| Konu: | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 03.06.2016 |
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz 312 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 16'ncı maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, bu maddeye eklediğiniz bir ibareyle özel mülkiyete konu taşınmazlar, eğer yenilenebilir enerji kaynak alanı olarak belirlenmişse, diyorsunuz ki: "Acele kamulaştırma yapabiliriz." Şimdi, bir yandan, yenilenebilir enerji kaynakları için alan arıyorsunuz; bu güzel, aramaya devam edin. Diğer yandan da diyorsunuz ki: "Bulduk mu kaparız." Bugüne kadar yaptığınız bütün acele kamulaştırmalarda ciddi sorunlar çıktı ve devletimiz, bundan çok ciddi şekilde mağdur oldu. O yüzden, bunun, bu ibarelerin kaldırılmasını istiyoruz buradan ve yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili çalışmalara devam etmenizi istirham ediyoruz.
Demin size bazı rakamlar vereceğimi söylemiştim. Bakın, bu rakamlar bana ait rakamlar değil. TEİAŞ ve TÜBİTAK ortak bir çalışma yapıyorlar. Bunlar ciddi kurumlar, her ne kadar çok dejenere edildiyse de yine de kısmen teknokratların ve bilim insanlarının verdiği bilgilere güvenmek durumundayız. 21 Haziran 2013'te bir çalışma yapıyorlar, diyorlar ki: "2022 yılında acaba bizim ülkemizin enerji ihtiyacı ne kadar?" Giderek artıyor, giderek büyüyoruz ve diyorlar ki: "2022 yılına kadar da büyüme oranımızı yüzde 7,5 alalım." -olmaz ya, hiç olmadı ya- ve her iki kurum da birlikte diyorlar ki: "2022 yılındaki elektrik talebimiz 450 milyar kilovatsaattir." Böyle bir hesap çıkarıyorlar bize. Biz de yenilenebilir enerji kaynaklarına baktığımız zaman bunun tamamının karşılanabileceğini görüyoruz, tamamının.
Şimdi, deminden beri garip bir tartışma var. Her ne kadar Enerji Bakanı ayrılmış, Spor Bakanı gelmişse de sonuçta Genel Kurulun dikkatine sunmak zorundayız. Burada ciddi bir, garip bir tartışma var; insanlar diyor ki: "Efendim, gündüz hadi güneşi anladık da gece nasıl sistemi sağlayacağız?" Değerli arkadaşlar, bunlar, gerçekten bilgi sahibi olmayan insanların söylediği işlerdir. Elbette ki gece güneş olmayacak ama biz bugün, şu dakikada nasıl enerji elde ediyorsak o yöntemleri kullanmaya zaten devam edeceğiz. Sadece diyoruz ki size: Rüzgâr çıktığı zaman rüzgârı kullanalım, güneş çıktığı zaman, gündüz vakti güneşi kullanalım, gece vakti de bugün kullanmakta olduğumuz ve fosil yakıtlardan elde ettiğimiz enerjiyi kullanmaya devam edelim. Ne zamana kadar? Güneş enerjisini depolayabildiğimiz zamana kadar. Teknoloji hızla ilerliyor, bunu çok rahat bir şekilde yapabiliriz.
Peki, bakın, biz bunu yapabiliriz, Japonya bunu yapamadı, yapamadığı için de nükleere mahkûm kaldı. Onlar zannettiler ki nükleer iyi bir şey. Ne zamana kadar? Başlarına Fukuşima belası gelene kadar. Bakın, Japonya Başbakanı Naoto Kan bizimle anlaşma yaptıktan beş yıl sonra itirafta bulunuyor, diyor ki: "Erdoğan'a Japon nükleer teknolojisini tavsiye ettiğime pişman oldum." Bunu bir Başbakan söylüyor, hâlâ, şu anda bir milletvekilidir bu insan. Diyor ki: "Türkiye gibi sismik ve terör riski olan bir ülke nükleer santralden vazgeçmelidir. Bunu insaniyet namına söylüyorum." Bakın, arkadaşlar, Japonya bizi tehlike olarak görmüyor, kendine rakip olarak görmüyor, sadece diyor ki: "Benim başıma Fukuşima diye bir bela geldi, milyonlarca insan bundan etkilendi, ben, Türkiye'ye bunu önerdim, pişman oldum. Allah aşkına, yapmayın." Şimdi, biz eğer bundan vazgeçmez isek gerçekten aklımızı iyice kullanmamış olacağız. Diyor ki bu adam: "Fukuşima'dan sonra vardığım sonuç şu: En güvenli nükleer santral demek, hiç nükleer santrali olmamak demektir. En güvenilir enerji politikasının da nükleer santrale sahip olmamak olduğuna inandım." Ya, biz akıllı insanlarız. Akıllı insanlar, deneyimlerden ders alır. Ya, siz, bizden daha akıllısınız, başkalarının deneyiminden ders alın, gelin bu işi birlikte nükleersiz çözelim.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)