| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 87 |
| Tarih: | 10.05.2016 |
AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; konuşmamın başında, içinde bulunduğumuz 10-16 Mayıs Engelliler Haftası'nda tüm engelli vatandaşlarımıza, görüşmekte olduğumuz önergeyle daha çok müjdeli haberler verebileceğimizi düşünerek, umut ederek başlıyorum.
Değerli milletvekilleri, engelli vatandaşlarımızın toplumsal yaşama tam ve etkin katılımları ile hizmetlerden diğer bireylerle eşit biçimde faydalanmalarını sağlayacak tüm fiziki düzenlemelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırma komisyonu kurulması hakkındaki önergemizin gerekçesini açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi de saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, engellilerin toplumdaki varlıklarını kabul etmek ve bu kişilerin hayatlarını kolay bir şekilde devam ettirmelerini sağlamak tabii ki iktidarların yani merkezî hükûmetin ve de yerel yönetimlerin en başta görevidir. Üstelik, bu görevler artık kanunlarla da hak hâline gelmiştir. Ancak, görmekteyiz ki ne iktidar ne de birçok yerel yönetim, engelli vatandaşlarımızın bu, yaşamlarını kolaylaştıracak düzenlemeleri maalesef hâlâ yerine getirememiştir. 59'uncu Hükûmetin işbaşında olduğu dönemde kabul edilen 5378 sayılı engelliler kanununun geçici 2'nci ve geçici 3'üncü maddeleri gereğince, 7 Temmuz 2012 tarihine kadar kamu ve kuruluşları ile yerel yönetimlere, engelli vatandaşlarımızın toplumsal yaşama tam ve etkin katılımları ile hizmetlerden toplumda yaşayan diğer bireylerle eşit bir şekilde faydalanmasını sağlayacak bütün fiziki düzenlemelerin yapılması hükmedilmişti.
Sayın milletvekilleri, bu 5378 sayılı Kanun'un çıktığı 2005 yılındaki görüşmelere baktığımız zaman, engelli vatandaşlarımıza iktidarın vermiş olduğu önem, bu görüşmeler, müzakereler devam ederken dile getirilmiş ve kanunla, onların evlerinden çıkmalarının, hatta sosyal hayata ve çalışma hayatına girmelerinin sağlanacağı sözü de verilmiştir iktidar tarafından. Engelli vatandaşlarımıza yönelik bu yerine getirilmeyen sözler ve vaatler eğer incelenirse o günün Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarında da bulunmaktadır. Aradan on bir yıl gibi bir zaman geçmiştir, engelli vatandaşlarımıza vadedilen, diğer bireylerle eşit biçimde faydalanacakları gerekli fiziki düzenlemeler de maalesef yerine getirilememiştir. Kendilerinin lehine olacak olan bu gelişmeleri ve 2005 yılında verilen sözleri umutla bekleyen engelli vatandaşlarımız âdeta evlerine hapsedilmiş ve maalesef, verilen sözlerin yerine getirilememesinden de büyük bir hüsran yaşamışlardır.
Sayın milletvekilleri, iktidarın bu önemli ve hayati konuya samimiyetle yaklaşmadığını bugüne kadar yapılanlardan da görüyoruz. Çünkü Temmuz 2012'de 6353 sayılı Kanun'un Genel Kurul görüşmeleri sırasında iktidar bir önerge vererek, biraz önce bahsettiğim 5378 sayılı Kanun'un geçici 2 ve geçici 3'üncü maddelerinin süresini uzatmıştır. Bu süre uzatmayla ne elde edilmiştir? Bu kapsamda, bir yılı bu çıkarılan kanun marifetiyle, iki yılı da ilgili bakanlık eliyle olmak üzere üç yıl daha erişilebilirlik standartlarının uygulanması ertelenmiştir. Gelinen noktada engelli vatandaşlarımıza hayat, maalesef, bu çıkarılan kanunlarla artık daha da çekilmez hâle gelmiştir.
2014 yılı Şubat ayına baktığımız zaman, bu sefer, yine Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından 6518 sayılı Kanun'la 2828 sayılı Kanun'un ek 7'nci maddesinde değişiklik yapılmış, evde bakımla ilgili ödemeler "sosyal yardım" tanımlaması içerisine alınarak "sosyal yardım hane yaklaşımı" çerçevesine dönüştürülmüştür. Şimdi, bu karmaşık kanun tabirinin, bakın, ne sonuç verdiğini birazdan sizlerle paylaşacağım. Böylece, Ocak 2015'ten sonra engelli vatandaşlarımızın evde bakımına yapılacak sosyal yardımların verilebilmesi gelir testine girme şartına bağlanmıştır artık. Gelir testi nedir? Haneye giren toplam aylık gelirin -kişi başı- asgari ücretin 1/3'ünden, ağır engelli evde bakım hizmetinden faydalananlar için ise 2/3'ünden 1 tek lira bile, evet 1 lira bile fazla olması hâlinde engelli aylığının kesilmesine yol açacaktır.
Daha geçtiğimiz günler içerisinde gene kendi seçim bölgem İzmir'in Kiraz ilçesinde, arayan vatandaşlarımızın haberdar etmesiyle sizlerin gündemine getireceğim bir olayla karşılaştık. Burada, bir ailede, bir hanede yaşayan ve biri yüzde 90 oranında engelli, diğeri ise yüzde 60 oranında engelli 2 kardeşin yaşadığı bir ailede yüzde 90 engelli kardeşimize verilen aylık 800 lirayı geçtiği için tamamıyla kesilmiş diğerinin ödeneği ve böylece diğer yüzde 60 engelli kardeşimiz artık evde bakım desteği alamaz hâle gelmiştir. Bu yüzden aileler ciddi bir perişanlık yaşamıştır, hatta ve hatta daha ilgincini söyleyeyim, artık yüzde 60 gelir elde edemeyen bu kardeşimizi bir başka hanede göstermek yoluna bile gitmiştir bu insanlar. İşte, bu yetmiyormuş gibi, üstüne üstlük bir de engellilik raporlarının güncellenmesi istenmiş, bu ağır eziyet engelli kardeşlerimize ve ailelerine maalesef çok zor günler de yaşatmıştır.
Hanedeki birçok engelli bireyi tek bir kişi kabul eden bu zihniyet, toplam sayısı 1 milyon 750 bini aşan muhtaç, güçsüz ve kimsesiz, düşkün kimselerin yetersiz de olsa -yani aldıkları miktar, gelir yetersiz de olsa- yıllardır bu edindikleri aylıkların da kesilmesine maalesef vesile olmuştur.
Değerli milletvekilleri, kamuda engelli memur için yüzde 3, işçiler için yüzde 4, özel sektörde ise gene yüzde 3 engelli çalıştırılması zorunluluğu vardır. Bu, yasal mevzuatta böyledir. Ancak, realiteye, gerçeğe baktığımız zaman maalesef kamuda 22.551 engelli kadrosu hâlen boş tutulmaktadır ve bunun niye boş tutulduğuna ilişkin sorduğumuz soru önergelerine bir türlü cevap alamadığımız için gerçeklerle de toplumu aydınlatamamaktayız.
Değerli milletvekilleri, engelli vatandaşlarımıza istihdam alanları açacak Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerinin verdiği kanun teklifleri de gündeme dahi alınmamaktadır. Engelli girişimcilerimize hâlen yeteri kadar vergi, SGK primi desteği sunulmamaktadır ve bu girişimcilerimizin finansmana erişimlerinde de maalesef pozitif ayrımcılık yapılmamaktadır.
Bu sorunların yanı sıra, ben ilave olarak bir başka konuyu da sizlerin gündemine getirmek istiyorum. Gerek sağlık hizmetlerinde gerekse diğer alanlardaki sorunlar hâlen yığınla devam etmektedir. Engelli bireylerin rehabilitasyon hizmetleri, yardımcı cihaz, tıbbi sarf malzemesi veya buna benzer hayati önemi haiz ihtiyaçlarının büyük bölümü devlet tarafından ya yetersiz bir şekilde karşılanmaktadır yahut da bunlara getirilecek olan masraflar hiç ödenmemektedir. Sağlık tesislerinde ise erişim hâlen çok düşük orandadır. Bakın, çok ilginçtir, işaret dili bilen personel ve özellikle doktor olmayışı nedeniyle birçok tıbbi merkezde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Yapılan bir araştırmaya göre toplam 469 hastaneden bilgi edinmeye cevap veren 385 hastanenin sadece yüzde 63'ünde işaret dili bilinmektedir. Hâlen engelli spor kulüplerine gerekli ve yeterli destek sağlanamamaktadır. Engelli sporcularımız uluslararası spor müsabakalarında ya yalnız ya da mahrum bırakılmaktadır değerli milletvekilleri. Bu bakımdan, engelli vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlar sadece kendilerinin değil, hem ailelerinin hem çevrelerinin, kısacası toplumun ortak bir sorunudur.
Ben diyorum ki... 10-16 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilen bu etkinliklerle farkındalık yaratılan Engelliler Haftası'nda bu önergemize destek vereceğinizi düşünüyor, tekrar hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)