| Konu: | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 03.06.2016 |
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkürler Başkan.
Değerli milletvekilleri, bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, özelleştirmeler, elektriğin maliyetini ve satış fiyatını gittikçe yükseltmektedir. Şimdi yapılması gereken, özelleştirmelerden bir an evvel vazgeçilerek, ülkemizin koşullarına uygun, kamu yararı gözetilerek enerji politikaları geliştirmektir. Enerji alanındaki bu özelleştirmeler işsizliği ve taşeronlaştırmayı, buna bağlı olarak da iş güvencesini ortadan kaldıracak kâr marjını artırma hırsı nedeniyle maliyet düşürmek için iş sağlığı ve güvenliği ikinci plana itilecek, bu da iş cinayetlerinin artmasına sebep olacaktır. Ekonomik, sosyal kalkınma ve insanca bir yaşam için güvenilir, ucuz ve temiz enerji arzı ülkemizin en önemli sorunu hâline gelmiştir. Sürdürülen özelleştirme ve serbest piyasa uygulamaları ülkemizi enerji sıkıntısıyla, halkımızı pahalı elektrik fiyatlarıyla karşı karşıya getirmiştir. Bu yanlış uygulamalara karşı mücadele etmek ve karşı durmak öncelikli bir yurtseverlik görevidir. Yoksullaşan halkın giderek pahalılaşan elektriği kullanma imkânı kalmamıştır. Linyit sahaları ve termik santrallerinin neredeyse hibe edilerek özelleştirilmelerine karşı çıkıyoruz. Enerji ihtiyacının karşılanması bakımından tek çözümün kamusal üretim ve hizmet sunumu olduğunu vurguluyoruz, vurgulamaya devam edeceğiz. Termik santraller, HES'ler, nükleer enerji santralleri, maden ocakları, konvansiyonel ve yeni metotlarla kaya gazı, petrol ve doğal gazın yer altından çıkarılması gibi enerji sömürü ve üretim türleriyle mevcut enerji politikası tüm dünyaya dayatılmaktadır. Bu dayatmalar sonucunda ekosistemin ve biyoçeşitliliğin yok edilmesinin yanında dünyadaki iklim dengesi de son çeyrek yüzyılda hızla değişmekte ve tehlikeli bir duruma gelmektedir. İklim değişikliği ciddi bir şekilde durdurulamazsa ekolojik ve sosyal yıkım çok daha tehlikeli boyutları alacak, bu ise ekonomik, toplumsal çatışmaları derinleştirecektir. Türkiye Cumhuriyeti sera gazı salınımının kişi başına artışında dünyada başı çeken devletler arasında yer alarak bu olumsuz gelişmeye azami katkı yapmaktadır. Egemen olan merkeziyetçi ve sömürücü enerji politikaları, antisosyal kentleşme, madde ve gıda tüketiminin artarak yeni boyutlar alması, kent içi ve şehirler arası otoyollarla hızlanmaktadır. Açık bir şekilde, mevcut enerji politikaları daha fazla iklim değişikliğine, ekolojik tahribata ve savaş politikalarına yol açmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu evrende yaşıyoruz ve maalesef, bu evrenin gittikçe, hızla sonunu getiriyoruz. Kimilerini daha zengin etmek ve önü alınamaz bir şekilde ha bire enerji tüketimini artıran politikalarla gittikçe dünyayı, ekosistemi ve evreni yaşanılamaz hâle getiriyoruz. Özellikle nükleer konusunda, dünyada artık arızalı olduğu, sıkıntılı olduğu ve dünyanın sonunu getirmekte, ekosistemi bozmakta ve çeşitli sağlık ve çevresel sorunlara neden olduğu bilinen nükleere karşı durmak artık dünyada bir gelenek hâlindeyken, bizler üçüncü dünya ülkeleri gibi bu meseleye yeni heves salmış durumdayız ve Akkuyu'yu, Sinop'u yok etmeye çalışıyoruz.
Yine aynı şekilde, HES'lerle derelerimizi, meralarımızı, sucul alanlarımızı hızla tüketmekteyiz. Bu politika kısa sürede maalesef tarihi, coğrafyayı, kültürü yok ettiği gibi, aslında iklim değişikliğiyle, sera gazı salınımıyla evreni de ekosistemi de yok edecektir. Kendi yaşadığı coğrafyayı tüketen birer mahlukat durumuna düşmekteyiz. Bu vesileyle, sabahın bu saatinde maalesef, AKP'ye "günaydın" demek istiyorum. İnşallah, söylediklerimizden bir parça etkilenirler diye umuyorum ama etkilenmediklerini de görerek üzülmeye devam ediyoruz.
Saygılarımla sizleri selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)