GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Belçika Fransız Toplumu Hükümeti, Valonya Hükümeti ve Brüksel-Başkent Bölgesi Fransız Toplumu Komisyonu Heyeti Arasında Kültür, Eğitim ve Bilimsel Araştırma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:87
Tarih:10.05.2016

CHP GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, bugünlerde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Belçika Fransız Toplumu Hükümeti, Valonya Hükümeti ve Brüksel-Başkent Bölgesi Fransız Toplumu Komisyonu Heyeti Arasında Kültür, Eğitim ve Bilimsel Araştırma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı'nın 2'nci maddesi üzerinde CHP Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bilimden ve kültürden beslenen, terörden, kandan, gözyaşından beslenmeyen, "Terör arttıkça oylarımız artıyor." diye sevinmeyen herkesi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, ülkemizin önemli sorunları var mı? Elbette var. Terör can yakıyor mu? Yakıyor. Kilis yanıyor mu? Yanıyor. Mersin'in çiftçileri, Türkiye'nin çiftçileri, belleri kırılmış, kan ağlıyor mu? Evet, kan ağlıyor. Bu sorunların üstesinden kim gelecek? Ee, devleti yöneten Hükûmetin gelmesi lazım. Hükûmet var mı? Hem var hem yok; görüntü var, ses yok. Hükûmet bir yanda var, öbür tarafta da devlet olmaya çalışıyor; devleti yönetmesi gereken Hükûmet, işi gücü bırakmış devlet olmaya çalışıyor.

Peki, bugün, Başbakan acaba Kabineyi toplayabilir mi? Var mı böyle bir yiğitliği, var mı böyle bir delikanlılığı Başbakanın? "Ben bugün Bakanlar Kurulunu topluyorum." derse, Allah aşkına, güler misiniz, gülmez misiniz Başbakana?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biz sana gülüyoruz, sana.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Grup toplantısı bile yapamayan bir grupsunuz. Neye hükûmet edeceksiniz? Ancak bize gülmeye çalışırsınız, dönün kendinize gülün.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Bugün 10 Mayıs. Siz kendi hâlinize ağlayın, CHP, hâline ağlasın.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Bu ülkede her şey normalmiş gibi, zatımuhterem, veda turlarına çıkmış. Fiilen Hükûmet yok, biz burada kanun yapmaya çalışıyoruz. 4 Mayıs saray darbesiyle iktidardan düşürülen Başbakanınıza sahip çıkamadınız, tarih bunu yazacak. İradesini teslim etmiş, millî iradeye saygı duymayan, âdeta da iktidarı olmayan bir grupla karşı karşıyayız. Bugünün şartlarında, Cumhurbaşkanı tarafından yetkiler istismar edilerek bir darbe yapılmıştır. Kabul edin veya etmeyin, bunun adı "darbe"dir, tarih bunu "darbe" olarak yazacaktır.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - CHP Grubu olarak mı söylüyorsunuz bunları?

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Neden biliyor musunuz? Bakın, Türk Dil Kurumunun "darbe" tanımını sizlere okuyorum: "Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak..." Burayı iyi dinleyin: "...veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi." darbedir diyor. Türk Dil Kurumu bunu bu şekilde tanımlamış.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Tam CHP'ye göre.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - CHP'ye yapıldı mı bu?

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Şimdi, Hükûmet devrildi mi, devrilmedi mi; darbe yapıldı mı, yapılmadı mı; neyi tartışıyoruz? Lütfen, durun...

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Cumhuriyet mitingleri neydi bu ülkede? Destek olduğunuz cumhuriyet mitingleri ne?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - CHP'ye yapıldı mı söylediğin şey?

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Bari susun, bari biraz "edep" kavramını hatırlayın ve hiç olmazsa susun arkadaşlar.

O anlı şanlı, o onurlu Gezi direnişindeki gençleri "darbe yapıyor" diye suçladınız, onların ölümüne sebep oldunuz, birçoğunu içeri attınız, onları darbecilikle suçladınız. Öte taraftan, Ergenekon'du, Balyoz'du, FETÖ'ydü, nokta, nokta, nokta, pek çok darbeci yarattınız.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Hepsini savundunuz bunların değil mi?

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Hiçbirisi darbe yapmaya muvaffak olamadı ancak Sayın Cumhurbaşkanı darbe yapmaya muvaffak oldu. Bakalım ne yapacaksınız?

Sakın bu işi "İç işimizdir." diye kimse konuşmasın. Bakın, biz, Sayın Başbakana oy vermedik, Sayın Cumhurbaşkanına oy vermedik Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri olarak...

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Yemin et, yemin et, Cumhurbaşkanına oy vermediğine yemin et!

AYTUĞ ATICI (Devamla) - ...bizler AKP'ye oy vermedik.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - 2 kişiden 1'i, Cumhurbaşkanına verdi, yemin et.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Ancak, milletimiz...

MUSTAFA ŞÜKRÜ NAZLI (Kütahya) - HDP'ye verdi, HDP'ye.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - 2 kişiden 1'i, Cumhurbaşkanına verdi herhâlde, yemin et, yemin et.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Çavuşoğlu, terbiyesizlik yapma, otur!

AYTUĞ ATICI (Devamla) - ...Recep Tayyip Erdoğan'a oy verdiği için onu başlangıçta meşru Cumhurbaşkanı olarak kabul ettik; halkımız, Davutoğlu'na oy verdiği için onu meşru Başbakan olarak kabul ettik.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Zavallı, zavallı.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Otur Çavuşoğlu, düzeyini belli ettin, otur.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Düzeyi burada, düzeyi burada.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Yani istemesek de bizim de Başbakanımız, bizim de Cumhurbaşkanımız. Yani, bu, sizin iç işiniz değil; bu, benim ülkemin sorunudur.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Önce Deniz Baykal'ın...

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Benim ülkemin başını öne eğdirmeye hakkınız yok.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - 10 Mayıs, muhalefet partisine darbe günüdür, unutturamazsınız.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Oradan konuşacağınıza benim ülkemin başını dik tutun. (CHP sıralarından alkışlar)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - 10 Mayıs, Cumhuriyet Halk Partisine darbedir, paralel yapının darbesidir.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Adı üzerinde "paralel" sizinle eşit gidiyor, eşit.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Ülke yanarken sizler kalkmışsınız kültür, eğitim ve bilimle ilgili bir kanun tasarısı getirmişsiniz. Ülke yanıyor, ülkenin sorunu, şu anda kültürel sorunlar mı, ülkenin sorunu şu anda bilimsel sorunlar mı? Kalkmışsınız bana böyle bir anlaşmayı getiriyorsunuz, ayıptır yahu! İnsanlar yanarken, bu ülke hükûmetsiz kalırken siz bana getirmişsiniz eğitimden, bilimden, kültürden bahsediyorsunuz. Yakışır mı size? Elbette yakışır. Çünkü Meclisi de, milleti de oyalamak istiyorsunuz.

Peki, oyalamak istiyorsunuz, parmak çoğunluğunuz var, bunu getirdiniz, bakalım ne getiriyorsunuz? 1'inci madde, dinleyin. Eğer, içinizde bunu okuyanlar yüzde 10'u geçerse birisi gelsin kulağımı çeksin, okumadığınızı adım gibi biliyorum. 1'inci madde diyor ki: "Efendim, sanatçıları koruyacağız, sanatı teşvik edeceğiz." Allah Allah, daha dün sanatın içine tüküren, sanata "ucube" diyen sizler, her ne olduğuysa Avrupa Birliğine bir yandan rest çekerken öbür taraftan "Vallahi de billahi de sanatçıyı koruyacağız." diyorsunuz. Buyurun, madde 1.

KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) - Sanata değil o, sanatçıya değil o; ucubeye, ucubeye.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - İnanıyor musunuz koruyacağınıza? İnanmıyorsunuz.

Beterin beteri var mı? Var. 3'üncü madde diyor ki: "Biz, kitabı çok severiz, kütüphaneleri artıracağız, kütüphanecileri koruyacağız, kütüphaneciler arasında değişim yapacağız." Yahu, Allah aşkına, siz, basılmamış kitabı toplatan, onu yasaklayan bir zihniyet değil misiniz? Hangi akla hizmet bana kütüphaneleri artıracakmışsınız? (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, Allah aşkına, madde 8, diyorsunuz ki: "Sinema alanında Fransızlarla iş birliği yapacağız." Ya, millet sizden bunu mu istiyor? Gidin Fransızlarla sinema alanında iş birliği mi yapın diyor?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Bizden istediklerini de yapıyoruz.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Gidin orada film mi çevirin diyor? Millet, sizden bunu beklemiyor. Bunu beklemediği hâlde ne yapıyorsunuz? Konuşan sanatçıyı içeri alıyorsunuz. Ondan sonra, kalkmışsınız diyorsunuz ki: "Ben sanata, sanatçıya, sinemasevere destek olacağım."

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Hangi konuşan sanatçı içeri alındı ya? İsmini söyle.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Kim inanır size ya? Vallahi de inanmaz, çocuklar bile inanmaz.

Bakın, eğitim alanında diyorsunuz ki...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bize inanıyorlar da size inanmıyorlar, size!

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Madde 10, ben yazmadım bunu ya, altına siz imza attınız, birazdan ellerinizi siz kaldıracaksınız. Diyorsunuz ki: "Okul öncesinde, ortaöğretimde, profesyonel teknik, ticari, turistik eğitiminde önemli işler yapacağız, güzel işler yapacağız, belge alışverişinde bulunacağız, çağdaş eğitim yapacağız." Siz yazmışsınız yahu! Altına imza atan sizsiniz. Allah aşkına! İki yüzlü değil, on yüzlü politika yapıyorsunuz, bunun farkında mısınız?

Şimdi anlatıyorum ne yaptığınızı: Minicik yavrularımızı, Mersin'de "dört gün okula, bir gün camiye" götürme projesini mi gidip anlatacaksınız Fransızlara?

Şimdi diyeceksiniz ki: Hop, camiye karşı mısınız? Hayır, değiliz, hiçbir ibadet yerine karşı değiliz, hepsini saygıyla anıyoruz ama ben nasıl ibadet edeceğimi babamdan öğrendim, dört gün okula gidip de bir gün camiye gitmedim, siz de gitmediniz. Siz camiye bir gün gitmediniz diye dinsiz mi kaldınız Allah aşkına! Bırakın, millî eğitimle uğraşmayın. Camilere kreş açarak, kentin içinde kreş açmayarak, çocukları cami kreşine zorunlu tutarak, okulları da camilere bağlayarak -arzu edenlere tek tek bunların belgelerini veririm- bu şekilde İslam'ı savunacağınızı mı düşünüyorsunuz? Bunu mu gidip Fransızlarla konuşacaksınız Allah aşkına!

Bakın, madde 17, diyorsunuz ki: Akademisyenler yani öğretim görevlileri değişimi yapacağız, onları iyi yerlere getireceğiz. Allah aşkına, konuşan akademisyenleri içeri atan biz miyiz, siz misiniz?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Terörü destekleyenler hariç.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - O akademisyenleri içeri atıp, ondan sonra Avrupa'ya gidip, bir başka yüzünüzü gösterip, şirin şirin gülümseyip "Biz akademisyenlere destek olacağız." diyorsunuz. Allah aşkına, bizi kandırmayın.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Konuşanları değil, terör yanlılarını, konuşanları değil.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Terörü destekleyenler hariç.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Sakın iş birliği yapmayın, bari Avrupa'yı bozmayın, bırakın, Avrupa'yı biz örnek alıyorduk bu alanlarda, iş birliği yapmayın, orası bozulmasın bari. (CHP sıralarından alkışlar)