GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:86
Tarih:05.05.2016

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; kadına yönelik şiddet üzerinde görüşlerimizi belirtmek üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, şiddetin evrensel boyutta, yıkıcı, istismarcı, masum kusurlu ayırmamak üzere hareket eden türü terörü şiddetle kınıyor; bugüne kadar terörün bizden aldığı canlara, şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Bugün Nusaybin'de bir şehidimiz daha var, yüce Türk milletinin başı sağ olsun, nur içinde yatsınlar her biri.

Yine bugün, değerli milletvekilleri, dünyanın en güzel, en kutsal duygularından biri olan annelik duygusuna kadınları kavuşturarak aileleri sevindiren, bir bebeğin dünyaya geldiğinde ilk kez elini tutarak yardım eden saygıdeğer ebelerimizin günü. Kendilerinin de yürekten sevgiyle saygıyla günlerini kutluyorum.

Ebeler Günü vesilesiyle insanın doğumunu da kutlarken doğan masum, özünde temiz olan bir varlığın, insanın yaşadığı süreç içerisinde şiddeti öğrenmesi ve hatta, maalesef, şiddete belli zamanlarda maruz kalması ve daha da kötüsü şiddeti başkaları üzerinde uygulaması ne kadar acı. Maalesef, bu şiddetin de daha çok insanoğlunun kendini dünyaya getiren, fedakârlıklarla büyüten türüne yani kadınlara yönelik olması daha da acı. Şiddet, maalesef her yerde: Evde, okulda, sokakta, trafikte, maalesef Mecliste ve en çok da evlerde, dört duvar arasında. Ve yine maalesef çoğu gizli kalıyor, anlatılamıyor. Fiziksel şiddet belki bir derecede ortaya çıkarılabiliyor ama özellikle cinsel şiddet hiçbir zaman söz konusu olmuyor ve mağdurlar yardım almaktan uzak kalıyor.

Şiddetin, uygulanan kişiden öte tanık olanlara da zararı anlatılmayacak kadar fazla. Şiddet dediğimizde genellikle de aklımıza fiziksel ve cinsel şiddet geliyor ama kadınlarımızın uğradığı şiddet türü bunlarla sınırlı kalmıyor; sözel şiddet ki en fazlası, duygusal şiddet, ekonomik şiddet, ısrarlı takip -bu da bir şiddet türü ve son zamanlarda şiddet türleri içerisinde incelenip bu konuda da istatistik çalışmaları yapılmakta, ne yazık ki, kadınlarımızın bundan mağduriyetinin çok daha fazla olduğu görülmekte- yine, son yıllarda teknolojinin gelişmesiyle birlikte siber şiddet.

"Kadınlar hayatlarının herhangi bir döneminde hangi tür şiddetlere maruz kalıyorlar ve bunların oranı nedir?" diye bir araştırma yapılmış ve maalesef, hayatları boyunca şiddete uğrayan kadınların oranı toplum içinde yüzde 44,2. Kadınların yüzde 68'i eşinden, yüzde 25'i annesinden, yüzde 24'ü babasından ve hatta yüzde 13'ü kayınvalidesinden, yüzde 5,3'ü de görümcesinden şiddet görüyor yani şiddet sadece erkeğin uyguladığı şiddetle de sınırlı kalmıyor. Kadınların yüzde 26'sı 18 yaşını tamamlamadan evlenmişler; toplumda yapılan anketlerden ortaya çıkan sonuç.

Yine, erken yaşta evlenen kadınların yarısı fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalıyor. 18 yaşından sonra evlenen kadınların üçte 1'i şiddete uğruyor. Duruma baktığımızda, erken evliliklerin de ne kadar zarar verdiğini görüyoruz. Erken evlilik, özellikle küçük yaşta evlilik maalesef şiddetin daha büyük boyutta yaşanmasına sebep oluyor. Bu noktada, bizim mevzuatlarımıza da dönüp bakmamız gerekiyor. Dinî nikâhtan sonra medeni nikâh aranmamasına yönelik çıkan kararı da burada huzurlarınızda eleştirmek istiyorum çünkü küçük yaşta evliliklerin, hatta ikinci, üçüncü evliliklerin önünü açmakta; bu sorunu da bir an önce çözmemiz gerekiyor.

Kadın cinayetleri son on yılda yüzde 1.400 arttı; 2015 yılında 303 kadınımız öldürüldü, 2013'te 237, 2014'te 294. 1 Ocak 2016'dan bu yana 64 kadın cinayete kurban gitti ama sadece cinayetle sınırlı kalmıyor; baktığımızda, en fazla sözel şiddeti görüyoruz ki yüzde 91; yapılan istatistik çalışmalarında böyle. Bunun dışında, tokat, dayak, tehdit, daha sıralayabileceğimiz birçok şiddet türü var.

"Nedenleri nedir?" diye baktığımızda, kadınlara sormuşlar özellikle, "Neden şiddete uğruyoruz veya uğruyorsunuz?" denildiğinde, en fazla iletişim eksikliği ortaya çıkmış. Ekonomik sorunlar yine bunu takip ediyor yüzde 37'yle ve ruhsal problemlerden bahsedilmiş, bunu takip eden diğer sorunlar da var.

Şiddetin mağdur üzerindeki etkisi çok yıkıcı, psikolojik sorunlara sebep oluyor yüzde 43 oranında. Yine, kendini değersiz hissetme, şiddeti gösterenden nefret etmeye başlama ve bu nefretin belli cinse veya belli kitleye doğru yönelmesi, maalesef, karşılaştığımız sorunlardan bazıları. Ama, bunları şöyle bir gruplayacak olursak, aile içi şiddetin tetiklediği ruhsal hastalıklar: Yüzde 64 travma sonrası stres bozukluğu diyebiliriz. Olayı yeniden yaşama, kaçınma, aşırı uyarılma, olumsuz düşünceler ve hislerle dolu olan bu süreç kadınlar için oldukça yıkıcı ve şiddetin bir yandan da devam ettiğinin göstergesi yani o anla sınırlı kalmıyor, devam ediyor, ruhsal hayatında devam ediyor. Yüzde 48'i depresyon geçiriyor, yüzde 12'siyse intihara teşebbüs ediyor.

Kadınların üçte 1'i hukuki hakları hakkında hiçbir şey bilmiyor, yüzde 19'u hukuki haklarını bildiğini söylüyor. Demek ki bu konuda da oldukça yetersiziz.

Kadınlara sorulmuş, şiddet uygulanan kadınlara "Destek alıyor musunuz?" diye, yüzde 75'i "Hayır." demiş, yüzde 24'ü "Evet.", küçük bir oran da cevap vermemiş. Bu durumda da devleti yöneten Hükûmetin, şiddet gören kadınların şiddet görmesini, tüm kadınların şiddet görmesini engelleyemediği gibi, şiddet gören kadınlara da gerekli yardımların ulaşmasını sağlayamadığını gösteriyor.

"Şiddete maruz kalınca ne yaparsınız?" diye sorulduğunda, ne acıdır ki yüzde 63'ü şiddete bir şekilde karşılık veriyor, hiçbir şey yapamazsa beddua ediyor. Ama, daha kötüsü ne biliyor musunuz? Şiddet uygulanan kişi maalesef şiddet uygulamaya başlıyor, özellikle de bu şiddet evde gücü yetenin gücü yettiğine doğru oluyor. Yani, söz konusu ortamda çocuklar da, şiddete tanık olduğu yetmiyormuş gibi, bir şekilde şiddete maruz kalıyor.

Aile içi şiddet çocukları nasıl etkiliyor? Bir kere ikincil travmalar yaşanıyor. Eşine şiddet uygulayan bir baba, büyük bir ihtimalle, büyük bir olasılıkla ve istatistiklerden elde ettiğimiz sonuçlara göre, çocuğuna da şiddet uyguluyor. Şiddete uğrayan çocuk da şiddet uygulama eğiliminde oluyor. Şiddet, erkekleri bir şekilde böyle etkiliyor yani küçük yaşta erkek çocuk annesinin şiddet gördüğüne tanık olduğunda, ileride bu şiddeti kendi eşine ve ailesine yansıtma ihtimali de yüksek oluyor. Maalesef, Türkiye'de erkeklerin üçte 1'i şiddet uyguluyor ve şiddet uygulayanların yarısı da babasını şiddet uygularken görmüş. Bu durumda, bakıyoruz ki rol model alma durumunda babanın etkisi gerçekten çok büyük.

Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri var, ŞÖNİM'ler. Bunlara baktığımızda, bunların da yetersiz olduğunu görüyoruz. Lokasyonları erişime uygun değil, yeterli ve gerekli sayıda uzman bulunamıyor. Sadece 14 ilde pilot uygulama var, maalesef yaygınlaştırılmamış. Mevzuat birliği, uygulanan testler ve birtakım envanterlerde de ortaklık sağlanamamış. Maalesef, şiddet gören kadınların da sığınabileceği yerler sınırlı, yetersiz.

ŞÖNİM'lerin kurulmasıyla hedeflenen şiddet mağdurları için "Tek Kapı Sistemi" hayata geçirilmek zorunda. Kadına yönelik şiddet, suçların nitelikli hâli olarak düzenlenmeli ve en ağır cezayla müeyyideye bağlanmalıdır. Failler hak ettikleri cezayı almamaktadırlar, buna özellikle dikkat çekmek istiyorum. Maalesef şiddet uygulayan kişiler, efendim "Pişmanım." dedi, kravat taktı, takım elbise giydi geldi, derken bir şekilde cezadan kurtuluyorlar. Bunların da engellenmesi gerekiyor.

Şiddetle mücadelede korunmaya ihtiyaç duyan mağdurlarımızın omzuna yüklenmiş yük. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim beyannamemizde şiddete uğrayan tüm kadınların avukat, mahkeme giderlerinin, masraflarının devlet tarafından ödenmesi gerektiği kanaatinde olduğumuzu bildirmiştik. Umarız bunu AKP de dikkate alır, bu kadınlarımıza daha iyi bir yardım sağlar.

Mahkemeler tarafından verilen tedbir kararları da şiddet mağdurlarının ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak. Ailelere yönelik yapılması gereken çok çalışma var; uzman desteği lazım, aileleri izleyen uzmanların olması lazım. Maalesef, Hükûmetin çok fazla eksiği olduğu için şiddet hızla tırmanıyor.

Bütün bu bilgileri size sunuyorum ve saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)