| Konu: | Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İşbirliği Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 22.04.2016 |
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 278 sıra sayılı Tasarı'nın 34'üncü maddesi üzerinde MHP adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cezai konularda sözleşme ve ikili anlaşmaların gereği olarak öteden beri bu alanlarda iş birliği yapılmaktadır, İngiltere'de hapis cezası alan Asil Nadir'in Türkiye'ye getirilmesi de buna son örnektir. Kanunun uygulanması bakımından bir ayrıma tabi tutulmaması gerekir. İşimize geldiği konuda uygulama, işimize gelmediği konuda uygulamama veya kaçma yanlıştır. Bu anlayış kısa vadede sahiplerine bir menfaat sağlasa da ülkeye bir menfaat sağlamayacaktır.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz yıllarda Çin'de doktorlara usulsüz ilaç pazarlaması yaptığı gerekçesiyle Glaxo firması 490 milyon dolar ceza ödemiştir. AVON isimli bir firma, ortaya çıkması hâlinde ödeyeceği cezaların boyutunu düşünerek, yolsuzlukları araştırma komisyonuna Çin'de 300 milyon dolar ödeyerek yolsuzluk varsa ortaya çıkması için anlaşma imzalamıştır. Mercedes firmasının 1998-2008 yılları arasında 22 ülkede kamu yöneticilerine rüşvet verdiği iddiaları ABD'de açılan bir davayla ortaya çıktı ki rüşvet vermiştir. Nitekim, Adalet Bakanlığına ve borsaya 185 milyon dolar ödemeye mahkûm edilmiştir. J.P.Morgan isimli firma rüşvet skandalı nedeniyle ABD'de 9,6 milyar dolar ceza ödemiştir. Çin'de Pfizer isimli başka bir ilaç firması rüşvet skandalı nedeniyle 60,2 milyon dolar ceza ödemiştir. Siemens firmasının Türkiye dâhil 20 ülkede 2,1 milyar dolar rüşvet verdiği, Türkiye'de ise dağıtılan rüşvetin 57 milyon euro olduğu iddiaları ortadadır. IBM 11 milyon dolar ödemek zorunda kalmıştır. Almanya'da çip üreticisi Infineon, BMW, Volkswagen'de verilen rüşvetler, Deniz Feneri yolsuzlukları, FIFA'da bile uluslararası yolsuzluk iddiaları, uluslararası büyük bir bankada mevduatı bulunan uyuşturucu tacirleri, silah kaçakçıları, kanlı, kirli elmas tacirleri ciddi soruşturmalara tabi tutulmuştur.
Bakınız, bu firmaların birçoğu Türkiye'de de faaliyet göstermektedir. Başka ülkelerde rüşvet dağıtanların Türkiye'de dağıtmadığını hiç kimse iddia edemez. Evet, elimizde bir belge yok ise de aklen ve kıyasen dağıtıldığına hükmetmek daha akılcıdır. Bu sebeple, gerçek bir demokrasiyi yerleştirmek istiyorsak ilk yapacağımız iş şeffaflığın bu ülkeye hâkim olmasını sağlamaktır. Bunun yolu da her türlü rüşvet iddiasını ciddiye alarak üzerine gitmektir. Elimizde her türlü yetki varken susarsak veya üst iradenin menfaati veya birtakım beklentilere göz yumarsak gelecekte duyacağımız pişmanlığın bir faydası olmayacaktır. Bireysel yolsuzluklar kazanırken toplumların kaybedeceği gerçeği göz ardı edilmemelidir.
Değerli milletvekilleri, bakınız, rüşvetle ilgili en son iddia İsviçre merkezli uluslararası ilaç şirketinin Türkiye'de rüşvet karşılığı haksız kazanç elde ettiğine ilişkin basında yer alan haberlerdir. Söz konusu haberlere göre İsviçre merkezli bir ilaç şirketinin bir danışmanlık şirketi üzerinden Türkiye'de rüşvet dağıtarak 85 milyon dolar değerinde yeni iş sağladığı iddiaları basında yer almıştır. Tamı tamına 85 milyon dolar yani eski parayla 240-250 trilyon lira. İddia, bahsi geçen firmanın ürettiği ilaçların kamu hastanelerine, satın alma listelerine -yani ödeme listelerine- eklenmesi ve iki ilacın Türkiye'deki isimlerinin kamu izniyle değiştirilmesinden oluşmaktadır. Türkiye'de ilaç veya herhangi bir tıbbi malzemenin ödeme listesine girmesi için çeşitli ahlaksız girişimlerde bulunulduğu, rüşvetler dağıtıldığı, dedikodusu yapılan hususlardandır. Bu sebeplerle bu konunun ciddi şekilde üzerinde durulmalı, gerçeğin ortaya çıkması için her şey yapılmalıdır tıpkı medeni, ileri, tam demokrasinin uygulandığı ülkelerde olduğu gibi.
Sözlerimi burada tamamlıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)