| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 88 |
| Tarih: | 11.05.2016 |
AHMET AKIN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; rüzgâr enerjisi konusunda vermiş olduğumuz araştırma önergesinin gündeme alınmasıyla ilgili söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2015 yılında ülkemizde üretilen 260 milyar kilovatsaat elektriğin sadece yüzde 5,7'si hidrolik dışı yenilenebilir kaynaklardan sağlandı. Rüzgâr enerjisinin toplam elektrik üretimimizdeki payı ise sadece yüzde 4,4. Uluslararası Enerji Ajansının verilerine göre 2015 yılında dünyada devreye giren elektrik santrallerinin yüzde 90'ı yenilenebilir, yüzde 10'u ise konvansiyonel enerjiden oluşuyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarında Almanya ve diğer gelişmiş ülkeler başı çekse de bugün için yenilenebilir yatırımların üçte 2'si gelişmekte olan ülkeler tarafından yapılıyor. Sadece Çin'de bu alandaki yatırımlar Avrupa Birliği ve ABD'nin toplam yatırımını katlar duruma gelmiştir. Bunun yanında Fas da dünyanın en büyük güneş tarlasını kurmuş ve elektrik üretimine başlamıştır. Dünyada gelişen enerji trendlerine bakıldığında özellikle Paris İklim Zirvesi'yle birlikte fosil kaynaklı enerji yatırımlarından uzaklaşma, yenilenebilir kaynaklara doğru hızla bir ilerlemenin ortaya çıktığını görüyoruz.
Rüzgârda 48 bin megavat olan potansiyelimiz 2015 yılı sonu itibarıyla kullanımımızda sadece 4.503 megavata gelmiştir. Bu kurulu gücün yüzde 20'si Balıkesir'de, Balıkesir-İzmir-Manisa bölgesi ise ülkemizdeki faal RES projelerinin yarısına sahip durumdadır. Bakanlığın 2010-2014 Stratejik Planı'nda yenilenebilir enerji kaynaklarının payının artırılması amacıyla 2015 yılında rüzgâr enerjisi kurulu gücünün 10 bin megavata çıkartılması hedeflenmişti. Yine, Bakanlığın 2015-2019 Stratejik Planı'nda da aynı yönde hedeflere yer verilmişti. Bu planda rüzgâr enerjisinde 2015 yılında 5.600, 2017'de 9.500, 2019 yılında ise 10 bin megavat kurulu güce ulaşılması hedeflendi fakat 2015 yılı için hedeflenen 5.600 megavatın bile gerisinde kalındı. Elektrik Enerjisi Piyasası Arz Güvenliği Strateji Belgesi'nde 2023 yılında rüzgâr enerjisi kurulu gücünün 20 bin megavata çıkarılması hedef olarak belirlenmişti. Strateji belgelerinde belirlenen hedeflerin performans gösterilerine bakıldığında hedeflerin sadece hayalcilikten ibaret olduğunu maalesef söylemek mümkün.
Mevcut uygulamalarla 2015 yılı için belirlenen hedefe ulaşılamadığı gibi, 2019 ve 2023 için belirlenen hedeflere de ulaşılamayacağı çok açıktır. Bu durumdayken yeni yasa, yeni yönetmeliklerle bu sektörün önünün açılmadığı gibi mevcut düzenlemelerde yapılan değişikliklerle de başka sıkıntılara yol açıldığını maalesef görüyoruz. Yatırımcılar, kazanılmış haklara zarar gelecek endişesiyle yeni yatırım kararları için tereddüt içerisindeler. Bankalar, projelere finansman sağlarken geleceği net göremiyorlar.
Enerji arz güvenliğimizin sağlanmasında yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızın da değerlendirilmesinin ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Birincil enerjide 2000 yılında yüzde 67 olan dışa bağımlılığımız, AKP iktidarları döneminde uygulanan politikalarla bugün yüzde 75'lere tırmanmıştır. Elektrik enerjisinde de bu bağımlılık yüzde 55 düzeyindedir.
Toplam ithalatımızın en büyük kalemini oluşturan enerji ithalatı, dış ticaret açığımızın da yarısından fazlasını oluşturuyor. Bu açıdan bakıldığında da yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızın ne kadar önemli olduğu ortadadır. Bütün ülkelerde, özellikle yenilenebilir kaynaklarına, yatırımlarına önemli ve sürdürülebilir teşvikler sağlanıyor. Ülkemizde de bu konuda mevcut bazı teşvikler var. Fakat yenilenebilir enerjide istenilen noktaya gelinmediğini rakamlar ortaya net olarak koyuyor. Bunu hep birlikte masaya yatırarak yeni bir teşvik sistemini hep birlikte çalışmalıyız. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı çeşitli vesilelerle yaptığı açıklamalarda elektrik üretiminde yerli kaynakların kullanılacağına özellikle vurgu yapıyor ve bu dönemde enerji yatırımlarında termik ve nükleer santrale öncelik verileceğini söylüyor. Yerli linyitimizi kullanarak termik santrallerle elektrik üretebiliriz diyelim. Ama nükleer santralin neresi yerli, onu anlamış değiliz.
Nükleer enerji, yakıtı ve teknolojisi başta olmak üzere, insan kaynağı gibi tüm diğer unsurlar bakımından tamamen dışa bağımlı olacağımız bir enerji türüdür. Üstelik, nükleer santrali kuracak olan Rusya'ya on beş yıl boyunca yüksek sayılacak bir fiyattan alım garantisi veriyorsunuz. Kilovatsaati 12,5 sent artı KDV üzerinden, on beş yılda Ruslara 70 milyar dolar para ödeneceği söyleniyor. 22 milyar dolar olarak açıklanan yatırım bedelinin 3 katı parayı on beş yılda Ruslara ödemiş olacağız. Buradaki rantı gören ve bu alandaki rantlara alıştırılmış olan bir yerli firmanın da nükleer santrale ortak olmak için girişimlerde ve arayışlarda olduğunu görüyoruz, okunanlardan anlıyoruz.
Elektrik dağıtım özelleştirmelerinden net 13 milyar dolar gelir elde edildi. Hem nükleere verilecek paranın hem de enerji özelleştirmelerinden elde edilen paranın bir kısmı yenilenebilir enerjiye yönlendirilmiş olsaydı bugün için koyduğunuz hedeflere ulaşma imkânınız olabilirdi. Biz, dünyadaki enerji trendlerinin tam tersine bir uygulamayla gidiyoruz. Dünya yenilenebilir enerjiye giderken, biz fosil kaynaklı ve nükleer enerjiye yöneliyoruz.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, AKP tarafından verilen enerjiyle ilgili bir kanun teklifinin komisyonda görüşmelerini tamamladık ve bugünlerde de burada görüşmeye gelecek. Türkiye'nin enerji ve enerjide dışa bağımlılık sorununu nükleer santrallerle aşacağına inanan AKP, bu yatırımlarının bir engele takılmadan yapılması yolunu açma çabası içerisinde. Nükleer santraller için İmar Kanunu ve yapı denetimini devre dışı bırakıyor, büyük riskler taşıdığı dünyanın her yerinde kabul edilen nükleer santral için denetim ve güvenlik konusunu hafifletiyor. Kanun teklifleriyle nükleer santrallere her türlü teşvik ve kolaylık sağlanırken, yenilenebilir enerji aleyhine olabilecek düzenlemeler yapılıyor.
YEKDEM mekanizmasının elektrik maliyetleri üzerinde yarattığı artış gerekçe yapılarak, YEKDEM fiyatları üzerinden açık eksiltmeyle yapılacak yeni bir yarışma yöntemine geçilmesi planlanıyor. Yarışma yönteminin devamlı değiştirilmesi, projelerin finanse edilebilirliği ve ekonomik öngörüleri riske atabilecek bir adımdır. Kanun teklifleriyle, yenilenebilir enerji konusunda zaten var olan sıkıntılara maalesef yenileri ekleniyor. Genelde yenilenebilir enerjiye, özelde ise rüzgâr enerjisine teşvik şarttır; var olan mevzuat ve teşvik sistemi de yeni baştan ele alınmalıdır. Alım garantisinin, rüzgâr enerjisinin gelişmiş olduğu ülke örneklerinde olduğu gibi, on beş ila yirmi yıl gibi, hatta daha uzun sürelerde tutulması gerekir. Ayrıca, rüzgârda gerekli ekipmanlar için de -bildiğiniz gibi- bir dışa bağımlılık söz konusu. Rüzgâr potansiyelimizin hızla devreye girebilmesi için yerli ekipmanların teşvikle üretimi de çok önemlidir. Bu alanda yer alan teşvikler çok yetersiz. Teşviklerin de ötesinde, dünyada bu alanda oluşan rekabette ön plana çıkabilmek için rüzgâr yatırımlarının öngörülebilir şekilde gerçekleştirilebileceğine dair bir algının sağlanması gerekiyor. Bu amaçla yatırım yapmayı düşünenler de sektördeki belirsizlikler yüzünden harekete geçemiyorlar.
Değerli arkadaşlar, bizler de sık sık sektör temsilcileriyle görüşmeler yapıyoruz. Sektör temsilcileri, rüzgâr enerjisi konusunda önlerini göremiyor olmaktan şikâyetçiler. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, zengin yenilenebilir kaynaklarımızın enerji üretimimiz içindeki payını hızla artıracak teşvik uygulamalarının doğru olacağını düşünüyoruz. Bu sektörde ekipmanların yerli üretimi için de AR-GE ve teşvik uygulamalarının hayata geçmesi gerekiyor ancak rüzgâr santrallerinin kurulmasında, yer seçiminden fizibilite çalışması, montaj işletme aşamalarına kadar tüm süreçte çevre faktörü özellikle dikkate alınmalıdır. Halkımızın itirazlarına duyarlı olunmalı, doğanın, sit alanlarının tahribine ve halk içinde bir çatışmaya asla izin verilmemelidir.
Bu düşüncelerimle araştırma önergemizin gündeme alınması doğrultusunda desteklerinizi bekliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)