| Konu: | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 03.06.2016 |
KADİR KOÇDEMİR (Bursa) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Goethe'nin güzel bir sözü var, diyor ki: "Göz görür ama ancak bildiğini görür." Gerçekten de şu günlerde tabiattan ve mevsimlerden tecrit mekânları hâline getirdiğimiz şehirlerde yaşayıp toprakla, çiçekle, böcekle hiç aşina olmamış birisi seyahat ederken rengârenk bezenmiş bir arazinin yanından geçse göreceği muhtemelen sadece bitki ya da otlar olacaktır. O kişi, oradaki çiğdemi, gelinciği, nevruzu, ağlayan gelini, anemonu, Arap otunu, menekşeyi, papatyayı, tavşan topuğunu, velhasılı pek çok çiçeği görmeyecektir.
Alman edebiyatının büyük ismi dün Alman Parlamentosu tarafından maalesef negatif manada bir kere daha teyit edildi. Alman Parlamentosu, olayların sebeplerini başta Rusya olmak üzere olaylarda yabancı güçlerin payını Ermeni yurttaşlarımızla yüzlerce yıl süregelen, onların kendini gerçekleştirme imkânlarını en iyi biçimde buldukları verimli birlikte yaşama ortamının niye bozulduğunu, tarihî gerçeklerle bağdaşmayan iftira için niye yüz yıl beklediklerini ve daha pek çok soruyu bir yana bırakıp iddia ettikleri amaca da zarar verecek bir adım atmıştır. Bu vesileyle, bu kararı kınadığımı ifade ediyorum. Aynı şekilde, buradaki eksik ya da yanlış bilginin sorumluluğunun başta Hükûmet olmak üzere hepimizde olduğunu da hatırlatmak isterim.
Evet, göz görür ama sadece bildiğini görür. Bu hüküm, AKP iktidarı bakımından da geçerlidir. Buraya gelen kanun tasarılarında sıkça rastlanan bir duruma dikkat çekmek istiyorum, üzerinde söz aldığım madde de bunu teyit ediyor. "Kamu İhale Kanunu" diye bir kanunumuz var. Bu kanunun amacı, kamu kaynağı kullanan kamu kurum ve kuruluşlarının yapacakları ihalelerde uygulanacak usul ve esasları belirlemek. Kanunun 3'üncü maddesinde istisnalar düzenlenmiş. Ancak bu madde o kadar büyümüş ki, sanki müstakil bir kanun hâline gelmiş. Bunlardan 12 tanesi 2004'ten sonra eklenmiş, 20 bendi tutmaktadır. Yani bu hâllerde ceza ve ihalelerden men dışında, kamu kuruluşları kamu kaynaklarını kullanırken Kamu İhale Kanunu'na tabi değildir. 2009 yılında da 5917 sayılı Kanun'un 31'inci maddesiyle elektrik üretimi, iletimi, ticareti ve dağıtımı alanında faaliyet gösteren kamu iktisadi teşebbüslerinin bu faaliyetlerinin yürütülmesine yönelik olarak diğer kamu kurum ve kuruluşlarından yapacakları enerji ve yakıt alımları istisnalar arasına dâhil edilmiş yani ceza ve ihaleden men hariç Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına çıkarılmıştır. Bugün yapılan teklifle TETAŞ tarafından tedarik amaçlı yapılacak elektrik enerjisi alımları da bu kapsama dâhil edilmektedir. Daha önceki maddeyi "İki taraf da kamu kurum ve kuruluşu." diye savunmak mümkündür ama bugünkü maddeyi nasıl izah edeceğiz? Kamu kaynağı, kamu gücü kullanıp kamuyu yani hepimizi etkileyecek kararlar alan bir birimin alımları ve faaliyetleri niye istisnalar arasına sokuluyor? Demokrasi kararlardan etkilenenlerin kararlarda etkisinin olması durumu değil mi? Bu etkilemenin de birinci yolu bu yasama organının çıkardığı kanunlar değil mi? Niye biz burada çıkardığımız kanunlardan belli alımları istisna tutuyoruz? Bunun demokrasiyle izah edilecek tarafı yok.
Tekrar Goethe'ye dönersek, göz bildiğini görmektedir çünkü ülkenin kontrol ve sensör mekanizmaları felç edilmiş, fren ve dengeleme sistemleri devre dışı bırakılmıştır. Her baktığı yerde ayırma, kayırma ve buyurmayı gören iktidar her çıkardığı kanunda da zenginleşme ve zenginleştirmenin yollarını bulmaktadır ve bu kanundaki bu madde de buna hizmet etmektedir.
Bu maddeye tekrar yakından bakıp önergemiz doğrultusunda kanun metninden çıkarılmasını umuyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)