistemi içinde gerçekten doğruları ve gerçekleri bulamayız, haksızlıkların önüne geçemeyiz. Onun için hepinizi adaletli olmaya, hukuk devleti ilkesi çerçevesinde birleşmeye davet ediyorum.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle tekrar selamlıyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)